Salı, 27 Muharrem 1447 | 2025/07/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: SD-BA-2025-RS-TR-38 H. 24 Muharrem 1447
M. Cumartesi, 19 Temmuz 2025

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti Sözcüsünün 19 Temmuz 2025’te Port Sudan’da Düzenlenen “Ümit Ancak İslam ve Hilafet Devleti’nin Gölgesinde Yeşerir” Başlıklı Basın Toplantısında Yaptığı Konuşma

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdül Fettah el-Burhan, 19 Mayıs 2025 Pazartesi günü, Birleşmiş Milletler’de daha önce yetkili olarak görev yapmış olan Kâmil İdris’i teknokrat bir hükümet kurması için başbakan olarak atadı. El-Burhan’ın aynı gün yayınladığı bir başka kararnameyle, Egemenlik Konseyi üyelerinin federal bakanlıklar ve devlet kurumları üzerindeki denetimini öngören önceki bir talimatın iptal edildiği bildirildi.

İki ay süren ve bakanların damla damla atandığı hükümet kurma komedisini izlediğimizde, yönetimin nasıl da “kabuk değiştirdiğini” görürüz! Başbakanın sözünü ettiği teknokrat hükümetten, siyasi paydaşlar arasında rekabetçi kotanın uygulandığı hibrit bir hükümet modeline evirildiğine tanık oluyoruz. Bu paydaşların, özellikle gelir getiren Maliye, Maden ve dış yardımların kapısı olan Sosyal Güvenlik gibi bakanlıklar için utanmazca bir mücadeleye giriştikleri görülmektedir.

Başbakan Kâmil İdris, 19 Haziran 2025’te yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında hükümetinin sloganını ‘Umut’ olarak belirlediğini açıkladı. Hükümetin temel hedeflerini ‘halka güvenliği sağlamak, refah düzeyini yükseltmek ve yaşam kalitesini iyileştirmek’ olarak sıraladı. Başbakan, bu hedeflere, sömürgeci kâfir Kitchener’in 1898’de Sudan’a ayak basmasından bu yana başımıza musallat olan o köhne laik demokratik düzenin ta kendisiyle ulaşmak istemektedir! Bu düzen, bugüne dek o cafcaflı “Umut Hükümeti” vaatlerinden tek bir tanesini bile gerçekleştirememiştir. Aksine güvenliğin kaybedilmesine ve kutsal değerlerin ihlal edilmesine zemin hazırlamıştır. Umutsuzluk her yanı sarmıştır, hayattan beklentiler öylesine düşmüştür ki, insanların tek gayesi hedefsiz ve ruhsuz bir şekilde canını kurtarmak haline gelmiştir! Buna karşılık, Juba Anlaşması ile iktidara gelen Başbakan Kâmil İdris’in ortakları ise, bir yandan “dışlanmışlık” söylemini kullanırken diğer yandan halka boş vaatlerde bulunmaktadır. Bu ortakların, bakanlık koltuklarında oturmak ile ülkenin merkez ve taşrasındaki mazlumların üzerindeki zulmü kaldırmak arasında bariz bir ayrım yapamadığı ve bu iki kavramı birbirine karıştırdığı görülmektedir.

Eş-Şark kanalının haberine göre, Adalet ve Eşitlik Hareketi Siyasi Sekreteri Mutasım Ahmed Salih, konuyla ilgili bir açıklamada bulundu. Salih, şunları söyledi: “Barış anlaşması taraflarının, anlaşma metinleri uyarınca bakanlıklardaki haklarına sahip çıkmalarının ‘siyasi şantaj’ olarak yansıtılması, hatalı ve taraflı bir okumadır. Bu okumanın amacı, bu tarafları sindirmek ve projelerini baltalamak, merkezi elitlerin hegemonyasını kalıcı hale getirmek ve taşradaki güçleri karar alma mekanizmasında adil bir ortaklıktan mahrum bırakmaktır.”

Hem Kâmil İdris başkanlığındaki teknokratlar hem de silahlı mücadele olarak adlandırılan hareketler, İslam’daki yönetim anlayışının, yöneticinin güç ve zenginliğin tadını çıkardığı bir “pasta” ve iktidar koltuğuna oturmak için dışlanmış gruplara veya diğerlerine yönelik sahte vaatlerde bulunmak olmadığını anlamalıdırlar.

يَعِدُهُمْ وَيُمَنِّيهِمْ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلَّا غُرُوراً“Şeytan onlara (birçok) vaatte bulunur ve onları kuruntulara sürükler. Oysa şeytan, ancak aldatmak için onlara vaatte bulunuyor.” [Nisa 120] Verilen güvenlik, eğitim ve sağlık sözleri ile ülkenin çeperlerinde “dışlanmışlar” olarak adlandırılan mazlumlara yönelik verilen vaatlerin tümü, aslında bu “Umut Hükümeti” aleyhine birer kanıttır. Zira ülke halkının tarihsel tecrübeleri, iktidar koltuğunu bir “ganimet” ve “pasta” olarak gören herkesin, bu zannı yüzünden hüsrana uğradığını göstermiştir. Çünkü halkın işlerini bir sorumluluk, bir emanet ve Kıyamet Günü’nde zillet ve pişmanlık olarak gören kimse ile; o koltuğa pastanın, gücün ve servetin tadını çıkarmak için gelen kimse arasında dağlar kadar fark vardır!

Dışlanmışlık söylemi ise, genellikle dış güçlerle işbirliği içinde olan ve devlet otoritesine isyan eden gruplar tarafından kullanılmaktadır. Bu söylemle, ülkenin çeperlerindeki halkın maruz kaldığı haksızlıklara atıfta bulunulmaktadır. Oysa bu zulmün asıl sebebi, bizzat kâfir sömürgeci Batı’nın kurduğu bu köhne sistemdir! Ne var ki, silaha sarılan bu güruh, bu zalim sistemi yıkmak için değil, tam tersine, onu uygulayıp devam ettirmek için ondan pay kapma derdindedir. Yani dertleri, o “dışlanmış” dedikleri halka zulmü, başkasının eliyle değil, bizzat kendi elleriyle devam ettirmek istemektedirler!

Şüphesiz, İslam’da otorite; yani yöneticiyi seçme ve atama hakkı, yalnızca ümmete veya onun adına hareket eden temsilcilerine aittir. Ümmet bu hakkı, bu kamusal sorumluluğa ehil gördüğü kimseye verir. Bu ehliyetin şartları ise; yöneticinin güçlü, takva sahibi, tebaasına karşı merhametli ve nefret ettirici olmamasıdır. Bunlar, yöneticinin şahsında bulunması gereken vasıflardır. Tebaa ile olan ilişkisinde ise, onlara samimiyetle nasihat etmeli, kamu malına el uzatmamalı ve onları yalnızca İslam ile yönetmelidir. İşte bu yedi temel nitelik, bir yöneticide birleştiği takdirde hayatın düzene gireceği ve toplumun sorunlarının çözüleceği bir model sunar. Peki O teknokratlar ve (sözde) hareketler bu vasıfların neresindedir?

Kâmil İdris’in hükümetini, Sudan halkı için bir “umut hükümeti” olarak tasvir etmesi, temel bir beklentiyle çelişmektedir. Zira halkın asgari beklentisi, sorunlarını çözecek ve yaşam standartlarını insani bir seviyeye yükseltecek bir yönetimdir. Bu da ancak bireyin temel ihtiyaçları olan yiyecek, giyecek ve barınağın; toplumun temel ihtiyaçları olan güvenlik, eğitim ve sağlığın güvence altına alınmasıyla mümkündür. Elbette bu da temiz su, elektrik ve altyapı gibi hizmetleri gerektirir. Tüm bunların sağlanabilmesi ise, ülke kaynaklarının yağmalanmasının durdurulmasına ve kamu mülkiyetindeki varlıkların halka iadesine bağlıdır. Ancak bütün bu adımların atılabilmesinin temel direği, sömürgeci güçlerin ülkedeki nüfuzunu kökünden söküp atmaktır. İşte Sudan halkının umudunu yeşertecek tek şey budur! Ve bu, Kâmil İdris hükümetinin asla başaramayacağı bir şeydir!

Niçin? Çünkü herhangi bir sorunun çözümü, öncelikle o soruna neden olan sebepleri tespit etmeyi ve ardından bu sebepleri hedef alan bir tedavi yöntemini benimsemeyi gerektirir. Çözüm ancak bu şekilde köklü olabilir. Peki Kâmil İdris heybesinde umut veren bir reçeteyle mi geldi? Yoksa bu sorunun asıl müsebbiplerini, ambalajını değiştirip yeniden pazarlamak için mi geldi?!

Sudan halkı Müslümandır! Yüce İslam ise, Efendimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in, yaratıcı olan Allah Subhânehu ve Teâlâ’dan vahiy yoluyla getirdiği bir dindir. Sudan halkının benimsediği bu İslam, hem bir dindir ki devlet de bu dinin bir parçasıdır hem de Kıyamet Günü’ne dek geçerli, eksiksiz bir akide ve hayat nizamıdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الْإِسْلَامَ دِيناً“Bugün sizin dininizi kemâle erdirdim. Ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. Sizin için din olarak İslâm’dan razı oldum.” [Maide 3] İşte bu İslam, haktır! Ne var ki, hak ile batıl arasındaki savaşın son perdesini kazanan kâfir sömürgeci Batı, Müslümanların devleti olan Hilafet’i yıkmış; yerine, başına yozlaşmış işbirlikçi yöneticiler atadığı piyon ulus-devletler kurmuştur. Bu yöneticileri, siyaset, fikir ve medya alanında kendi tıynetlerindeki paralı asker orduları korumaktadır. Ve hepsinin tek bir görevi vardır: Hayatın panzehiri olan İslam’ın geri dönüşüyle savaşmak ve efendileri olan kâfirin sistemlerini Müslümanlara dayatmak! Bugün ise askerler, teknokratlar ve silahlı hareketler, bu zalim sistemi “hangimiz daha iyi uygular” diye utanmazca birbirleriyle boğuşmaktadırlar.

Sudan halkının bugün içinde bulunduğu krizin yegâne sebebi; kâfir sömürgeci Batı’nın, ülke servetini yağmalamayı ve halkını köleleştirmeyi kolaylaştıran, yönetimde demokrasi ve ekonomide kapitalizm gibi beşerî sistemlerinin uygulanmasıdır! İşte Kâmil İdris’in bize uygulamak için geldiği şey tam olarak da budur: Boynumuzdaki, kâfir Batı’ya olan esaret ipini yeniden sıkılaştırmak! Hal böyleyken, bu alçakça görevini yerine getirirken teknokratlardan mı, silahlı hareketlerden mi, yoksa siyaset dünyasının paralı askerlerinden mi yardım aldığının bizim için ne önemi olabilir?!

İnsanlık tarihi boyunca umut, batıl, evham, yalan ve aldatmaca aleminde değil, daima hak, hakikat ve doğruluk aleminde yeşermiştir. Allah katından gönderilen peygamberler bu hakikatin taşıyıcıları olmuş, Efendimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem ise yüce İslam Risâlet’iyle peygamberlerin sonuncusu olmuştur. Bu Risalet, akidede; yönetimde, ekonomide, toplumda, eğitim ve dış politikada hayat nizamlarına dair şifa verici bir beyan içermektedir. Otorite sahibi Müslümanlar ya da onlar adına hareket eden güç ve kuvvet ehli, bu nizam içerisinde kendilerinden bir adama Müslümanların Halifesi olarak biat edeceklerdir. Hilafet sisteminin kurulmasıyla birlikte, şu şekilde İslam’ın güvencesi altında onurlu bir yaşam ve gelecek için gerçek bir umut doğmuş olacaktır:

Birincisi: Halife, Müslümanların ithal edilmiş beşerî sistemler altındaki yaşam devrini, o sistemlerle ve kâfir Batı’dan gelen uzmanlarıyla birlikte tarihin çöplüğüne atarak son sayfasını kapatacak ve delilin kuvvetine göre vahiyden alınan İslam nizamını uygulamaya başlayacaktır!

İkincisi: Halife, derhal yardımcılarını, valileri ve kendilerine görev tevdi edeceği diğer yöneticileri atamaya başlayacak ve her türlü kota anlayışından uzak bir şekilde, tebaanın sorunlarını çözmeye girişecektir. Şeriata göre otorite ümmete aittir, silahlı kesimlerin ya da dışarıyla işbirliği yapanların değil.

Üçüncüsü: Müslümanların Halifesi, kâfir Batı’nın ülkemizdeki nüfuzunu söküp atacak ve devlet müesseselerini onun araçlarından arındıracaktır. Ümmetin entelektüel birikimi ile madde zenginliğini devleti, geçmişte altı yüz yıl boyunca olduğu gibi yeniden dünyanın birinci devleti konumuna getirmek için bir merdiven olarak kullanacaktır.

Dördüncüsü: Müslümanların Halifesinin uygulayacağı İslam, siyaset sahnesini; kâfir sömürgeci Batı’nın işbirlikçilerinden ve maşalarından, ırkçılık söyleminden ve devletin halkını bölüp parçalayan o cahiliye davalarından tamamen temizleyecektir! İşte o zaman, tüm tebaanın işlerini adalet ve ihsan ile gütme düşüncesi; kâfir Batı nizamlarının gölgesinde türemiş olan dışlanmışlık ve benzeri tüm sahte iddiaları söküp atmaya yetecektir!

Beşincisi: Müslümanların Halifesi, devletin silahlı kuvvetlerini tek bir yapı altında birleştirecek ve bizzat kendisi bu kuvvetlerin başkomutanlığını üstlenecektir. Her gün yeni bir milis türeme saçmalığına son verecektir! Her gün yeni bir milis türetme saçmalığına son verecektir! Hatta daha da vahimi, bu milislerin bazıları yabancı ülkelerde eğitilmektedir! Ve bir de kalkmış, bu lime lime olmuş silahlı güçlerin gölgesi altında, umuttan ve onurlu bir yaşamdan bahsediyoruz, öyle mi?

Bu saydıklarımız, İslam hükümlerinin engin denizinden sadece bir damladır. Bu hükümleri ümmetimize bir proje olarak sunduğumuzda, onlarda onurlu bir yaşam umudunu yeşertmesi mümkündür. Bu hükümler uygulama sahasına konulduğu ve yürürlüğe geçirildiği gün, dünyamız altüst olacak ve o umudun peşinden, bizi bir zamanlar olduğumuz gibi yeniden şan ve şerefin zirvelerine oturtacak bir eylem başlayacaktır. Kuşkusuz bu, Allah’a zor değildir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا للهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ

“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlü’ne icabet edin.” [Enfal 24]

İbrâhîm Usmân [Ebu Halîl]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilayeti Resmi Sözcüsü

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
21 October Street, Imarat al-Vaqf, Ground Floor, East Khartum / Sudan
Telefon: +(249) 0912 24 01 43 – 0912 37 77 07
http://www.hizb-sudan.org/
E-Mail: spokman_sd@dbzmail.com

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER