Çarşamba, 25 Rebiu’l Evvel 1447 | 2025/09/17
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Pakistan: Gazze'de 5 Saat İçinde 400 Şehit!

  • Kategori Pakistan
  •   |  

Hizb-ut Tahrir/ Pakistan Vilayeti:
Gazze'de 5 Saat İçinde 400 Şehit!

Mübarek Ramazan ayında işlenen bu iğrenç suçu anlatmaya kelimeler yetmez. Trump'ın Amerika'sı tarafından desteklenen Yahudiler, “ateşkes” adı verilen bir aldatmaca sırasında görüldüğü iddia edilen bazı direnişçilerin varlığını bahane ederek, sivillerle dolu çadırları hedef almak için Amerikan bombardıman uçakları da dahil olmak üzere yüzlerce uçak kullanarak masum insanları uyurken katlediyor!

Bu bir suç değilse nedir? Bunu aşan suç, Müslümanların yöneticilerinin ve ordularının ihanetidir. Onlar suçluların ellerini yakalayıp onları durdurabilecek durumdalar ama bunu yapmayı reddettiler.

Bu nasıl bir ihanettir, bu nasıl bir alçaklıktır ve onlar için cehennem ateşinde nasıl bir azap vaat edilmiştir? Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

"مَا مِنِ امْرِئٍ يَخْذُلُ امْرَأً مُسْلِمًا فِي مَوْضِعٍ تُنْتَهَكُ فِيهِ حُرْمَتُهُ وَيُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ إِلاَّ خَذَلَهُ اللَّهُ فِي مَوْطِنٍ يُحِبُّ فِيهِ نُصْرَتَهُ وَمَا مِنِ امْرِئٍ يَنْصُرُ مُسْلِمًا فِي مَوْضِعٍ يُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ وَيُنْتَهَكُ فِيهِ مِنْ حُرْمَتِهِ إِلاَّ نَصَرَهُ اللَّهُ فِي مَوْطِنٍ يُحِبُّ نُصْرَتَهُ" 

“Her kim bir Müslümanın saygınlığının kaybolacağı, onurunun zayıflayacağı bir yerde yardımsız bırakırsa, Allah da onu kendisine yardım edilmesini arzu ettiği yerde yalnız bırakır. Kim de bir Müslümana onurunun zayıflayacağı ve saygınlığının yitirileceği bir yerde yardım ederse, Allah da ona kendisine yardım edilmesini arzu ettiği bir yerde yardım eder.”

#TimeforKhilafah

Hizb-ut Tahrir Pakistan Vilayeti Medya Bürosu

Salı, 18 Ramazan-ı Şerif 1446 - 18 Mart 2025

pakistan vilayeti

İlgili Bağlantılar:

E- mail: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.          WhatsApp: +967 713 645 449

pakistan vilayeti

Devamını oku...

Trump ve Rusya-Ukrayna Savaşı

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Trump ve Rusya-Ukrayna Savaşı

Haber:

Rusya-Ukrayna savaşı dosyasındaki son gelişmeler ve yeni Trump yönetimi.

Bir yandan Trump, diğer yandan ise Putin ve Zelenski arasındaki temaslar.

Yorum:

Öncelikle Rusya-Ukrayna savaşının sona erdirilmesi konusu bir Amerikan talebi olup sadece yeni ABD yönetiminin talebi değildir; çünkü önceki ABD yönetimi 2022 sonbaharında savaşı sona erdirmek için çalışmıştı ancak Ukraynalılar bunu reddetmişlerdi; bu yüzden Biden yönetimi onlara sadece bir şans daha verdi ancak anlaşmazlık bu savaşın nasıl sona erdirileceği konusunda olmuştu.

Trump'ın Putin ile yaptığı telefon görüşmesi, Trump'ın Rusya ile bir anlaşmaya varmak ve savaşı durdurmak için güçlü bir istek duyduğunu gösteriyor, çünkü Trump bunun, ABD Savunma Bakanlığı'nın harcamalarını azaltma çabasının bir parçası olarak askeri harcamaları azaltacağını ve buna da ABD ordusunun küçülmesinin eşlik edeceğini düşünüyor.

Öte yandan ABD, Trump'ın Ukrayna'daki çözüm planıyla işbirliği yapmaması halinde Rusya'yı Ukrayna'ya askeri güç konuşlandırmakla tehdit ediyor.

Trump'ın Beyaz Saray'da kendisiyle girdiği sözlü çatışmanın ardından Zelenski'yi araması ve Biden'ın yüz milyarlarca Dolarlık desteği yerine Ukrayna'nın değerli maden kaynaklarının yarısını Amerika'ya vermesini talep etmesi en büyük siyasi bir şantaj olmuştur.

Aynı şekilde Trump, Avrupalı NATO üyelerine şantaj yaparak Amerika'nın kendisi askeri açıdan GSYİH'sinin %3,5'ine eşdeğer bir harcama yapmasına rağmen Avrupalıların daha önce GSYİH'nın %2'siyle yetinen güvenlik harcamalarını %5'e çıkarmıştır; zira Trump, şayet korumanın devam etmesini istiyorlarsa Avrupa ülkelerinden Amerika'nın koruma bedelini ödemelerini istiyor.Trump, Ukrayna'daki savaşa getirdiği tek taraflı çözümle Avrupalıları şok etti ve yardımcısı da Münih Güvenlik Konferansı'nda Avrupa'daki aşırı sağı destekleyerek Amerika'nın geleneksel Avrupalı müttefikini terk ettiğine, yani Trump'ın Avrupa pahasına Ukrayna'daki çözüme yönelik açıklamalarında ciddi olduğuna, yani tehdidi Amerika'nın Ukrayna'daki hedeflerini gerçekleştirmenin bir yolu olarak düşündüğüne dair hiçbir şüphe bırakmamıştır; çünkü o bunu, müttefik veya düşmanlarla ilişkilerde tüm gelenekleri ve protokolleri hiçe sayarak istediğini elde etmek için elindeki bir koz olarak görüyor.Dolayısıyla Trump, Rusya'yı caydırmak için Avrupa'nın gerektiği kadar güvenliğinin bedelini ödemesi gerektiğini açıkça belirtiyor ve Trump, Avrupalı şirketler olmadan kendi şirketleriyle Rusya'ya tek başına girmek ve özellikle Almanlar olmak üzere onlardan bir rekabet görmeden kazanımları tek başına yutmak için çalışıyor. Yani ABD, Rusya ile mücadeleyi Avrupa'ya bırakmak ve kendisi de Çin'e odaklanmak istiyor;Böylece Rusya ve Avrupa'yı zayıflatmak, Amerika’nın Rusya'yı rakipsiz bir şekilde yağmalaması ve Avrupa'yı kendi şemsiyesi altında ve Rusya'ya karşı da sürekli bir gerilim ve düşmanlık halinde tutmak için çalışacaktır.

Sonuç olarak Amerika'nın kendi çıkarları ve nüfuzu uğruna müttefikine ve dostuna hiçbir şekilde merhamet etmeden doğusuyla ve batısıyla tüm dünyayı yakıp yıktığını görüyoruz; bu ise onun sonunun geldiğine, dünyanın dört bir yanında düşmanlarının çoğalacağına, aksine ajanlarının bile onun yok olmasını dileyeceğine, nüfuzunun bozulacağına ve çok yakında sonunun geleceğine dair müjdeli bir işarettir.

Allah'ım, başta Amerika olmak üzere küfrün yok oluşunu çabuklaştır. Senden, dünyayı Amerika ve onun kötülüklerinden temizleyecek Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti niyaz ediyoruz.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Muhammed Et-Tamîzî

Devamını oku...

“Kısasta Sizin İçin Hayat Vardır.” [Bakara 179]

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

وَلَكُمْ فِي الْقِصَاصِ حَيَاةٌ

“Kısasta Sizin İçin Hayat Vardır.” [Bakara 179]

Haber:

Nil Nehri Eyalet Polisi, Atbara mahallesi sakinlerini gece vakti artan soygun ve adam kaçırma vakalarının yanı sıra "9 Long" grubu gibi suç çetelerinin ortaya çıkması konusunda uyarıda bulundu. Polis, evlerin kapılarının kilitlenmesi, çoklu kilit kullanılması, pencerelerin emniyete alınması ve alçak çitlerin dikenli tellerle yükseltilmesi gibi önlemlerin alınmasını önerdi.Ayrıca değerli eşyaların veya araba anahtarlarının kolay ulaşılabilen yerlerde bırakılmaması gerektiği konusunda da tavsiyede bulundu.

Polis, evden çıkarken özellikle kadınların tek başına yürümekten kaçınması, dar veya ıssız sokaklarda yürümekten kaçınmasının yanı sıra seyahat ederken büyük miktarda para taşımamaları veya pahalı telefonları göstermemeleri ve yabancılardan gelen isteklere yanıt vermemeleri gerektiğini vurguladı.

Polis, araç kullanımıyla ilgili olarak, özellikle trafik ışıklarında veya kalabalık yerlerde dururken araç kapılarının ve camlarının kapalı tutulmasının, geceleri ise tenha bölgelerde durmaktan kaçınılmasının önemini vurguladı.Ayrıca toplu taşıma araçlarındaki yolculara, özellikle de pencerelerin yanında oturanlara, dururken veya yavaş seyrederken lüks telefonları kullanmamaları çağrısında bulundu. (Tesamuh News, 17/3/2025)

Yorum:

Bu habere ilişkin yorumumda, İslam'ın himayesindeki insanların nasıl yaşadığını gösteren bir kıssayı anlatmakla yetineceğim. Nitekim Halep şehri, birçok savaş ve ekonomik durumun bozulması nedeniyle güvensiz bir hale gelmişti; zira ülkenin ithalatı azalmış, halka ağır vergiler konulmuş, yüksek fiyatlar sonucunda şehirde hırsızlar yayılmış ve güvensizlik meydana gelmişti; böylece insanların hayatları altüst olmuştu. İşte tam bu sırada İmaduddin Zengi'nin babası Aksungur Halep emirliğini üstlenmişti.

Aksungur, hayatın her alanını İslam temelinde düzenlemişti ancak bizler haberlere yaklaşırken, Halep'in içinde bulunduğu tehlikeli güvenlik boyutunu ele alıyoruz. Bunun üzerine şerî hadleri uygulamış, hırsızları, yol kesenleri kovarak ortadan kaldırmış ve bozgunculukta aşırıya kaçanlardan kurtarmıştı. Yani İnsanların başına musallat olmak yerine hakları savunan ve yetkisini insanları korumak için kullanan güçlü ve adil bir polis gücünün varlığına güvenmişti. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَلَكُمْ فِي الْقِصَاصِ حَيَاةٌ يَا أُولِي الْأَلْبَابِEy akıl sahipleri! Sizin için kısasta hayat vardır.” [Bakara 179]

Bu yoğun güvenlik önlemleri sonucunda Aksungur, herhangi biri uzak bir yere gidip geri dönmek istediğinde eşyalarını yoldan kaldırmaması, aksine onları korumasız bir şekilde bırakması ve eşyanın çalınmamasını bu şekilde sağlaması şeklinde Halep halkına çok ilginç bir şey yapma çağrısında bulundu! Nitekim insanlar, bu ilginç güvenlik yöntemi hakkında orada burada konuşmaya başlamıştı.

Bu bağlamda anlatılan ilginç bir kıssa da rivayet edilir; Aksungur, Halep'teki bir köyün yanından geçerken tarlasındaki işini bitirmiş ve hayvanına bir tarım aleti yükleyip köye götürmeye hazırlanan -Aksunqur'u tanımayan- bir çiftçiyle karşılaşmıştı ki bu alet deriyle kaplanmıştı. Aksungur ona şöyle dedi:Kasimud-Devle’nin (İmaduddin Zengi'nin babası Aksungur) hiç kimsenin, bulunduğu yerden mal veya herhangi bir şey kaldırmaması yönündeki çağrısını duymadınız mı? Bunun üzerine çiftçi şöyle dedi: Allah Kasimud-Devle’yi korusun, biz onun günlerinde güvendeyiz; ancak biz bu aleti çalınması korkusuyla kaldırmıyoruz; ancak burada kendisine çakal (kurt gibi bir hayvan) denen bir hayvan bu alete geliyor ve böylece üzerindeki deriyi yiyor; işte biz aleti ondan koruyoruz ve bu nedenle onu kaldırıyoruz. Kasimud-Devle Halep'e döndüğünde avcılara bu hayvanları takip etmelerini ve yok edilinceye kadar onları avlamalarını emretti.

İşte biz böyleydik; peki ne zaman geri döneceğiz?!

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müh. Hasbullah En-Nur – Sudan

Devamını oku...

İslam Ümmeti Ne Zaman Dünyaya İyilik Yapacak?

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

İslam Ümmeti Ne Zaman Dünyaya İyilik Yapacak?

Haber:

Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran destekli Husilere karşı başlattıkları saldırılarla "tüm dünyaya iyilik yaptıklarını" söyledi.

Yorum:

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, ABD'nin Yemen'de Husilere yönelik hava saldırılarıyla dünyaya iyilik yaptıklarını açıkladı. Face the Nation programında yaptığı konuşmasında, hamlenin amacının, Husilerin küresel nakliye rotalarını ve ABD savaş gemilerini vurma gücünü ortadan kaldırmak olduğunu iddia etti. Trump, Husiler geri çekilene kadar ezici ve ölümcül güç kullanma sözü vererek bu tutumunu yineledi. ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı'nın da teyit ettiği saldırıların haftalarca sürmesi bekleniyor; bu ise Trump'ın göreve dönmesinden bu yana bölgedeki en büyük ABD askeri operasyonlarından birini temsil ediyor.

Rubio, bunun sembolik bir hareket olmadığını, aksine "hassas silahlara sahip bir korsan çetesini" etkisiz hale getirmek için devam eden bir operasyon olduğunu vurguladı. Rubio, ana roketatarları ve bunların liderlerini ortadan kaldırmakla övündü ve hamleyi, küresel ticaretin ve seyrüsefer özgürlüğünün savunulması olarak tasvir etti.

Ancak kimin ticareti? Ve kimin seyrüsefer özgürlüğü?!

Rubio'nun sözleri daha derin bir mesajı ortaya koyuyor ki o da şudur: Kasıtlı bir savaş anlamına gelse bile küresel ticaret şartlarını yalnızca Amerika dikte edecektir. Dünyaya verilen gerçek mesaj ise, ABD'nin küresel ticaretin ilan edilmiş uygulayıcısı olmasının yanı sıra uluslararası suların kontrolünü ele geçirmek için askeri güç kullanan modern çağın bir korsanı olduğudur.

Amerikan müdahalesi hiçbir zaman barış için olmamıştır; bilakis her zaman istikrarsızlık, sömürü ve kan dökmek için olmuştur. Dolayısıyla Amerika'nın dünyadaki askeri ve siyasi varlığı, bölünme ve yıkımdan başka bir şey getirmemiştir. Bu yüzden ileriye doğru gitmenin yolu, sömürgecinin işlerimiz, semamız ve sularımız üzerindeki bu egemenlik dönemine bir son vermektir.

İslam ümmetinin, dünyaya borçlu olduğu gerçek faziletin, İslam'ı kendisine merhamet ve adalet getiren bir yaşam biçimi olarak pekiştirmesinde yattığını hatırlaması gerekir. Ayrıca dünyayı kapitalizmin gerçek korsanlarından kurtarmak ve tüm korsanlığı bir kez daha sonsuza dek ortadan kaldıracak ve sömürü ve despotluğun acısını çeken dünyada yeniden merhametli bir sistemi tesis edecek Hilafet sistemi aracılığıyla adaleti, gücü ve gerçek bağımsızlığı yeniden sağlamak için sorumluluğumuzun farkında olmalıyız.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Heysem Bin Sabit - Amerika

Devamını oku...

İslam’da Başarılı Bir Kadının Özellikleri!

  • Kategori Makaleler
  •   |  

İslam’da Başarılı Bir Kadının Özellikleri!

Her Müslüman bu dünyada ve ahirette kurtulmayı temenni eder; ancak bunun gerçekleşebilmesi için İslam'da kurtuluşun ne olduğunu anlamamız gerekmektedir.

Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur: وَمَن يُطِعِ اللهَ وَرَسُولَهُ وَيَخْشَ اللهَ وَيَتَّقْهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَائِزُونَHer kim Allah’a ve Rasulü’ne itaat eder, Allah’a saygı duyar ve O’ndan sakınırsa, işte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.” [Nur 52]

Bu delilden bizim için, kurtuluşun tanım olarak erkek ya da kadınla sınırlı olmadığı, aksine Allah Subhanehu ve Teala'ya itaat ve takvayla (Allah Subhanehu ve Teala'dan korkmak) sınırlı olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bunu göz önünde bulundurarak Müslüman kadınlar olarak bizler, kurtuluşun örneği olarak insanlık için bir rol model olması itibariyle Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bakabiliriz. Ayrıca cennetle müjdelenen kadınlarımız da var:

1- Hatice bint-i Huveylid: Peygamber'in ilk eşi ve en güçlü destekçisi olup genellikle “Müminlerin Annesi” olarak anılmaktadır.

2- Meryem bint-i İmran: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile doğrudan bağlantılı olmasa da ancak İsa Peygamber Aleyhissalatu ve’s Selam’ın annesi olarak İslam'da büyük bir saygı görmektedir.

3- Asya bint-i Muzahim: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile bir bağlantısı yok ancak İslam'da Firavun'un saliha olan eşi ve İslam tarihindeki en büyük dört kadından biri olmakla onurlandırılmıştır.

4- Fatıma bint-i Muhammed: Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sevgili kızı olup İslam'da en çok saygı duyulan kadınlardan biridir.

Cennetle müjdelenen kadınlara baktığımızda, onların kurtuluşunun isim ya da makamla bağlantılı olmadığını anlamamız gerekir. Zira İslam'da cennete girmek, tanıdığınız kişiye ve dünyevi statünüzün ne olduğuna binaen olmayacaktır. Nitekim Allah onların hepsini, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in örnekliği gibi olmaya yönelik uygulamalarındaki yakınlıkları konusundaki ortak özellikleri nedeniyle övmüştür. Eğer biz de cennete girme mertebesine ulaşmak istiyorsak, onların kurtuluş (başarı) örnekliklerini takip etmemiz gerekmektedir. Bu yüzden talep edilen özellikler aşağıdaki şekildedir:

Hatice bint-i Huveylid:

Sarsılmaz bir iman ve destek: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e başından beri iman etmiş ve peygamberliğinde onu tüm samimiyetiyle desteklemiştir.

İslam davası için fedakârlık: Servetini ve kaynaklarını Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e ve ilk Müslümanlara yardım etmek için vermiştir.

Merhamet ve hikmet: Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in merhametini yansıtan nazik doğası ve hikmetli nasihatleriyle tanınırdı.

Meryem bint-i İmran:

İbadete olan bağlılık: Nitekim o, namazlarında ve Allah ile olan bağında muhlis bir kadındı ki bu da Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ibadete olan bağlılığını yansıtmaktadır.

Saflık ve iffet: Yüce ahlaki standartları koruyan ve iyilik ve mütevazı bir hayat yaşayan biriydi.

Musibetlere sabretmek: Toplumun yargılamasına Allah'a olan sarsılmaz imanıyla tahammül etmiş ve zorluklara karşı bir sebatlık örneği göstermiştir.

Asya bint-i Muzahim:

Zulüm karşısında iman: En zalim bir tiran olan Firavun'la evli olmasına rağmen Allah'a iman etmeye devam etmiştir.

Allah Subhanehu ve Teala yolunda cesaret ve metanet: İmanında sabit durmuş ve Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in zorluklar karşısındaki sebatını taklit ederek Allah Subhanehu'nun sevabına nail olmak için çalışmıştır.

Nezaket ve Tevazu: Firavun'un karısı olma konumunda olmasına rağmen mütevazılığını korumaya devam etmiş ve Allah Subhanehu ve Teala'nın rahmetini dilemiştir.

Fatıma bint-i Muhammed:

Takva ve haya: Bünyesinde mütedeyyin bir Müslüman'ın özelliklerini taşımaktaydı ve babası Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in tevazu ve hayasını örnek almıştı.

Aile hizmetine bağlılık: Şefkat ve sorumluluk konusunda Peygamberimizi örnek alarak ailesine karşı muazzam bir sevgi ve ilgi göstermekteydi.

Zorluklara karşı sebat: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ev halkının bir parçası olmanın zorluklarına sabır ve tahammül göstermiştir.

Bu saf asil örneklerden yola çıkarak kurtuluş-başarı için çabalayan Müslüman kadınlar olarak bu listeyi günlük hayatımızda kullanabiliriz!

وَمَن يُطِعِ اللهَ وَرَسُولَهُ وَيَخْشَ اللهَ وَيَتَّقْهِ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَائِزُونَ

Her kim Allah’a ve Rasulü’ne itaat eder, Allah’a saygı duyar ve O’ndan sakınırsa, işte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.” [Nur 52]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İmrane Muhammed

Devamını oku...

Kinane ve İslam Ümmetinin Ordularını Mübarek Toprağı Kurtarmak İçin Göreve Çağırıyoruz

  • Kategori Mısır
  •   |  

Özel olarak Kinane ordusuna, genel olarak İslam ümmetinin ordularına, komutanlara, askerlere sesleniyoruz. Sizler, silah taşıma ve din, toprak ve namusu savunma onur ve şerefine nail olmuş insanlarsınız! Bugün size içten, samimi sözlerle sesleniyoruz. Bu sözler, kalplerinizde taşıdığınız İslam akidesinden ve Allah’ın size yüklediği büyük sorumluluktan geliyor!

Ey Kinane askerleri! Ey İslam ümmetinin orduları! Peygamberiniz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in İsra ve Miraç’a yükseldiği Filistin toprakları, sizlerden yardım talep ediyor. Halkı katlediliyor, çocukları yetim bırakılıyor, camileri kirletiliyor ve toprakları onlarca yıldır gasp ediliyor. Hain rejimlerin işbirliği ve elinde güç olduğu hâlde ordularını İslam ve Müslümanlar için harekete geçirmeyenlerin ihanet ve ihmali olmasaydı bunların hiçbiri yaşanmazdı!

Allah Subhânehu ve Teâlâ mazlumlara yardım etmeyi sizlere farz kılmıştır. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

وَمَا لَكُمْ لاَ تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاء وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَـذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ وَلِيّاً وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ نَصِيراً“Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?” [Nisa 75]

Vallahi, Yahudilerin işlediği suçları tarif etmekte kelimeler kifayetsiz kalıyor! Masum insanların uyuduğu çadırları bombalıyorlar, sözde ve tuzaklarla dolu bir ateşkesin gölgesinde savunmasız sivilleri hedef alıyorlar. Fakat asıl büyük suç ve ihanet, bu savunmasız insanların, Müslümanların yöneticileri ve ümmetin orduları tarafından yüzüstü bırakılmalarıdır. Ümmetin orduları, o savunmasız insanlara yardım etmeye ve onlara zorbalık yapmayı düşünen herkesin kökünü kazımaya muktedirdir. Yöneticiler ise artık umutsuz vakalardır, onlardan umut kesilmiştir. Zira onlar, Yahudilerin suç ortağıdırlar. Ancak ordulardaki ümmetin samimi evlatlarında hala bir umut var! Allah’ın, Filistin halkına gerçek anlamda yardım etmelerini ve Filistin’in tüm topraklarını kurtarmalarını onlara farz kıldığını hatırlatmaktan asla yorulmayacağız! Onlara Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şu sözünü hatırlatıyoruz:

مَا مِنَ امْرِئٍ يَخْذُلُ امْرَأً مُسْلِماً فِي مَوْضِعٍ تُنْتَهَكُ فِيهِ حُرْمَتُهُ وَيُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ، إِلَّا خَذَلَهُ اللهُ فِي مَوَاطِنَ يُحِبُّ فِيهَا نُصْرَتَهُ. وَمَا مِنَ امْرِئٍ يَنْصُرُ امْرَأً مُسْلِماً فِي مَوْضِعٍ يُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ، وَيُنْتَهَكُ فِيهِ مِنْ حُرْمَتِهِ إِلَّا نَصَرَهُ اللهُ فِي مَوَاطِنَ يُحِبُّ فِيهَا نُصْرَتَهُ“Hürmetsizlik ve şerefine tecavüz edilen bir yerde, Müslümanı yardımsız bırakan kimseyi Allah da yardıma muhtaç olduğu bir yerde öyle bırakır. Kendisine saygısızlık edilen ve şerefine tecavüz edilen bir yerde, Müslümana yardıma eden kimseye de, Allah, yardıma muhtaç olduğu yerde yardımda bulunur.”

Herhangi bir İslam toprağı, tıpkı Filistin gibi, saldırıya uğradığında, yeterlilik hasıl olup düşman püskürtülene kadar o ülkenin halkı için cihat farz-ı ayın olur. Eğer o ülkenin halkı ile yeterlilik hasıl olmaz, düşmana mağlup olurlarsa ve o ülke artık düşmanın egemenliği altına girer ve artık düşman o ülkenin işlerini gütmeye başlarsa ve o ülke halkının durumu da esirlerin durumu gibi olursa, o zaman cihat ve düşmanla savaşma farzı onlardan kalkar ve bu farz-ı ayn, yeterlilik hasıl olup saldırgan düşman püskürtülene kadar sırasıyla yakınındakilere intikal eder. Eğer onlar da yetmezse, tüm İslam beldelerine intikal eder! Kâsânî’nin Bedâi’u’s-Sanai adlı eserinde şöyle der: “Eğer sınır boylarında bulunan Müslümanlar kafirlere karşı koyamayacak kadar zayıf düşerler ve düşmandan korkulursa, o zaman sırasıyla en yakın Müslümanlar, hemen onların yardımına koşmalı, silah, binek ve mal ile onları desteklemelidir. Çünkü cihat, cihada ehil olan tüm Müslümanlara farzdır. Ancak bazıları ile yeterlilik hasıl olması durumunda farz, diğer Müslümanlardan düşer. Yeterlilik hasıl olmazsa düşmez.”

فَلْيُقَاتِلْ فِي سَبِيلِ اللهِ الَّذِينَ يَشْرُونَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا بِالآخِرَةِ وَمَن يُقَاتِلْ فِي سَبِيلِ اللهِ فَيُقْتَلْ أَو يَغْلِبْ فَسَوْفَ نُؤْتِيهِ أَجْراً عَظِيماً“O halde, dünya hayatını ahiret karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse biz ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz.” [Nisa 74]

Ey Kinane askerleri! Ey İslam ümmetinin komandoları! Gördükleriniz ve duyduklarınız sizi ürpertmiyor mu? Allah için, O’nun mukaddes değerleri için, Mübarek Toprakta oluk oluk akan kardeşlerinizin kan için öfkelenmeyecek misiniz? Açlıkları, kayıpları ve dökülen kanları sizi rahatsız etmiyor mu? Yahudilerin yaptıklarını ve yapılan tüm ateşkesleri ve anlaşmaları ve verilen tüm sözleri nasıl bozduklarını görmüyor musunuz? Kardeşlerinizin hunharca katledilmesine karşı nasıl olur da damarlarınızdaki kan öfkeden dolayı kaynamıyor?! Eğer Mübarek Toprak halkının başına gelenler, sizi harekete geçirmiyor ve sizi Mübarek Toprağı kurtarmaya sevk etmiyorsa, sizde hayır yok demektir. Bugün yapmanız gereken şey, ümmetinizin safında yer almak, kardeşlerinize destek olmak, akan kanlarını durdurmak, gasp edilen topraklarını geri almaktır. Ama önce, sizi bu kutlu görevden alıkoyan her türlü engeli yıkmalı ve kardeşlerinize yardım etmekten alıkoyan her türlü maniyi aşmalısınız. Sakın ümmetinizi yüzüstü bırakmayın! Onlara yardım edin ki Allah da size merhamet etsin!

Ey İslam’ın askerleri! Mesele, siyasi sınırlar meselesi değildir, gruplar arasında bir çekişme meselesi de değildir, mesele, iman meselesidir, işgal altındaki bir İslami toprağını kurtarma meselesidir. Sizler, Allah katında bu toprakları savunmakla sorumlusunuz ve suskun kalmak ya da geri durmak için hiçbir mazeretiniz yoktur!

Kâfir ordularının, halklarına yardım etmek ve menfaatlerini korumak için nasıl harekete geçtiklerini gözlerimizle gördük! Ama sizse, iman ve güç sahipleri olarak, sanki bu mesele sizi ilgilendirmiyormuş gibi, Yahudilerin zorbalığı karşısında elleriniz bağlı duruyorsunuz! Batıdan ve Amerika’dan mı korkuyorsunuz? Boyun eğmiş yöneticilerden mi çekiniyorsunuz? Eğer (gerçek) müminler iseniz, bilin ki, Allah, kendisinden korkmanıza daha lâyıktır.

Bilmiyor musunuz ki, Allah kudret ve izzet sahibidir? Bilmiyor musunuz ki, zafer yalnızca Allah katındadır? Hiç Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu buyruğunu okumadınız mı?

إِن يَنْصُرْكُمُ اللهُ فَلَا غَالِبَ لَكُمْ وَإِن يَخْذُلْكُمْ فَمَن ذَا الَّذِي يَنصُرُكُم مِّنْ بَعْدِهِ وَعَلَى اللهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ “Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir? Müminler, ancak Allah’a tevekkül etsinler.” [Ali İmran 160]

Ey Müslüman orduları! Yöneticileriniz, sizleri engellemekte, harekete geçmenizin önüne set koymakta ve ellerinizi ihanet ve zillet anlaşmalarıyla bağlamaktadırlar. Ancak sizler, bu ümmetin evlatlarısınız! Onun özgür ve onurlu neferlerisiniz! Sizler, Halid bin Velid’in, Selahaddin Eyyubi’nin ve Muzaffer Kutuz’un torunlarısınız! Sakın zalimlerin elinde bir oyuncak olmayın! Sakın bu yozlaşmış yöneticilerin dünyası karşılığında ahiretinizi satmayın!

Bugün üzerinize düşen görev şudur:

Elinizdeki tüm güç ve imkânlarla Filistin’i derhal özgürlüğüne kavuşturmak için harekete geçmek.

Gazze ve Mübarek Topraktaki kardeşlerinize yardım etmenize, kardeşlerinizi kuşatma altında tutan ve sizi kardeşlerinizden ayıran sınırları ortadan kaldırmanıza mani olan tüm emirleri reddetmek.

Allah’a, Rasûlüne ve müminlere ihanet eden yöneticilerin değil, ümmetinizin yanında yer almak.

İslam ümmetini birleştirecek ve Filistin ve diğer işgal altındaki İslam topraklarının kurtarılması için ümmetin ordularına liderlik edecek olan Raşidi Hilafetin kurulması için çalışmak.

Ey Kinane askerleri! Artık karar vaktidir! Artık hiçbir mazeretiniz yoktur! Ya dininize ve ümmetinize yardım edersiniz ya da geri durmanın ve ihanetin vebalini yüklenirsiniz. Allah, silahlarınızın Müslümanları korumak için mi, yoksa zalimlerin tahtlarının bekçiliğini yapmak için kullanıldığını sizden soracak?

Ey Kinane askerleri! Ey İslam ümmetinin orduları! Eğer siz sahip çıkmazsanız, İslam’a kim sahip çıkacak?! Sizden başka kim İslam’a yardım edecek?! Sizden başka kim ümmetin derdini taşıyacak? Ümmet size muhtaç, size umutla bakıyor, size yalvarıyor ve sizden yardım bekliyor. Öyleyse ümmetin bu çağrıya yanıt verin, hakkı haykırın! Silahınızı Allah için kuşanın ve O’nun yolunda yürüyün! Ve bilin ki zafer mutlaka gelecektir. Ancak sizin gayretlerinizle gelecektir. Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin kurulması ve yeryüzünde Allah’ın hükmünün uygulanmasıyla gelecektir!

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا هَلْ أَدُلُّكُمْ عَلَى تِجَارَةٍ تُنجِيكُم مِّنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ * تُؤْمِنُونَ بِاللهِ وَرَسُولِهِ وَتُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللهِ بِأَمْوَالِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ“Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak ticareti size göstereyim mi? Allah’a ve Rasûlüne inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihat edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.” [Saf 10-11]

Allahu Ekber, izzet, Allah’a, Rasûlüne ve müminlere aittir.

Devamını oku...

İşgalci Varlığın Yalanları Tüm Dünyaya İfşa Oldu

İşgal güçleri bugün Gazze’ye karşı soykırım kampanyasına yeniden start verdi. Savaş uçakları, olası bir kara harekâtına hazırlık olarak gelişigüzel bombaladı. Şimdiye kadar yüzlerce kişi hayatını kaybetti, çoğu çadırlarda uyuyan masum kadınlar ve çocuklar!

Biden döneminde yalnızca yenilgi ve yıkım yaşayan işgalci varlık, şimdi Trump’la yeni bir umut peşinde! Farklı bir sonuç elde etmek için umutsuzca çırpınıyor. Ama Trump da işgalci varlık da iki şeyle ünlü: Yalanlar ve hayaller.

Geçtiğimiz hafta bu ülkede büyük antisemitizm sahtekarlığı tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildi. Son altı ayda ülkeyi kasıp kavurduğu iddia edilen antisemitik saldırıların – hatta büyük bir ‘kitlesel katliam’ senaryosu dahil– tamamen uydurma olduğu açığa çıktı! Dahası, bu yanlış anlatının hem polis hem de eyalet ve federal yetkililer tarafından en başından beri bilindiği ortaya çıktı. Ama bu durum, eyalet ve federal hükümetlerin Filistin yanlısı insanları karalayıp, protesto ve soykırıma karşı çıkma haklarını kısıtlayan sert yasalar çıkarmasını engellemedi. Soykırım yanlıları, kendilerine sunulan yeni siyasi dokunulmazlığın avantajını kullanıyorlardı.

İşgal de aynı şekilde devam ediyor. Gazze’ye yönelik şiddetli saldırıların tekrar başlamasına neden olarak, Hamas’ın tüm rehineleri serbest bırakmaması olarak gösteriliyor. Ateşkesin şartları son derece açıktır; rehinelerin nasıl ve ne zaman serbest bırakılacağı bellidir. İşgal varlığın insani yardımın geçişini kolaylaştırması ve stratejik geçişleri açması gerektiği de açıktır. Bütün bunların gerçekleşebilmesi için çatışmaların durması gerektiği de ortada; ancak ateşkes anlaşmasına göre bu şartların hiçbiri yerine getirilmiş değil.

Geçen hafta Avustralya’da bizzat tanık olduğumuz gibi, işgalci varlığın Gazze’deki soykırımı haklı göstermek için uyduramayacağı hiçbir yalan yok. En büyük yalanları ise mağdur rolüne bürünmeleridir; gasıp varlığın öldürme hakkı olduğu savunulurken, katledilenlerin kendilerini savunma hakkı olmadığı öne sürülüyor.

Devamını oku...

Şafak Söktü ve Gizli Olanlar Açığa Çıktı

Haber-Yorum

Şafak Söktü ve Gizli Olanlar Açığa Çıktı

Haber:

İran'ın Birleşmiş Milletler Temsilcisi: İslam İşbirliği Teşkilatı'nı mazlum Filistin halkını desteklemek üzere ciddi tedbirler almaya çağırıyoruz. (El-Ahd TV, 18 Mart 2025)

Yorum:

Öncelikle kendimize şu soruyu sormalıyız: İran'ın devrimle benimsediği hedef ve sloganlardan vazgeçerek konumundaki bu gerileme, gerçekliğin baskısının bir sonucu mudur, yoksa büyük efendileri Amerika'nın çizdiği siyasi aşamada, sorunlarını açıkça Amerika'ya ve onun uluslararası kurumlarına teslim etmek için tasarlanmış bir oyun mudur?

Özellikle de İran'ın Birleşmiş Milletler temsilcisinin İslam İşbirliği Teşkilatı'nı (İİT) mazlum Filistin halkını desteklemek için ciddi tedbirler almaya çağırmasının ardından ki bu, 1979'daki İran devriminin iddia ettiği İslam'ı taşıma, devrimi ihraç etme, Kudüs'ü ve mustazafları özgürleştirme, cihat ve İmam'ın ordusu fikrini tamamen terk etmeye yönelik açık bir çağrıdır. Nitekim bu çağrı, gün geçtikçe sadece İslami kamuoyunu kazanmaya yönelik sloganlara dönüşen eylemleri ve ümmetin birçok meselesine yönelik siyasi tutumlarıyla zayıflamıştır; özellikle de İran’ın Hamas'ı, Lübnan'daki partisini ve liderlerini terk etmesinin ve en sonuncusu İslam ümmeti üzerinde hesap yapılması ve kendilerine boyun eğer durumda kalmaya devam etmek için küfür ve avenelerine karşı yenilgi ve acizliğin kabul edilmesi anlamına gelen zayıf tutumunu ortaya çıkaran Yahudi varlığına yönelik füze tiyatrosunun ardından.

Ama Amerika ve İran şunu çok iyi bilsinler ki, ümmetimiz tüm bunların İran devriminin zaferinden önce ümmetin kafasını karıştırmak için hazırlanan oyundan başka bir şey olmadığını anlamaya başlamıştır; bu da daha önce milliyetçi çağrıları boşa çıkarmasının ardından ümmetin devletini kurma ve kutsal mekânlarını özgürleştirme isteklerini boşa çıkarmak içindir ki bu isegerçekliğin baskısından ve kafir Batı'nın gücünden dolayı değil, aksine ajanlık ve ihanetten dolayı olmuştur; çünkü İslam ümmeti, uluslararası duruşuyla bütün gerçekliği değiştirebilecek bir güçtedir.

Ey Müslümanlar: İster devletler isterse gruplar olsun laikliğe tapan ve İslam'ı bir kılıf olarak kullanan kafirleri ve münafıkları ifşa etmek için küresel ve İslami arenada olaylar hızlanmaktadır; bu da İslam'ın davetinin ve önerisinin parlaklığının ortaya çıkması içindir.Ümmetin göstermiş olduğu büyük fedakârlıklar yoluyla hissin müşahede ettiği işte budur; bu ise gerekli bir denklemdir; çünkü büyük bir hedef, ümmetin, aksine insanlığın beklediği devi, yani ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ Sonra Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet olacaktır” şeklinde vaat edilen İslam Nizamını ortaya çıkarmak için büyük fedakârlıklar yapmayı gerektirmektedir; bu da laik rejimin zulmünden ve kokuşmuş demokrasiden kurtulmak ve İslam’ın nuruyla zulüm, karanlık ve aldatma dönemine son vermek içindir. Şöyle buyuran Allah Subhanehu doğru söylemiştir: يُخَادِعُونَ اللهَ وَالَّذِينَ آمَنوا وَمَا يَخْدَعُونَ إِلاَّ أَنفُسَهُم وَمَا يَشْعُرُونَOnlar (kendi akıllarınca) güya Allah'ı ve müminleri aldatırlar. Halbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir.” [Bakara 9] Ve Allahu Teala’nın şu kavli: وَلاَ تَحْسَبَنَّ اللهَ غَافِلاً عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَ(Rasulüm!) Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma!” [İbrahim 42]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Hamdânî – Irak

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER