Pazar, 22 Rebiu’l Evvel 1447 | 2025/09/14
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Yahudilerle Savaşmak, Nasıl İslam'ı Taşımaya ve Onunla Yönetmeye Muktedir Olan Bir Ümmet Meydana Getirmeye Neden Olabilir?

  • Kategori Makaleler
  •   |  

Yahudilerle Savaşmak, Nasıl İslam'ı Taşımaya ve Onunla Yönetmeye Muktedir Olan Bir Ümmet Meydana Getirmeye Neden Olabilir?

Bugün ümmet, Allah'ın hükmünün, şeriatının ve bu hükümlerin kendilerine öğretilmemesinin kurbanı olan, bu nedenle de cihadın farziyeti, onunla amel etme ve cihadın keyfiyeti de dahil olmak üzere farzların tamamını veya bir kısmını bilmekten uzak yaşayan çocuklarının sınavından geçiyor; dolayısıyla hiç kimse ümmete, zafere giden yolun nasıl olduğunu ve onlara yapmaları gereken sebeplerin neler olduğunu sunmamıştır. Oysa bunlar, ümmetin evlatlarının Allah'ın emrinden saptıkları veya ona muhalefet ettikleri zaman onları terbiye edip eğitecek iktidarda Müslüman bir liderliğinin olmadığında zafere hazırlanmak, ardından iktidar ve istihlafı gerçekleştirmek için gerekli olan görevlerdendir; aynı şekilde bunlar, kendisinden kaçışın olmadığı bir çatışma arenası için konulmuş olup bu sıkıntılarla birlikte artık kurtuluş yolunu görmenin zamanı gelmiştir; bu basiretle birlikte ümmet, iman olarak nefsini hazırlamış ve zafere giden yolda en önemli unsur olan imanın sağlamlığı ve gücü kendisine rehberlik etmeye başlamış olur.

Eğer ümmet, düşmanını, işbirlikçilerini ve gücünün nedenlerini tespit etmeye ciddi bir şekilde karar verir, bunlarla nasıl karşılaşacağına ve tüm ciddiyetiyle savaşmanın ve bu savaşa para ve nefsini teslim etmenin kaçınılmazlığına ve bunun hak ile batıl arasındaki belirleyici bir savaş olduğuna odaklanırsa, o zaman Allah'a itaat etmek ve bunun için samimiyet ve memnuniyetle çalışmak gerektiğini anlar.

Allah'ın kudretine iman eden ve O'nun dışında hiç kimseyi dost edinmek istemeyen her Müslüman, Yahudilerle savaşmanın ve bu savaşa hazırlanmanın yolunun, zafere ve iktidara giden yol olduğuna ikna olmalıdır. Bu yüzden bütün Müslümanların kalbinde, sadece Allah'ın hükmünü talep etme samimiyeti ve bu yolun başlangıcının bütün engelleri ortadan kaldırmak olduğu istikrar bulması gerekir. Böylece düşmanlarının, Müslüman ülkeleri bölen, muhlis kişileri hapseden, Müslümanların evlatlarını yozlaştıran, paralarını kafir Batı'nın projelerine harcayan, bu hedefleri ve projeleri koruyan ve bunlar için istihbaratlarını ve planlarını kolaylaştıran ajanlar türeten yöneticiler olduğunu bilirler.

Üstelik bu yöneticiler, bu kurtuluş, zafer ve iktidar için çalışan muhlislerin elinde olması gereken güce prangalar vurmuşlardır; bu yüzden Müslümanların, bu yöneticilerden ve onların kontrollerinden kurtulmanın bir yolunu bulmaya kararlı olmaları ve yöneticilerin, hazırlığın ikinci unsuru olan orduların eğitim ve silah anlamındaki gizli gücü üzerindeki prangalarını kırmaları gerekmektedir. Böylece bu orduların evlatlarında, Gazze halkı ve onların sebatı ve Şam halkı ve onların sebatı gibi sadıkların deneyimleriyle karşılaştıklarından dolayı psikolojik olarak cihat yönünde bir motivasyon gerçekleşecektir.

İslam ümmetinin üzerine düşen, yöneticileriyle yüzleşmesi, onları ifşa etmesi ve onların yönetimlerini ortadan kaldırmak ve onun enkazı üzerine İslam'ın yönetimini kurmak için çalışmasıdır.

Dolayısıyla Müslümanların, Yahudilerin projesinin Batı'nın projesi ve onların Müslüman ülkelerdeki umudu olduğunu ve bu proje ortadan kalktığında bunun Batı için bir yenilgi olacağını ve Müslümanların başındaki yöneticilerin bu projeyi korumak için Batı'nın ajanları olduğunu anlamaları gerekmektedir. Ayrıca Müslümanların, Yahudilerle savaşmak ve Allah Subhanehu'nun emrini yerine getirmek için tüm araçlarla çalışmayı ihmal etmemeleri gerekir. Tıpkı Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğu gibi: لَا تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يُقَاتِلَ الْمُسْلِمُونَ الْيَهُودَ فَيَقْتُلُهُمْ الْمُسْلِمُونَMüslümanlar Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Bu savaşta Müslümanlar Yahudileri öldürürler.

Allahu Teala şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انْفِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الْأَرْضِ أَرَضِيتُمْ بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الْآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الْآخِرَةِ إِلَّا قَلِيلٌ * إِلَّا تَنْفِرُوا يُعَذِّبْكُمْ عَذَااباً أَلِيماً وَيَسْتَبْدِلْ قَوْماً غَيْرَكُمْ وَلَا تَضُرُّوهُ شَيْئاً وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌEy iman edenler! Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir. Eğer Allah, yolunda sefere çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir toplum getirir. Siz ise O’na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” [Tevbe 38-39]

Bu savaştan ve bu kafir projenin yıkılmasından sonra, Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet olacaktır; böylece Müslüman ülkelerdeki bu büyük savaşın sonucunda da Allah'ın şeriatı hakim olacaktır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ümmü Osman Sebatin – Mübarek Toprak (Filistin)

Devamını oku...

Gazze ve Yemen'deki Müslümanların Kanı Hilafet Devleti Dışında Durdurulamayacaktır!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Gazze ve Yemen'deki Müslümanların Kanı Hilafet Devleti Dışında Durdurulamayacaktır!

Haber:

Sağlık ve Çevre Bakanlığı, ABD'nin sivillere yönelik saldırısında hayatını kaybedenlerin sayısının 370'e ulaştığını ifade etti; bakanlıktan yapılan açıklamada, 16 Mart'tan 14 Nisan'a kadar ABD'nin saldırısı sonucu şehit ve yaralı sayısının, aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu 123'ü şehit olmak üzere 370'e ulaştığı belirtildi.(Saba Haber Ajansı, 14/4/2025)

Yorum:

Vahşi Yahudi varlığının Gazze'deki kardeşlerimize yönelik saldırganlığının devam etmesinin ve saldırganlığın sonucunun, Amerika'nın mutlak desteğiyle 7 Ekim 2023'ten bu yana 50.983 şehit ve 116.274 yaralıya yükselmesinin gölgesinde, Müslümanların başındaki yöneticiler Müslümanları ve mustazafları desteklemek için gerçek herhangi bir eylemde bulunmadılar ve sadece yetersiz tutumlar gördük. Husi grubu onları desteklemek için şeklen bile olsa harekete geçtiğinde, Haçlı Amerika, bir Müslümanın başka bir ülkedeki bir Müslümanı destekleyebileceğinin söylenmesinden hiç hoşnut olmamıştır.

Amerika'ya körlük ve kibir isabet ettiği ve ümmet içindeki azim ve iradeyi kırmaya çalıştığı açık ve net bir şekilde ortaya çıkmıştır; bu yüzden Amerika, Gazze'deki kardeşlerimize karşı maymun ve domuzların kardeşlerini her şeyiyle desteklemekten, askeri veya sivil hedef ayrımı yapmadan acımasızca öldürüp zulmetmekten, bilakis İslam'a ve Müslümanlara karşı düşmanlık için tüm imkânlarını seferber etmekten ve arkasındaki Haçlı dünyası ile birlikte, Müslümanlara yönelik bakışlarının aynı olduğunu ve bunun da çok yakın bir gelecekte medeniyetlerini yok edecek bir alternatif olmasından dolayı İslam'a karşı mutlak düşmanlık olduğunu teyit etmekten hiç çekinmemiştir.

Gazze'de, Yemen'de ya da başka bir ülkede dökülen Müslümanların kanı, Haçlılar ile Yahudilerin ittifakını, aralarındaki akidevi düşmanlığı, Müslümanlara karşı birbirlerini desteklediklerini gördüğü halde ümmeti yüzüstü bırakmakta ısrar eden ahmak yöneticilerin boynundadır.Bu kanlar, yıpranmış ajanların tahtlarının devrilmesinin, aşağılık komplolarının dinamitlenmesinin ve onları ahiretten önce bu dünyada yakacak ateşin başlangıcıdır. Bu tertemiz kanın meyvesini, Allah'ın izniyle yakın gelecekte Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet kurulup mazlumları desteklemek, Mescid-i Aksa'yı ve Müslüman ülkelerde gasp edilen her karış toprağı kurtarmak için cihat sancağını dalgalandıracak adil bir İmama biat edildiğinde toplayacağız.

Allahu Teala şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تَنْصُرُوا اللهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْEy iman edenler! Eğer siz Allah’a (Allah’ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı sabit kılar.” [Muhammed 7]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Sadık Es-Sarari– Yemen

Devamını oku...

Körü Körüne Batı’nın Yörüngesinde Dönmek!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Körü Körüne Batı’nın Yörüngesinde Dönmek!

Haber:

Suriyeli bir bakan: Ülkemiz herhangi bir dine ya da mezhebe ait değildir... Hükümet yeterlilik temelinde kurulmuştur. (Arabi 21)

Yorum:

Laiklerin bağırıp çağırdıkları ilk şey, mezhepler arasında eşitlik ilkesi, küçük etnik grupların haklarının yanı sıra insan, kadın, çocuk ve benzeri haklarının korunmasıdır.Bu sloganlar, özellikle kafir Batı'nın Gazze'deki kardeşlerimize yönelik acımasız savaşında gerçek maskesini ortaya çıkarmasından, kamuoyunu hiç umursamadan savaşa doğrudan destek vererek dişlerini göstermesinden, hakkında bahsettikleri sözde Suriyeli “azınlıklara” zorbalık yapmasından, yarım asır ve daha uzun süredir Müslümanlara karşı kibirli ve küstah davranmasından ve Müslümanların haklarını talep eden bir kimseyi duymadığımızdan dolayı tüm dünya ve Müslümanlar nezdinde parlaklığını yitirmiştir. Artık Müslümanlar, on dört yıl süren katliamların, yerinden edilmelerin ve hapis cezalarının ardından üzerlerindeki zillet örtüsünü atmış olup ümmetin de tek bir talebi vardır ki o da, Allah’ın indirdikleriyle hükmetmektir. Zira ümmetin artık bilinci artmış ve uluslararası sistemin hakikatini ve onun İslam'a yönelik gerçek düşmanlığını öğrenmiştir.

Tüm bunlardan sonra yeni hükümet aynı kurnazlığa geri dönüyor; zira teknokrat bir hükümetle Müslümanların duygularını okşuyor, bunun ümmetin kalkınması için en iyi çözüm olduğunu iddia ediyor ve bunu pazarlıyor!

Batılı ülkeler tarafından talan edilen zenginlik kaynaklarına sahip olmayan bir Enerji Bakanı'nın mühendis ya da uzman olmasının bu ümmete ne faydası var ki?!Sadece Batı'nın kalıntılarını konuşan, homoseksüelliği, eşcinselliği, dinler arası diyaloğu teşvik eden ve İslam'la savaşan “Sosyal” İşler Bakanı'nın belli bir uzmanlığa sahip olmasının bir Müslüman için ne önemi var ki?!

Bizler bu tür kişiliklere, çocuklarımızı ve kadınlarımızı nasıl güvenebiliriz?!Bu tür kişilerin, şehitlerin ve mücahitlerin kanı üzerinden yükselmesini nasıl kabul edebiliriz?!Gazze'deki kardeşlerimizi desteklemek ve Beytül Makdis'i kurtarmak için ordunun harekete geçmesine dair için bir fetva yayınlamayan Suriye baş müftüsünün, prestijli bilimsel bir konuma sahip olmasının bir Müslüman için ne önemi var ki?!

Suriye'deki yeni hükümet, ümmetin taleplerine kayıtsız kalmakta ve ajan Arap devletlerindeki muadilleriyle aynı çizgide ilerlemektedir;zira bazen ABD başkanlığını tebrik edip bazen Mısır ajanını övmekte olup yeni yönetim olarak alnına Batı için ajanlık damgası vurmak için Yahudi varlığına karşı en ufak bir tavır bile almamaktadır.Buradan, on dört yıl boyunca sloganları Allah'ın şeriatının hakim olması olan mücahit Müslümanlara, tüm İslam ümmetini kalkındıracak ve Beyt El-Makdis'i kurtaracak olan İslam'ın yönetimi dışında hiçbir şeyi kabul etmemeleri çağrısında bulunuyoruz.

Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَأَنِ احْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللهُ وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ وَاحْذَرْهُمْ أَنْ يَفْتِنُوكَ عَنْ بَعْضِ مَا أَنْزَلَ اللهُ إِلَيْكَ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَاعْلَمْ أَنَّمَا يُرِيدُ اللهُ أَنْ يُصِيبَهُمْ بِبَعْضِ ذُنُوبِهِمْ وَإِنَّ كَثِيراً مِنَ النَّاسِ لَفَاسِقُونَAralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet ve onların arzularına uyma. Allah’ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni saptırmamalarından sakın. Eğer (hükümden) yüz çevirirlerse bil ki (bununla) Allah ancak, günahlarının bir kısmını onların başına bela etmek ister. İnsanların birçoğu da zaten yoldan çıkmışlardır.” [Maide 49]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ümmü Ahmed Asaf – Mübarek Toprak (Filistin)

Devamını oku...

İhanetlerin Biri Bitiyor Diğeri Başlıyor!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

İhanetlerin Biri Bitiyor Diğeri Başlıyor!

Haber:

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, katıldığı bir televizyon programında, Türkiye ile “İsrail'in” Suriye'de sıcak çatışmaya girme ihtimali olup olmadığı sorusuna "Suriye'de herhangi bir ülkeyle çatışma niyetimiz yok." diye cevap verdi.

Yorum:

Dışişleri Bakanı Fidan konuşmasının devamında ise "Biz bize saldırmayan hiçbir ülkeye açıktan saldırmayız. Bize komşu olan bir ülkede bize de etkisi dokunacak zararı dokunacak bir istikrarsızlık alanı ortaya çıkıyorsa biz buna seyirci kalamayız. Bununla ilgili atılması gereken başta diplomatik adımlar olmak üzere adımlarımızı atarız" ifadelerini kullandı.

Hakan Fidan’ın bu açıklamasının Amerikan Başkanı Trump ile Netanyahu’nun Beyaz Saray’da görüşmesinin ardından gelmesi dikkat çekti. İşgalci Yahudi varlığı başbakanı Netanyahu ile görüşmesinde, Türkiye ile "çok iyi ilişkileri" olduğuna dikkat çeken Trump, Suriye'de, Türkiye ve “İsrail” arasında aracılık yapabileceğini belirterek, "Az önce Başbakan'a, Bibi'ye (Binyamin Netanyahu) Türkiye ile bir sorununuz olursa, gerçekten çözebileceğimi düşünüyorum' dedim. Biliyorsunuz, Türkiye ve lideriyle çok çok iyi ilişkilerim var, bence çözebiliriz."

Netenyahu ise buna karşılık "Suriye'nin hiçbir ülke tarafından “İsrail'e” karşı bir saldırı üssü olarak kullanılmasını istemediğini, Türkiye ile herhangi bir çatışmadan kaçınmak istediklerini, Trump'ın Erdoğan ile arası iyi olduğunu, bu konuda kendilerine yardım etmek istediklerini, Türkiye ile bu çatışmayı nasıl önleyebileceklerini ve son olarak ABD başkanından daha iyi bir orta yol bulucu olamayacağını düşündüğünü” söyledi.

Hakan Fidan işgalci Yahudi varlığına her türlü desteği veren, Gazzeli Müslümanların katledilmesinde en az “İsrail” kadar bu katliam ve soykırıma ortak olan, dünyayı terörize eden Amerika başkanından arabulucu olmasını istemek, ondan medet ummak tam bir siyasi körlük, akıl tutulması ve açık bir ihanettir. Yörüngesinde hareket ettikleri Amerika’nın talimatları çerçevesinin dışına çıkma cesaretini dahi ortaya koyamıyorlar. Ondan izinsiz tek bir adım dahi atamıyorlar, açıklama yapamıyorlar. Çünkü bu gibi adamlar Amerika’yı dirilten ve öldüren olarak görüyorlar. 

Yine konuşmasının devamında “İsrail” ile normalleşme konusuna değinen Fidan, bu konuda şunları söyledi:

“Normalleşme konusunu şöyle izah etmek lazım. Yani Suriye üzerinden Türkiye-‘İsrail’ normalleşmesini ve normalleşmemesini tanımlamak şu an itibariyle büyük ölçüde eksik bir konu. Zaten Cumhurbaşkanımız iradesini o şekilde ortaya koydu. Biz ticari ilişkiyi kesiyoruz, Büyükelçimizi geri çekiyoruz, Gazze'de ateşkes sağlanıp, insani yardımlar başlayana kadar" bu işgalci varlık ile normalleşme sürecine girilmeyeceğini ifade etti. Bu söylem Gazze’de 555 gündür devam eden vahşi katliamlara rağmen soykırımcı ‘İsrail’ ile “normalleşme” kapısının açık tutulacağının kahredici ve utanç verici ifadeleridir. İşte bu tür korkak ve cılız açıklamalar yüzünden terör şebekesi işgalci varlığı hem Gazze’de hem de Suriye’de çok rahat bir şekilde katliam ve soykırıma devam ediyor.

Bu bir taraftan. Diğer taraftan ise ihanetler bitmek tükenmek bilmiyor. Bu defa da Milli Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk, haftalık bilgilendirme toplantısı yaptığı konuşmasında, “İsrail’i” iyi komşuluk prensiplerine uygun hareket etmeye ve Suriye’nin istikrar ile güvenliğine katkı sağlamaya davet ettiklerini söyledi.

Aynı şekilde Milli Savunma Bakanlığı kaynakları "Suriye'de istenmeyen olayların yaşanmaması için bir çatışmasızlık mekanizması kurulması konusunda Azerbaycan'da ilk teknik görüşme yapıldığını, çatışmasızlık mekanizmasının kurulması için çalışmalara devam edileceğini" söylediler.

Bu tür açıklamalar aylardır katledilen, zulme uğrayan, zoraki göçe tabi tutulan Gazzeli Müslümanlara ve Filistin’e büyük bir ihanettir. Bununla birlikte büyük bir soykırım gerçekleştiren terör şebekesi “İsrail’e” açık bir destektir. Şimdiye kadar yapılan tüm katliam ve mezalimin üzerinin örtülmesi ve görmemezlikten gelinmesi demektir.

Hâlbuki tüm bu açıklamaların hilafına, Müslümanların intikamını Yahudi kâfirinden alacak, ona dünyayı dar edecek, mübarek Filistin topraklarından bu mutant varlığın kökünü kazıyacak ve şimdiye kadar Müslümanlara yapılan zulmün hesabını soracak orduların Gazze’ye sevk edilmesi olmasıydı. Ama heyhat bunlarda bu cesaret nerede!

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Yılmaz Çelik

Devamını oku...

El Vakiye TV: Hizb-ut Tahrir Bildirisi; Ey Ordular! “Size ne oldu ki “Allah yolunda savaşa çıkın” denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz.” [Tevbe 38]

  • Kategori El Vakiye TV
  •   |  

El-Vakiye TV
Hizb-ut Tahrir Bildirisi:
Ey Ordular! “Size ne oldu ki “Allah yolunda savaşa çıkın” denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz.” [Tevbe 38]


Sunan: Müh. Selahaddin Adada
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Müdürü

Bildiriyi Okumak İçin Tıklayınız

Çarşamba, 19 Ramazan 1446 Hicri - 19 Mart 2025 Miladi

Daha fazlası için TIKLAYINIZ

el vakiye tv

#طوفان_الأقصى
#الجيوش_إلى_الأقصى
#الأقصى_يستصرخ_الجيوش
#AksaTufanı
#OrdularAksaya
#ArmiesToAqsa
#AqsaCallsArmies

el vakiye tv

Devamını oku...

Pakistan: “Eğer Allah, yolunda sefere çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir toplum getirir.”

  • Kategori Pakistan
  •   |  

Hizb-ut Tahrir/ Pakistan Vilayeti:

[إِلَّا تَنفِرُوا۟ يُعَذِّبْكُمْ عَذَابًا أَلِيمًۭا وَيَسْتَبْدِلْ قَوْمًا غَيْرَكُمْ]
“Eğer Allah, yolunda sefere çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir toplum getirir.”
[Tevbe Suresi 39]

31 Mart 2025'te Yahudi ordusu Refah ve yakın bölgeleri kapsayan kapsamlı bir tahliye emri yayınladı. Ey Müslümanların orduları! Düşmanınız savaşın kızıştığını ilan etti ve siz on sekiz ay geçmesine rağmen henüz savaşa katılmadınız bile! Mısır'ın zalim Firavun'unun generali Haman, ordusuyla birlikte şimdi cehennem ateşindedir. Zalimlere itaat etmek Allah'ın huzurunda bir mazeret değildir. Orduları bugünkü Firavunların yükünden kurtarın. Bir Raşid Halife atayın ve Gazze'ye destek için seferber olun. Yoksa Haman ve ordusuna katılmayı mı bekliyorsunuz? Yoksa yerinize sadece Allah'tan korkanların geçmesini mi bekliyorsunuz?

#TimeforKhilafah

Hizb-ut Tahrir Pakistan Vilayeti Medya Bürosu

Çarşamba, 4 Şevval 1446, 2 Nisan 2025

pakistan vilayeti

#طوفان_الأقصى
#الجيوش_إلى_الأقصى
#الأقصى_يستصرخ_الجيوش

#AksaTufanı
#OrdularAksaya
#ArmiesToAqsa
#AqsaCallsArmies

pakistan vilayeti

İlgili Bağlantılar:

E- mail: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.          WhatsApp: +967 713 645 449

pakistan vilayeti

Devamını oku...

Gazze’deki Çocuk Soykırımı, Yalnızca Müslüman Ordularının Harekete Geçmesiyle Son Bulabilir

UNICEF, 31 Mart’ta yaptığı açıklamada, Yahudi varlığının 18 Mart’ta Gazze’ye yönelik yoğun hava bombardımanına yeniden başlamasından bu yana 320’den fazla çocuğun şehit olduğunu, 600’den fazla çocuğun da yaralandığını bildirdi. Bu, son on gün içinde her gün yaklaşık 100 çocuğun bu vahşetin kurbanı olduğu anlamına geliyor. Açıklamada, “Bu çocukların büyük kısmının yerinden edildiği ve geçici çadırlara ya da hasarlı evlere sığınmak zorunda kaldığı” belirtildi. Ne yazık ki bayram gününde de onlarca çocuk şehit oldu ve 3 Nisan’da Kuzey Gazze’de evlerinden edilen ailelere yuva olan Dar el-Erkam okuluna yapılan bir hava saldırısında çok daha fazla sayıda çocuk şehit düştü. Ekim 2023’ten bu yana 17.400’den fazla çocuk şehit oldu ve çok sayıda çocuk hala enkaz altında bulunuyor. Korkunç gerçek şu ki; son 18 ayda her 45 dakikada bir çocuk öldürülmüş ve günlük ortalama 30 masum yavru hayatını kaybetmiştir. Bu çocukların %30’u beş yaş altındadır. Bütün bunlara ek olarak, suçlu Yahudi varlığının gıda, ilaç ve diğer temel ihtiyaçların Gazze’ye girişini engellemesi yüzünden çocuklar arasında dehşet verici bir açlık, yetersiz beslenme ve önlenebilir hastalıklar kol geziyor. Bu durum da maalesef çocuk ölümlerine yol açıyor. “Save the Children” kuruluşuna göre, Batı Şeria ve Gazze Şeridi şu anda çocuklar için dünyanın en tehlikeli yerleri olarak sınıflandırılmaktadır. Gazze halihazırda dünya genelinde en yüksek çocuk yetersiz beslenme oranına sahip.

Filistinli masum çocukların maruz kaldığı bu soykırım, Batılı hükümetlere ve onların Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi aygıt ve kuruluşlarına bel bağlayarak sona erdirilemez. Bu devletler ve kuruluşlar, işgalin toplu katliam suçları işlemesini engelleme konusunda ne kadar yetersiz ve isteksiz olduklarını defalarca kanıtlamışlardır. Batılı güçlerin egemen olduğu ahlak yoksunu bu küresel sistemde, Yahudi varlığının Filistin halkına karşı işlediği vahşetler için hiçbir kırmızı çizgi bulunmamaktadır. Hatta bu vahşetin işlenmesinde kullandığı silahların tedarikinin durdurulması bile söz konusu olmamıştır. Bu soykırım, Müslüman orduları ümmetlerini savunmak ve bu kanserli varlığı ortadan kaldırmak üzere harekete geçmediği sürece sona ermeyecektir.

Bu nedenle, Müslüman alimlere, cami imamlarına, medya kuruluşlarına, gazetecilere, etkili şahsiyetlere ve bu katliamı sona erdirmeyi ve Filistin topraklarının tamamının kurtuluşuna tanık olmayı samimiyetle arzu eden her Müslümana çağrıda bulunuyoruz: Ordulara Gazze halkını savunmak için derhal harekete geçmeleri, ülkelerimizdeki bu hain liderleri ortadan kaldırmaları ve enkazları üzerinde Sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in tanımladığı gibi ümmetin kalkanı ve koruyucusu olan Hilafeti kurmaları yönünde baskı yapın.

إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ “İmam ancak bir kalkandır. Arkasında savaşılır ve onunla korunulur.”

Müslüman ordularına da diyoruz ki: Filistin’deki halkınız katledilirken gölgede kalmaktan utanmıyor musunuz? Askerî onurunuz nerede? Müslümanları, topraklarını ve dinlerini savunmayacaksanız bu silahların ne anlamı var?! Rabbinizin şu sözü sizi korkutmuyor mu?

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انفِرُواْ فِي سَبِيلِ اللهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الأَرْضِ أَرَضِيتُم بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الآخِرَةِ إِلاَّ قَلِيلٌ“Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir.” [Tevbe 38] Geride ne bırakacaksınız? Tarih sizi nasıl hatırlayacak? Acaba Mescid-i Aksa’dan ve mübarek Filistin’den vazgeçen, Müslümanları yalnız bırakan biri olarak mı, yoksa Mescid-i Aksa’yı özgürleştiren, Müslümanların güvenlik ve emniyetini sağlayan biri olarak mı hatırlanacaksınız? Bu nedenle bu despot yöneticilere arka çıkmayı bırakın ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmak için günümüzün Ensar’ı olun ki hem bu dünyada izzete hem de ahirette büyük bir sevaba nail olasınız.

Devamını oku...

Gazze’nin Hakkı, Yalnızca Bir Günlük Öfkeyle Geçiştirilemeyecek Kadar Büyüktür

  • Kategori Filistin
  •   |  

Ey dünyanın dört bir köşesindeki Müslümanlar! Sokaklara dökülmeniz, yürüyüşler düzenlemeniz, grev ve sivil itaatsizlik çağrıları yapmanız, Gazze’yi ve çektiği acıları unutmadığınızı, bu vahşet tablosuna alışmadığınızı, düşmanın daha da azgınlaşması karşısında hayatınıza normal bir şekilde devam etmeyi kabul etmediğinizi gösteriyor. Ayrıca bu eylemleriniz, yöneticilerin ihanetten suç ortaklığına varan tutumlarını da asla onaylamadığınızı ortaya koyuyor. Ama ne acıdır ki Gazze, hemen yanı başındaki kardeşlerinin gözleri önünde, nefes almayı imkânsız kılan bir kuşatma ile her an can alan korkunç bir katliamın pençesinde sıkışıp kalmış durumda.

Ey sokaklara çıkıp öfkelerini haykıran Müslümanlar! Gazze’nin sizin üzerinizdeki hakkı, yalnızca bir gün yürüyüş yapmaktan veya grev düzenlemekten çok daha büyüktür. Gazze’nin sizin üzerinizdeki hakkı, yalnızca saldırıları kınamak ve saldırıları durdurmak için çağrıda bulunmaktan çok daha derindir. Gazze’nin sizin üzerinizdeki hakkı, ablukanın kaldırılmasını, içeriye yiyecek, ilaç ve kefen sokulmasını talep etmekten bile daha büyüktür. Gazze halkının sizin üzerinizdeki hakkı, düşmanlarını başlarından defetmeniz, onlara uzanan şer ellerini kesip atmanız, İslam ülkelerinden geçen ölüm koridorlarını ve ikmal hatlarını kesmenizdir! Allah’ın sizden razı olacağı Gazze’nin hakkı, askerlerinizi samimi mücahitler gibi kurtuluşa doğru seferber etmenizdir! Şüphesiz Gazze’nin sizin üzerinizdeki hakkı, kışlaların şahlanıp boşaldığını, askerlerin yüzlerini Mescid-i Aksa yönüne çevirdiklerini, Allah’ın adını anarak düşman kalelerini -Mescidi Aksa kurtuluncaya kadar- top ve uçaklarıyla dövdüklerini görene dek durmamanızdır!

Gazze halkının sizin üzerinizdeki hakkı, Gazze’deki kardeşlerinizin öldürülmesine yardım eden, Yahudilerin Şam ve Yemen topraklarına hava saldırısı düzenlemesi için hava sahalarını açan hain ve işbirlikçi rejimleri devirmeden geri dönmemenizdir. Zira size korku ve açlık yaşatan, topraklarınızı düşmanlarınıza peşkeş çeken, dininizle de dünyanızla da savaşan bu suçlu yöneticiler, orduları Allah yolunda cihattan alıkoydular, kardeşlerinin yardımına koşmalarına ve ilk kıblelerini kurtarmalarına mâni oldular.

Gazze’nin sizin üzerinizdeki hakkı, Filistin sorunu için kurtuluş dışında hiçbir çözümü kabul etmemeniz, hain işbirlikçi yöneticilerin tüm ihanet dolu girişim ve önerilerini reddetmeniz, Allah yolunda cihada ve gazaba uğramış olanların varlığını kökünden söküp atacak gerçek bir zafere çağrıda bulunmanızdır. Gazze, İslam ümmetinin askerlerinin tekbirlerle Mescid-i Aksa’nın avlusuna girmesi için size sesleniyor. Ancak bu şekilde Gazze’nin kanından temizlenebilirsiniz. Eğer böyle yaparsanız, Allah’ın zaferini nasip ettiği askerlerden olursunuz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

فَلْيُقَاتِلْ فِي سَبِيلِ اللهِ الَّذِينَ يَشْرُونَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا بِالْآخِرَةِ وَمَنْ يُقَاتِلْ فِي سَبِيلِ اللهِ فَيُقْتَلْ أَوْ يَغْلِبْ فَسَوْفَ نُؤْتِيهِ أَجْراً عَظِيماً (74) وَمَا لَكُمْ لَا تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاءِ وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ وَلِيّاً وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ نَصِيراً (75) الَّذِينَ آمَنُوا يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللهِ وَالَّذِينَ كَفَرُوا يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ الطَّاغُوتِ فَقَاتِلُوا أَوْلِيَاءَ الشَّيْطَانِ إِنَّ كَيْدَ الشَّيْطَانِ كَانَ ضَعِيفاً  “O hâlde, dünya hayatını ahiret hayatı karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz. Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz? İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tâğût yolunda savaşırlar. O hâlde, siz şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır.” [Nisa 74-76]

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER