- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Türk Kuvvetleri İdlib’e Müdahale Ediyor
Haber:
Ajanslar, 08/10/2017 tarihinde ilk Türk Kuvveti birliklerinin Atmeh sınır kapısından Dera Azze’ye doğru ilerlediği ve geri kalan kuvvetlerin de girişe hazırlık amacıyla gözetim ve izleme görevi yaptıkları haberini aktardılar.
Ayrıca Türk heyetini taşıyan Üç Cibin, Heyet Tahrir El-Şam’ın askeri konvoyu eşliğinde Kürtler tarafından kontrol edilen Afrin sınırı üzerinden Halep’in Batısında bulunan Dera Azze’ye doğru ilerlediğine dair video görüntülerinin ortaya çıktığını ve takipçilerin bu hareketlenmeyi, belki de Halep’in Batı kırsalında üzerinde anlaşılan askeri konsantrasyon noktalarına yönelik bir keşif gezisi olarak nitelendirdiklerini aktardılar.
Yorum:
Daha önce Lübnan’daki İran Partisi, dünya liderlerine 2006 Temmuz savaşında Yahudilere karşı ilahi bir zafer elde ettiğini deklare etmişti. Aynı şekilde Hamas da 2008-2009 yıllarında Yahudi düşmanlarına karşı kutsal zafer sloganları atmıştı. Ancak bu durum, Yahudi varlığının sınırlarının korunmasını dayatan 1701 sayılı uluslararası kararın kesin olarak kabul edilmesinin ardından zulmünde aşırı gidenlere karşı yapılan yıkıcı savaşta Şam tagutunu destekleyip yardım etmesiyle birlikte son bulup gitti. Ayrıca Hamas’ın da, Kahire’deki Rabia katliamının kahramanı Sisi’nin posterlerini asması ve Gazze’nin alan ve meydanlarında Mısır İstihbarat Bakanı’nın elçisini karşılamasıyla son bulup gitti. Ayrıca Haniye, Hamas’ın uluslararası sözleşmelere ve BM kararlarına uygun olarak 67 sınırları üzerinde bir devletin kurulması için çalıştığını açıkladı.
Heyet Tahrir El-Şam’a gelince; Erdoğan ile yaptığı anlaşma uyarınca Putin’in direktiflerini uygulayan Türkiye ile koordinasyon sağlamasıyla birlikte son bulup gitti. Bu durumun, Heyet’in İdlib kırsalında rejim güçlerine karşı saldırmasına denk gelmesi gerçekten çok şaşırtıcıdır. Astana anlaşmasını uygulayan Türk kuvvetlerinin karşılanmasına denk gelen Ebu Dali köyünün kurtuluşundan ne fayda sağlıyor acaba? Nitekim Putin, Suriye’de bir İslam Devleti’nin kurulmasını önlemek için çalıştığını açıkladı?!
Yukarıda geçenlerin tamamından, din düşmanlarının çıkarları için gösterilecek fedakarlıklarla son bulacak olan savaşın bir saçmalık olduğunu görüyoruz!! İran Partisi, Suriye’de Batı hegemonyasına karşı ayaklananların kanlarına girerek sömürgeci Batı tarafından formüle edilen durumun korunmasını sona erdirmek için İslam Devrimi argümanlarıyla harekete geçti… Hamas ise Oslo hükumetinin basitçe onaylanması için kahramanların tüm fedakârlıklarını bir kenara attı…
İşte Heyet Tahrir El-Şam, Türkiye’nin müdahalesini kabul ederek siyasi vahşete çağırıyor ve İdlib kırsalındaki Ebu Dali’yi kurtararak da ayıbını örtmeye çalışıyor. (Oysa biz hala Türkiye’nin emirlerini uygulamadan önce Halep’in kaybını unutmadık) Nitekim Türk Anadolu Ajansı (08/10/2017) tarihinde, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, “Çatışmaları tamamen durdurmak ve ülkedeki siyasi sürecin yolunu açmak” için ülkesinin hedefinin birlikleri İdlib kentinde konuşlandırmak olduğu şeklindeki açıklamasını aktardı. Dolayısıyla Çavuşoğlu, Amerika’nın Cenevre’de dayattıklarının yolunu açan Astana koridorlarında pişirilen siyasi çözümün uygulanmasına devam edileceğini ima etmiyor, bizzat açıklıyor. Sonra Heyet gelmiş Ebu Dali’yi kurtarma çığırtkanlığı yapıyor…!!
Askeri bilimde bilinen bir şey vardır ki o da; önemli olan orada burada çatışmaları kazanmak değil, savaşı kazanmaktır. Dolayısıyla İdlib Astana, Moskova ve Cenevre Anlaşmalarını kabul eden Türkiye’nin kontrolü altına girdikten sonra Ebu Dali’nin kurtarılması hiçbir işe yaramaz. Aynen Hamas’ın, hastalığın kökeni olan uluslararası sözleşmelere ve BM kararlarına uymasıyla birlikte Yahudilere karşı direnmesinin hiç bir işe yaramadığı gibi. Nitekim Müslümanların yöneticileriyle alay eden sömürgeci Batı, Yahudilerin Filistin’i kirletmesini sağlamıştır.
Sonuç olarak; sömürgeci Batı’nın pisliğinden kurtulmanın tek yolu, sömürgeciler ve ajanlarına karşı tüm ümmeti tek bir arenada toplayacak ve İslam şeriatının gölgesinde yaşamaya kararlı bir proje ortaya koymaktır. Çatışmanın özü ve gerçeği ve büyük çatışma işte budur. Bu dışındakilerin hepsi boşa zaman harcamak, dahası yok olup gitmektir.
Dr. Osman Bahaş
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Müdürü
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Radyosu İçin Yazdı