Salı, 03 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/05
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Devrimin Onuncu Yıldönümünde (2) Devrim ve Karşı Devrim Arasında Mısır

بسم الله الرحمن الرحيم

Devrimin Onuncu Yıldönümünde

(2)

Devrim ve Karşı Devrim Arasında Mısır

İslam ümmeti, uzun tarihinin bu döneminde, gasp edilmiş otoritesini geri geri almak ve kalbinin derinliklerinde yatan ve duygularının bastırdığı asıl projesini -ki o, kendisinden nizamın ve onun ayrılmaz bir parçası olan siyasetin fışkırdığı akli bir akide olması itibariyle İslam’dır- billurlaştırmaya çalıştığı kritik bir aşamadan geçmektedir. Zira siyaset, ümmetin işlerini İslam ile gözetmek ve ümmeti, dini hayattan ayırmaya dayalı Batılı hadaratın siyasi ve fikri bağımlılığından kurtarmak için ciddi bir şekilde çalışmak demektir. Nitekim Tunus, Mısır, Libya, Suriye ve Yemen’de de İslam’ın rafine ettiği asıl madeni ortaya çıkaran inanılmaz kitlesel devrimler baş gösterdi. Dolayısıyla bizzat Batı'nın türettiği kukla rejimlerin uyguladığı baskıya, zulme ve işkenceye rağmen ümmet hala bu devrim halinde yaşamaya devam etmektedir. Bazıları bu gerçeği örtbas etmeye çalışsa da şüphesiz devrimci ümmetin akliyetini ve nefsiyetini oluşturan İslam’ın, bu devrimci harekette büyük bir etkisi olmuştur. Nitekim bu, camilerden yürüyüşlerin başlamasında, milyonlarca kişinin لا إله إلا الله rayelerini kaldırmalarında, anayasa referandumunda ve asrın Firavun’u zalim Mübarek’in devrilmesinin ardından yapılan seçimlerde ortaya çıkmıştır. Zira insanlar oylarını, İslam’ın sloganını kullananlara vermişlerdir.       

Nitekim devrimler, ümmetin bağrından çıkmış olup yapay bir devrim değildir, dahası spontane olarak ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla ümmet, onlarca yıldır bağrına çöreklenmiş baskı, zülüm ve zorbalığa karşı harekete geçmiş, bu devrimler, ümmeti bağlayan ve hareket etmesini engelleyen korku zincirini kırmayı başarmış ve öldüğünü sandıkları ümmetteki bu devrimci hareket Amerika için şaşırtıcı bir sürpriz olmuştur.  Evet, bu devrimler ümmetin bağrından çıkmış olup Amerika, Mübarek ve çevresindekilere karşı meydana gelen sokak hareketinin gücünden dolayı şaşkına dönmüştür.

Amerika’nın daha önceki on yıllar boyunca Mısır üzerindeki hegemonyasının varlığından ve bu hegemonyanın devrik Mübarek döneminde daha güçlü olmasından dolayı, Amerika’nın Mısır’ın kendi tabiiyetinden kurtulmasına kolayca izin vereceğini düşünmek saflık olur. Özellikle de Mısır, bölgede siyasi, coğrafi, insani ve ekonomik bir ağırlığa sahipken. Gerçek şu ki; devrim Mısır’da bırakılsaydı, dahası Arap Baharı olarak adlandırılan devrimler, -fikri liderliğini ve açık İslami projesini kaybetmesine rağmen- ümmetin kendisine dayandığı temel İslam anlayışı, devrimi İslam’ı iktidara taşımaya yönlendirmesi kaçınılmaz olurdu.

Bu nedenle Amerika, genellikle Amerika tarafından finanse edilen sivil toplum kuruluşları olarak adlandırılan kuruluşların ve organların rolünü ibraz etmek için acele etti. Dolayısıyla İslam Devleti’nden ve Allah’ın şeriatının uygulanmasından uzaklaştırmada başarılı olmak için devrimi sözde modern demokratik sivil devlete yönlendirmek amacıyla harekete geçti. 

Mübarek Yahudi varlığı için stratejik bir hazine ve mükemmel bir Amerikan ajanı olmasına rağmen çok kısa bir sürede devrildi ve Amerika hiç pişmanlık duymadan onu terk etti. Zira Amerika, Mısır’da rejimin kutuplarını ve eklemlerini elinde tuttuğu gibi aynı şekilde ordu ve Laik muhalefeti de elinde tutmaktadır. Aynı zamanda sözde ılımlı İslam liderleriyle de yakın temas halindeydi. Dolayısıyla Mübarek'in düşüşüyle işlerin kontrolden çıkmasından korkmuyordu. Dahası işler kontrolden çıkmadan önce sokağın öfkesini kontrol altına almak amacıyla öfkeyi dindirmek için acele etti. 

Bu nedenle Mısır’daki devrime karşı durmanın bir Amerikan planı olduğunu söyleyebiliriz. Bu planı ise üç aşamada özetleyebiliriz:

1-   Birinci aşama: Çevreleme

Bu durum, Askeri Konsey liderleri, bunların devrime karşı önyargılı olmaları, Mübarek’e destek vermekten vazgeçmeleri ve göstericilere baskı uygulamamaları yoluyla gerçekleşmiştir. Hatta onlar, devrimcilerden bir grubu kendi saflarına çekmeyi bile başarmışlardır. Bu da devrimci hareketlerin içerisinde keskin bölünmelere yol açmıştır. Şaşırtıcı olan ise, Mübarek’e isyan edenlerin bir kısmının, Askeri Konsey'e onur ve saygı duyarak onu devrimin savunucusu olarak görmesi ve Mübarek'in otuz yıldır iktidarını kurmada Askeri Konseyin rolünü unutmaları olmuştur!    

2-   İkinci aşama: Sarmalama

Amerika, İslam için çalışanlar veya yaklaşımı ve anlayışıyla, devletin Laik Cumhuriyetçi sistem olması çerçevesinde bunlarla Liberal Kapitalist akımlar arasında fikir birliği ve uzlaşmanın kabulüne izin veren sözde ılımlı İslami akımlar da dahil her düzeyde liberal kapitalist eğilimleri olan liderleri ibraz etmiştir. Zira Amerika, bu aşamaya öncülük edenlerin kesinlikle (İslamcılar) olduğunu fark etmiştir. Hatta genellikle İslami duyguları ve İslam sevgisiyle harekete geçen devrimci sokağı sakinleştirmiştir. Ayrıca Müslüman Kardeşleri dizginlemek için Laik muhalefeti kullanmıştır. Çünkü Amerika, Müslüman Kardeşlere mutlak bir şekilde güvenmediği gibi onların çok değişken bir yapıya sahip olduklarını bilmesinin yanı sıra onların liderlerinin İslam’ı istediğini de biliyordu. Bu yüzden Amerika’nın isteğinde çıktığı için liderlerine baskı uyguladı. Dolayısıyla onları ehlileştirmek için elinde baskı araçlarının olmasına ihtiyacı vardı ve laik muhalefet bu etkili araçlardan biriydi.  Nitekim Laik muhalefetin, Müslüman Kardeşlere hesaplı bir saldırı başlatmasına izin verdi. Ta ki böylece, her zaman ona ihtiyaç duyduklarını ve Amerika’nın çizmiş olduğu kırmızı çizgilerden ayrılamayacaklarını hissetsinler. Ayrıca Amerika’nın elinden kurtulmayı düşünebilirler diye sokakta popülaritelerini artırmamak için hiçbir başarı elde etmelerine izin vermedi. Böylece insanlara İslami yönetimin başarısızlığını göstermiş olacak, böylece de ondan yüz çevireceklerdi.   

3-   Üçüncü aşama: Kürtaj Yapma

Bu aşama, devrimi çarpıtma ve özellikle İslam temelinde olmak üzere insanları değişim noktasında umutsuzluğa düşürme aşamasıdır. Üzücü olan ise bu durumun İslam için çalışanların bazıları veya İslami akımla bağlantılı olanlar tarafından yapılmasıdır. Böylece krizlerin birikmesi sonucunda ülkeyi karanlık bir tünele çevirdiler. Nitekim ülke, akaryakıt, elektrik kesintileri ve ekmek krizi ile başlayıp dört bir tarafını vuran güvensizlik durumu ile son buldu. Görünüşte bunlar yöneticiler olmalarına rağmen ancak gerçekte onlar da hiçbir şeye sahip değillerdir.

Dr. Mursi (Allah ona rahmet etsin) iktidardayken, Laik muhalefet Mısır sokaklarında bir heyecan durumunu ateşledi ve İslami akım da Mısır sokaklarında gerçek bir temeli olmayan medya gürültüsüyle şeytanlaştırıldı. Oysa sokağın gerçek eğilimi, İslam’a yönelikti. Nitekim bu muhalefetin rolü, sözde Kurtuluş Cephesi tarafından temsil ediyordu ancak 30 Haziran darbesinden sonra olay yerinden kaybolup gitti. Sonunda Amerika, önceki rejimin hatalarını ve insanlara iyi bir yaşam hazırlamadaki başarısızlığını Müslüman Kardeşlere ve İslami akımlara yükledi. Sonra onlar, iktidardan uzaklaştırılarak, kamuoyu onlara karşı kışkırtılarak ve ardından otorite tekrar orduya verilerek kaçınılmaz son gerçekleşmiş oldu. 

Amerika, aşağıdaki nedenlerden dolayı aşamalı olarak ılımlı İslami akımla uğraşmak zorunda kaldı:

1-   İslam’ın, Mısır da dahil, İslam beldelerinde sokağın ana lokomotifi haline gelmesi.

2-   Köklü ve kapsamlı bir değişim için çalışan gerçek İslam’ın yolunun kesilmesi ve Yahudi varlığı da dahil bölgedeki Batı’nın nüfuzunun tamamen ortadan kaldırılması.  

3-   Müslüman Kardeşlerin, Mısır sahnesinde en etkili ve en organize olmuş bir güç olması.

4-   Müslüman Kardeşlerin pragmatik olmaları ve Yahudi varlığı ile barış anlaşmasına saygı duyulmasını, bölgenin sömürgeci siyasi haritasının, yani Sykes-Picot haritasının korunmasını, onun içindeki ülkelerin bağımsızlığının kabul edilmesini ve onların tek bir devlet altında birleştirmek için çalışılmamasını, sivil demokratik bir devletin kabul edilip teşvik edilmesini, İslam Devleti’nden bahsedilmemesini ve Amerika ile ayrıcalıklı ilişkilere hırs gösterilmesini temsil eden Amerikan koşullarını kabul etmeleridir.

5-   Bütün bunlar, İslamcıların yönetme gücünün olmadığını göstermek yoluyla devrimi sarmalamak ve ona kürtaj yaptırma girişiminde bulunmak içindir. Böylece insanlar, Amerika’nın düşüncesinde var olan İslami bir projeye maruz bırakılmıştır. 

6-   Böylece Amerika’nın, ılımlı İslami akımlarla uğraşması kolay olacaktır. Zira bu şekilde bu akımın parametrelerini ve sabitelerini belirleyen net bir fikri yaklaşımı olmayacaktır. Bu da Amerika ile siyasi anlaşmalar oyununun uygulanmasına izin verecektir. Hem de Washington’da siyasi politikacıların olduğu bilinmesine rağmen. Zira onlar bu oyunu, kendi kuralları ve kanunlarıyla demokratik arenada oynayacaklar ve en sonunda da aldatacaklardır.   

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Hamid Abdulaziz

 

1. bölüm | 2. bölüm | 3. bölüm | 4. bölüm | 5. bölüm | 6. bölüm |
7. bölüm | 8. bölüm | 9. bölüm | 10. bölüm | 11. bölüm | 12. bölüm |
13. bölüm | 14. bölüm | 15. bölüm | 16. bölüm

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER