Haber-Yorum

Ey Zararlı Yöneticiler, Büyük Liderleri Öğrenin!

Haber:

Mısır Cumhurbaşkanlığı Pazar günü, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Ürdün Veliaht Prensi İkinci Hüseyin bin Abdullah arasındaki görüşmenin ayrıntılarını açıkladı.Açıklamada, her iki tarafın "Filistinlileri topraklarından çıkarmadan Gazze Şeridi'nin yeniden inşa sürecine derhal başlanması gerektiğini" vurguladıkları ifade edildi.

Yorum:

Bugünkü yöneticiler, İslam tarihini ve büyük liderlerin tarihini yeniden okumalıdırlar ki düşmanlara nasıl karşı koyacaklarına dair küçük de olsa bir şeyler öğrenebilsinler ve böylece kaybetmiş oldukları izzet ve gurur talep etsinler. Bakın işte 9. yüzyılda en güçlü uluslararası bir güç olan Roma İmparatorluğu ile karşı karşıya gelen Abbasi Halifesi Harun Reşid, onun İslam Devleti'ne yönelik tehditlerini, onu yenmek ve İslam Devleti'nin geçitlerine komşu bazı bölgelere yönelik tekrarlanan saldırı ve işgallerini ve Akdeniz kıyılarına kadar genişlemesini önlemek için bir fırsata dönüştürmüştür.782 yılında Roma İmparatoriçesi İrini ile Hilafet Devleti'ne yıllık cizye ödemesini öngören bir ateşkes yapılmış ve İrini ölümüne kadar bu cizyeyi ödemeye devam etmiştir.Nekfur 802 yılında onun yerine geçtiğinde, Harun Reşid'e bir mektup gönderdi ve bu cizyeyi iade etmesini istedi ve ona şunları yazdı: “Bizans İmparatoru Nekfur’dan Arapların Hükümdarı Harun’a: İmdi, benden önceki imparatoriçe seni satrançtaki vezir yerine, kendini de piyon yerine koymuştur. Aslında senin vermen gereken malları kendisi sana göndermiştir. Bu da kadınların zaaf ve beyinsizliğindendir. Bu mektubumu okuduğunda onun sana göndermiş olduğu malları bana iade et ve kendin için de cizye öde. Aksi takdirde aramızda kılıç konuşacaktır.”Harun Reşid mektubu okuyunca öfkeden adeta deliye döndü ve tarihte ölümsüzleşen meşhur mektubunu gönderdi; zira Nekfur’un mektubunun arkasına şöyle yazdı: “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Müminlerin emiri Harun’dan Bizans köpeği Nekfur’a! Ey kafir kadının oğlu! Senin mektubunu okudum. Cevabını dinlemeyeceksin, bizzat göreceksin.” 803 yılında ordusunun başında çıkarak Hergla'ya ulaşmış ve burada Nekfur'un yenildiği ve tıpkı selefinin yaptığı gibi cizye ödemeye zorlandığı Nikopolis Savaşı yapılmıştır.Bir yıl sonra Bizans imparatoru Abbasi Halifesine cizye ödemekten kaçınmayı tekrar düşünmüş,bunun üzerine Reşid geri dönmüş, Bizanslılarla yeni bir savaşa girerek ordularından 40.000 kişiyi öldürmüş, onları yıllık 30.000 altın para ödemeye zorlamış ve Bizanslıların elindeki tüm Müslüman esirleri de kurtarmıştır.

Eğer Reşid korkakça bir tavır takınıp o zamanki büyük devletin diktelerine boyun eğseydi ve devletin huzursuzluk ve kargaşadan muzdarip olduğu bir dönemde savaşamayacak durumda olduğu bahanesiyle müzakereleri kullanmaya başlasaydı bu zafer gerçekleşmezdi, ancak o Müslümanların düşmanlarını boyun eğmeye ve teslim olmaya zorlayan güçlü ve sert bir karar almıştır.

İşte İslam Devleti böyleydi, büyük liderler böyleydi ve gece gündüz İslam'a ve Müslümanlara düşmanlıklarını ilan eden kafir ülkeleri hoşnut etmek için itaatkâr ve boyun eğen bugünkü Müslümanların başındaki yöneticilerin öğrenmesi gereken şey de işte budur.

Ey Mısır ve Ürdün yöneticileri, -her ne kadar bu, halkı arasında bir ayrım yapmaksızın hem sizin hem de tüm Müslümanların başındaki yöneticilerin görevi olsa da- çözüm Gazze'yi yeniden inşa etmek değildir; aksine çözüm, Müslümanların kanlarını döken, kutsal mekânlarını işgal eden ve ırzlarını çiğneyen bu gaspçı varlığı ortadan kaldırmakta yatmaktadır. Çözüm, bu meselenin ticaretini yapmak ve onu kendi çıkarlarınız ve tahtlarınız için kullanmak yerine, hayatınızda bir kez olsun izzetli ve onurlu bir duruş sergilemenizde, kısas ilan etmenizde ve Müslümanların kanını akıtan, yıkan, katleden, yerinden yurdundan eden ve göç ettiren her eli koparmanızda yatmaktadır. Heyhat, ancak yaşayan birine seslenildiğinde işitir ama seslendiğimiz kişi de hayat yok.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Rana Mustafa