Cumartesi, 19 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/21
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

(Hizb-ut Tahrir Emiri Celil Âlim Ata İbn Halil Ebu Raşta Tarafından Facebook Sayfası Takipçilerinin “Fikrî” Sorularına Verilen Cevaplar Silsilesi)

Soru-Cevap

Kıymetin Türleri

Hamid Şahin’e

Soru:

Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekâtuh.

Tahiyyeten tayyibeten ve ba’d:

Allah’tan hayır ve afiyet üzere olmanızı temenni ediyorum faziletli Emirimiz.

Sorum kıymetlerle ilgili olacaktır: Soru, Hizbin İslami hayatı yeniden başlatmak için gerçekleştirdiği kıymet hakkındadır; İslami hayatı yeniden başlatmak, gerçekleşmesi halinde insanlığı kurtaran bir amel olmasından dolayı “insani bir kıymet” mi gerçekleştirir yoksa İslami yönetim, Halife’ye biat etmenin vacip olması ve benzerleriyle ilgili (içgüdüsel değil de) şerî esasa dayalı İslami hayatı yeniden başlatacak olmasından dolayı “ruhi kıymeti” mi gerçekleştirir…? Allah sizi mübarek kılsın. 

Aynı şekilde bu, sadece ibadetlerle ilgili olan ruhi bir kıymet midir?

Cevap:

Ve Aleykumselam ve Rahmetullahi ve Berekâtuh.

Birincisi: Cevaba geçmeden önce kıymetle ilgili iki hususun açıklığa kavuşması gerekiyor:

* Birincisi; kıymet, amelden kastedilen olup fiilin yapılmasıyla gerçekleşen bir netice değildir; dolayısıyla kıymet ruhî olabilir ancak netice somut olabileceği gibi somut da olmayabilir. Örneğin siz cihat edersiniz ve sizin bundan kastınız ruhî kıymettir ancak bu amelin neticesi, bir ülke veya kaleyi fethetmek gibi somut bir neticedir… Siz dua edersiniz ve sizin kastınız ruhî kıymetin gerçekleşmesidir ve bu durumda dua metottan değilse netice somut olmaz, aksine şerî metot duadan başkadır. Dolayısıyla netice Allah Subhanehu katından sevabın hasıl olmasıdır. Nitekim Mefhumlarda şöyle geçmektedir: (…Mesela; dua, ruhî kıymeti gerçekleştiren bir ameldir. Cihad da ruhî kıymeti gerçekleştiren maddî bir ameldir. Lakin dua, her ne kadar dua yapanın kastı, ruhî kıymeti gerçekleştirmek olsa bile maddî bir amel olsa da, somut olmayan bir netice gerçekleştirir ki bu sevaptır. Cihad ise, her ne kadar mücahidin kastı, ruhî kıymeti gerçekleştirmek olsa da düşmanlara karşı yapılan savaştır ve bu, somut bir netice gerçekleştiren maddî bir ameldir ki bir kaleyi yahut şehri fethetmek, düşmanı öldürmek veya benzerleridir…)

Başka bir durumdaki duaya gelince; “Bunun şerî bir metodu yoktur.” Dolayısıyla somut bir netice gerçekleşebilir. Nitekim 25/10/2014 tarihli soru-cevapta şöyle geçmektedir: (“Mefhumlar kitabında”, dua hakkında başka durumlar için bir şey geçmemektedir. Bilakis bu, Ahmed’in Müsned’inde, Ebi el-Mütevekkil ’den o da Ebi Saîd’den Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurmuştur şeklinde tahriç ettiği genel hadisi de kapsamaktadır:

مَا مِنْ مُسْلِمٍ يَدْعُو بِدَعْوَةٍ لَيْسَ فِيهَا إِثْمٌ، وَلا قَطِيعَةُ رَحِمٍ، إِلا أَعْطَاهُ اللَّهُ بِهَا إِحْدَى ثَلَاثٍ: إِمَّا أَنْ تُعَجَّلَ لَهُ دَعْوَتُهُ، وَإِمَّا أَنْ يَدَّخِرَهَا لَهُ فِي الآخِرَةِ، وَإِمَّا أَنْ يَصْرِفَ عَنْهُ مِنَ السُّوءِ مِثْلَهَا قَالُوا: إِذًا نُكْثِرُ، قَالَ: «اللَّهُ أَكْثَرُ Herhangi bir Müslüman Allah’a, günahı içermeyen veya sılayı rahmi kesmekle ilgili olmayan bir dua ederse Allah ona, şu üç şeyden birini verir: Ya ona istediği şeyi hemen verir veya(mükafatını)ahirette(vermek)için saklar veya da yaptığı dua kadarıyla başına gelecek kötülüğü ondan uzaklaştırır.Dediler ki; o zaman biz, çok (dua) ederiz. Buyurdu ki: اللَّهُ أَكْثَرُ “(Allah’ın rahmet hazinesi) daha çoktur.Yani Allah Subhanehu ve Teala, dua edene üç şeyden biriyle icabet etmektedir ki bunlardan biri de:

إِمَّا أَنْ تُعَجَّلَ لَهُ دَعْوَتُهُ Ona istediği şeyi hemen verir şeklindedir. İşte bu, somut bir neticedir.)

*İkincisi; kıymet konusu, bireyin kastıyla ilgilidir yani o bireyseldir:

1- Mefchumlar’da, kıymetlerin bireyin (kişi veya amel eden anlamında insan) kastıyla bağlantılı olduğu geçmektedir; nitekim word doyasının 28-29-31. sayfalarında şöyle geçmektedir:   

[… Amellerden kastedilen hususa gelince; ameli yapan herkesin, bu ameli uğrunda yaptığı bir kastının bulunması kaçınılmazdır. İşte bu kasıt, amelin kıymetidir. Bundan ötürü her amelin, insanın ameli yaparken gerçekleştirmeyi gözettiği bir kıymetinin olması zaruridir. Aksi takdirde amel, abes olur…

Bundan dolayı Müslümana düşen, ameline başlarken ve onu eda ederken, amelden kastedilen kıymeti gerçekleştirmek için büyük bir gayret ile çalışmasıdır. Öyle ki toplumun refahına ve yükselişine katkıda bulunmuş ve aynı zamanda kendi refahını ve huzurunu da sağlamış olsun…

İşte bu sebeplerden bu kıymetlerin takdirini insana bırakmak hatalıdır. Bilakis bu kıymetlerin takdiri, insanın yaratıcısı olan Allah tarafından olmalıdır. Bundan dolayı bu kıymetleri ve onları gerçekleştirme zamanını insan için belirleyenin şeriat olması kaçınılmazdır ki buna göre insan bu kıymetleri elde edebilsin…

Böylelikle bu kıymetler, belirli bir toplumda gerektiği kadarıyla gerçekleşir ve bu toplum, bu kıymetlerin ölçüsü ile kıyaslanır. Bu esasa göre kıymetleri gerçekleştirmeye çalışmak gerekir ki İslam’ın hayata bakış açısına göre İslami toplum oluşturulabilsin.] Bitti.

2- Bu, amelin kıymetinin, ameli yapan kişinin uğrunda ameli yaptığı kasıt olduğu anlamına gelmektedir. İşte amelden kastedilen bu kıymettir. Şöyle ki; amelden kastı olan insandır, yani Muhammed, Zeynep, Fatıma ve Halid gibi müşahhas olan bireydir. Dolayısıyla o, bir ameli yaptığında, yaptığı bu amelinden bir kıymetin gerçekleşmesini kasteder. Örneğin Muhammed ticarî bir amel yaptığında, maddî bir kârın gerçekleşmesini kasteder ki bu maddî kıymettir. Yine Zeynep namaz kıldığında, ruhî bir kıymetin gerçekleşmesini kasteder ki bu ruhî kıymettir. Ayrıca Fatıma doğru söylediğinde, ahlakî kıymetin olduğu bir kıymetin gerçekleşmesini kasteder. Yine Halid mağdur birine yardım ettiğinde, insanî kıymetin olduğu bir kıymetin gerçekleşmesini kasteder…Hakeza kıymet, müşahhas olan bireyin ameli yaparkenki kastıdır. Yani kıymeti gerçekleştirmek kastıyla amel işleyen kişi insandır (bireydir).

3- Burada, Hizbin görevinin gençleri arasında bu kıymetleri kontrol etmek olduğu ortaya çıkmakta olup, ister ruhî, ister ahlakî, ister insanî, isterse maddî olsun bu kıymetlerin şeriatın hükümlerine göre olması gerekir ve Hizb, şeriatın hükümlerine göre yönlendirme ve açıklama gibi kıymetleri kontrol etmek için gerekli olan üslupları kullanır; şayet yönlendirme ve açıklama gençlerin kıymetleri kontrol etmesini sağlamazsa o zaman bizzat idari ceza gerekir; bu ise gençlerin bu kıymetleri Allah Subhanehu’nun emir ve yasaklarına göre uygulamasını sağlamak içindir…    

Aynı şekilde devletin görevinin, bu kıymetleri şeriatın hükümlerine kontrol etmesi gerektiği ortaya çıkmakta olup birey olarak (kişi veya amel eden olarak) Müslüman insana düşen, ruhî, ahlakî, insanî ve maddî tüm kıymetleri… Allah’ın emirlerine ve nehiylerine göre gerçekleştirmek için amel etmesidir.

Bu devletin görevi ve rolü ister ruhî ister ahlakî ister insanî isterse maddî olsun bireylerin kıymetleri şeriatın hükümlerine göre gerçekleştirmesini kontrol etmektir… Dolayısıyla devlet, şeriatın hükümlerine göre yönlendirme ve beyan gibi kontrol etmek için gerekli üslupları kullanır. Yönlendirme ve beyan, bireylerin bu kıymetleri uygularken şerî muhalefeti düzeltmek için işe yaramazsa, o zaman gerekirse ceza uygulanır; bu da bireylerin bu kıymetleri Allah’ın emirlerine ve nehiylerine göre uygulanmasını sağlamak içindir…

İkincisi: Şimdi sorunuzu cevaplıyorum:

1- Raşidi Hilafeti kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışan davet taşıyıcısı, bu ameliyle Allah Subhanehu ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i razı etmek için ruhî kıymetin gerçekleşmesi kasteder ve amelinin neticesi, Hilafetin geldiği yerdeki izzet, zafer, iktidar, fetih ve hayrın yayılması gibi somut bir netice olur. وَأُخْرَى تُحِبُّونَهَا نَصْرٌ مِنَ اللَّهِ وَفَتْحٌ قَرِيبٌ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَHoşunuza gidecek bir şey daha var: Allah’ın yardımı ve yakın bir fetih! Haydi müminleri müjdele.” [Saf 13]

2- Kıymeti gerçekleştirme kastı, bireysel bir husustur yani bireylerle ilgilidir. Yani filan kişi ruhî kıymeti, ahlakî kıymeti, insanî kıymeti veya maddî kıymeti gerçekleştirmeyi kasteder… Dolayısıyla bu, bireysel bir kasıttır. Hizbe gelince; onun amelinden birisi, amelleri boşa gitmesin, bilakis bu kıymetleri şeriatın hükümlerine göre gerçekleştirmek için çalışsınlar diye gençlerini kontrol etmektir. Aynı şekilde devletin amelinden biri de, bu değerlerin toplumdaki bireyler tarafından şeriatın hükümlerine gerçekleşmesini kontrol etmektir. 

Umarım bu cevap yeterli olmuştur. Bilen ve hüküm verenlerin en hayırlısı Allah’tır.

Kardeşiniz

Ata İbn Halil Ebu Raşta

H. 06 Rabiu’l Âhir 1444

M. 31/10/2022

Cevaba, Emir’in (Allah onu korusun) web sitesinden bağlanabilirsiniz:

https://archive.hizb-ut-tahrir.info/arabic/index.php/HTAmeer/QAsingle/4296/

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER