Pazar, 22 Muharrem 1446 | 2024/07/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Trump Yeniden!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Trump Yeniden!

Haber:

Amerika Birleşik Devletleri’nde Cumhuriyetçi Parti Pazartesi günü, Donald Trump’ı 5 Kasım'da yapılacak başkanlık seçimlerinde yarışacak aday olarak resmen seçti. Bu ise Milwaukee’de düzenlenen Cumhuriyetçi Parti konferansında yapılan seçimlerle ilgili açıklamaya göre gerçekleşti.

Yorum:

Şüphesiz Amerikan başkanının kişiliği ve eğilimleri, özellikle Amerikan anayasasının ona verdiği yetkiler içindeki önemine ve varlığına rağmen, sadece Amerikan politikasını belirleyen tek faktör değildir. Zira Başkanın şahsına ve partisine bakılmaksızın izlenmesi gereken daha yüksek ulusal çıkarlar ve uluslararası stratejiler vardır. Dolayısıyla bu stratejiler kaçınılmaz bir gereklilik olup her şeyden önce derin devlet kurumları tarafından korunmakta ve gözetilmektedir. Genellikle bir başkan ile diğeri arasındaki fark, daha yüksek stratejilerin hedeflerini gerçekleştirmek için kullanılan mekanizmalar ve araçlardır.

Yaklaşan seçimlerin sonucunu tahmin etmedeki belirsizliğe ve sürprizlere rağmen, Trump'ın kazanma ihtimali çok yüksektir; zira o, halen Amerikan halkı arasında yüksek düzeyde bir desteğe sahip olup bazı kamuoyu yoklamalarında mevcut Başkan Joe Biden’ı bile geride bırakmış durumdadır.

Hiç şüphe yok ki uluslararası ve yerel olarak meydana gelen bazı farklılıklar, görevi döneminde kendisi için getirildiği bazı hedefler varlığını sürdürmekle birlikte, Trump’a birtakım çeşitlilik ve değişim dayatmaktadır; belki de değişim araçlarda, yöntemlerde ve kişiliklerde olabilir ve buna dair orta sınıfa hitap etmek için Ohio Senatörü J.D. Vance’i yardımcısı olarak seçmesi ve Ukrayna’ya yönelik yardım dosyası ve Rusya’ya ilişkin tutumunun yanı sıra kendinden öncekileri geride bırakan Yahudi varlığı lehine kirli duruşundan daha net bir kanıt yoktur. Zira İbrani gazetesi Haaretz’in aktardığına göre ilk açıklamalarında Yahudi varlığını, Gazze savaşını “mümkün olduğu kadar çabuk” sona erdirmeye teşvik etmişti. Ayrıca Ohio’lu Senatör, Başkan Joe Biden’ı "İsrail’in” savaşı kazanmasını giderek zorlaştırmakla” suçladı ve “İsrail” ile Suudi Arabistan arasındaki barış sürecini yeniden canlandırma!” sözü verdi ve şunları söyledi: “Joe Biden “İsrail’in” bu savaşı kazanmasını giderek zorlaştırdı.” Ve şöyle ekledi: “Onun eylemleri, her alanda olabilecek en kötü senaryolara yol açtı.”

Mesele bu dosyalar ile sınırlı kalmayacak, aksine Avrupa daha zor günler yaşayacaktır; zira Amerikalı akademisyen Hal Brands, “Amerikan sonrası Avrupa’nın tehditlerden zarar görebileceği ve eninde sonunda geçmişinin daha kaotik ve fanatik kalıplarına geri dönebileceği” uyarısında bulundu.

Çin dosyasını ise hiç sormayın; zira kaba (sert) kuvvet en üst düzeye çıkarılacak olup bu da uluslararası ilişkilerde çok zor günlerin bir habercisidir. Zira uluslararası ekonomik zayıflığın, uluslararası ekonomik yapıların ve korumacılığın erozyona uğramasının ve ülkelerin her alanda aldıkları darbeler sonucu zayıf düşmelerinin ışığında dünya ülkeleri yaklaşan kara bulutları hissetmeye başlamış gibi görünüyor.

Dünyanın kasırgalar, yanardağlar, yerel ve uluslararası çalkantılar dalgası beklediği doğrudur; ancak bu mesele ne kadar kötü ve acı olsa da, uluslararası bağların çözüleceğine ve uluslararası konumun değişeceğine dair iyi bir haberdir ve en iyisini Allah bilir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Hasan Hamdan – Ürdün

Devamını oku...

Rusya’nın Ukrayna’ya Yönelik Savaştaki Tutumu, Sonuna Kadar Olumsuz Kalacaktır!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Rusya’nın Ukrayna’ya Yönelik Savaştaki Tutumu, Sonuna Kadar Olumsuz Kalacaktır!

Haber:

Sanaa’da yayınlana es-Sevra Gazetesi’nin 12 Temmuz Cuma günkü birinci sayfasında şu haber geçti: “Rusya: Amerikan füzelerinin Almanya’ya konuşlandırılması yeni sorunları beraberinde getirecektir.” Haberde şöyle geçti: “Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov dün Perşembe günü, Amerikan füzelerinin Almanya’ya konuşlandırılması kararının Avrupa kıtasının batı kesiminin güvenliğini artırmayacağını ve yalnızca Washington ve Berlin’e yeni sorunlar getireceğini vurguladı.”

Yorum:

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov tarafından yapılan ve Rus Sputnik haber ajansı tarafından aktarılan açıklama,ABD Savunma Bakanlığı'nın gelecek 2025 yılının başında hipersonik füzeler de dahil olmak üzere uzun menzilli saldırı sistemlerini konuşlandırmayı onayladığını duyurmasının, Batı Avrupa'da yeni sorunlardan bahsedilmesinin ve Rusya’nın savaşı askeri açıdan kendi lehine çözme konusundaki yetersizliğinin yansıtılmasının akabinde geldi. Öte yandan Amerika’nın, Avrupa ve Rusya’yı, bizzat Amerika’nın katılmayıp uzaktan idare ettiği her iki taraf için şiddetli ve yıkıcı olacak bir savaşa sokmaya devam etme çabasını da ortaya koyuyor.

Rusya’nın zayıflığı, savaşın sürdüğü iki yıl boyunca toprak kazanıp sonra bunları kaybederek ve bu şekilde devam ederek zaten kanıtlanmıştır. Zira Kremlin’in tehditlerini birden fazla kez ortaya çıkarması, manevralar ve eğitimler yoluyla nükleer silahları kullanması, Moskova’nın sahada gerçek askeri kazanımlar elde etmekten aciz kalması ve Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşta kendi ordu güçleri ile kendisine karşı çıkan Ukrayna güçleri arasında gidip gelen çatışmalar bu durumu destekliyor.

Bu da Amerika’nın Avrupa kıtasının kalbindeki savaş ve çatışmayı uzun yıllar uzatmayı başardığı ve Rusya’nın da Ukrayna’nın başkenti Kiev’i işgal etme, Devlet Başkanı Zelenski’yi ele geçirme ve onun yerine Kremlin’e sadık birini getirme planının başarısız olduğu anlamına geliyor.

Ayrıca ABD, Ukrayna’yı tanklar, füzeler ve diğer silahlarla açıkça desteklemeye devam ediyor ve Rusya’ya aşırı düşman olan Polonya, Almanya, İsveç ve Finlandiya başta olmak üzere Avrupa ülkelerini Moskova’yı kışkırtmaya sevk ediyor ki böylece daha önce elde ettiği nükleer silahları ilk kullanan kendisi olsun!

Dünya, yeryüzüne fesat saçan, dünya haklarına savaş felaketleri tattıran ve yeryüzünde hayatı ve yaşamı ifsat eden uluslararası güçlere veda etmek ve Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti’nin karşılamak üzeredir; çünkü dünya, onunla karşılaşmanın özlemi içindedir. Nitekim Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ “Sonra (Yeniden) Nübüvvet Minhacı Üzere (Raşidi) Hilafet Olacaktır.”

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Müh. Şefik Hamis – Yemen

Devamını oku...

Suriye’deki İç Durum, İdlib’deki Hareketlenme Ve Kuzeydeki Ayaklanma Ve Amerika’nın Fırat'ın Doğusundaki Kuvvetlerini Güçlendirmesi

  • Kategori Makaleler
  •   |  

El-Raye Gazetesi

Suriye’deki İç Durum, İdlib’deki Hareketlenme Ve Kuzeydeki Ayaklanma

Ve Amerika’nın Fırat'ın Doğusundaki Kuvvetlerini Güçlendirmesi

Üstad Muhammed Said El-Abud’un Kaleminden

ABD, Suriye devrimi yılları boyunca ajanı Beşar Esad’ı korumak için çalıştı, İran’a ve milislerine rejimi desteklemek için müdahale etme talimatı verdi, Rusya’ya müdahale etmesi ve isyancıları havadan vurması için yeşil ışık yaktı ve bu şekilde ajanı Beşar’ı ve onun güvenlik ve askeri kurumlarını koruyabildi. Ancak bu durum rejim için sahada birtakım karışıklıklara yol açtı; zira milisleri kontrol etmek zorlaştı ki bu da Amerika’nın siyasi çözümünün önündeki engellerden biriydi. Ayrıca Suriye, üç nüfuz bölgesine ayrıldı ki bunlar şunlardır; suçlu rejim ve İran milisleri tarafından kontrol edilen bölgeler, İdlib, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı’nın olduğu devrimci bölgeler ve ABD liderliğindeki uluslararası koalisyon tarafından kontrol edilen ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından idare edilen Fırat’ın doğusundaki bölgeler; dolayısıyla her bir grup, kendisi için hayati bir hak olarak gördüğü şeylere bağlı kalıyor.

Bu karışıklıklar, Amerika ve ajanlarını siyasi çözümü ikinci plana atmaya ve devrimin destekçileri sıfatıyla müdahale eden ülkeler aracılığıyla Suriye devrimini tasfiye etmek için çalışmaya sevk etti. Bunun üzerine bölgeleri suçlu rejime devretmek, cepheleri kapatmak ve Soçi ve Astana anlaşmalarının uygulanması amacıyla geçiş noktalarını açma girişiminde bulunmak için beş yıllık bir süre içinde gerilimi azaltma yönündeki bir komplo üzerinde çalıştı. Aynı şekilde vergi ve harçlar uygulayarak insanları ekonomik olarak kısıtlamak, cephelerin kapatılmasını reddeden sadık kişileri tutuklamanın yanı sıra Amerikan siyasi çözümünü reddederek hak sözü söyleyen düşünce sahibi insanları tutuklayarak güvenliği sağlamak ve devrimi ortadan kaldırmak ve suçlu rejimle uzlaşmayı dayatmak için destekçiler tarafından planlanan durumu reddeden her sesi taciz etmek için yapay hükümetler oluşturdu.

Bu gerçekliği devrimcilere dayatmak için Türk aldatması ve Rus bombardımanı kullanılırken Amerika ise Ruslar ve rejimle koordineli olarak Suriye devrimiyle savaşma misyonları sona erdikten sonra Suriye’den çıkarılmaları için Yahudi varlığı aracılığıyla İranlı milislerin vurulması talimatını verdi; bu da bir yanda İran ve milisleri, diğer yandan da Ruslar ve rejim arasında çatışmalara yol açtı.

Ayrıca Amerika Türkiye’ye, IŞİD’e karşı savaşma ve Suriye devrimini zayıflatma misyonları sona erdikten sonra dikkatlerini ayrılıktan uzaklaştırıp Amerikan siyasi çözümü lehine yönlendirmek için bazı bölgeleri işgal etmek ve kadroları havadan bombalamak yoluyla Kürtlere baskı yapma yetkisi verdi.

Devrimin kontrol altına alınması, dağıtılması ve insanların siyasi, ekonomik ve güvenlik açısından kısıtlanması sürecinin üzerinden uzun bir zaman geçmesinin ardından insanlar gerginleşti ve bir yıldan fazla bir süre önce Hizb-ut Tahrir gençleri ve destekçilerinin tutuklamasının ve Cevlani ve genel güvenlik servisinin inşa ettiği korku duvarının yıkılmasının ardından devrimci hareketin İdlib’de ikinci dalgası patlak verdi; bu da bazı Amerikalı yetkililerin ve BM elçilerinin Suriye'deki durumun tehlikeli olduğunu ve hızlı bir çözüme ihtiyaç duyulduğunu açıklamalarına ve bu ise Türklerin çözümü hızlandırmak için çalışmalarına yol açtı. Bunun üzerine Beşar rejiminin Türkiye rejimi ve muhalefetle uzlaşma çağrısına yönelik daha fazla açıklamalar yapıldı. Dolayısıyla Türkiye liderliği, Rusları uyduruk hizmet bahaneleriyle devrimci bölgelere sokma ve suçlu rejim ile geçiş kapılarını açma girişimleri yoluyla muhalefet ile Şam’daki suçlu rejim arasındaki ilişkileri normalleştirmek için hızlı adımlar atmaya başladı; bu da devrimcilerin, Rusların müdahalesini engelleme, Ebu Zendin kapısının açılmasını engelleme ve uzlaşmalara karşı çıkma şeklinde tepki göstermesine yol açtı. Bu ise Türkiye rejimini, Suriyeli mültecilere yönelik sınır dışı etme kampanyaları yoluyla devrimcilere baskı yapmasına ve baskı aracı olarak da Türkiye’deki Suriyelilere saldıran Türk ırkçılarına karşı hoşgörülü olmaya sevk etti. Bunlar da işlerin kontrolden çıkmasına, kuzeyde Türkiye rejimine karşı ayaklanmanın patlak vermesine, buna da sivil ve askeri kurumlarına saldırının, Türk bayraklarının indirilmesinin, Türklerin ülkeyi terk etmesinin talep edilmesinin eşlik etmesine yol açtı.

Bu ayaklanma, Türk ve Suriye rejimlerini ve onların arkasındaki Amerika’yı korkutmuş ve devrimin hâlâ canlı olduğunu, onun hem külleri altındaki bir kor, hem de tüm komplocuları ve onların yamalı siyasi çözümlerini yakmak için patlayacak bir volkan olduğunu göstermiştir. Nitekim Suriye'nin kuzeydoğusunda özerklik adı altında da olsa ayrılık peşinde koşan PKK milislerinin varlığı ve bu milislerin Arap ve Kürtlerden oluşan bölgenin evlatlarına karşı baskı ve zulüm uygulaması, Deyrizor’da onlara karşı bir aşiret isyanını tetiklemiş ve diğer bölgelerde de gerginlik yaratmıştır. Bu da Amerika ve koalisyonun durumun patlayacağından korkmasına neden olmuştur ki bu Amerika’yı, ​​Haseke ve Deyrizor’da bulunan üslerindeki kuvvetlerini güçlendirmeye, Rakka ilinin batısındaki Fırat Nehri üzerinde bir üs oluşturulmasının yanı sıra Rakka’nın kuzeyindeki 17. tümen karargâhına Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile ortak bir güç getirilmesine ve durumu sıkı bir şekilde kontrol altında tutmak için şehrin ileri gelenleriyle iletişim kurmak üzere şehrin kalbinde bir merkez oluşturulmasına yol açmıştır.

Suriye sahnesinde ortaya çıkan karmaşıklıklardan biri de Fransa’nın Beşar Esad ve kardeşi Mahir hakkında tutuklama müzekkeresi çıkartması olmuştur; uygulanabilir etkisinden daha çok hafif de olsa siyasi bir etkisi olan bu müzekkere, uygulanması zor olsa da ancak taraflardan birinin savaş suçlusu olması siyasi çözüm sahnesini gölgeleyecektir. Dolayısıyla bu, Amerikan çözümlerine karşı siyasi bir rekabet babındandır. Zira Avrupalı rakiplerinin her türlü etkisini uzaklaştırdıktan sonra tüm ipleri elinde tutacak olanın Amerika olduğu bilinmektedir.

Suriye sahnesinin bu gerçekliği, işlerin Amerika’nın düşündüğünden daha karmaşık olduğunu, siyasi çözümün çok uzak olduğunu, işleri Amerika’nın ve onun ajanlarının arzuları doğrultusunda kontrol etmenin imkânsız olduğunu göstermektedir.

Suriye’deki bu kriz gerçekliği karşısında devrimci hareketin faaliyeti, Amerika’nın düzenlemeleri ve siyasi çözümü açısından en tehlikeli bir eylem olarak ortaya çıkmaktadır. Zira bu hareket, iki proje arasındaki ayrımı öne çıkarmaktadır; Şam halkının istediği azim İslam projesi ile Amerika ve ajanlarının, koalisyonlar, evcilleştirilmiş suni hükümetler ve yalnızca kendilerini temsil eden siyasi platformlar dahil olmak üzere grup liderlerini ve siyasi çözüm araçlarını içine dahil ettiği Amerika’nın kertenkele deliği projesidir.

Suriye’deki gerçeklik, Şam devriminin arzulanan hedefe doğru istikrarlı bir şekilde ilerlediğini ve bu devrimi absorbe etmenin ve ortadan kaldırmanın zor olduğunu göstermektedir; bu da Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şu kavlini doğrulamaktadır: إِنَّ اللهَ تَكَفَّلَ لِي بِالشَّامِ وَأَهْلِهِŞüphesiz Allah Şam ve ehline benim için kefil olmuştur.

Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَاللهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَMuhakkak ki Allah emrinde galiptir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” [Yusuf 21]

Kaynak: El-Raye Gazetesi - 503. Sayı - 10/07/2024

Devamını oku...

Özbekistan’da Çocuklara İslam'ı Öğretenlere Milyonlarca Para Cezası!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Özbekistan’da Çocuklara İslam'ı Öğretenlere Milyonlarca Para Cezası!

Haber:

25 Haziran’da Özbekistan Cumhuriyeti Âli Meclisi milletvekilleri, ebeveynlerin çocuklarını uygun izin olmaksızın kayıt dışı dini kurumlara veya kişilere göndermelerini yasaklayan bir yasa tasarısını ilk okumada kabul etti. Bunun üzerine Özbekistan Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı, yasa tasarısını sunma girişiminde bulundu.Bu yasağın ihlali durumunda idari bir sorumluluğun belirlenmesi kararlaştırıldı. Bu emri göz ardı etmenin cezası 3,4 milyon Somdan 5,1 milyon Soma, yasağın tekrar ihlal edilmesi halinde ise ceza artarak 5,1 milyon Somdan 8,5 milyon Soma çıkacak.Ayrıca çocuğun ebeveynleri veya vasileri 15 güne kadar idari gözetim altına alınabilecekler.

Tasarıyı hazırlayanlardan biri olan İçişleri Bakanlığı Terörle Mücadele Özel Servisi'nde görevli Yarbay Abdulvahid Şukurov gazetecilere, Özbek çocuklarının yabancı ülkelerden sınır dışı edildiği çok sayıda vakaların olduğunu söyledi. Ve şöyle ekledi: “Oralarda eğitim alan kişiler Arap değil, aksine aradığımız kişiler ya da Özbekistan’da eğitim almak için gerekli niteliklere sahip olmadıkları için yurtdışına çıkmış kişilerdir. Temel hedefimiz, onların aşırılıkçı ve terör örgütlerinin etkisine düşmemeleri için sağlıklı ve saf bir İslami eğitim almalarını sağlamaktır.”

Yorum:

Sahadaki gözlemciler, Özbekistan’da onlara herhangi bir dini eğitim vermenin yasal bir yolu olmadığı için ebeveynlerin çocuklarını yurt dışına göndermek zorunda kaldıklarını söylüyor; zira Özbekistan’daki 16 orta dereceli dini okul sadece 16 yaş üstü çocukları kabul ediyor ve bu okulların sayısının Müslümanların ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz olduğu değerlendiriliyor.

Kayda değerdir ki Mirziyoyev’in 2016'da iktidara gelişine kadar, dini boyutu da etkileyen geniş kapsamlı liberal reformların duyurulması eşlik etmişti. Ancak pratikte ortaya çıktığı üzere, bunların hepsi popülist nitelikteydi ve yeni başkan otoritesini pekiştirdikten sonra, her şey yavaş yavaş Kerimov döneminin uygulamalarına geri dönmeye başladı.

Örneğin sadece 2018 yılında 116 “hücre” (ev okulları) kapatıldı. Buna ek olarak Ağustos 2018 itibarıyla, Devlet Güvenlik Servisi çalışanı Dilşad Haşimov’un Özbekistan Müslümanları Ruhani İdaresi başkan yardımcılığına ve İçişleri Bakanı Yarbay Nurimon Ebulhasan’ın da Din İşleri Komitesi Başkan yardımcılığına atanmasıyla Özbekistan Müslümanları Ruhani İdaresi ve Din İşleri Komitesi'nin kontrolü güvenlik güçlerine geçti!

#ÖzbekistandanÇağrı
#PleaFromUzbekistan
#ЎЗБЕКИСТОНДАН_ФАРЁД
#صرخة_من_أوزبيكستان

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Muhammed Mansur

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER