- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Trump'ın Geri Dönüşü; Kapitalizmin Kronik Krizinin ve Çöküş Kaosunun Bir Salgısıdır!
Neoliberalizm "eldivensiz kapitalizm" olarak tanımlanmıştır; bakın işte maske düştü ve bununla birlikte para balinalarından oluşan kapitalist sınıf en zalim ve en saldırgan bir hale geldi ve hırsızlar sınıfı, sadece ekonomi ve sistemleri üzerinde değil, aynı zamanda siyaset, devlet, toplum, kültür ve yaşamı üzerinde de mutlak kontrol kazanmasıyla kapitalizm nihai gerçekliğine ulaştı. Böylece Batılı yaşam, hem kapitalist amacı ile hem de kapitalist sistemin kapitalist sınıfa ve onların çıkarlarına hizmet eden kapitalist bir tasarım olduğu ve nihayetinde eldivensiz ya da maskesiz olarak doğrudan kapitalistler tarafından yönetildiği gerçeği ile sonuçlandı.
Kapitalist Trump'ın birinci kapitalist devlet olan Amerika'nın başkanı olarak göreve başlama töreni ve kapitalistlerin yoğun katılımı, kapitalizmin, kapitalizmin vahşetini ve kapitalizmin orman politikasını doğrudan yönetmek için kapitalistlerinin yönetimin dümenini teslim aldığı son evresine girdiğinin açık bir tercümesidir. Kapitalistler, kapitalist sistemlerinin, vahşi felsefesinin ve yıkıcı politikalarının meydana getirdiği kapitalist yıkıma rağmen, yırtıcı liberalizmlerinde ve servetin ama tüm servetin kendilerine ait olduğu ve başkalarının hiçbir şekilde paylarının olmadığı işgalci felsefelerinde ısrar ediyorlar!
Sonra insanın hayatından sökülüp atılması gereken habis bir tümör olan kapitalist sistemin başarısızlığından ve iflasından kaynaklanan bu kapitalist yıkım, (ekonomik durgunluk, kesatlık, borsa hisselerinin çöküşü, subprime mortgage krizi ve finansal krizler...) gibi sistemin kronik döngüsel krizleriyle ambalajlanmıştır. Sistemin iflasının ve yıkımının, onun krizleri ve yan etkileriyle ambalajlanması, krizin bizzat kendisi olduğu ve krizlerin endemik ve kendisi tarafından üretildiği gerçeğini örtbas etmek içindir. Ayrıca sistemin kendi krizini yönetmek için mekanizmalar oluşturmaya yönelik başarısız girişimleri, piyasa ekonomisinin kendi kendini düzenlemedeki başarısızlığının ve iflasının bariz bir kanıtıdır. Yine bu, liberalizmin birincil ilkesi piyasanın serbestleştirilmesinin ve hem görünmeyen piyasanın kendi kendini düzenleme hem de toplum ekonomisini en ufak bir müdahale, şart ya da kısıtlama olmaksızın kapitalist putunun piyasanın isteği ve iradesine göre mekanik olarak düzenleme yeteneğinin tamamen dinamitlenmesi, aksine kriz sisteminin yönetimi ve idaresini bizzat kapitalistlerin teslim almasıyla liberal piyasa efsanesinin dinamitlenmesidir.
Bugün ise kapitalist sistem, çözülme ve bozulmadan önceki son çürüme turuna girmiş olup bunun en bariz ve skandal örneği vahşilikte aşırıya giden kapitalist sınıf tarafından temsil edilen Amerika’nın durumudur; zira kapitalizmin geçen yüzyılın sonunda, yurtdışında ucuz işgücünü ve Amerikan fabrikalarının yurtdışına taşınmasıyla birlikte yerel işgücünün azaltılmasını gerektiren kapitalistlerinin açgözlülüğünü tatmin etmek için icat ettiği küreselleşme aşırılığı arttığı gibi, insan unsurunu ortadan kaldırmak için teknolojik gelişmenin kullanılmasıyla kapitalist felaketin şiddeti de artmıştır. Böylece kapitalist işsizlik ve bireylerin yoksulluğu ikilemi daha da kötüleşmiş, kapitalistler ve onların aşırı zenginleri ile bireyleri biriken borç yükü altında ezilen halkın geri kalanı arasındaki derinleşen çatlak da büyümüştür. Sonra zehirli kapitalist paradoksa gelince; kapitalistlerin servetindeki astronomik büyüme, devletin astronomik mali iflası ile karşılık bulmaktadır; zira Amerikan Wall Street Journal'a göre, ABD federal hükümetinin astronomik borcu, 2024 yılı gayri safi yurt içi hasılasını aşarak 28 trilyon Dolara ulaşmıştır; bu da 1,9 trilyon Dolar olarak tahmin edilen bütçe açığına ek olarak ABD federal hükümetine, cari mali yıl için 892 milyar Dolarlık borç faiz hizmet giderlerine mal olmuştur. Ayrıca enflasyon, mal ve hizmetlere yönelik fahiş artışlar ve benzeri görülmemiş tahsilat ve vergilendirme oranlarına, evet tüm bunlara, hayali para balonu ve hiçbir örtü veya destek olmadan basılan zehirli kağıtlar eşlik etmektedir. Sonra kriz sisteminin trajedisi, değerlerin yıkılmasında, nihilizmde ve (cinsiyet ve eşcinsellik, ırkçılık, suç...) gibi ahlaki çözülmede ve insan onurunun ve en zayıf ve en çok zarar gören halka olan kadınların ezilmesinde görülmektedir; zira kapitalizmin bakış açısına göre kadınlar, kapitalist pazar için sadece bir ihtiyaç olup onların değeri ise cinsel çekiciliklerinin bedeli ve bunun kapitalist ekonomiye getirisiyle ifade edilmektedir. Bu da kapitalist canavarların sınıf çatışması ve yıkıcı bencilliğin eşlik ettiği toplumun keskin bölünmesi ve çatlamasıyla son bulmuştur.
Kriz sisteminin bu keskin çürümesi ve tam bir kültürel iflası geriye, yöneticiler gibi kapitalistlerinin sınıfına son kusmuğunu ve mezar çukurunu salgılamaktan başka bir şey bırakmamıştır. Nitekim Trump, sistemin krizini, kriz sisteminin dışına ihraç etmede sahte kapitalist sistemle ambalajlanmış ve aldatıcı ve yanıltıcı popülist söylemle bezenmiş olsa da, kriz sisteminin kapitalist kusmuğunun bir parçasıdır.
Kapitalizmin ikileminin kötüleşmesinin ardından kriz sistemi, Batılı kitlelerin öfkesini, toplumlarının şikayetlerini ve isyan belirtilerini sistemin devamı ve bekası lehine kanalize etmek yoluyla Batı kapitalizmi içindeki krizi geri dönüştürmeyi hedefleyen popülist bir akımı beslemeye çalışmaktadır. Bu akım, kapitalizmin köklü ve yapısal ikilemini, iç ulusal güvenliği ve dahili yaşam biçimi ve düzeyini tehdit eden düşmanca ve kavgacı bir dış düşman sorununa dönüştürmenin yanı sıra kitlelerin hayal kırıklığını ve hoşnutsuzluğunu ise kapitalist sistemin iflasından ve başarısızlığından, siyasi sınıfın, yönetici elitin ve kurumların bürokrasisinin araçlarının yozlaşmasına ve iflasına dönüştürmektedir; işte tüm bunlar, krizin kaynağı olan kapitalizmin ve kapitalistlerinin yozlaşmasını gizlemek içindir. Sistemin kapitalistleri, Batılı kitleler arasında milliyetçilik ve ırkçı taassup duygularını harekete geçiren içgüdüsel bir söylem benimsemiştir; dolayısıyla sorunların yüzeyselleştirilmesi, çözümlerin kolaylaştırılması ve karmaşık sorunlara yönelik olgunlaşmamış pastörize çözümler, popülist siyasi söylemin bir özelliği olup hedef ise kitlelere pazarlamak için mesafeleri kısaltmak ve kitlelerin hoşnutsuzluk ve isyan ateşlerini söndürmektir.
Kapitalizmin içinde yaşananlar kapitalizmin yeni bir biçimi değil aksine kapitalist çürümenin son aşaması olup Trump da onun salgılarından biri ve kapitalist krizin saf bir ürünüdür. Dolayısıyla Trump, Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adaylığını kazanmış olsa bile, partinin siyasi üyelerinden biri değildir; zira o gerçekte kapitalizmin bir adayı olup yozlaşmış siyasi elite ve egemen derin kurumun bürokrasisine bir alternatif sunmaktadır.
İster popülist, ister muhafazakâr isterse aşırı sağ olarak adlandırılsın bu yeni biten kapitalist akım, kriz içindeki kapitalizme hizmet etmek, onu geri dönüştürmek ve krizini yönetmek için kriz kapitalizminin içindeki saf bir kapitalist salgıdır. Bu akımın politikasının özü, ulusal güvenliği ve yaşam biçimini ve düzeyini tehdit eden bu sözde dış düşman aracılığıyla krizi, kriz sisteminin dışına ihraç etmektir; nitekim bu akımın politikasının özü, ulusal güvenliği ve yaşam biçimini ve standardını tehdit eden bu sözde dış düşman aracılığıyla krizi kriz sisteminin dışına ihraç etmek olup bu düşmanlıktan en büyük payı alan ise, köklü Haçlı nefreti ve terörizm, şiddetli aşırılık, radikal İslam, siyasi İslam, İslami köktencilik, Çin düşmanı ve ardından göç ve göçmenler biçimlerini alması nedeniyle İslam olmuştur... Dış dünyanın bir düşman olarak varlığı ve öfkeli kitlelerin ulusal güvenliğe, etnik saflığa, yaşam biçimine ve standardına yönelik bir tehdit olarak tasvir edilmesi, sisteme, devletine, yöneticilerine ve siyasetçilerine olan güvenini kaybetmiş öfkeli kitlelerin siyasi mizacıyla muamele etmede basit ve genel bir söylem benimseyen bu akımın siyasi sacayağını oluşturmaktadır. Bu, kapitalizmin geleneksel mekanizmalarının aşınması ve tükenmesinin ardından, kriz sistemine karşı artan hayal kırıklığına ve büyüyen tıkanıklığına nefes aldırmaya yönelik siyasi bir stratejidir; bu yüzden kapitalist Trump, Florida eyaletindeki malikanesinin yüksek kulesinden kitlelere, sanki onlardan biriymiş, onların kaygılarını taşıyormuş ve trajedilerini yaşıyormuş gibi hitap etmektedir!
Trump krizi çözmek için bir yenilik değildir; ancak o, şirket devleti ve yürütmenin başkanı müteahhit bir kapitalist olmakla sonuçlanan kriz sistemini geri dönüştürmeye yönelik kapitalist bir salgıdır. Bu son kapitalist çürümeyle birlikte toplumun ve fertlerinin sorunları, yasal olarak geçersiz bir hale gelmiş ve şirket devletinin kaygılarının dışında kalmıştır. Bir kapitalist müteahhit olan Trump, başkanlığı üstlendikten sonra konumunu, yetkilerini ve kendisine emanet edilen düzenleyici kararları istismar ederek dijital para birimi “Dolar Trump'ı” çıkarmış ve bu da onun birkaç gün içinde piyasa değeri 10 milyar Doları aşan astronomik karlar elde etmesini sağlamıştır. Nitekim bununla da kalmamış, aksine eşi de onun peşinden giderek kendi para birimini çıkarmış ve piyasa değeri iki gün içinde neredeyse bir milyar Dolara ulaşmıştır. Böylece şirket devletinin müteahhit başkanı, birinci hissedar olarak kabul edilmekte olup kârların en büyük payına sahiptir!
Mevcut çürümüş kapitalizmin durumu işte budur; dolayısıyla kapitalizm toplumun siyasetiyle ilgilenmez, aksine şirketlerinin işgalini ve kapitalistlerinin vahşetini topluma ve sorunlarına karşı tamamen kör bir şekilde yönetir; zira piyasa mantığı ve kar ve zarar standardı şirket devletin mantığı olup Trump şu anda onun müteahhit başkanıdır.
Kapitalist Trump'ın başkan olmasıyla yeni olan şey, yönetimin bürokrasisini azaltmak ve çalışanların sayısını azaltarak federal devletin kapsamını daraltmak ve yürütme organının sınırlarını test etmek yoluyla ABD devletini şirketin amaç ve hedefleriyle uyumlu olacak şekilde yeniden yapılandırma çabasıdır. Zira göreve geldikten hemen sonra, hükümet işgücünde kapsamlı bir azaltmaya gidilmesini ve hükümet kurumlarının toptan ortadan kaldırılmasını amaçlayan bir danışma grubu oluşturulduğunu duyurdu. Nitekim ilk gününde 1.000'den fazla kamu çalışanını görevden aldı ve en az 50.000 çalışanın potansiyel icra emirleri kapsamında işten çıkarılma tehdidiyle karşı karşıya olduğu tahmin ediliyor; işte bunlar Trump'ın derin devlet bürokrasisi olarak adlandırdığı kişiler olup görevini yerine getirmek için de Hükümet Verimliliği Bakanlığının başına kapitalist Elon Musk'ı ve başka bir kapitalist olan Vivek Ramaswamy'i atadı. Trump bu ikisinin atanmasıyla ilgili yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Bu iki büyük Amerikalı birlikte, yönetimimin hükümet bürokrasisini ortadan kaldırması, aşırı düzenlemeleri azaltmasının önünü açacaktır... Bu, Amerika’yı kurtarma hareketi için gerekli bir durumdur.”
Trump'ın siyasi önermeleri, kapitalist şirketin amacı, kapitalist piyasanın kuralları ve kar-zarar kriterleriyle yönetilmektedir. Siyasi, güvenlik ve jeostratejik düşünceleri ise neredeyse marjinal düzeydedir; zira şirketin ve müteahhit kapitalistin kısa vadeli mantığı, güvenlik, siyasi ve jeostratejik sonuçlara karşı tamamen kör olan maddi getiriyle ilgilidir. Çünkü o, uluslararası sahayı bir pazar olarak görmekte ve uluslararası ilişkileri kâr ve zarara göre ölçmekte olup hedef ise geri dönüşümü rekor bir sürede gerçekleştirmektir. Zira Trump için siyaset, sırf ticari ve ekonomik anlaşmalardan ibarettir.
Trump şirket devletin uluslararası ilişkileri işgal etmesini empoze etmeye çalışmakta ve böylece marjinal devletlere, bölgemizdeki Sykes-Picot devletçiklere şantaj yapmakta ve ajan yöneticilerin ajanlık koltuğunda kalmaya devam etmeleri için ödeme yapmalarını istemektedir (ki Suudi Arabistan'ın aptalı bin Selman 600 milyar Dolar ödemeyi taahhüt etmiştir). Ayrıca Japonya ve Güney Kore'yi Amerika'ya itaatlerinin maliyetlerini (Japonya'nın SoftBank'ının, Amerika'da gelişmiş yapay zeka altyapısı oluşturmak için Trump'ın "Stargate" projesini finanse etmesi gibi) üstlenmeye zorladı. Yine Avrupa’ya şantaj yaptı; zira Trump, Avrupa Birliği'ne gümrük vergisi uygulama niyetini açıkladı ve buna da 300 milyar Dolar olduğu tahmin edilen Avrupa ile olan ticari açığı gerekçe gösterdi. Ayrıca Avrupalıları ABD gazı ve petrolünü ve hatta kuyularını satın almaya teşvik etme hedefini açıkladı, Kanada, Meksika ve Çin'e yürürlüğe giren gümrük vergileri getirdi ve buna da hem Kanada hem de Meksika ile olan ticari dengesizliği ve Kanada ile 40 milyar Dolara, Meksika ile 162 milyar Dolara ulaşan ticari açığı gerekçe gösterdi. Çin'e gelince; Trump'ın Ticaret Bakanı adayı “Çin en yüksek oranlarla karşı karşıya kalmalı” dedi ve şöyle ekledi: “Avrupa, Japonya ve Güney Kore de Amerikan sanayilerine adil olmayan bir şekilde davranıyor.”
Kapitalizm, ilk liberal vahşetinin mantığı olan “herkesin herkese karşı savaşı” mantığına ve kapitalist ormanın en güçlünün hayatta kalması mantığına geri dönmüş olup Trump bugün bu kapitalist gerçekliğin çıplak bir tercümesidir. Kapitalist piyasa bireyi ve onun ihtiyaçlarını, toplumu ve onun sorunlarını, ilkelerini, değerlerini ve ahlakını hiç önemsemez; aksine piyasa, tüketiciyle ve onun kâr getirisiyle ilgilenir. Kapitalist istila çürümüşlüğünün zirvesine ulaşmış olup uluslararası siyasi ilişkilerin yönetimindeki çıplak güç mantığıyla birlikte krizi yönetmek ve geri dönüştürmek için kriz türettiği gibi krizi normalleştirmek için de gerilim türetmiştir. Devleti şirket mantığıyla ve yüksek sesli açıklamalarla yönetmeye yönelik bu pervasız politikalar, maliyetleri düşürmek ve gelirleri artırmak amacıyla şantaj yapmak içindir.
Uluslararası ilişkilerdeki bu gerginlik ve uluslararası ilişkileri başkalarına hakaret ederek yönetmedeki bu çıplak güç, iflas etmiş Amerikan devletinde imparatorluğun bileşenlerinin yokluğu ve eksikliğiyle birlikte kapitalist imparatorluğun ve onun kapitalist imparator yöneticisinin muamele etmedeki bu pervasız kibir ve sahte megalomanidir. Trump'ın acımasız bir kapitalist olarak dünya meseleleriyle acımasızca ve pervasızca çatışması, Amerikan kapitalist sınıfı için başkalarının pahasına ekonomik maddi çıkarlar elde etmeye odaklanması, evet bunların hepsi “Önce Amerika”, “Amerika'yı Yeniden Güçlü Yap” ve “Bu Amerika'yı Kurtarmak İçin Son Şansımız” sloganlarıyla ambalajlanmıştır. Jeostratejik siyasi vizyondan yoksun olan bu anlamsız çatışma, kriz içindeki kapitalizmin bir salgısı olup onun kontrol ve egemenlik hedeflerinin tam tersine yol açmaktadır. Bu politika bir önceki Trump yönetiminde test edilmiş ve Çin dosyasını ele alışında felaket sonuçları olduğu gibi dijital teknolojiyle ilgili konuda Çin'e karşı uyguladığı yaptırım politikası da ters tepmiştir. Zira yaptırımlar Çin'i kendi teknolojisini yaratmaya ve geliştirmeye ve ABD teknolojisinden uzaklaşmaya itmiş olup bu da Çin'in teknolojik bağımsızlığına yol açmış ve ABD'nin Çin üzerindeki teknolojik etkisini ve gücünü zayıflatmıştır. Ekonomik maddi getiri dışında jeostratejik bir vizyonu olmayan bu çatışma ve ittifakların bozulması, alternatif ve karşıt ittifakların oluşmasına sevk edecektir. Trump'ın pervasız politikaları ve uluslararası ilişkileri yönetmedeki çıplak güç mantığı, Çin-Rusya-Kuzey Kore ittifakının güçlenmesine yol açacağı gibi ABD-Avrupa ittifakının parçalanması ve gerilimin tırmanması da Avrupa kapitalizmini kendi krizini çözmek için Çin pazarına başvurmaya zorlayacak olup bu da Birlik ülkeleri ile Çin arasındaki ilişkilerin güçlenmesine ve aynı şekilde NATO çerçevesi dışında Avrupa güvenlik alternatifleri arayışına yol açacaktır. Ayrıca Japonya'ya yönelik aşağılayıcı şantajı, Amerikan çıkarlarıyla iş birliğini yüksek riskli bir kumar haline getirmekte ve bu pervasız politika Amerika'nın uluslararası durumdaki liderliğini zayıflatmakta ve kendisiyle birlikte Batı kapitalizminin de mezarını kazmaktadır.
İslam coğrafyası açısından olana gelince; Trump İslam coğrafyasını sadece yağmalanacak ve ajan yöneticileri de aşağılık konumda olan topraklar olarak görüyor; çünkü o emredip yasakladığında onlar itaat etmek zorundalar ve o vergi tahsildarı olup onlar da ödemek zorundalar. Tüm bu jeostratejik körlük, İslam'a ve ümmetine karşı duyduğu kara Haçlı nefretinden beslenmekte olup bu körlük onun ölümü olacaktır; zira bu, sömürgeci sisteme karşı (Arap Baharı, Şam Devrimi, Aksa Tufanı Operasyonu...) gibi yerel isyan volkanları gibi patlayan bir ümmete yönelik pervasızca yapılan bir hakaret olup tüm bu yerel patlamalar, büyük bir patlamanın öncüleri ve başlangıçlarıdır. Pervasız Trump da bu patlamaya katkıda bulunan bir katalizör olacaktır. Bu pervasız adam jeostratejik körlüğüyle Gazze'yi, işgal edilmesi, sakinlerinin sürülmesi ve gaz zengini kıyılarına el konulması gereken bir yer olarak görmekte ve böylece hain ve utanç verici yöneticilerin zilleti ve aşağılanmışlığı onu baştan çıkarmaktadır. Bu körlük onun, Filistin topraklarının birçok Amerikan projesini parçalayan bir yer olduğunu görememesine neden oluyor; bu yüzdendir ki Batılı stratejistler Filistin'i uluslararası politikanın en tehlikeli ve karmaşık meselesi olarak görüyorlar. Pervasızların bunu ticari bir anlaşma olarak görmesi ve hain yöneticilerin de buna razı olması mesele değildir. Ancak mesele ümmetin, gazaba uğrayanları intikam alma ve en saf ve en kutsal toprakları gasp etmesi ve evlatlarını öldürmesi nedeniyle kökünden söküp atma mahalli olarak görmesidir. Gazze'nin imhası, onun zihninin ve kalbinin bir parçası haline gelmesine gelince; yeryüzünün tüm hainleri imzalasa bile gazaba uğramışların varlığı Müslüman ülkelerde bir karara sahip olamayacaktır. Trump'ın bölgemize yönelik pervasız politikaları, durumun daha da kötüleştirmesi, ümmetin gerilim seviyesini yükseltmesi, sömürgeciliğe karşı devriminin ateşini beslemesi ve ümmeti ve onunla birlikte insanlığı kurtaracak büyük alternatif olan İslam'ın azim projesine karşı algıların ve ufukların açılması anlamına gelmektedir.
Sahneyi donatmak için herkes barışıyormuş gibi görünmekte ve herkes düşman rakibinden intikam almak için eli tetikte beklemektedir. Zira bölünme öyle bir derinliğe ulaştı ki görevden ayrılan Başkan Joe Biden, Trump'ın intikamından korktuğu için yetkilerini pervasızca kullanarak aile üyelerini ve bir dizi yönetim çalışanını affeden bir karar çıkardı. Bu yüzden Trump göreve başladıktan sonra “Önceki yönetim tarafından alınan yaklaşık 80 yıkıcı ve aşırılık yanlısı idari kararı iptal edeceğim” dedi.
Kapitalizmin merkezi ve çekirdeği düzeyindeki bu çatlama, bölünme ve çatışmaya gelince; bu, genişleyip yayılmakta, bununla da sınırlık kalmayıp aksine Trump ile keskinliği ve şiddeti daha da artmaktadır; zira Trump'ın geri dönmesi ve ikinci başkanlık dönemini kazanmasının yanı sıra Temsilciler Meclisi ve Senato'da sadık bir Cumhuriyetçi çoğunluğu güvence altına almasıyla birlikte, önde gelen teknoloji kapitalistleri, artık Trump'ın başkanlığı sırasında ona meydan okumanın tehlikeli ve çok maliyetli bir kumar olduğundan eminlerdir; çünkü bunun bir kısmını onun önceki başkanlığında deneyimlediler. Trump bir önceki döneminde teknoloji kapitalist sınıfını dizginlemek için tüm yetkilerini kullanmıştı. Zira Google şirketini bölüp parçalamaya çalıştı, Facebook'un kurucusuna dava açtı, Amazon, Apple ve Google'a karşı çeşitli antitröst soruşturmaları başlattı ve onlara karşı davalar açarak savaşını 2024 seçimlerinin yakın zamanına kadar uzattı. Böylece intikamdan korkan büyük teknoloji şirketleri, Trump'ın zaferini kutlamak ve yemin törenine katılmak için acele ederek belki onun intikamını güvence altına almak için fırtınaya boyun eğdiler (kapitalist geleneğe göre kapitalizm korkaktır).
Ancak iktidarı yeniden ele geçiren kapitalist Trump, teknoloji kapitalist sınıfı ile çatışmayı yönetmede farklı bir çizgi izledi; bu çizgi, teknoloji kapitalist sınıfının ve onların büyük şirketlerinin ağırlık merkezlerini dağıtarak etkilerini zayıflatmak için nüfuz etme, kutuplaştırma, yeniden konumlandırma ve yeni teknolojik yapılar oluşturmayı benimsemektedir. Bundan dolayı Trump ile teknoloji ve endüstrinin evliliğinden ortaya çıkan melez bir kapitalist olarak kabul edilen Musk arasında heyecan verici bir ittifak gerçekleşmiştir; (zira elektrikli araç şirketi Tesla ve uzay aracı üreticisi SpaceX'in her ikisinin de Musk'ın askeri-endüstriyel kompleksle bağlantıları vardır; bu ikisinin NASA ve ABD Savunma Bakanlığı ile sözleşmeleri vardır ve en az 15,4 milyar Dolarlık hükümet sözleşmelerine sahiplerdir ki bu da geleneksel kapitalizmle bir kesişme anlamına gelmektedir). Nitekim bu melez evlilik, Trump ve Musk'ın arasındaki çıkarların kesişmesine ve sızma ve kutuplaşmaya yardımcı olmuştur.
Trump'ın başarmaya çalıştığı bir başka şey de, merkezi ve kararı kontrol etmek için (petrol ve gaz, tarım, savaş endüstrileri, havacılık, uzay, bilgisayar endüstrisi, ilaç endüstrisi...) gibi geleneksel kapitalizmin başkenti Teksas eyaletine alternatif bir merkez oluşturmak yoluyla Kaliforniya eyaletinin teknoloji başkenti Silikon Vadisi'ndeki teknoloji sınıfının ağırlık merkezini parçalamaktır. Ayrıca Trump'ın göreve başlamasının ardından duyurduğu Stargate projesi, Japonya'nın 500 milyar dolarlık "SoftBank" Grubu tarafından finanse edilen Teksas merkezli ABD'de gelişmiş bir yapay zeka altyapısı oluşturmayı amaçlamaktadır. Teknolojik operasyona gelince; Musk'ın 2015 yılında Sam Altman ile birlikte kurduğu bu son Amerikan şirketi "OpenEye'a" emanet edildi ve "OpenEye", "SoftBank'ın" işin finansal tarafını üstleneceğini, "OpenEye'ın" ise operasyonel işlemleri denetleyeceğini açıkladı. Dolayısıyla Trump'ın “Stargate-Yıldız Geçidi” projesi, teknolojinin ağırlık merkezini Teksas'taki geleneksel kapitalist sınıfın başkentine taşıyarak finansman ve karar alma süreçlerini kontrol etmeyi ve böylece Silikon Vadisi'nin büyük teknoloji şirketlerinin etkisini sınırlamayı amaçlamaktadır.
Trump'ın gümrük vergisi politikası, dış ticareti kısıtlama, petrol ve gaz üretim projelerini teşvik etme, Amerikan enerji endüstrisi ve “Yıldız Geçidi” projesi gibi yaklaşımlarının tümü kapitalist sınıfına hizmet etmek için olup bugün bu sınıf ve onun büyük kapitalisti Trump, ABD devletini, bu sınıfın çıkarlarına hizmet etmek ve bu çürümüş ve bölünmesinin kokusu hala güçlü ve şiddetli olan kapitalist öğütücüyü yönetmek içindir.
Bu da bu zalim kapitalist köyün halkının daha da çürüyeceği, kokuşacağı, parçalanacağı ve bölüneceği anlamına gelmektedir; zira bu kapitalist köy, hayatta kalmaya değil yok olmaya aday olduğu gibi inşa mahalli değil yıkım mahallidir ve Trump da bunun yıkıcı bir balyozudur. Dolayısıyla bu, Batı meselesi olup onun sisteminin, devletlerinin, medeniyetinin ve yaşamının çürümüşlüğü ve kokuşmuşluğu yaygınlaşıp taşmaktadır; dolayısıyla da Trump onun kokuşmuş salgılarından ve habis tümörlerinden yalnızca birisi olup Batı meselesi uzun ve geniş kapsamlıdır; bu yüzden gelecek kesinlikle Trump'ın yapacağı şeyler değildir; çünkü bu, kapitalist kafir Batı tarafından bir uçurum ve derin bir mezar olarak tasarlanmış olup Trump bunun kazıcılarından sadece biridir. Ama gelecek, vahiy, hidayet ve rehber ümmeti olan İslam ümmetinin, Hakim ve Habir olan Allah'ın tasarlamış olduğu Nübüvvet Hilafeti olan devleti kurmak için azim İslam davetini taşıyan ümmetin hayırlı ve temiz evlatlarının liderliğinde yapacağı şeylerdir; bu da yeryüzünü kâfir ve vahşi kapitalizmin iğrençliğinden temizlemek ve onun yıkıntıları üzerine, yönetenleri ve yönetilenleri yeryüzünde bozgunculuk, büyüklük, zulüm, saldırganlık ve zorbalık istemeyen Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi İslam Hilafetini yükseltmek içindir; zira yöneten ve yönetilenlerin hepsi rablerin Rabbinin kulları olup O'nun hükmüne ve otoritesine boyun eğmiş ve teslim olmuşlar ve O'nun rahmetini ummakta ve azabından korkmaktadırlar; zira onların hepsi Allah'ın kulu ve kölesidir; haydi o zaman azim İslam'a ve onun rahmeti olan Hilafete koşun.
قُلِ اللّهُ يَهْدِي لِلْحَقِّ أَفَمَن يَهْدِي إِلَى الْحَقِّ أَحَقُّ أَن يُتَّبَعَ أَمَّن لاَّ يَهِدِّيَ إِلاَّ أَن يُهْدَى فَمَا لَكُمْ كَيْفَ تَحْكُمُونَ
“De ki: “Allah, Hakk’a hidayet eder (ulaştırır). Öyleyse Hakk’a hidayet eden (ulaştıran) mı tâbî olunmaya daha lâyıktır (daha çok hak sahibidir) yoksa hidayete erdirilmedikçe, kendisi hidayete eremeyen kimse mi?” Artık size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?” [Yunus 35]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Münâcî Muhammed