Pazartesi, 03 Ramazan 1446 | 2025/03/03
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Ufukta Hilafetin Sabahı Beliriyor!

İslam ümmeti, kapitalist Batı medeniyetinin yozlaşmış gerçekliğinin ifşa olmasının ve onun insanlığa liderlik etmede başarısızlığının ortaya çıkmasının ardından Hilafetin sabahının doğmasına ve kapitalist Batı medeniyetinin batışına her zamankinden daha fazla yaklaşmıştır; zira yüzyıllardır dünyaya hâkim olan kapitalizm, savaşlar, yıkım, sömürgeleştirme ve zulümden başka bir şey getirmemiştir.

Gazze halkı, dünyanın en büyük gücü olan Amerika'nın liderliğinde tüm şer güçlerinin bir araya geldiği vahşi bir askeri makine karşısında efsanevi bir kararlılık göstermiş ve bununla birlikte onların yaptıkları ölüm ve yıkımın boyutuna rağmen Gazze halkının iradesini kıramamışlar ya da onları yurtlarından söküp atamamışlardır. Bu da ümmetin, aşağılık yöneticilerinin prangalarından kurtulduğu zaman, düşmanlarına karşı koymaya, liderlik ve egemenlik konumuna geri dönmeye muktedir olduğuna delalet etmektedir.

Kapitalizm artık son demlerini yaşıyor

Bugün dünya, uluslararası dönüşümlerin ve çatışmaların kritik bir aşamasına tanıklık etmektedir; zira İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana dünyaya liderlik eden Amerika, giderek artan iç ve dış krizlerle karşı karşıya kalırken zulüm ve zorbalığına karşı halkların sesleri de protestolarla yükselmektedir. Ayrıca kapitalizm, istikrarı sağlamada başarısız olmuş ve kendisinin açgözlülüğe ve halkların köleleştirilmesine dayandığını ve diğerlerinden önce kendi ülkelerine yoksulluk, sömürü ve ekonomik ve insani krizler getirdiğini kanıtlamıştır.

Bugün, dünyanın hiçbir yöneticisine saygısı olmayan, kibir ve küstahlığıyla bilinene yeni Amerikan başkanı, tıpkı daha önce Sezarların, Romalıların ve Perslerin yıkımında olduğu gibi, Allah'ın izniyle sömürgeci Amerikan tarihinin son bölümünü yazmak için sahneye çıkmıştır. Zira haksız gümrük vergileri koymaktan, ulusal güvenlik bahanesiyle Amerika'ya toprak ve ada ilhak etme girişimlerine kadar bu tiranın almış olduğu kararlar, bu rejimin çırpınışının ve halklar ve milletler pahasına bile olsa bir şekilde bekası için çabaladığının bir kanıtıdır.

Bu tiranların politikası işte budur ve dinin devletten ayrılmasına dayanan ve güç ve çıkar dilinden başka bir şey bilmeyen kapitalist sistemiyle ve zayıfların pahasına güçlülere hizmet etmek için insanın koymuş olduğu yasalarla yöneten Batı medeniyeti işte budur. Ancak bu çalkantılı dünyanın ortasında, her geçen gün hızlanan olaylarla birlikte ufukta, Amerika ve büyük güçler arasında, hatta bizzat ülkelerin kendi aralarında yeni çatışmalar belirmekte olup bu da mevcut dünya düzeninin yakın bir zamanda çökeceğinin habercisidir.

İslam karşısında Batı... Kaçınılmaz bir medeniyet çatışması

Hiç şüphe yok ki halklar, özellikle de Batı'nın çöküşünün ve zorbalığının boyutlarının farkına varan Müslüman halklar bu değişimlerden etkilenecektir. Nitekim Batı'nın, fikri ve siyasi özgürlükleri desteklediği ya da insan, kadın ve çocuk haklarını korumaya çalıştığı yönündeki iddialarının sahteliği ifşa olmuştur; oysa hakikatte Batı, sadece anormalliği, sapkınlığı ve selim fıtrata aykırı olan her şeyi desteklemekte ve halkların kontrol edilmesini ve servetlerin yağmalanmasını pekiştirmektedir.

Batı ile İslam arasındaki çatışma sadece siyasi bir çatışma değildir, bilakis adalete davet eden İslam akidesi ile zulme ve sömürüye dayanan küfür akidesi arasındaki medeniyet (hadarat) çatışmasıdır. Batı, İslam'ın kapitalizmin gerçek bir alternatifi olduğunun farkına varmıştır; bu nedenle İslam'ın yönetime geri dönmesini engellemek için var gücüyle çalışmakta ve bu bağlamda ümmete baskı yapma ve Müslüman ülkeleri kendi hegemonyası altında tutmak konusunda kendi araçları olan Müslüman ülkelerin başındaki ajan yöneticileri kullanmaktadır.

Ancak İslam ümmeti diğer milletler gibi değildir; zira o, akidesini insanlığa bir risalet olarak taşıyan azim bir ümmettir. Nitekim Nebi Sallallahu Aleyhi Aleyhi ve Sellem şöyle buyurduğunda bu ümmetin dünya liderliğine geri döneceğini müjdelemiştir: ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ Sonra (yeniden) Nübüvvet Minhacı üzere (Raşidi) Hilafet olacaktır.” Ayrıca bu, Allah’ın mümin kullarına yönelik bir vaadidir ve bu, asla yalanlanamayacak bir vaattir. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَعَدَ اللهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْAllah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına dair vaatte bulunmuştur.” [Nur 55]

Hizb-ut Tahrir… Halkına asla yalan söylemeyen bir liderdir.

Hizb-ut Tahrir ümmet arasında ümmetle birlikte çalışmakta olup Hizb-ut Tahrir, açgözlü kapitalizmin ateşiyle yanıp kavrulan ve Allah'tan korkmayan ve ümmetlerinin kaderini umursamayan ajan yöneticilerin benimsediği, aksine Batı hegemonyasını pekiştirmek ve ümmetin servetlerini yağmalamak için laik ve münafıklardan oluşan araçlarının kullandıkları dini hayattan ayıran medeniyetin hegemonyasının sonuçlarının acısını çeken ümmetin bir parçasıdır.

Hizb-ut Tahrir, lider İslami bir proje taşımakta ve İslam'ın metodunu taşımaları ve Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti'ni kurmaları amacıyla Müslümanların orduları içindeki samimi güç ve kuvvet ehlini harekete geçirmek için çalışmaktadır. Bu ise Allah'ın Kitabı ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sünnetinden istinbat edilmiş/çıkarılmış anayasaya dayanan mütekamil bir proje olup bu anayasa da, Allah ve Rasulü'nün razı olduğu ve Allah'ın üstün kıldığı bir insan olması vasfıyla insana saygı duyan alemlerin Rabbinin şeriatıyla nimetlenlemeleri için tüm insanlar arasında İslam'la yönetecek olan bir anayasadır.

Bugün ümmet, yeni bir aşamanın eşiğinde durmakta olup Hilafet ise ulaşılamaz bir hayal değildir, aksine ümmetin zaferin sebeplerine bağlanması ve devleti kurma konusunda Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in metoduna tabi olması durumunda gerçekleşmesi yakın olan bir gerçekliktir; tıpkı Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in, güç ve kuvvet ehlinin kendisine nusret vermesinin ardından Medine'de kurduğu gibi. Bu yüzden bugün ümmetin, İslam'ın otoritesini yeniden tesis etmek ve Allah'ın Kitabı ve Rasulü'nün sünneti ile hükmedecek Hilafet Devleti'ni kurmak için ciddi bir şekilde çalışması gerekmektedir.

Ey İslam ümmeti... Artık uykunuzdan uyanın

Askeri ve ekonomik gücüne rağmen Batı, zayıflık ve çöküş aşamasına gelmiş olup Amerika ve Avrupa'nın tanık olduğu siyasi ve ekonomik krizler, bunun en büyük kanıtıdır. Dolayısıyla Batı, ne kadar komplo kurarsa kursun, ümmetin kalkınmasını, dinine geri dönüşünü ve İslam'ın yönetiminin kurulmasını asla engelleyemeyecektir.

Ey İslam ümmeti, izzetinizi yeniden elde etmenizin ve Allah'ın hükmüne geri dönmenizin zamanı gelmiştir; zira dini ikame edecek, ülkeyi özgürleştirecek, izzeti yeniden tesis edecek, sizleri yeniden dünya liderliğine geri döndürecek ve yeryüzünü Rabbinin nuruyla parlatacak olan sadece Hilafettir. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ Biz seni ancak âlemlere rahmet olsun diye gönderdik.” [Enbiya 107]

Haydi çalışın ey Müslümanlar, haydi nusret verin ey samimi subaylar; şüphesiz Allah’ın yardımı yakındır ve Allah’ın izniyle Hilafet kurulacaktır.وَاللهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ “Muhakkak ki Allah emrinde galiptir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” [Yusuf 21]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Selman Faris – Mısır

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER