Pazar, 19 Zilhicce 1446 | 2025/06/15
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Fransa'daki Başörtüsü Yasağı Kapitalizmin Gerçek Yüzünü Ortaya Çıkarıyor

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Fransa'daki Başörtüsü Yasağı Kapitalizmin Gerçek Yüzünü Ortaya Çıkarıyor

Haber:

TRT Dünya Haber Kanalı, Müslüman kadınların spor yaparken başörtüsü takmasının yasaklanmasını tartıştı.Spor dünyasının önde gelen isimleri, yasa tasarısının tek bir dini hedef aldığını ve Fransa toplumunun Müslümanları kamusal yaşamda kısıtlamak yerine eşitliği güçlendirmeye odaklanması gerektiğini savundular.

Bu yasanın ayrımcı ve İslam karşıtı olduğu yönündeki tartışmalar giderek artmaktadır.Uluslararası Af Örgütü, Müslüman kadınları hedef alması ve spor faaliyetlerinden dışlaması nedeniyle bunu kınadı.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne şikâyette bulunan başörtülü kadın futbolcuların oluşturduğu “başörtülüler” grubu şunları söyledi: “Bu, kadınları, din ile oyun arasında bir seçim yapmaya zorlamaktadır.”

27 yaşındaki basketbolcu Salimata Sylla, başörtüsü taktığı için 2023 yılında yarışmaya katılmaktan men edildi.Sağcı politikacılar tarafından desteklenen yeni yasa tasarısı, sporda tüm dini kıyafetleri yasaklamayı ve bu kısıtlamaları tüm yarışmalarda resmi bir hale getirmeyi hedefliyor.Senato, tasarıyı kısa süre önce onayladı ve şimdi Temsilciler Meclisi'nde görüşülmesi bekleniyor.

Yorum:

Herhangi bir halkçı protestoların veya yeni örgütlenmelerin, Müslüman kadınların sırf Müslüman kimliklerini ortaya koydukları için her zaman kınanacakları gerçeğini değiştirmeyeceğinin anlaşılması gerekir.

Yukarıda adı geçen Sylla, yarışmalarda kullanılmasına izin verilmesine rağmen başörtüsünü çıkarmayı reddetti ve şu anda Paris'te başörtülü ve başörtüsüz kadınlar için kapsamlı turnuvalar düzenledi ve şöyle dedi: “Sevdiğim sporu yapmaktan asla vazgeçmeyeceğim.”

Beş kez olimpiyat şampiyonu olan judo sporcusu Teddy Riner gibi isimler de buna karşı çıktılar ve Riner, “Bu yasa haksız bir şekilde tek bir dini hedef alıyor. Eşitliğe odaklanmalıyız” dedi.

Gerçek karar vericiler tüm bu çabaları reddedeceklerdir; çünkü onlar, İslam'ın ideolojik referansı olarak kabul edilmemesini sağlamaya yönelik açık gündemlerinin varlığının gölgesinde bu tür herhangi bir demokratik katılımla ilgilenmemektedirler.

Aslında protesto eden Müslümanların sayısı arttıkça, onlar daha fazla köktendinci bir tehdit olarak nitelendiriliyor ve onların toplumdaki etkilerini azaltmak için daha fazla kanıt sunuluyor.Şu anda Uluslararası Af Örgütü'ne göre, Fransa spor alanında dini başörtüsünü yasaklayan tek Avrupa ülkesi olmaya devam ediyor ancak bu, diğer bölgelerin şu anda nispeten güvenli yerler olduğu anlamına gelmiyor.Temsilciler Meclisi'nde tartışma için belirli bir tarih belirlenmemekle birlikte birçok kişi bu yasanın Fransız sporunda Müslüman kadınların daha da marjinalleşmesine yol açacağından endişe duyuyor ve “endişelerinde kısmen de haklıdırlar”.

Bu önlemler sadece Müslüman kadınların spordan dışlanmasıyla ilgili değildir, bilakis bir numaralı düşmanının başörtüsü takan Müslüman kadınlar değil, İslam'ın olduğu yönünde açık sinyaller veriyor.

Müslümanlar olarak bizim, tek bir konuyu ele alan siyasetin ötesinde düşünmemiz ve İslam ülkelerinde bizi korumak için otoritede olan kişilerin, Batılı efendilerinin emriyle Müslüman kadınlara yönelik ihlallere karşı sessiz kaldıklarını anlamamız gerekiyor.Çünkü onlar, Batı hükümetlerinin istediği gibi İslami otoritenin etkisini tamamen kontrol altında tutmak için kiralanmış kuklalardır.وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ آمِنُوا كَمَا آمَنُ النَّاسُ قَالُوا أَنُؤْمِنُ كَمَا آمَنُ السُّفَهَاءُ ألا إِنَّهُمْ هُمُ السُّفَهَاءُ وَلَكِنُ لاَ يَعْلَمُونَ * وَإِذَا لَقُوا الَّذِينَ آمَنُوا قَالُوا آمَنَّا وَإِذَا خَلَوْا إِلَى شِيَاطِينِهِمْ قَالُوا إِنَّا مَعَكُمْ إِنَّمَا نَحْنُ مُسْتَهْزِئُونَ * اللَّهُ يَسْتَهْزِئُ بِهِمْ وَيَمُدُّهُمْ فِي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ * أُولَئِكَ الَّذِينَ اشْتَرَوْا الضَّلَالَةَ بِالْهُدَى فَمَا رَبِحَتْ تِجَارَتُهُمْ وَمَا كَانُوا مُهْتَدِينَOnlara: İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin, denildiği vakit «Biz hiç, sefihlerin (akılsız ve ahmak kişilerin) iman ettikleri gibi iman eder miyiz!» derler. Biliniz ki, sefihler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler (veya bilmezlikten gelirler).İman edenlerle karşılaşınca “inandık” derler, şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise “Biz sizinleyiz, biz yalnızca alay etmekteyiz” derler.Asıl onlarla alay eden ve azıp saparak dolaşmalarına izin veren Allah’tır.Doğruya karşılık sapkınlığı satın alanlar işte onlardır. Bu sebeple ticaretleri kâr etmemiş ve doğru yolu da bulamamışlardır.” [Bakara 13-16]

Bizler, Zilhicce ayının en hayırlı on gününü yaşıyoruz; bu yüzden mümin erkekler ve mümin kadınların sadece hac farzını yerine getirmekle kalmamaları, bilakis aynı zamanda Kuran ve Sünnetin tüm insanlığın üzerine yeniden uygulanmasını da hissetmeleri gerekir. Bu şekilde dinimizi üstün kılanlardan olmak için asla İslam düşmanlarına boyun eğmeyeceğiz.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İmrane Muhammed

Devamını oku...

Yargı Paketi Değil Yama Paketidir, İnfaz Düzenlemesi Değil Adam İnfazı Düzenlemesidir!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Yargı Paketi Değil Yama Paketidir, İnfaz Düzenlemesi Değil Adam İnfazı Düzenlemesidir!

Haber:

Onuncu Yargı Paketi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda kabul edildi. Ceza infaz sistemine önemli değişiklikler getiren düzenleme ile toplumsal huzurun güçlendirilmesi amaçlanıyor. (04.06.2025 TRT haber)

Yorum:

Mecliste her yıl bir yargı paketi kabul edilmesi neredeyse artık bir gelenek haline geldi. Temcit pilavı gibi farklı kelimelerle farklı kesimlere ilişkin yargı düzenlemeleri yapılmaktadır. Şimdiye kadar yapılan yargı düzenlemeleri incelendiğinde, bunların iki temel amacı olduğu görülür. Birincisi, cezaevleri dolu olduğu için boşaltılması amacıyla belli yargı düzenlemeleri yapılmakta ve kısmi af adı altında belirli hükümlüler tahliye edilmektedir. İkincisi, siyasi amaç için belirli kişiler serbest bırakılmaktadır. Diğer bir deyişle oy amacıyla suç işlemiş belli kişiler serbest bırakılmaktadır. Kısacası Türkiye’de yapılan yargı düzenlemeleri, ortada var olan bir sorunu çözmek için yapılmış ve yapılan yargı düzenlemeleri değildir. Tam tersine var olan bir sorunu çözmek yerine bizatihi sorun üretir hale gelmişlerdir. Halbuki kanunlar ya da düzenlemeler insanların sorunlarını çözmek için yapılırlar ya da yayınlanırlar. Ama maalesef Türkiye özelinde kapitalist sistemde kanunlar ve düzenlemeler sorunları çözmek yerine sorunların kaynağı olmuşlardır.

Bu 10’uncu yargı yaması da dahil olmak üzere şimdiye kadar yapılan düzenlemeler göstermiştir ki, insan yapımı köhne sistemler ya da kanunlar insanların sorunlarını çözmeye uygun değildir. Kusurlu ve sınırlı insan aklının ürünü olan bu kanunlar, belirli zaman diliminde var olan sorunlara yönelik güya çözümler veya düzenlemeler oldukları için başka bir zaman dilimine göre eskidiklerinden dolayı revizyona uğramak bu kanunların kaderi olmuştur. Oysa gerçek bir kanun, zaman ya da mekân ile sınırlı olmaz zira insan sorunları belirli olduğu için bu sorunlara yönelik çözümler de belirli olmalıdır, zaman ve mekâna göre değişmemelidir. Zaman ve mekâna göre değişen kanunlar ancak insan ürünü kanunlardır. Yaratıdan gelen kanunlar, sorunlarının özüne ve kökenine yönelik için asla değişim ve revizyona uğramazlar.

Örneğin İslam’da kasten adam öldürmenin ya da zina yapanın ve içki içenin cezası bellidir. Yöneticinin arzusuna göre asla değiştirilemezler. Ve bu hükümler belirli şartlar ve zaman göz önünde bulundurularak yapılmış ya da Allah tarafından indirilmiş kanunlar ya da hükümler değillerdir. Bunlar, insandan kaynaklanan insani sorunları çözmek için indirilmiş hükümlerdir. İnsan, her zaman insan olduğuna göre ondan kaynaklanan sorunlar da bellidir. İnsan zaman ve mekâna göre değişiklik göstermeyeceğine göre sorunları da değişiklik göstermeyecektir. İnsandan kaynaklanan sorunların çözümlerini korumak amacıyla belirlenen cezalar da caydırıcılık ve önleyicilik özelliği olduğundan, cezaevlerinin dolması gibi sorunlarla karşılaşılmayacaktır. Ayrıca İslam’da adam öldürmelere -maktulün bağışlaması hariç- ve recm gibi diğer ölüm gerektiren cezalar için hapishanelere gerek yoktur ki cezaevlerinin dolup taşması gibi bir sorunla karşılaşılsın.

Siyasiler ve yandaş medyanın infaz düzenlemesinin toplumsal huzurun güçlendirilmesine katkı sağlayacağı sloganı ve bahanesi, kamuoyunun tepkisini dindirmek ve bertaraf etmek için ortaya atılmış boş bir sözden başka bir şey değildir. Soruyoruz, şimdiye kadar çıkarılan 9’uncu yargı paketi, toplumsal huzurun güçlendirilmesine mi yoksa toplumsal huzurun baltalanmasına ve dinamitlenmesine mi katkı sağladı? Gerçek suçluları cezaevinden çıkarıp toplumun içine atmak ve özellikle de bu suçlular her cezaevine girdiklerinde af olayı ile karşılaşacaklarının bilincinde olurlarsa, o zaman suç işlemeleri daha da kolaylaşacaktır, nitekim öyle de oluyor.

Erdoğan ve ekibi gerçekten toplumsal huzur arıyorlarsa ve istiyorlarsa bunun yolu infaz düzenlemesi değil İslam’dır. İslam’dadır toplumsal huzur ve kardeşlik. Erdoğan ve ekibi geçmişte yıllarca bu sloganı dillendirmediler mi? Yoksa bunu Müslümanları kandırmak için mi kullandılar? İktidara gelince huzurun İslam’da değil kapitalizmde olduğunu gördüler ve öyle de sürdürüyorlar. Erdoğan’ın hiçbir zaman derdi İslam olmamıştır, aksine İslam’ı sadece iktidara gelmek için kullanmıştır şimdi de iktidarını ve saltanatını devam ettirmek için kullanmaktadır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ercan Tekinbaş

Devamını oku...

1446 / 2025 Yılı Mübarek İydü’l Edha Vesilesiyle Hizb-ut Tahrir Emiri Celil Alim Ata Bin Halil Ebu Raşta’dan, Genel Olarak Müslümanlar, Özel Olarak Gençler İçin Bayram Tebriki

1446 / 2025 Yılı Mübarek İydü’l Edha Vesilesiyle Hizb-ut Tahrir Emiri Celil Alim Ata Bin Halil Ebu Raşta’dan, Genel Olarak Müslümanlar, Özel Olarak Gençler İçin Bayram Tebriki

Hamd Allah’a mahsustur. Salat ve selam Rasûlullah’a, onun Âli’ne, ashabına ve onu dost edinenler üzerine olsun. Ve badu…

Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber, La İlahe İllallahu Allahu Ekber ve Lillahi’l Hamd…

Genel olarak İslam ümmetine... İnsanlar için çıkarılmış, iyiliği emreden, kötülükten men eden, Aziz ve Hâkim olan Allah’a iman eden ümmete...

Özel olarak davet taşıyıcılarına... Allah’ın, zafer ihsan ettiği, İslam Devleti Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmak için yardımıyla desteklediği kimselere...

Sayfanın taşıdığı iyilik için sayfayı ziyaret eden değerli ziyaretçilerine... Hakkın yanında yer almak ve hak ehlini desteklemek için her türlü çabayı gösterenlere...

Bütün bu kimselere… Es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

H. 1446 yılı İydü’l Edha’nızı tebrik ediyorum... Aziz ve Kaviyy olan Allah’tan tüm Müslümanlar için hayırlara ve bereketlere vesile olmasını niyaz ediyorum...

Kerim kardeşlerim…

Bayram geldi ama Amerika ve silahlarının desteğiyle Yahudilerin Haşim Gazze ve tüm Filistin’e yönelik saldırganlığı sürüyor... Müslüman ülkelerdeki yöneticiler, olanları izliyor, şehitleri sayıyor ve onlara ölü diyorlar! İçlerinden en aklı başında olanları ise, sanki tarafsızmış gibi arabuluculuk yapıyor! Ama aslında Yahudilere daha yakındırlar! Amerika’nın, sömürgeci kâfirlerin ve kurdukları Yahudi devletinin bize olan düşmanlığı şaşırtıcı değil. Çünkü bugün değil, yıllardır İslam ve Müslüman düşmanlığı yapıyorlar... Sömürgeci kafirlerin, uluslararası hukuka dayanarak Müslüman ülkelere yönelik saldırganlığı da şaşırtıcı değil. Çünkü uluslararası hukuk, ilk olarak 1648 yılında Westphalia Konferansı’nda Müslümanlara ve Osmanlı Devleti’ne karşı icat edilmiş, ardından Milletler Cemiyeti’ne ve daha sonra da Birleşmiş Milletler Örgütü’ne dönüşmüştür... Evet, bütün bunlar garip değil. Garip olan, Filistin’e komşu Müslüman ülkelerdeki yöneticilerin, Filistin’de işlenen suçlara ve katliamlara seyirci ve sessiz kalmaları ve orduların Gazze’ye ve daha doğrusu tüm Filistin’e destek vermelerini engellemeleridir. Dahası Müslüman katili uluslararası kararların uygulanmasına garantör oluyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da döndürülüyorlar!

Son olarak ey Müslüman ülkelerdeki ordular! Hadi Gazze’deki kardeşlerinizin yardımına koşun. Eğer Müslüman ülkelerde kurulu ceberut yönetim ve rejimler, yolunuza çıkarsa, onların tüm yollarını tutun... Ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesini gerçekleştirmek için onların yerine Allah’ın yönetimi olan Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurun. «ثُمَّ تَكُونُ مُلْكاً جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ ثُمَّ سَكَتَ»“Daha sonra ceberut bir saltanat olacaktır. O da Allah’ın dilediği kadar devam edecektir. Ardından Allah dilediği zaman onu ortadan kaldıracaktır. Sonra, nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır. Sonra da sustu” [Ahmed] O zaman Halife, yardımcıları ve en üst rütbeden en alt rütbeye kadar İslam’ın askerleri zaferden zafere koşacaklar, tekbirler getirecekler, beraberinde ümmet de tekbirler getirecektir. Rableriyle güçlü ve dinleriyle izzetli olacaklar. Hiçbir düşman, İslam topraklarında bir varlık göstermeye cesaret edemeyecektir...وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ * بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ “O gün Allah’ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.” [Rum 4-6]

En son olarak, Yüce Allah’tan bu bayramın İslam ve Müslümanlar için hayırlara, bereketlere ve şereflere vesile olmasını diliyorum. وَاللَّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ “Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” [Yusuf 21]

Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber, La İlahe İllallahu Allahu Ekber ve Lillahi’l Hamd…

Ve’s Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

 

Kardeşiniz

Ata bin Halil Ebu El-Raşta
Hizb-ut Tahrir’in Emiri

 

H.10 Zilhicce 1446
M.06 Haziran 2025

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER