Pazar, 06 Rebiu’s Sânî 1447 | 2025/09/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mübarek Toprak (Filistin)
Medya Bürosu

No: H. 1 Rabi’-ul Âhir 1447
M. Cumartesi, 27 Eylül 2025

Mübarek Toprak Halkının Kanının Tasfiye Edildiği Bir Dönemde Mübarek Toprak Filistin Davasını Tasfiyesine Dönük Konferanslar Düzenleniyor

Gazze’de çocuklar alev alev yanarken, açlık bedenlerini kemirirken, tanklar umutları ve yuvaları yok ederken, uçaklar hastanelerin ve masumların çadırlarının üzerine bomba yağdırırken, işte tam da bu vahşetin ortasında, 22 Eylül gecesi New York’ta Fransa ve Suudi Arabistan’ın öncülüğünde sözde ‘Filistin Devleti’nin tanınması için bir konferans düzenlendi.

Evet, kanımız oluk oluk akarken ve katliamlar en şiddetli anını yaşarken, Filistin Devleti’nin tanınmasını görüşmek üzere o konferans toplandı. Kim mi bu toplananlar? İki yıldır bu soykırımı, bu açlığı, yakılan çocuklarımızı naklen izleyenler! Gazze’ye bir yudum suyu bile çok görenler! Şimdi bu konferans tiyatrosu, gafletten uyanış mıdır sanıyorsunuz? Yoksa bu konferansın, tam da Filistin halkının tarihin en acımasız soykırımına maruz kaldığı bir dönemde toplanması, hem kanlarını hem davalarını tasfiye etmenin en uygun anı olarak mı kabul ediliyor?

Aslında bu konferansın da daha önce defalarca yapılan ve Yahudilerin suçlarını ve saldırganlığını durduramayan onlarca tanıma kararından, konferansından ve tasarısından hiçbir farkı yoktur. Nitekim bu son tanımalar, Fransa Cumhurbaşkanı’nın “Filistin devletini tanımamız Filistinliler ve İsrailliler arasında faydalı müzakerelere kapı aralıyor” sözlerinde de olduğu gibi bu mevcut tanımaların asıl amacını özetliyor. Yahudilerle müzakere masasına oturmanın ne demek olduğunu herkes bilir. Bu konferans da, Filistin halkının mazlumiyetini kendine kalkan yapsa da ve haklarını savunuyormuş gibi görünse de, özünde ölümcül bir zehir barındırmaktadır. Zira Filistin Devleti’ni tanıma meselesi, Filistin davasının tasfiyesine açılan bir kapıdan başka bir şey değildir. Nitekim söz konusu konferansta sarf edilen sözler de bu gerçeği teyit etmektedir. Konferans, Yahudi varlığını, güvenliğini ve bekasını çözümün merkezine koymuş, Filistin halkının direnişini ise ‘terör’ olarak damgalamıştır. Amaçları ne mi? Kötü niyetli Batı’nın denetiminde, topraksız, silahsız, kaynaksız, güvencesiz ve onursuz, ucube bir devletçik kurmaktır. Bu devletçik, gaspçı Yahudi varlığını korumak ve varlığını kalıcı kılmak için onun ölçülerine göre tasarlanmış ucuz bir araç olacaktır. Yani bu devletçik, Filistin davasını tarihe gömmek ve normalleşme trenine yol vermek için ödenen değersiz bir bedelden ibaret olacaktır.

Ayrıca konferansın sonuç bildirgesinde, Gazze Şeridi’ni denetlemek üzere Amerikan Koordinatör ve Avrupa Polisi projesinden mülhem uluslararası bir misyon gücün bölgeye getirilerek, Filistin için yeni bir işgal anlamına gelen kötü niyetli bir çağrı da yer alıyordu.

Amerika’nın istediği ise, aslında bir ‘devlet’ değil, bir ‘özerk yönetimdir’ Filistin’in bir parçası üzerinde, silahsız, Yahudi varlığının kontrolü altında bir kukla ‘özerk yönetim’dir!! “Filistin Yönetimi ya da ajan yöneticiler” ona Filistin devleti deseler de bu, hakikati değiştirmez. Zira Amerika, Filistin’in küçücük bir parçası üzerinde bile olsa tam egemenliğe sahip bir devletten ziyade Yahudi hegemonyası altında silahsız ve sadece polis gücüne izin verilen bir özerk yönetime benzer bir yapı arzulamaktadır!

Tarihin şu acı ironisine bakın! Yaklaşık seksen yıl önce o nefret edilesi Yahudi varlığını kuran sömürgeci güçler olan Fransa ve İngiltere, bugün iki devletli çözümü en çok savunanları haline gelmiştir. Elbette bunun tek nedeni, o ucube varlığı ebedileştirme ve sağlamlaştırma arzusudur! 48’de ve 67’de Filistin’i satan, onu Siyonistlerin kanlı sofrasına meze yapan hain yöneticiler de bu koroya katılıyor! O katil devleti tanımayı kendilerine görev bilen bu yöneticiler, şimdi de çıkmışlar utanmadan bir ‘Filistin devleti’ kırıntısı dileniyorlar! Yetmezmiş gibi bunu bir de şenliklerle zafer ve kazanım gibi pazarlamaya çalışıyorlar.

Ey insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet! Şunu bilin ki, Mescid-i Aksa ve Mübarek Toprağı ne Ürdün’ün, ne Mısır’ın, ne Hicaz’ın, ne de Türkiye ve Pakistan’ın mevcut yöneticileri kurtarabilir. Çünkü onlar ihanete alışmış, ihanette ustalaşmış kimselerdir. Eğer ‘iki devletli çözüm’ denilen şeyin altına Mübarek Toprak davasını gömebileceklerini sanıyorlarsa, yanılıyorlar! Çünkü Filistin, Allah’ın İsra mucizesiyle Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i Mekke’deki Mescid-i Haram’dan Mescidi Aksa’yı yürüttüğü ve böylece bu iki kutsal mekânı birbirine bağladığı günden beri İslam’ın en değerli incisidir.

سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلاً مِّنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ“Kulunu bir gece Mescidi Haram’dan, kendisine bir kısım ayetlerimizi göstermek için, çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir.” [İsra 1] İşte bu sebeple Filistin’in bölünmesi asla söz konusu olamaz; çünkü İslam inancı, ondan bir karış dahi taviz verilmesini reddeder! Sömürgeciliğin dayattığı, hain yöneticilerin de pazarladığı çözümlere ve kalıcı hale getirmek istedikleri duruma gelince, yok olmaya mahkumdurlar. Yahudi varlığının sonu da yok olmaya mahkumdur. Ve o gün Filistin, saf ve temiz bir şekilde yeniden İslam yurduna katılacaktır. Haçlıların başına gelenler hiç de uzak değildir.

فَإِذَا جَاءَ وَعْدُ الْآخِرَةِ لِيَسُوءُوا وُجُوهَكُمْ وَلِيَدْخُلُوا الْمَسْجِدَ كَمَا دَخَلُوهُ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْبِيراً“İki vaatten ikincisinin vakti gelince, yüzünüzü üzüntüye sokmaları, kötülük yapmaları, önceden Mescid’e girdikleri gibi girmeleri, ele geçirdikleri yerleri harap etmeleri için onları tekrar göndereceğiz.” [İsra 7]

Ey Müslümanlar! Kendilerini yüzüstü bırakanlar Allah’ın yardımıyla Mübarek Toprak halkına zarar veremez. Onlar Aziz ve güçlü olan Allah’tan gelecek şanlı bir zafere adaydır. Filistin’in kurtuluşu, öncelikle İslam ümmetinin göğsüne bir kâbus gibi çöken işbirlikçi rejimlerden kurtulmasına bağlıdır. Müslümanlar, üzerlerindeki bu aşağılanmışlık tozundan silkinmedikçe, zalimlere baş kaldırmadıkça ve ordulardaki evlatlarına ve kardeşlerine ‘hemen harekete geçip Allah’ın vaadi ve Peygamber’in müjdesi olan Raşidi Hilafet’i kurun’ diye seslenmedikçe, bu sefalet ve sıkıntı dolu hayatları bitmeyecek, devam edecektir. İşte bu, Allah’ın ve Rasûlü’nün size olan çağrısıdır ve Hizb-ut Tahrir’in sizi davet ettiği şey de budur. O halde Allah’a yardım edin ki, O da size yardım etsin ve ayaklarınızı sağlam kılsın!

Bu onursuzluk karşısında susarak kurtulacağını sananlar büyük bir yanılgı içindedir. Çünkü bu zalim rejimler, bize her türlü aşağılanmayı yaşatmaya ve çocuklarımızı korku, açlık ve sefaletle sarmalamaya devam edeceklerdir. Müslümanların hem bu dünyada hem de ahirette kurtuluşa ermesinin tek bir yolu vardır: Gece gündüz demeden çalışarak Allah’ın dinini yeryüzünde egemen kılmak ve bu cani rejimleri yıkmak. Bu hayırlı işte gevşek davranan veya ağırdan alan kişi, yarın Allah’ın huzuruna çıktığında öz nefsinden başka kimseyi ayıplamasın. Bu konuda, İmam Müslim’in Ebu Zer’den rivayet ettiği şu hadis yeterli bir delildir. Ebu Zer, Peygamber Efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in doğrudan Yüce Allah’tan aktardığına göre, Allah’ın şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

يَا عِبَادِي إِنَّمَا هِيَ أَعْمَالُكُمْ أُحْصِيهَا لَكُمْ ثُمَّ أُوَفِّيكُمْ إِيَّاهَا، فَمَنْ وَجَدَ خَيْراً فَلْيَحْمَدِ اللهَ، وَمَنْ وَجَدَ غَيْرَ ذَلِكَ ‌فَلَا ‌يَلُومَنَّ ‌إِلَّا ‌نَفْسَهُ“Kullarım! İşte sizin amelleriniz. Onları sizin için saklar, sonra onları size iade ederim. Artık kim bir hayır bulursa Allah’a hamd etsin. Kim de hayırdan başka bir şey bulursa öz nefsinden başka kimseyi ayıplamasın.”

Allahım, bu iyiliği ulaştır, Müslümanların gönüllerini ona aç. Ve bize senin katından yardımcı bir sultan kıl. Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mübarek Toprak (Filistin)
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER