Pazar, 22 Rebiu’l Evvel 1447 | 2025/09/14
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Pakistan: Ey Müslümanların Orduları! Cahiliyede Güçlü, İslam'da Zayıf Mısınız?

  • Kategori Pakistan
  •   |  

Hizb-ut Tahrir/ Pakistan Vilayeti:
Ey Müslümanların Orduları! Cahiliyede Güçlü, İslam'da Zayıf Mısınız?

Yahudi varlığı, Gazze'ye yönelik acımasız bombardımanının ardından 20 Mart 2025'te kara harekâtını genişletti. Bu arada Müslümanların siyasi ve askeri liderleri, ordularımızı fitne savaşlarında kullanırken Washington'un Firavunu Trump'ı memnun etmekle meşguller. Müslümanların ordularına soruyoruz: Amerika'ya Irak ve Afganistan'da yenilgiyi tattıranlar kendi Müslüman kardeşleriniz değil miydi? Öyleyse sizi bu ajan liderleri uzaklaştırmaktan ve Müslümanları korumak için seferber olmaktan alıkoyan nedir? Biz size Raşid Halife Ebu Bekir es-Sıddık'ın (ra) zor şartlar nedeniyle mürtedlere karşı savaşta müsamahayı reddederken kullandığı sözlerin aynısını söylüyoruz: جبار في الجاهلية خوار في الإسلام! “Cahillikte güçlü, İslam'da zayıf!” imanınızı onurlandırın ve Gazze'ye destek için harekete geçin!

#TimeforKhilafah

Hizb-ut Tahrir Pakistan Vilayeti Medya Bürosu

23 Ramazan-ı Şerif 1446 - 23 Mart 2025

pakistan vilayeti

#طوفان_الأقصى
#الجيوش_إلى_الأقصى
#الأقصى_يستصرخ_الجيوش

#AksaTufanı
#OrdularAksaya
#ArmiesToAqsa
#AqsaCallsArmies

pakistan vilayeti

İlgili Bağlantılar:

E- mail: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.          WhatsApp: +967 713 645 449

pakistan vilayeti

Devamını oku...

Hollanda: Amsterdam'da “Gazze için Harekete Geçin!” Yürüyüşü

  • Kategori Hollanda
  •   |  

Hizb-ut Tahrir / Hollanda:
Amsterdam'da “Gazze için Harekete Geçin!” Yürüyüşü

Hizb-ut Tahrir/Hollanda, suçlu Yahudi varlığının kuşatma altındaki Gazze Şeridi'nde silahsız Müslümanlara karşı 17 aydan fazla bir süredir devam eden ve bugüne kadar 170.000'den fazla Müslüman erkek ve kadının şehit olmasına ve yaralanmasına yol açan acımasız katliamlar (soykırım) karşısında, suçlu Yahudi varlığının 18/03/2025 Salı günü şafak vakti kırılgan ateşkes anlaşmasını ihlal etmesinin ve çoğu kadın, çocuk ve yaşlı olmak üzere silahsız Müslümanları sistematik olarak öldürmeye devam etmesinin ardından, Hollanda'nın başkenti Amsterdam'da bir yürüyüş ve kitlesel bir stand düzenledi.

Pazar, 08 Şevval 1446 Hicri 06 Nisan 2025 Miladi 

hollanda

- Yürüyüşün Gidişatı Hakkında Kısa Bir Rapor -

Hizb-ut Tahrir Hollanda, Gazze'deki halkımızı desteklemek ve Gazze'deki soykırım, ölüm ve açlığa karşı Müslümanlar arasında duyarlılığı artırmak amacıyla 06-04-2025 Pazar günü Amsterdam'da "Gazze için Hareket" başlıklı bir gösteri yürüyüşü düzenledi.

Yürüyüş, katılımcıların Gazze'ye destek, kışlalarında oturan ulusal orduların harekete geçirilmesi ve özellikle Mısır ve Ürdün'deki aşağılanma ve utanç yöneticilerinin devrilmesi çağrısında bulunan sloganlarının yanı sıra kafir Batı'nın yalanlarını, komplolarını, sahteliklerini, yolsuzluklarını gösterdikten sonra uluslararası kurumlarının çöküşünü gösteren sloganlarla Amsterdam sokaklarında dolaşmaya başladı.

Müslüman toplumunun birçok üyesinin, bölge sakinlerinin ve esnafın katıldığı görkemli bir gösteriydi. Yürüyüşün sonunda Kur'an-ı Kerim'den ayetlerin okunmasıyla başlayan bir ara verildi ve ardından Hizb-ut Tahrir'in Hollanda Medya Temsilcisi Okay Pala, Müslümanların seslerini duyurmalarının ve Gazze'deki insanlarımızın maruz kaldığı şeylere karşı duruşlarını göstermelerinin öneminin yanı sıra boykotların, bağışların ve artan duaların faydası üzerine bir konuşma yaptı. Sayın Okay Pala konuşmasını, İslam ümmetinin başına gelen zillet ve aşağılanmayı değiştirmesi gerektiğinin bilincinde olması ve yöneticileri devirmek, orduları mübarek topraklara (Filistin) doğru hareket etmeye zorlamak, mübarek Mescid-i Aksa'yı özgürleştirmek ve suçlu Yahudi varlığının on yedi aydan fazla bir süredir Gazze'de sürdürdüğü soykırım savaşını durdurmak için nasıl fedakârlık yapması ve onlara karşı ayaklanması gerektiğini açıklayarak bitirdi.

Hizb-ut Tahrir Avrupa Merkezi Medya Ofisi Temsilcisi

Pazar, 08 Şevval 1446 - 06 Nisan 2025

hollanda

- Faaliyetten Kareler -

hollanda

 2025 04 06 NL GAZA ACTV POSTER 1

 

2025 04 06 NL GAZA ACTV POSTER 2

hollanda

#طوفان_الأقصى
#الجيوش_إلى_الأقصى
#الأقصى_يستصرخ_الجيوش

#AksaTufanı
#OrdularAksaya
#ArmiesToAqsa
#AqsaCallsArmies

hollanda

İlgili Bağlantılar:

Hizb-ut Tahrir Hollanda Resmi Web Sayfası
Hizb-ut Tahrir Hollanda Facebok Sayfası
Hizb-ut Tahrir Hollanda Twitter Sayfası
Hizb-ut Tahrir Hollanda Instagram Sayfası
Hizb-ut Tahrir Hollanda YouTube Kanalı

 

 
Devamını oku...

ABD Başkanı Donald Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus’un Lübnan Ziyareti!

ABD Başkanı Donald Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus, ikinci kez Lübnan’a bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaret, Yahudilerin insanlara ve taş üstünde taş bırakmayan arsız, utanmaz saldırılarının sürdüğü bir zamanda gerçekleşti.

Haaretz gazetesi Morgan Ortagus’un atanmasını dış politika merkezli önemli bir gelişme olarak değerlendirirken, bu tercihin İsrail yanlısı lobileri memnun edeceğini ve Ortagus’un bu çevreler nezdindeki yüksek itibarını yeniden teyit ettiğini belirtti.

Bu son ziyaretinde Ortagus, Lübnan’ın siyasi, ekonomik ve askeri meselelerinin en küçüğünden en büyüğüne kadar her detayına pervasızca burnunu soktuğunu ortaya koydu. Cumhurbaşkanından başbakana, meclis başkanından dışişleri bakanı, birçok bakan ve milletvekiline kadar yaptığı o tumturaklı yoğun diplomasi trafiği, onun yalnızca bir bölge temsilcisi değil, adeta ABD’nin Lübnan’daki üst düzey vesayet yetkilisi gibi hareket ettiğini göstermektedir.

Ortagus’un medyaya yaptığı provokatif açıklamaları, bu ziyaretin ne menem bir şey olduğunu ve güya egemenlik taslayan en zavallı devletin bile yutamayacağı türden mesajlar içerdiğini ortaya koydu! ABD’li diplomat, söz konusu skandal açıklamalarında, sözde “Lübnan’ın İsrail’e yönelik saldırılarından” söz etti ve güneyden atılan iki ilkel roketi gündeme getirdi. Ama suçlu Yahudi varlığının Lübnan’da, Gazze’de, Suriye’de yaptığı hava saldırılarını, katliamları, sürgünleri ve yıkımları unuttu, görmezden geldi! Dahası bütün arsızlığıyla Yahudi varlığını savundu ve ‘karşılık verme hakkı” olduğunu iddia etti. Çocukları, kadınları, sivilleri öldüren Yahudi varlığına Amerikan yönetiminin baskı yapmayacağını açıkça dile getirdi. Morgan Ortagus, Lübnan’daki silahlı güçlerin yalnızca düzenli orduyla sınırlı olması gerektiği yönündeki ABD yönetiminin yaklaşımını yeniden teyit etti. Ancak ABD’nin Yahudi varlığını en son model ve en acımasız silahlarla desteklemek için kesenin ağzını açtığı ve halen bu silahların Gazze, Lübnan ve Suriye’de kullanılmaya devam ettiği gerçeğini göz ardı etti. ABD’nin yolsuzlukla mücadele politikalarından bahseden Ortagus, uluslararası hukuka aykırı biçimde başka ülkelerin iç işlerine müdahale etmenin aslında küresel ölçekte bir yolsuzluk örneği olduğunu hakikatini görmezden geldi!

Lübnan’ın onurunu ve egemenliğini ayaklar altına alan provokatif bu küstahça tavrı şiddetle kınıyoruz! Aslında Lübnan’daki iktidar sahiplerinin onu bu denli sıcak ve büyük bir coşkuyla karşılamaları, ülkenin tüm dosyalarını önüne sermeleri, ülkenin kapılarını ardına kadar ona açmaları, ona sanki ülkenin gerçek yöneticisiymiş gibi davranmaları ve yaptığı bu utanç verici görüşmelere methiyeler dizmeleri kınanmaya daha çok layıktır! Dahası, Ortagus, Lübnanlı yetkililerin karşısına onların düşmanının sembolü olan Davut Yıldızı’nı takarak çıkmış ve işgalci varlığın cinayetlerini pervasızca savunmuştur!

Lübnan’daki iktidar, Ortagus gibi özel temsilcilerin yönlendirmelerine boyun eğerek, metamorfoz Yahudi varlığı ile normalleşme (yani teslimiyet) yoluna girmiştir. Eğer Müslümanların geniş çaplı muhalefeti olmasaydı, bu yönetim utanç verici bir şekilde normalleşme sürecini çoktan girmiş olacaktı. İktidar, Yahudilerin Lübnan topraklarının bir bölümünü hala işgal altında tutmasına rağmen, sadece kınama mesajları yayınlamakta ve işgal altındaki topraklarını özgürleştirmek için ordusunu harekete geçirmemektedir!

Gayet iyi biliyoruz ki bu iktidarın Amerika’nın karşısında hiçbir ağırlığı, hiçbir dayanağı yoktur. Hatta bölgedeki Amerika’nın kuyrukçuları karşısında bile dik duramaz! Çünkü bu iktidarın adamlarını alenen atayan onlardır, hatta en küçük bakanın tayinine bile müdahale ederler!

Hilafet Devleti yıkılıp topraklarımızın param parça edilmesinden bu yana, bizler yozlaşmış milliyetçiliklerin ve bizlere sayısız felaket getiren o içi boş, kartondan devletçiklerin maskelediği bir işgalin gölgesi altında yaşıyoruz. Gerçek kurtuluş, ancak devletimizi yeniden kurup tek bir çatı altında birleştiğimizde, Rabbimizin şeriatıyla hükmedip kendi siyasetimizi kendi çıkarlarımız ve Allah’ın rızası doğrultusunda yürüttüğümüzde mümkün olacaktır. O zaman düşmanlarımızın iç işlerimize müdahale edecek alanı kalmayacaktır.

Devamını oku...

Gazze’yi Savunmak İçin Tüm Ülkede Düzenlenen Protestolar, Ordunun Dikkate Alması Gereken Bir Kırmızı Çizgidir

Gazze’yi Savunmak İçin Tüm Ülkede Düzenlenen Protestolar, Ordunun Dikkate Alması Gereken Bir Kırmızı Çizgidir

وَإِنِاسْتَنْصَرُوكُمْفِيالدِّينِفَعَلَيْكُمُالنَّصْرُ

“Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üzerinize borçtur.” [Enfal 72]

Trump’ın emriyle Gazze’deki Müslümanlara yönelik başlatılan eşi benzeri görülmemiş barbarca saldırı nasıl ki dünyanın vicdanını derinden sarsmışsa, şehit olmadan önce zafer işareti yaparak İslam ümmetine seslenen Gazze Müslümanlarının şu sözü de yürekleri dağlamıştır: “Biz cennete gidiyoruz ya siz de harekete geçersiniz ya da lanetimiz üzerinize olacaktır!” Gazze’deki Müslümanların yardım feryatlarına kulak veren Bangladeşli Müslümanlar, dünya genelindeki İslam ümmeti ile dayanışma içinde ülke çapında protesto gösterileri düzenledi. Tevhid bayrakları taşıyan göstericiler, “Allahu Ekber” ve “Filistin’i Kurtar, Ey Ordu Harekete Geç!” gibi sloganlar attı. Birçok kişi de Amerikan büyükelçiliği önünde protesto eylemi gerçekleştirdi. Müslümanlar, ülkelerindeki yönetici sınıfının Amerika başta olmak üzere kâfir Batılı güçlerin ajanları olduğunu çok iyi biliyor; Böyleleri Gazze’yi nasıl kurtarabilir ki? Tam tersine, Müslüman ordularını kışlalarında tutarak Batılı efendilerine sadakatlerini kanıtlamaya devam ediyorlar. Müslüman halklar, işbirlikçi siyasi elitleri reddederek, ordudaki evlatlarına Filistin’in kurtuluşu için askerî harekât başlatma ‘onayını’ ve ‘yetkisini’ vermiştir.

Ey Müslüman orduların samimi subayları! Gazze’deki Müslümanların yardım çığlıkları ve ülke çapındaki kitlesel ayaklanmalar artık sizin “kırmızı çizgilerinizdir”. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

إِلَّا تَنْفِرُوا يُعَذِّبْكُمْ عَذَاباً أَلِيماً وَيَسْتَبْدِلْ قَوْماً غَيْرَكُمْ وَلَا تَضُرُّوهُ شَيْئاً وَاللهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ“Eğer Allah, yolunda sefere çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir toplum getirir. Siz ise O’na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” [Tevbe 39] Bu ayet, sessiz kalıp yöneticilere boyun eğmenin bedelinin Allah muhafaza çok ağır ve vahim olacağını ortaya koyuyor! Bu nedenle, Filistin’i özgürleştirmek için karşısına çıkan engelleri aşan ve Müslüman ordularını Mübarek Toprak Filistin’i kurtarmak için bir araya getiren Selahaddin Eyyubi’nin izinden gitmelisiniz. Şu anda önünüzdeki en büyük engel, çeşitli bahaneler ve hilelerle zaman kaybeden, ancak Gazze’deki Müslümanları korumak için hiçbir ciddi adım atmayan işbirlikçi yöneticilerdir. Bu nedenle sizin üzerinize düşen birincil sorumluluk, ümmetin gerçek kalkanı olan Hilafeti kurmaktır. Hilafet ordusunun tek bir kükreyişi bile bu barbarca saldırıları durdurmaya yetecektir. Bu nedenle, Hilafeti hemen kurmak için sizi Hizb-ut Tahrir’e nusret vermeye çağırıyoruz. Hilafetin kurulmasıyla birlikte, gayrimeşru Yahudi varlığı ve onun hamisi olan küfrün başı dehşete kapılacak ve bu barbar saldırıyı derhal durduracaktır. Çünkü Müslümanların yegâne koruyucusu olan Halifenin cezasından kurtulamayacaklarını çok iyi biliyorlar.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انفِرُواْ فِي سَبِيلِ اللهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الأَرْضِ أَرَضِيتُم بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الآخِرَةِ إِلاَّ قَلِيلٌ“Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, yere çakılıp kaldınız Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir.” [Tevbe 38]

Devamını oku...

Yeni Vakıf (Değişiklik) Yasası, Hindutva Güdümlü Hindistan Devletinin Müslümanları Planlı Bir Şekilde Vatansızlaştırma Projesinin Bir Başka Utanmaz Adımıdır

Hindistan’daki bin yıllık Müslüman hâkimiyeti geleneğini silmek ve Müslümanları sistematik biçimde vatansızlaştırmak için, Hindutva Hindistan devleti Babri Mescidi’ni yıktı ve bir tapınak inşa etti, Aurangzeb’in mezarını yıktı, yeni Vatandaşlık Yasası’nı (CAA) ve Ulusal Vatandaşlık Kaydı’nı (NRC) yürürlüğe koydu ve nihayet yeni Vakıf (Değişiklik) Yasası’nı kabul etti.

İslami Şeriata göre ‘Vakıf’, camiler, medreseler, yetimhaneler, mezarlıklar ve diğer İslami kuruluşlar gibi İslam’ın yayılması ve Müslüman toplumun genel yararı için kullanılmak üzere Allah yolunda bağışlanan mallardır. Vakfedilen mal, vakfeden kişinin bağışına istinaden İslam ümmeti adına bir emanet olup, Kıyamet Günü’ne kadar vakıf mülkü olarak kalır. Bu malların, vakıf sahibinin niyetine uygun biçimde kullanılması dini bir zorunluluktur.

Hindistan’daki 872.000’den fazla vakıf mülkü, Hindutva şiddetine maruz kalan Müslüman topluluklar için önemli bir sosyal koruma ağı oluşturmaktadır. Ne var ki, devlet desteğiyle hareket eden gruplar vakıf arazilerindeki yapıları sistematik olarak yıkmakta ve işgal etmektedir. Son olarak Ocak 2025’te, Modi hükümetine bağlı Madhya Pradesh yerel yönetimi, vakıf arazisindeki 250 yapıyı yıktı.

Şimdi ise, Merkezî Vakıf Konseyi ve Eyalet Vakıf Kurulları’na ikişer Hindu üyenin atanmasını zorunlu kılan ve bu kişilere kurulun baş yöneticisi olma hakkı dahi tanıyan bir yasanın çıkarılmasıyla, Hindular Müslüman vakıf mülkleri üzerinde yasal kontrolü resmen ele geçirmişlerdir. Bu yasayla, Hindutva yönetimi altında Müslümanları daha da zayıf, çaresiz ve sosyo-ekonomik olarak güvencesiz hale getirmek için bir komplo kurulmuştur.

Bu yasa, 2019 Vatandaşlık Değişikliği Yasası (CAA) ve Ulusal Vatandaş Kayıt Sistemi (NRC) gibi İslam karşıtı kara yasaların bir devamıdır. Hindistan’daki Hindutva hükümeti, devlet gücünü ve hukuki çerçeveyi sonuna kadar kötüye kullanarak Müslümanları sistematik biçimde vatansız ve topraksız mültecilere dönüştürmeye çalışmaktadır.

Nasıl ki gayrimeşru Siyonist ‘İsrail’ devleti, çıkardığı yasalar ve vakıf ilan edilmiş toprakların kutsiyetini çiğneyerek Filistinli Müslümanları vatansız ve topraksız bırakma girişiminde bulunmuşsa — ki bu topraklar bizzat Peygamber Efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve Halife Ömer RadıyAllahu Anh tarafından vakıf ilan edilmiştir — Hindutva Hindistan da aynı iğrenç süreci takip etmektedir. Nasıl ki “İsrail”, yüzlerce camiyi ve binlerce yıllık İslami tarihi yapıyı füzeler ve buldozerlerle yerle bir etmeye çalışıyorsa, Hindistan’daki Hindutva rejimi de aynı yolu izlemektedir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

لَتَجِدَنَّ أَشَدَّ النَّاسِ عَدَاوَةً لِلَّذِينَ آمَنُوا الْيَهُودَ وَالَّذِينَ أَشْرَكُوا“İnsanlar içerisinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak Yahudiler ile, şirk koşanları bulacaksın.” [Maide 82]

Bu zulüm ve zorbalıkların, başta ABD olmak üzere küresel sömürgeci güçlerin doğrudan desteği ve onların kuklası olan yöneticilerin buz kesilmiş sessizliğiyle işlendiği İslam ümmeti için artık gün gibi aşikardır. Batı destekli bu rejimlerin Myanmar’daki bir doğal afet sonrası yardım için jet hızıyla asker göndermeleri, ancak Filistin’deki katliamlar karşısında sessiz kalmaları, onların gerçek anlamda ümmetin hamisi olmadıklarını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Çünkü bu işbirlikçiler, İslam ümmetinin gerçek hamileri değildir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ“İmam ancak bir kalkandır. Arkasında savaşılır ve onunla korunulur.” [Müslim]

Bu sebeple, İslam ümmetinin gerçek hamisi olan Hilafeti kurmak için derhal adımlar atmalıyız. Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurma davasına öncülük eden Hizb-ut Tahrir ile birleşmeliyiz. Yaklaşan Hilafet Devleti, Müslüman ordularını birleştirerek işgal altındaki tüm İslam topraklarını — Filistin, Arakan ve daha nicelerini — özgürlüğüne kavuşturacaktır. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesi (Gazvetü’l-Hind) uyarınca Hindistan, zorba Kral Dahir’in halefleri olan Hindutva yöneticilerinin elinden kurtarılacak ve İnşallah İslam’ın gölgesi altına alınacaktır.

إِنَّ اللهَ بَالِغُ أَمْرِهِ قَدْ جَعَلَ اللهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْراً“Allah, işinde galiptir. Allah her şey için bir kader tayin etmiştir.” [Talak 3]

Devamını oku...

‘Yanlış Bilgi ve Dezenformasyon’ – 7 News’in Bağımsız Müslüman Adaylarla İlgili Değersiz Haberciliğine Bir Yanıt

7 News, dün yayımladığı bir “haber”de, yaklaşan federal seçimlerde bağımsız Müslüman adayların rolü ve etkisi etrafında Müslüman topluluklar içinde bir “anlaşmazlık” yaşandığını iddia etti.

7 News, uzun yıllardır yerleşik düzenin adamı olan Dr. Jamal Rifi’yle röportaj gerçekleştirdi. Rifi son zamanlarda ‘sistem siyasetine olan ölümsüz bağlılığını’ itiraf eden bir dizi mektup yayınladı. Sisteme methiyeler düzen Rifi’nin söyledikleri gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi olmayan hayal ürününden ibarettir. Yine de 7 News, bunları sanki doğruymuş gibi haberleştirdi. Üstelik bu sözlerin bazıları yanlış, bazıları ise iftira niteliğindeydi. Ne yazık ki bu, bu ülkedeki magazin basınının değişmez bir özelliğidir.

Hizb-ut Tahrir / Avustralya bu haberle ilgili şu değerlendirmelerde bulunmak istemektedir:

1- 7 News’in topluma ‘yanlış bilgi ve dezenformasyon’ suçlaması yapması tam bir ironi!

2- Bu tarz “çamur at izi kalsın” haberciliği, demokratik siyasetin temel reflekslerinden biridir. Demokratik sistemlerde sıkça görülen bu yöntem, umutsuzca rakibe saldırma ve kamuoyunda olumsuz algı oluşturma çabasıdır.

3- Bu haberin altında yatan ırkçı anlatı hemen kendini belli ediyor. Müslümanların kendi politik ajandaları doğrultusunda bağımsız bir duruş sergilemesi, sistematik olarak bir tehdit olarak sunulmaktadır. 7 News bu algıyı öyle bariz bir şekilde sundu ki, gizleme zahmetine bile girmedi.

4- 7 News, tam bir pişkinlikle, bu sefer de Hizb-ut Tahrir’e ‘terörist’ damgasını vurmayı tercih etti. Oysa terörle mücadele’ kavramı, yirmi yıllık süreçte içi boşaltılmış bir retoriğe dönüşmüştür. Artık sadece Batı’nın devlet terörüne sözlü olarak bile karşı çıkanları suçlamak için kullanılan bir silah haline gelmiştir.

5- Gazze’deki soykırıma karşı Müslüman öfkesini böylesine küçümseyici haberlerle yanıt verme çabası, sadece medya kuruluşlarının değil, bu tür yayınlarla her daim içli dışlı olan sistemin de Müslümanlara duyduğu nefreti gözler önüne seriyor! Bu iğrenç tavır, toplumun öfkesini daha da körüklemekten başka bir işe yaramayacaktır!

6- Eğer söz konusu haberin içeriği bu kadar ciddi bir meseleye temas etmiyor olsaydı, bu son derece niteliksiz çöp habercilik örneğine cevap vermeye bile değmezdi. Ancak hem Gazze halkı hem de onlara destek veren küresel Müslümanların savunulması bu çöp habercilik örneğine fazlasıyla cevap vermeyi hak etmektedir. Demokratik katılımın etkinliği konusunda farklı görüşler olabilir, ama hepimiz Filistin’le omuz omuza durmanın ve soykırımın ortaklarını kınamanın gerekliliği konusunda hemfikir olmalıyız.

Devamını oku...

Washington’daki Firavun, Müslüman ve Yahudi Askeri ve Siyasi Liderlerinin Kayıtsız Şartsız Desteğiyle Gazze’ye Kan ve Ateş Kusuyor, Bu Cehenneme Karşı Şeriatın Emrettiği Tek Yanıt, Müslüman Ordularının Seferberliğidir Ey Müslümanlar! Şeriatın Emri İç

Washington’daki Firavun, Müslüman ve Yahudi Askeri ve Siyasi Liderlerinin Kayıtsız Şartsız Desteğiyle Gazze’ye Kan ve Ateş Kusuyor, Bu Cehenneme Karşı Şeriatın Emrettiği Tek Yanıt, Müslüman Ordularının Seferberliğidir Ey Müslümanlar! Şeriatın Emri İçin Seferber Olun!

Trump Gazze’ye cehennemi yağdırma vaadini yerine getirdi. Müslüman ordularından tek bir tanesi bile onu durdurmadı. Kameralar, füze saldırılarının korkunç şiddetiyle müminlerin vücut parçalarının yüksek binaların üzerinde savrulduğu dehşet verici manzaraları kaydetti. Sağlık görevlileri gözleri bağlanarak kurşun yağmuruna tutuluyor. Çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve yaralılar ise çadırlarının bombalanmasıyla şehit ediliyor. Amerika’nın, himayesindeki Yahudi varlığı eliyle uyguladığı açlık politikası, acıyı kıtlık noktasına kadar getirdi. Washington Firavununun, Müslüman ve Yahudi liderlerin tam desteğiyle Gazze’ye cehennemi yağdırdığı artık herkesin malumu! Ey Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in ümmeti! Müslümanları yüz üstü bıraktığınızda Allah’ın da sizi yüz üstü bırakacağına dair Muhammed Mustafa SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in uyarısını asla unutmayın!

مَا مِنَ امْرِئٍ يَخْذُلُ امْرَأً مُسْلِماً فِي مَوْضِعٍ تُنْتَهَكُ فِيهِ حُرْمَتُهُ وَيُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ، إِلَّا خَذَلَهُ اللهُ فِي مَوَاطِنَ يُحِبُّ فِيهَا نُصْرَتَهُ“Hürmetsizlik ve şerefine tecavüz edilen bir yerde, Müslümanı yardımsız bırakan kimseyi Allah da yardıma muhtaç olduğu bir yerde öyle bırakır.[Ebu Davud]

Gazze’nin yakıcı acısını iliklerine kadar hisseden ümmet, çaresizlik ve bir o kadar da şaşkınlık içinde debelenmekte, bu da birtakım beyhude çabalara yol açmaktadır. Ümmet içerisinde Gazze’deki Müslüman kardeşlerine gereken desteği verememenin getirdiği pişmanlık ve utanç duygusu, aslında net bir eylem planının yokluğundan kaynaklanmaktadır. Bu çerçevede, Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti, Müslümanların acılarının ve siyasi çabalarının Şeriatın farz kıldığı şekilde somut ve etkili sonuçlar doğurmasını sağlamak amacıyla şu dört maddelik çözüm önerisini kamuoyunun dikkatine sunmaktadır:

Birincisi: Müslümanlar, Gazze meselesinde askeri ve siyasi liderliklerini hesap vermeye zorlamalıdır. Ürdün, Suriye, Moritanya, Cezayir, Fas ve daha nice yerde ümmet, orduların cihat için seferber edilmesini istemektedir. Yöneticinin hesap verebilirliği şeri bir zorunluluktur. Bu bağlamda, Pakistan’daki siyasi ve askeri liderlikten, Gazze’deki Müslümanlara destek olmak üzere silahlı kuvvetlerin gönderilmesini talep etmeliyiz. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

كَلاَّ، وَاللَّهِ لَتَأْمُرُنَّ بِالْمَعْرُوفِ، وَلَتَنْهَوُنَّ عَنْ الْمُنْكَرِ، وَلَتَأْخُذُنَّ عَلَى يَدِ الظَّالِمِ، وَلَتَأْطِرُنَّهُ عَلَى الْحَقِّ أَطْراً، وَلَتَقْصُرُنَّهُ عَلَى الْحَقِّ قَصْراً، أَوْ لَيَضْرِبَنَّ اللهُ بِقُلُوبِ بَعْضِكُمْ عَلَى بَعْضٍ، ثُمَّ لَيَلْعَنَنَّكُمْ كَمَا لَعَنَهُمْ“Vallahi ya iyiliği emreder ve kötülüğü engellersiniz, zalimin elini tutar, onu hakka çekersiniz, haktan yana olmaya mecbur edersiniz, ya da Allah kalplerinizi birbirine kırdırır ve onlara lanet ettiği gibi size de lanet eder.” [Ebu Davud ve Tirmizi]

İkincisi: Silahlı kuvvetlerin harekete geçirilmesi yönünde geniş katılımlı bir kamuoyu talebi oluşturmak için gösteriler, basın açıklamaları, camilerde hutbeler, pankartlar, afişler ve toplantılar düzenlenmelidir. Ticaret odaları, barolar, esnaf odaları, öğrenci grupları, siyasi partiler, meslek örgütleri, gazeteciler birliği, alimler heyeti ve diğer tüm etkili toplumsal yapılar, Gazze’ye destek amacıyla Müslüman ülkelerin ordularının harekete geçirilmesi çağrısında bulunmalıdır.

Üçüncüsü: Sosyal medya platformlarında, Gazze’ye destek için Müslüman ordularının seferber edilmesi talebinde bulunulmalıdır. Podcast yayıncıları bu konuda programlar yapmalı, insanlar video, ses ve yazılı içerikler aracılığıyla orduların seferber edilmesi talebini dile getirmelidir.

Dördüncüsü: Müslümanlar, akrabalarını, dostlarını ve komşularını, çevrelerindeki askeri personeli, siyasi parti temsilcilerini, cami hatiplerini, âlimleri ve her türlü nüfuz sahibi kişiyi gerek tek tek gerekse toplu halde ziyaret etmeli ve sahip oldukları tüm güç ve etkilerini Gazze için orduların seferber edilmesi yönünde kullanmaları çağrısında bulunmalıdır. Ve onlara, Allah’ın şu ayetini hatırlatmak ümmetin boynunun borcudur:

وَمَا لَكُمْ لاَ تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاء وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَـذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ وَلِيّاً وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ نَصِيراً“Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?[Nisa 75]

Ey Müslümanlar! İçinde bulunduğunuz çaresizlik ve şaşkınlık halinden silkinin ve harekete geçin! Başından beri Gazze sorununun tek bir Şer’i çözümü vardır. Bu şeri çözümü uygulamak üzere Müslüman ordularının cihat için seferber edilmesi farzdır! Mazlum Gazze Müslümanlarına ve Mübarek Toprak Filistin’e destek olmak için bu kapsamlı Şer’i çözümün hayata geçirilmesi yönünde nüfuzunuzu kullanın!

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER