Endonezya’da Yaşanan 2015 Yılındaki Ekonomik Krizi Nedeniyle Kadın ve Ailelerin Çektiği Sıkıntıların Tek Çözümü İslami Hilafettir
- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Endonezya, 2015 yılında ekonomik krizin eşiğine geldi! Bunun böyle olduğuna dair bazı somut göstergeler var. Örneğin dünya para birimleri karşısında Endonezya para birimi rupiah sert bir düşüş gösterdi. Yükselen gıda fiyatları karşısında alım gücü azaldı. 30.000’den 100.000’e kadar toplu işten çıkarmalar nedeniyle işsizlik oranı arttı. [İş ve İş Gücü Bakanlığı ile İşçi Sendikaları Federasyonu verilerine göre] Devletin iflasına yol açan dış borcun artması nedeniyle ülke ekonomisi kötüleşti. Cari işlemler açık verdi, sıkı likidite politikası uygulandı ve sürekli siyasi gerginlikler oldu. Milyonlarca Endonezyalı kadın ve aile, krizin etkisini hemen hissetti. Kuşkusuz yoksul ailelerin sayısı artacaktır. Çocukların yeterli ve sağlıklı beslenebilmelerini sağlamak gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması zorlukları ile karşı karşıyalar. Aslında bu da, ülkenin benimsediği köhne kapitalist ekonomik sistemin daha da kötüleşmesini sağlayacaktır. Bu kötüleşen durum, sadece döngüsel ekonomik krizden kaynaklanmamakta, aynı zamanda yapay ekonomik büyümedeki sistemden de kaynaklanmaktadır. Zira bu yapay ekonomik büyüme “balon ekonomisi” olarak adlandırılmaktadır. Çünkü balon ekonomisi, faiz ve zorunlu kâğıt para sistemine dayalıdır. Ve onda eşit dağılım yapan bir mekanizma yoktur. Ayrıca kapitalist sistem, bir avuç insanı zengin yaparken, ülkenin kadınları da dâhil olmak üzere on milyonlarca insanı yoksullaştırdı. Bu koşullara tepki olarak Hizb-ut Tahrir / Endonezya Müslüman kadınları şunları açıklar:
1- Bu ülkeyi vuran ekonomik krizi sona erdirmenin tek yolu, kapitalist sistemi terk etmek, reel ekonomiye dayanmayan faizi, piyasaya hisse senetleri süren anonim şirketleri ve sermaye piyasalarını ortadan kaldırmak, altın ve gümüşe dayalı olmayan kâğıt para kullanımını durdurmaktır. Ekonomik kriz ile mücadele etmek için hükümetin başlattığı Eylül Ekonomik Politika Paketi dâhil yasal düzenlemeler, krizin üstesinden gelinmesine yetmeyecektir. Bu politika, kötüleşen ekonomik duruma, sadece “anestezi” verecektir. Fakat bu tehlikeli olabilir, çünkü kamuoyunun dikkatlerini kapitalist sistemin kifayetsizliği ve çürüklüğünden başka yöne saptırır.
2- İslami ekonomik sistem, bu halkın ekonomisini yönetmek için tek güvenilir sistemdir. Allah Subhânehu ve Teâlâ’dan gelen ekonomik sistem, ekonomik büyümeyi, istikrar ve krizsiz ekonomiyi ve adaleti sağlayan tek sistemdir. İslami ekonomik sistem, tarım, sanayi, ticaret ve hizmete dayalı reel ekonomiye ek olarak her türlü faizi, anonim şirketleri ve onun türevleri gibi sözleşmeleri Şeriata uygun olmayan işletmeleri ortadan kaldıracaktır. İslami ekonomik sistem, altın ve gümüşe dayalı bir para sistemi getirecektir. Bu para sistemi, diğer para birimlerine bağlı olmayacaktır. Onların yaşayacağı parasal krizlerden asla etkilenmeyecektir.
3- Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti, İslami ekonomik sistemi yeniden hayata geçirebilecek tek siyasi sistemdir. İslam Hilafet Devletinin ekonomik politikası, her bireyin [giyim, barınma, yiyecek, sağlık, eğitim ve güvenlik gibi] temel ihtiyaçlarının yerine getirilmesini sağlayacaktır. Buna ek olarak adil servet dağılımı için bir mekanizma oluşturacaktır. Ekonomik alan ile ilgili şeri hükümlerin uygulanmasıyla açığa çıkan mülkiyet çeşitleri ve kaynakların idaresi de bellidir. Bu sistem, doğal kaynakları açısından zengin olan İslam dünyasındaki yüz milyonlarca insanın ekonomik hak ve adaletini sağlayan ve dolayısıyla ümmetin refahını gerçekleştiren güvenilir bir sistemdir. Hilafet sisteminin, çocuklarına baktıkları için temel ihtiyaçlarını karşılayamayan kadınların sıkıntılarını yok ettiği kanıtlanmıştır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
وَلَوْ أَنَّ أَهْلَ الْقُرَىٰ آمَنُوا وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِم بَرَكَاتٍ مِّنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ وَلَـٰكِن كَذَّبُوا فَأَخَذْنَاهُم بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
“O ülkelerin halkı inansalar ve sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereket kapıları açardık, fakat yalanladılar, biz de ettikleri yüzünden onları yakalayıverdik.” [raf 96]