Cumartesi, 23 Şaban 1446 | 2025/02/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Ürdün’ün Despot Kralı Mübarek Toprakların Satışına Sevinçle Ortak Oluyor!

Ürdün tiranı kısa süre önce Trump’ın talimatıyla sarayından ayrıldı ve Filistin'in satışı konusundaki rolünü oynamak için hevesle Beyaz Saray'a gitti. Tıpkı geçen yıl Sisi'nin Refah'ın Mısır için kırmızı çizgi olduğunu iddia ettiği gibi Ürdün kralı da 5 Şubat 2025’te, Filistinlilerin Ürdün’e göç etmesinin “kırmızı çizgi” olduğunu söylemiş ve kırmızı çizginin aşılmasının Ürdün'ün Yahudi varlığına savaş ilan etmesine yol açabileceği dair söylentiler yayılmıştı.

Beyaz Saray'a yaptığı ziyarette Ürdün Kralı, şu şekilde Gazze halkını yerinden etme planını tekrarlayan Trump'ın yanında sessizce ve itaatkâr bir şekilde oturdu: “Satın almayacağız. Gazze’ye sahip olacağız. Satın almak zorunda değiliz. Orada satın alınacak bir şey yok. Gazze’ye sahip olacağız.” Ayrıca gazetecilere şunları söyledi: “Burası savaştan dolayı harap olmuş bir bölge. Onu alacağız, onu elimizde tutacağız, ona iyi bakacağız... Orta Doğu’daki insanlar için olacak. Ama burası bence bir elmas olabilir.”

Ürdün Kralı'nı “görkemli” bir görünüm gerçekleştirme konusundaki ılımlı başarısından dolayı “alkışlıyoruz”. Zira Mısır ve Arap yöneticilerin başka bir konferansta bir araya gelmesini önerdi ve “ABD'nin yüksek çıkarlarını” ve “bölge halklarının, özellikle de Ürdün'deki halkının çıkarlarını” dikkate alacak bir öneri sunma sözü verdi.Sanki herhangi bir halkın çıkarları ABD emperyalizmiyle bir arada var olabilirmiş gibi, en ufak bir ironiye bile yer vermeden “ABD’nin yüksek çıkarları” dedi.

Kral Trump'ın yanında dururken kahkahalarla gülerken görüntülendi. Bu, mübarek toprakların satışını teşvik etmedeki rolünü yerine getirmek için can atan bir adamın neşeli bakışıydı.

Trump, Ürdün'e yardımları çekme tehditlerinde bulunmuş olsa da onun Amerika ile ilişkisinin tek taraflı olduğu konusunda şüphe yoktur;ancak bu ilişki, İslam ümmeti pahasına orantısız bir şekilde Amerika ve Yahudi varlığına fayda sağlamaktadır. Zira Ürdün ABD üslerine ev sahipliği yapmakta, Yahudilerin güvenliğini sağlamakta ve İran'ın gönderdiği oyuncakları vurarak yenilmez Yahudi devleti efsanesinin yayılmasına yardımcı olmaktadır.

Tüm ordular arasında en aşağılık olan Yahudi kuvvetleri, Filistin'de basit silahlarla ve az bir sayıyla savaşan cesur direnişçileri yenemedi. Suriye, Türkiye, Ürdün, Pakistan veya Mısır ordularından herhangi birinin ilerlemesi halinde Yahudi varlığının varlığı yok olacaktır. Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur: لَا يُقَاتِلُونَكُمْ جَمِيعاً إِلَّا فِي قُرًى مُّحَصَّنَةٍ أَوْ مِن وَرَاءِ جُدُرٍ بَأْسُهُم بَيْنَهُمْ شَدِيدٌ تَحْسَبُهُمْ جَمِيعاً وَقُلُوبُهُمْ شَتَّى ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَّا يَعْقِلُونَ Onlar müstahkem şehirlerde veya siperler arkasında bulunmaksızın sizinle toplu halde savaşamazlar. Kendi aralarındaki savaşları ise çetindir. Sen onları derli toplu sanırsın, halbuki kalpleri darmadağınıktır. Böyledir, çünkü onlar aklını kullanmayan bir topluluktur.” [Haşr 14]

Yahudi ordusunun yeni Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in şu son itirafları, ordusunun konumunun zayıflığını teyit ediyor: “Ordunun resmi rakamlarına göre savaşın başladığı 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana Gazze'de 844 subay ve asker öldürüldü ve yaklaşık 5.696 kişi de yaralandı. Resmi verilere göre 7 Ekim 2023 tarihindeki Hamas saldırılarında 400'ü askeri personel olmak üzere yaklaşık 1.200 Yahudi öldürülmüştür. Zamir, 7 Ekim'den bu yana en az 5942 “yaslı ailenin” kayıt altına alındığını ve büyük olasılıkla bunlardan bazılarının Gazze'deki savaşta birden fazla aile ferdinin öldürülmüş olabileceğini söyledi. Fiziksel ve zihinsel yaralanmalara maruz kalan 15.000'den fazla askerin rehabilitasyon sistemine dahil edildiği eklemesinde de bulundu.” (Ajanslar)

Trump ve onun itaatkâr Arap tiranları Gazze'deki ateşkes anlaşmasının Gazze halkı için bir rahatlama anı olduğuyla övünürken ateşkesin Yahudi varlığına yeniden toparlanma ve Filistin otoritesinin de yardımıyla Batı Şeria'yı işgal etme çabalarına yeniden odaklanma fırsatı verdiği giderek daha açık bir hale gelmektedir.

Arap tiranları, Amerikalı efendilerinin emirleri doğrultusunda sadece işgale yardımcı olacak anlaşmalara aracılık etmektedirler. Oysa onlar mübarek toprakları kurtarmak için ordularını göndermek yerine, Yahudi varlığına sebze, yakıt, diplomatik koruma, Dubai'de tatil, askeri iş birliği ve daha fazla normalleşme vaadi sağlıyorlar.

Dolayısıyla Trump Filistin'i halkından boşaltma planını uygulamaya devam ederken, Arap tiranları ise Beşar Esad ve Şeyh Hasina’yı yenilgi ve aşağılanma içinde kaçmak zorunda bırakan ayaklanmalar gibi ayaklanmalardan korkarak kendi halklarını aldatmaktan başka bir şey yapmıyorlar.

Ürdün’ün tiranı Trump'ı memnun etmek konusunda o kadar istekli görünüyor ki, Mısır’daki Sisi’den çok daha hızlı bir şekilde her türlü tiyatrodan vazgeçmiştir. Zira Trump’ın küçümseyerek “general” diye işaret ettiği Sisi, Washington ziyaretini ertelemiştir. Tahtını kaybetmekten korktuğu için tiyatrosuna devam etmeye yemin etmiştir. Ancak Refah'ta gördüğümüz gibi Sisi'nin kırmızı çizgileri sadece konuşmalarında vardır.

Ürdün Kralı kendisini Batı'nın bir ajanı ve Şam'da, yani Allah’ın mübarek kıldığı, Müslümanların toprağı, peygamberlerin (salat ve selam üzerlerine olun) toprağı ve Müslümanların dârının merkezi olan Şam beldesinde yönetimi hak etmeyen bir adam olarak göstermeye devam ediyor.

Suriye ve Filistin'deki Müslümanların cesareti, kararlılığı ve imanı, İslam ümmeti için bir gurur ve ilham kaynağı olmuştur.

Ürdün sarayında oturan ve kendisine kral diye adlandıran korkak adam Ürdün'deki onurlu Müslümanları yönetmeyi hak etmiyor; zira onun varlığı sadece mübarek toprakların satılmaya devam etmesini garanti ediyor.

Bu yüzden bizim, Ürdün'deki Müslümanları, bu tiranı ortadan kaldırmak ve İslam sancağını daha ileriye taşımak için çalışmaya teşvik etmeliyiz.

Şehit Amir Kavas ve Şehit Hüssam Ebu Gazaleh’in liderlik ettiği “Ürdün Tufanı Operasyonu” Ürdün'ün adamları, özellikle de ordudaki muhlis askerler için bir gurur ve onur kaynağıdır. Ayrıca operasyon, Yahudi varlığını kökünden söküp atmanın yolunun, işgali gönülden koruyan krala itaat etmekten geçmediğini ortaya koymaktadır.

Sizin "kralınız" zayıf bir engelden başka bir şey değildir; o halde onun korkularının doğruluğunu ispatlayın ve onu ortadan kaldırın. Zira Mescid-i Aksa onun satacağı bir mülkü değildir.

Ey Ürdün'ün askerleri; Amir ve Hüssam’ın çağrısına ne zaman cevap vereceksiniz? Mübarek Filistin toprakları sizi çağırıyor ve sizden, onu özgürleştirmek, Amerika'yı ve Yahudileri bölgeden kovmak ve Müslüman ülkeleri, Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet sancağı altında birleştirmek için görevinizi yerine getirmenizi talep ediyor.

انفِرُوا خِفَافاً وَثِقَالاً وَجَاهِدُوا بِأَمْوَالِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ

(Ey müminler!) Gerek hafif, gerek ağır olarak savaşa çıkın, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.” [Tevbe 41]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Yunus Musab - Pakistan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER