Perşembe, 23 Zilhicce 1446 | 2025/06/19
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Müzakere ve Tavizlerden Önce Cilalama ve Evcilleştirme Politikası!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Müzakere ve Tavizlerden Önce Cilalama ve Evcilleştirme Politikası!

Haber:

Hızlı Destek Güçleri'nin eski komutanı Kikel'in sızdırdığı bilgiler Sudan'da tartışma fırtınası kopardı: Hemedti kadınlarla tokalaşmayı reddediyordu ve tacizlerle ilgili haberleri duyunca gözyaşlarına boğuluyordu...Sudanlı gazeteci Usame Abdülmecid:Kikel bunu alaycı bir şekilde söylemiştir...Hepimiz şaşırdık; çünkü Hemedti, sistematik cinayetler işlemekle suçlanıyor ve tacizleri herkes tarafından biliniyor. (Nabd Sitesi, El Arabiya'dan aktardı, 16/05/2025)

Yorum:

Sudan Kalkanı Güçleri'nin eski komutanı General Ebu Akile Muhammed Kikel'in bir grup medya mensubuna yaptığı açıklamalar, özellikle de Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Muhammed Hamdan Dagalo (Hemedti) hakkındaki sözleri, Sudan halkına karşı işlenen katliamlardan etkilenmesinden ve üzüntüsünden ve adamın savaşta yaralanmamasının yanı sıra ölümü hakkındaki konuşması, Sudan halkı arasında tartışmalara ve sorulara yol açmıştır.Kikel'in, birçok kişinin şiddetli tepkisinin ardından röportajda gelenlerin bir kısmını inkar etmesine, ardından gazetecilerin çıkıp onun hakkında aktardıkları her kelimenin doğruluğunu güvenle teyit etmelerine rağmen, evet tüm bunlara rağmen, bu basın toplantısı, özellikle de zamanlaması hakkında birçok soru işaretleri vardır; bu tehlikeli açıklamalar neden şimdi?Peki çoğunluğu Sudanlıların takip ettiği medya platformlarında çalışan genel yayın yönetmenleri ve medya aktivistlerinden oluşan bu sayıdaki gazetecileri kim seçti?

Bu açıklamalar, Hızlı Destek Güçlerinin yeniden pazarlanıp, müzakereler, pazarlıklar, hoşnut etmeler, paylaşımlar ve benzerleri yoluyla Sudan halkına yeniden sunulup sunulmayacağı konusunda büyük bir medya hareketine neden olmuştur?Bunu teyit eden birçok işaretlerin olduğu açıktır.

Sömürgeci devletler, ülkelerimizdeki hükümetler veya bu devletler ya da hükümetler tarafından türetilen milisler aracılığıyla kirli gündemlerini uygulamayı alışkanlık edinmişlerdir…

Gündem uygulandığında, hükümetleri güzelleştirme veya bu milisleri pazarlama süreci tamamlanmış olacaktır; nitekim ölmüş Halk Hareketi'nin başkanı John Garang, silahlı isyanı nedeniyle Sudan halkından çok sayıda insanı öldüren bir düşmandı ve hükümet, tüm devlet kurumlarını onun başına musallat etmiş ve onu camilerde Kuran'ı parçalayan hain bir ajan ve benzeri şekilde nitelendirmişti,...Bunun üzerine Amerika Nifaşa müzakerelerini emredince, hükümet onun imajını parlatmaya başlamış, medya da hemen bununla meşgul olarak onu bir barış adamı, Sudan'ı birleştirmek isteyen birleştirici bir adam olduğu şeklinde propagandasını yapmışlardır;Hartum’a geldiğinde ise, daha önce ona düşman olan Beşir hükümeti ona kapılarını açtığı gibi Yeşil Meydanı da açmış ve binlerce insan onu karşılamak için gelmiş ve Güney Sudan'ın ayrılmasına yol açan müzakereler yapılmıştı!

Bugün ise ordu liderlerinin savaşı durdurmak için Hızlı Destek Güçleriyle müzakere etmek istedikleri konuşuluyor; bu ise savaşın başından beri Cidde platformu aracılığıyla dile getirilen bir Amerikan talebidir; zira bu talep, savaşın süresini uzatmak ve İngiltere'nin nüfuzuna darbe indirmek, sivil ajanlarını vurmak ve Darfur'u ayrılmaya hazırlamak gibi Amerika'nın gündemlerini gerçekleştirmek için uyduruk bahanelerle ertelenmiş ve engellenmişti.

Bu eğilimi, Bağdat'ta düzenlenen Arap Zirvesi'nde konuşan Egemenlik Konseyi Üyesi Koramiral İbrahim Cabir şu sözleriyle teyit etmiştir: “Sudan hükümeti, Birleşmiş Milletler ve arabuluculara sunulan yol haritasını uygulamaya kararlıdır. Bu yol haritası, ateşkesin yanı sıra, Hızlı Destek Güçlerinin işgal altındaki bölgelerden ve şehirlerden çekilmesini ve El Fasher'deki ablukanın kaldırılmasını da içermektedir.”(Sudan Tribune, 17/05/2025).

Bu, hükümetin, iki taraf arasındaki dikkat çekici çekilmelere rağmen ordunun liderlerinin savaşın askeri bir çözümle olacağı şeklindeki söylemlerinin aksine savaşın müzakereler yoluyla durdurmaya hazırlandığı anlamına gelmektedir.

Bu savaş, Mescid-i Aksa'yı İslam ümmetinin bağrına geri döndürmek için Yahudilere karşı olmadığı gibi Güney Sudan'ı bölüp halkına zulmetmeye devam eden ve ajanları aracılığıyla daha fazla parçalamanın peşinde koşan Amerika'ya karşı da değildir; aksine bu, ülkemizdeki yöneticilerin, sömürgeci devletlerle olan bağlantıları nedeniyle ümmetin işlerini umursamadıklarını, onu korumadıklarını ve onun malını, namusunu ve kanını savunmadıklarını teyit etmektedir.Sudan'daki Müslüman halkın vacibi, bu acı gerçekliği değiştirmeleri, sömürgeci ülkelerin bu ajan hükümetlere verdikleri destekten ellerini çekmeleri ve yöneticisi, kötülüklere, felaketlere ve musibetlere karşı bir kalkan ve koruyucu olacak Nübüvvet Minhacı Raşidi Hilafetin olduğu İslam Devleti'ni kurmak için ümmetle birlikte çalışmalarıdır. Nitekim Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِİmam bir kalkandır, onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Cami (Ebu Eymen) - Sudan

Devamını oku...

Hollanda: “Gazze Yardım İstiyor!” Sempozyumu

  • Kategori Hollanda
  •   |  

Hizb-ut Tahrir / Hollanda:
“Gazze Yardım İstiyor!” Sempozyumu

Kuşatma altındaki Gazze Şeridi'nde savunmasız Müslümanlara karşı 18 ayı aşkın bir süredir devam eden ve bugüne kadar 180.000'den fazla Müslüman kadın ve erkeğin şehit edilmesi ve yaralanmasıyla sonuçlanan vahşi katliam (soykırım) ışığında. Hizb-ut Tahrir / Hollanda, Hollanda'nın başkenti Amsterdam'da bir sempozyum düzenledi:

“Gazze Yardım İstiyor!”

Soykırımın en iğrenç biçimlerine maruz kalan onurlu Gazze'deki halkımıza destek olmak için: cani Yahudi varlığı tarafından öldürme, aç bırakma ve sistematik yerinden etme ve suç ortağı, ajan Arap rejimleri tarafından iğrenç bir şekilde terk edilme.

Sempozyum, Kur'an-ı Kerim'den güzel kokulu ayetlerin okunmasıyla başladı. Daha sonra Kardeş Abdul Malik, tarihsel bir perspektiften Mübarek Toprak - Filistin meselesi ve kafir, sömürgeci Batı'nın İslam dünyasının kalbinde gelişmiş bir üs kurmak ve ümmetin hayati meselelerine dikkatini çekmesini ve İslam temelinde birliğini engellemek için Yahudiler için nasıl bir varlık kurduğu üzerine bir konuşma yaptı.

İkinci konuşma Kardeş Bilal tarafından yapıldı. Filistin meselesinin çözümünün ateşkes, müzakereler, yardımların başlatılması ya da diğer geçici çözümlerde yatmadığını vurguladı. Aksine çözüm, en azından çevre ülkelerdeki orduları Filistin'i özgürleştirmek, Yahudilerin kökünü kazımak ve kendilerinden sonra gelenlere örnek olmak için Filistin'e doğru harekete geçmeye zorlayarak tüm Mübarek Toprakları - Filistin'i özgürleştirmekte yatmaktadır. Müslümanlar hain ve kalleş yöneticilerine karşı ayaklanıp ülke ve orduları üzerindeki otoritelerini geri almadıkça bu başarılamayacaktır. Sempozyum, salonu dolduran dinleyicilerin konuşmacılara soru yöneltme fırsatı bulmasıyla sona erdi. Son duamız, bütün övgülerin âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsus olmasıdır.

Pazar, 20 Zilkade 1446 H. - 18 Mayıs 2025 M.

hollanda

hollanda

#طوفان_الأقصى
#الجيوش_إلى_الأقصى
#الأقصى_يستصرخ_الجيوش

#AksaTufanı
#OrdularAksaya
#ArmiesToAqsa
#AqsaCallsArmies

hollanda

İlgili Bağlantılar:

Hizb-ut Tahrir Hollanda Resmi Web Sayfası
Hizb-ut Tahrir Hollanda Facebok Sayfası
Hizb-ut Tahrir Hollanda Twitter Sayfası
Hizb-ut Tahrir Hollanda Instagram Sayfası
Hizb-ut Tahrir Hollanda YouTube Kanalı

 

 
Devamını oku...

Lübnan Vilayeti: Müslüman Tutukluların Lübnan Parlamentosu Önündeki Oturma Eylemi!

  • Kategori Lübnan
  •   |  
Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti:
Müslüman Tutukluların Lübnan Parlamentosu Önündeki Oturma Eylemi!
 

Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti'nin Lübnan Parlamentosu önündeki İslami tutukluların Nusra oturma eyleminde Şeyh Adnan Mezyan tarafından yapılan konuşma.

Cuma, Hicri 13 Şevval 1446, Miladi 11 Nisan 2025

Etiketler

#أقيموا_الخلافة
#YenidenHilafet
#ReturnTheKhilafah
#خلافت_کو_قائم_کرو
#TurudisheniKhilafah

Daha Fazla Bilgi İçin:

Hizb-ut Tahrir Lübnan Vilayeti Twitter Sayfası

 

Devamını oku...

Kur’anî Yürüyüşten Direniş Çizgisine! Ümmetin Gerçek Temsilcisi Raşidi Halife’dir

Yüksek Siyasi Konsey üyesi Abdülaziz bin Habtur, 17 Mayıs 2025 Cumartesi günü Sana’da yaptığı basın açıklamasında, İslam dünyasının kalbine yerleştirilmiş olan Yahudi varlığına karşı koymanın, “ancak siyasi, fikrî ve dinî bir projeyle mümkün olabileceğini” söyledi.

Bin Habtur’un bu açıklaması, Müslüman coğrafyasındaki istisnasız tüm yönetim sistemlerinin epistemolojik bir iflasını ortaya koymaktadır. Hiçbiri, İslâm topraklarını işgal eden güçlere karşı koyamamış, İslâm’la hükmetmemiş, ne de cihat çağrısı yaparak Filistin’i ve diğer işgal altındaki bölgeleri kurtarmaya yönelmiştir. Bu rejimlerin hiçbiri, Yahudi varlığını ortadan kaldıracak bir dirayet veya inanca sahip değildir. Müslüman orduları, bu şerefli görevi yerine getirme onurundan mahrum ettiler, onlara, Allah’ın rızasından fersah fersah uzak görevler yüklediler ve bu orduları, hayatın her alanında Batı’nın kapitalist uygarlığına boyun eğdirdiler.

Filistin, Raşidi Halife liderliğinde, Yahudi varlığını İsra ve Miraç topraklarından silip atacak, ondan hiçbir eser bırakmayacak ve Mescid-i Aksa’yı Müslümanlara geri verecek doğrudan bir saldırıya muhtaçtır. Filistin ve Mescid-i Aksa’yı Yahudi pisliğinden temizleme içeriğinden yoksun, on yıllarca süren ve tıpkı öncekiler gibi müzakerelerle biten bir direnişe değil! Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

فَإِذَا جَاءَ وَعْدُ الْآخِرَةِ لِيَسُوءُوا وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُوا الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْبِيراً “İki vaatten ikincisinin vakti gelince, yüzünüzü üzüntüye sokmaları, kötülük yapmaları, önceden Mescid’e girdikleri gibi girmeleri, ele geçirdikleri yerleri harap etmeleri için onları tekrar göndereceğiz.” [İsra 7] Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem de şöyle buyurdu:

لَا تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يُقَاتِلَ الْمُسْلِمُونَ الْيَهُودَ، فَيَقْتُلُهُمْ الْمُسْلِمُونَ، حَتَّى يَخْتَبِئَ الْيَهُودِيُّ مِنْ وَرَاءِ الْحَجَرِ وَالشَّجَرِ، فَيَقُولُ الْحَجَرُ أَوْ الشَّجَرُ يَا مُسْلِمُ يَا عَبْدَ اللَّهِ، هَذَا يَهُودِيٌّ خَلْفِي فَتَعَالَ فَاقْتُلْهُ، إِلَّا الْغَرْقَدَ فَإِنَّهُ مِنْ شَجَرِ الْيَهُودِ  “Müslümanlar Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz. O harpte Müslümanlar Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; “...Ey Müslüman, ey Allah’ın kulu.” “Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu! İşte arkamda bir Yahudi. Gel, onu öldür” der. Yalnızca Garkad bir şey söylemez. Zira o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”

İslâm’ın tüm hükümlerini uygulamakla görevli olacak bir halifeyi seçme ve ona biat etme yetkisi ümmettedir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللهِ جَمِيعاً وَلَا تَفَرَّقُوا“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.” [Ali İmran 103] Halife, İslâm’ın sadece bazı hükümlerini değil, tamamını kökten ve kapsamlı bir şekilde uygulamalıdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

أَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ الْكِتَابِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍ“Kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz?” [Bakara 85] Eğer ümmetin işlerini gereği gibi gözetmezse, İslâm ümmeti onu sorguya çekmekle yükümlüdür! Müslümanların Raşidi Halifesi, yalnızca Gazze’deki zulmü durdurmakla kalmayacak, Filistin’i maymun ve domuzların kardeşlerinin pisliğinden de temizleyecektir!

1948 yılında, Filistin’i metamorfoz varlıktan kurtarma gayesiyle İslâm ordularının kumandasının İngiliz subayı Glubb Paşa’ya tevdi edilmesi, büyük bir hile ve aldatmacadır. Bu hareket, işgalci Yahudi varlığını ortadan kaldırmak yerine onu daha da kalıcı hâle getirmiştir. İslam ümmetinin yüreğini ancak bir ordu soğutabilir. Ordular, Yahudileri ezip geçecek, Müslüman topraklarını kurtaracak, oraları kafir Batı yapımı ajan yöneticilerden temizleyecektir!

İslam ümmetinin siyasi projesi, Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devleti’dir. İşte halkına asla yalan söylemeyen Hizb-ut Tahrir, bu hedef uğrunda çalışmaktadır. Ve Allah’ın izniyle, Hilafetin kurulması ve sancağının yeniden dalgalanması çok yakındır! Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ   “Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.”

Devamını oku...

Harun Reşid’in Payitahtında, Kavmin Ahmakları, Bir Bardak Suda Fırtına Koparıyor!

34. Arap Zirvesi, 17 Mayıs 2025 Cumartesi günü Bağdat’ta gerçekleştirildi. Zirvenin sonuç bildirisinde “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Gazze’ye yönelik saldırılarla ilgili kararlarının uygulanması gerektiğinin altı çizildi ve Gazze’ye insani yardımların ulaştırılmasının önemi ve tüm sınır kapılarının açılması konusunda ortak koordinasyonun gerekliliği vurgulandı. Bildiride “Filistin meselesinin bölgenin merkezi sorunu olduğu ve Gazze Şeridi’nde derhal ateşkes sağlanması gerektiği “ ifade edildi.

Sudan’daki çatışmalarla ilgili siyasi bir çözüm bulunması gerektiği ifade edilen bildiride, Sudan halkının toprak bütünlüğü, birliği ve bağımsızlığına yönelik destek dile getirildi.

Bildiride, “İsrail”in Suriye’ye yönelik saldırıları da kınandı ve ülkede kapsayıcı bir siyasi geçiş sürecinin başlatılmasının önemine vurgu yapıldı. ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasına yönelik kararından memnuniyet duyulduğu ifade edildi.

Bildiride, Lübnan’ın güvenliği, istikrarı ve toprak bütünlüğünün korunmasına destek verildiği kaydedildi.

Yemen konusunda ise Başkanlık Konseyi ve hükümete destek vurgulanarak, Birleşmiş Milletler ve bölgesel aktörlerin krize kapsamlı siyasi bir çözüm bulmaya yönelik çabalarının desteklendiği açıklandı.

Tam bir aydır Irak hükümeti, 600 milyon dolar harcayarak bu zirveye hazırlandı. Medya ise bu zirveyi sanki ümmetin yaralarına merhem olacak bir çare gibi lanse etti. Her zamanki gibi kararlar, ‘Kınıyoruz, istiyoruz, destekliyoruz, memnuniyetle karşılıyoruz’ diyen klişeleşmiş ifadelerin ötesine geçemedi, hiçbir işe yaramayan kararlar! Ne bir düşmanı durdurabilecek ne de ümmetin izzetini geri getirecek kararlar...

İşte Müslümanların hali pürmelali budur. Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in uyardığı sefih yöneticilerin idaresi altında yaşamaktadırlar. Ahmed’in rivayet ettiği hadiste, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem Ka’b b. Ucra’ya şöyle buyurmuştur:

أَعَاذَكَ اللهُ مِنْ إِمَارَةِ السُّفَهَاءِ» قَالَ: وَمَا إِمَارَةُ السُّفَهَاءِ؟ قَالَ: «أُمَرَاءُ يَكُونُونَ بَعْدِي، لَا يَقْتَدُونَ بِهَدْيِي وَلَا يَسْتَنُّونَ بِسُنَّتِي، فَمَنْ صَدَّقَهُمْ بِكَذِبِهِمْ وَأَعَانَهُمْ عَلَى ظُلْمِهِمْ فَأُولَئِكَ لَيْسُوا مِنِّي وَلَسْتُ مِنْهُمْ وَلَا يَرِدُوا عَلَيَّ حَوْضِي، وَمَنْ لَمْ يُصَدِّقْهُمْ بِكَذِبِهِمْ وَلَمْ يُعِنْهُمْ عَلَى ظُلْمِهِمْ فَأُولَئِكَ مِنِّي وَأَنَا مِنْهُمْ وَسَيَرِدُوا عَلَيَّ حَوْضِيAllah seni sefihlerin idaresinden korusun. “Sefihlerin idaresi nedir?” diye sorunca Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem, Benden sonra (sefih) bazı yöneticiler olacaktır. Onların yanında bulunanları sözlerini onaylayanlar ve zulümlerine yardımcı olanlar benden (dinimden) değildir, ben de onlardan değilim, Bunlar (cennetteki) Havz’a, yanıma da gelemeyeceklerdir. Yanlarında bulunmayanı sözlerini onaylamayan ve zulümlerine yardımcı olmayan kişiler ise bendendir, ben de onlardanım! Bunlar da (cennetteki) Havz’a, yanıma geleceklerdir.”

Bu sefih yöneticiler, bırakın İslami vakar ve izzeti, cahiliyenin asgari onurundan bile yoksunlar! Hinduların, Budistlerin, Hristiyanların ve Yahudilerin masum Müslümanlara yönelik vahşi katliamlarına, tehcirlerine ve ülkelerini yerle bir etmelerine ne semirten ne de açlığı gideren kuru sözler ve faydasız sloganlarla cevap veriyorlar. Daha da kötüsü, bu sloganlar kafirlerin Müslümanlara karşı saldırılarında daha da cesaretlenmesine ve vahşileşmesine yol açıyor!

Arap zirveleri, 1946’daki ilk toplantıdan bu yana hep aynı çizgide ilerledi. Allah’tan bu son zirvenin, bu sefih ve hain yöneticiler için artık son zirve olmasını niyaz ediyoruz. Bu zirvelerin bugüne kadar bir defa olsun, herhangi bir sorunu köklü şekilde çözdüğüne şahit olunmamıştır. Bilakis, her zirve mevcut sorunları daha da kalıcı hâle getirmiş, sömürgecinin çizdiği hudutlara meşruiyet kazandırmıştır. Oysa bu parçalanmış devletler, bir zamanlar eylemleri sözlerinden önde giden, izzetli, tek bir devletin parçası idiler.

Ey İslam ümmeti, ey tevhit ve hidayet ümmeti! Allah Subhânehu ve Teâlâ sefihlere mal vermeyi bile yasaklamıştır. O halde nasıl olur da onlara yönetim ve otoriteyi verebiliriz?!

Ey Müslümanlar! Sizler, arkasında savaşacağınız ve onunla korunacağınız bir İmam’a muhtaçsınız! Adil, takvalı, temiz bir İmama... Allah’ın şeriatını uygulayan, gönderdiği mesajlarla küfrün temellerini sarsan, kafir düşmanlarına cevap, duydukların değil gördüklerin olacaktır diyen bir İmama...!

Gazze’yi BM kararları kurtaramaz! Yahudilerin Suriye, Lübnan ve Yemen’deki saldırıları da kuru kınamalarla durdurulamaz. Bunun tek çözümü; Allah yolunda topyekûn bir seferberliktir, sancakların dalgalandırılması ve orduların Allah ve Rasûlü’nün emrine uyarak harekete geçmesidir. Çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

وَمَا لَكُمْ لاَ تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاء وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَـذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ وَلِيّاً وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ نَصِيراً“Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?” [Nisa 75]

Devamını oku...

Ey Müslümanlar! Hadi Dizginleyin Şu Aklı Kıt Sorumsuz Yöneticilerinizi!

ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni kapsayan Körfez turunu tamamladı. Ziyareti sırasında birkaç trilyon dolarlık anlaşmalar imzaladı ve Suriye’nin yeni başkanı Ahmed eş Şara’ ile bir araya geldi. Bu görüşme sonrasında ABD’nin Suriye’ye uyguladığı yaptırımların kaldırıldığını duyurdu. Gazze, İran’ın nükleer programı, Rusya ve başka konularla ilgili de bazı açıklamalarda bulundu.

Trump, Körfez turunda “Gazze’yi düşünüyorum” dedi, “Gazze’de pek çok insan açlıktan kıvranıyor” diye de ekledi. Ne ironiktir ki, aynı anda bölge liderleri ona trilyonlarca dolar akıtıyor, paha biçilemez hediyelerle önünde el pençe divan duruyorlardı. Trump, Yahudi varlığına katliam, abluka, aç bırakma ve yerinden etme imkanları sunarken, bu yöneticilerin Gazze halkına tek bir dolar dahi vermedikleri, bir lokma yiyecek veya bir yudum su sağlamadıkları, dahası yardım için tek bir asker veya mühimmat bile göndermedikleri görülüyor! O tur sırasında bile Yahudi varlığı katliam, yıkım, abluka, aç bırakma ve yerinden etme eylemlerini sürdürmüştür!

Ey hâkimler ve avukatlar! Ey fakihler ve âlimler! Bu ziyaret sırasında yöneticiler sefahatlerini ve ne kadar ahmak olduklarını gözler önüne serdiler! Çocuklarda ve cahillerde bile görülmeyen bir bayağılık sergilediler. Kızlarınızı başı açık halde, Allah’ın ve Müslümanların düşmanı önünde salındırdılar. Ümmetin malını pervasızca savurup düşmanlarınıza peşkeş çektiler. Sizi bütün dünyaya rezil ettiler. Trump gibi bir budaladan birkaç övgü cümlesi duyabilmek için yarıştılar; ama kendi halklarını düşünmek, akıllarının ucundan bile geçmedi! Bütün bu olup bitenden sonra, o ahmak, savurgan yöneticiler hükmünün tam da onlara uyduğunu hala nasıl göremezsiniz? Zincirlere vurularak mahkemeye çıkarılmaları ve malları üzerine tedbir konulması gerektiğini hala anlamadınız mı?

Ey Müslüman orduların asker ve subayları! Hala görmüyor musunuz yöneticilerin sefahatini, basitliğini, size ve tüm ümmete karşı olan pervasızlığını? Onların ümmet düşmanlarıyla birlikte komplo kurduklarını ve onlarla işbirliği yaptıklarını görmüyor musunuz? Gazzeli ve Batı Şerialı kardeşlerimizi nasıl yüzüstü bıraktıklarını bizzat gördünüz ve görmeye de devam ediyorsunuz. Dahası, ümmetin parasını nasıl düşmanlara peşkeş çektiklerini de görüyorsunuz. O paraların nasıl Müslümanları katleden, yerinden yurdundan eden, ablukaya alan ve açlığa mahkûm eden bombalara dönüştüğünü de görüyorsunuz! Öyleyse haydi! Bu zalimleri ve tahtlarını yerle bir edin!

Ey Müslümanlar! Ordularınıza, âlimlerinize, hâkimlerinize ve avukatlarınıza bu akılsız yöneticileri reddetmeleri için çağrı yapın! Vallahi, sizi bütün dünyaya rezil ettiler. Artık onların hamakatlerine ve sefihliklerine dur deme zamanı gelmiştir!

Ey Müslümanlar! İşte Hizb-ut Tahrir, yanı başınızda! Size asla yalan söylemeyen bir liderdir. Kalkınma ve diriliş projeniz olan Nübüvvet metodu üzere Hilâfetin yegâne taşıyıcısıdır! Sorunlarınızın çözümü ve kurtuluşunuz ondadır. Hadi liderliğinizi ona bırakın ki, sizi Allah’ın indirdiğiyle yönetsin, tek devlet çatısı altında birleştirsin, sizi bu sefih yöneticilerden ve onların efendilerinden, ayrıca ucube Yahudi varlığının zulmünden kurtarsın. Servetinizi, şerefinizi, haysiyetinizi ve milletler arasındaki itibarınızı geri versin.

Devamını oku...

Trump Bölgeyi Ziyaret Ederken, Gazze Kan ve Ateş İçinde!

Gazze yine alevler içinde; vahşi katliamların dozajı gittikçe artıyor. Kuzeyin çığlığı kanla boğuluyor, insanlar ateşten denizlerde sürükleniyor. Düşman, onlara tüm dünyayı dar etmiş durumda. Halkı hem hâliyle hem de diliyle “‘Nereye gideceğiz?” diye soruyor göklere..?

Katar’ın ABD’nin emriyle Yahudi esir Edan Alexander’ın serbest bırakılması için sarf ettiğin onca gayretler Gazze’ye hiçbir fayda sağlamadı! Dışişleri Bakanı, Müslümanların trilyonlarını yağmalamasına ek olarak Yahudi esir Edan Alexander’ın serbest bırakılmasını efendisi Trump’a bir hediye olarak sundu. Gazze halkı, esirin serbest bırakılmasından sadece birkaç saatlik ateşkes alabildi, sonrasında bedelini ağır ödedi!

Trump’ın o ahmak yöneticilerle yaptığı zirveler ve toplantılar Gazze halkına hiçbir fayda sağlamadı! O zirvelerde Gazze ya hiç anılmadı ya da öylesine, unutulmaya mahkûm birkaç sözle geçiştirildi. Bu yöneticiler, paralarını çalan ve onurlarını ayaklar altına alan efendileriyle şatafatlı kutlamalar yapmaktan adeta sarhoş oldular. Ona lüks ziyafetler verdiler, hediyeler yağdırmak için birbirleriyle yarıştılar. Onlar, Gazze’de cesetlerin paramparça olup havada uçuştuğu, kanların göl olup oluk oluk aktığı, tepelerine bombaların yağdığı, boğucu açlığa maruz kaldığı bir dönemde kutlamalar yaptılar. Dahası, bir Yahudi mahkûmun kurtarılması, Gazze’nin çektiği acılardan daha önemliydi onlar için!

Yaralı Gazze’yi, ‘biraz yiyecek vereceğim’ deyip sözünü tutmayan Trump mı kurtaracak? Sadaka mı veriyor? Gazze’nin payına yalnızca minnet duymak ve acı çekmek düştü, ekmek değil! Gazze’deki sivillerin canını alan silahlar, Trump’ın silahlarıdır, sabah akşam onları öldüren bombalar onun bombalarıdır. Hem öldürüyor hem de lütufta bulunuyormuş gibi davranıyor. Müslümanların paralarını, o ahmak yöneticilerin gözleri önünde hem de ellerinden alırken ahmaklıklarına pis pis gülüyordu!

Gazze’yi, ahmaklığın en dip çukuruna düşmüş bu yöneticiler mi kurtaracak? Hepsi, ülkeyi ve servetini peşkeş çekerek ‘rıza’ kazanma yarışında. Öyle ki, bu peşkeş çekme artık Washington’dan talimat beklemeye bile gerek duymuyor. Trump’ı Suriye petrol sahalarına davet ederek Ahmed eş-Şara da bu peşkeş çekenler kervanına katıldı.

Gazze’yi, haline kâfirlerin bile üzüldüğü halde haline üzülmeyen, sağırın bile çığlığını duyduğu çığlığını duymayan, körlerin bile onun gördüğü zulmü gördüğü halde bu zulmü görmeyen bu yöneticiler mi kurtaracak? Onlar, sanki Yahudilerden bile daha çok sevinir gibiler Müslümanların kanının dökülmesine. Sözleriyle olmasa bile tavırlarıyla Yahudilere adeta şöyle der gibiler: “Öldürün, aç bırakın, yakın!” Bu yöneticiler, Gazze halkına, hatta Müslümanlara ve İslam’a, abluka uygulayan Yahudilerden daha düşman değiller mi? Muharebe ortağı gibi Yahudilere yardım edenler de bizzat bu yöneticilerdir.

Gazze için Batı’dan, Doğu’dan ya da bu sefih yöneticilerden medet beklemek, adeta ateşten su ummaya benzer! Onların en aklı başında olanı bile, Yahudilerin katliam ve saldırılarla başaramadığını, barış süreciyle başarmalarını sağlamak için mücahitlerin silahsızlandırılmasını ve teslim olmalarını istiyor.

Gazze’nin içinde bulunduğu durum, artık ertelenemez veya göz ardı edilemez bir noktaya ulaşmıştır. Eğer ümmet tüm bileşenleriyle -âlimleri ve avamı, partileri ve hareketleri, bütün güçleriyle- harekete geçmezse, eğer ümmet tüm enerjisiyle koordineli ve hedefe dönük bir hareket başlatmaz, yöneticilerin tahtlarını devirip geçmez ve ordularını kardeşlerine yardım için seferber etmezse, Gazze’nin vebali Kıyamet günü boyunlarını bükecek ağır bir günaha dönüşecektir! Gazze’nin çığlığı kulakları sağır ediyor: Ya şimdi imdada yetişirsiniz ya da asla!

Gazze’yi ancak abdestli eller ve Allah’ın gücü dışında her türlü gücü reddeden, dünyayı ve süsünü ardına atan, “Haydi Cihat’a! Haydi Kudüs’ü kurtarmaya! Haydi Gazze halkına yardıma! Haydi Yahudilerin yükselttiği her şeyi yerle bir etmeye! Ve haydi Allah’ın vaadine!” diye haykıran ihlaslı kalpler kurtarabilir! Bu kimseler, Allah’ın haklarında şöyle buyurduğu kimselerdir:

يَأْتِي اللهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُ أَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ أَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِرِينَ يُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللهِ وَلَا يَخَافُونَ لَوْمَةَ لَائِمٍ “Allah, sevdiği ve kendisini seven müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda cihat ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar.” [Maide 54]

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER