Yahudiler, 18 Mart 2025’ten itibaren Gazze’ye havadan, karadan ve denizden yeniden düşmanca saldırmaya başladılar ve bu saldırılar hâlen devam ediyor. Saldırılar, yalnızca insanları değil, ağaçları ve taşları bile hedef aldı. Ateşkes olduğunu iddia ettikleri ancak bozdukları anlaşmadan yaklaşık iki ay sonra düzenlenen saldırılarda kadın, çocuk ve yaşlılardan en az 400 kişi hayatını kaybetti... Yahudiler, hain bir millettir, anlaşmaya asla riayet etmezler. Nitekim Kaviyy ve Aziz olan Allah şöyle buyurmuştur:
فَإِمَّاتَثْقَفَنَّهُمْفِيالْحَرْبِفَشَرِّدْبِهِمْمَنْخَلْفَهُمْلَعَلَّهُمْيَذَّكَّرُونَ “Eğer onları savaşta yakalarsan, bunlar(a vereceğin ceza) ile arkalarındakileri de dağıt ki ibret alsınlar.” [Enfal 57] Onları ancak, köklerini kazıyacak yeni bir “Hendek” ve tıpkı Semud kavmini helak eden sarsıntılar gibi onları da sarsacak bir “Hayber” caydırabilir...
Yoksa onlar antlaşmaları bozmayı huy edinmişlerdir! İşte şimdi de aynısını yapıyorlar:
“İsrail, Gazze Şeridi’nin çeşitli bölgelerine karşı yeniden savaş başlattı. Yoğun hava saldırıları sonucunda 412 kişi şehit olurken yüzlercesi de yaralandı...” (18.03.2025 El Cezire)
“İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisi, bu sabah (Salı) erken saatlerde yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi genelinde “Hamas”a ait hedeflere saldırı düzenlendiğini duyurdu... Açıklamada ayrıca “İsrail bundan sonra Hamas’a karşı giderek artan şiddette askeri güçle karşılık verecek” denildi.” (18.03.2025 Skynews Arabia)
“Beyaz Saray Sözcüsü Caroline Leavitt, İsrail’in Salı günü Gazze’ye düzenlediği saldırılar konusunda Beyaz Saray ve Trump yönetimine danıştığını söyledi.” (18.03.2025 El Hurra)
Tüm bu katliamlar ve vahşi saldırılar, özellikle Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan, Türkiye ve İran gibi Filistin’e komşu olan Müslüman ülkelerdeki orduların gözleri önünde gerçekleşti. Lübnan, Irak ve Suriye gibi kendi kendilerini aşağılamakla meşgul olan ülkelerden bahsetmiyorum bile! Bütün bunlara rağmen yöneticiler, Amerika ve uluslararası topluma Yahudilere baskı yapmaları için yalvarıyorlar. Oysa Amerika, Yahudilerin en büyük destekçisidir. Yöneticilerin kendileri ise sadece çekingen bir şekilde kınama mesajları yayımlamakla yetinmektedirler! Sanki bu kınamalar bir şehidi geri getirecek, bir yaralıyı iyileştirecek ya da Gazze’nin bir karış toprağını özgürlüğüne kavuşturacak! Allah onları kahretsin! Nasıl da döndürülüyorlar!
Haçlıları ve Moğolları dize getiren Mısır, bugün yalnızca kınama mesajlarıyla yetinmiştir! Oysa bu kınama mesajları ne beslemekte ne de açlığı gidermektedir. Mısır Dışişleri Bakanlığı, Salı günü yaptığı açıklamada, İsrail’in Gazze Şeridi’ne düzenlediği hava saldırılarını kınayarak, bunun “ateşkes anlaşmasının açık bir ihlali olduğu ve bölgenin istikrarı üzerinde ağır sonuçlar doğurabilecek tehlikeli bir tırmanışı temsil ettiği” vurgulandı... Açıklamada, “Uluslararası topluma İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarını derhal durdurması için acilen harekete geçme çağrısında bulunuldu ve “bölgenin yeniden bir şiddet ve karşı şiddet sarmalına sürüklenmesini önlemek” gerektiği kaydedildi. (18.04.2023 Sky news)
Bizans İmparatorluğu’nun Şam’daki hâkimiyetini sona erdiren büyük Yermük Savaşı ülkesi olan Ürdün de bugün yalnızca kınama mesajlarıyla yetinmiştir! “Ürdün Başbakanı Cafer Hassan, salı günü yaptığı açıklamada, İsrail’in Gazze’ye karşı yürüttüğü savaşı “insanlığa karşı bir savaş” olarak nitelendirdi. Ürdün Haber Ajansı Petra, Hassan’ın bugün düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısında, “Tüm uluslararası toplum, çocukları, kadınları ve silahsız sivilleri hedef alan bu barbarlığı durdurmakla ilgilenmeli. Bugün insanlar zorla göç amacıyla aç bırakılıyorlar” dediğini aktardı. (18.04.2023 Sky news)
Bizans İmparatorluğu’nu tarihten silen Fatih Sultan Mehmet’in ülkesi Türkiye de yalnızca kınama mesajlarıyla yetinmiştir! “Türkiye, İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği ölümcül saldırıları kınadı. Açıklamada, bu saldırılar İbrani devletinin Gazze’de yürüttüğü “Soykırım politikasında yeni bir aşamaya geçildiğini göstermektedir” denildi... (18.04.2023 Sky news) Komşusu İran da benzer şekilde yalnızca açıklamalarla tepki gösterdi. “İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bakaî, salı günü yaptığı açıklamada, İsrail’in bu sabah Gazze’ye düzenlediği saldırılarda kadın ve çocuklar da dahil olmak üzere yüzlerce kişinin hayatını kaybettiğini ifade etti... İran Dışişleri Sözcüsü, “ABD’nin “bu saldırılardan doğrudan sorumlu” olduğunu belirtti. (18.03.2025 Anadolu Ajansı)
Suudi Arabistan’a gelince, artık tamamen Trump’ın Amerika’sı ekseni üzerinde dönmeye başlamıştır. Trump gibi konuşmakta ve onun Yahudilere verdiği desteğe karşı çıkmamaktadır. Dahası diğer ülkeler gibi yalnızca sembolik kınamalarla yetinmektedir. “Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, İsrail’in Gazze’ye saldırılarının en güçlü şekilde kınandığı kaydedildi. İsrail ordusunun savunmasız sivillerin yaşadığı bölgeleri doğrudan bombaladığına işaret edilen açıklamada, İsrail’in bu saldırılarla uluslararası insani hukuku hiçe saydığı aktarıldı.” (18.03.2025 Anadolu Ajansı)
Görüldüğü gibi Filistin’e komşu ülkeler, Yahudilerin saldırganlığını ve Gazze Şeridi’ne yönelik devam eden suçlarını sadece kınamakla yetinmişlerdir! İşte böyle! Ne bir ordu harekete geçmiş ne de bir kurşun atılmıştır!
Ey Müslüman ülkelerdeki ordular, özellikle de Filistin’in çevresindeki ordular! Özür beyan edenlerin hâlâ bir bahanesi kaldı mı? Bahane uyduranların hâlâ uyduracak bir bahanesi kaldı mı? Yahudilerin saldırganlığını ve katliamlarını gördüğünüz, işittiğiniz hâlde saldırganlıklarını püskürtmek ve varlıklarını ortadan kaldırmak üzere Ribât topraklarına, mübarek Toprak Filistin’e yönelmek yerine nasıl olur da hareketsiz bir şekilde yerinizde durabiliyorsunuz? Kudret ve izzet sahibi Allah’ın şu sözlerini okuduğunuz halde nasıl olur da yerinizde hareketsiz kalmayı kabul edebiliyorsunuz?
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انْفِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الْأَرْضِ أَرَضِيتُمْ بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الْآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الْآخِرَةِ إِلَّا قَلِيلٌ * إِلَّا تَنْفِرُوا يُعَذِّبْكُمْ عَذَاباً أَلِيماً وَيَسْتَبْدِلْ قَوْماً غَيْرَكُمْ وَلَا تَضُرُّوهُ شَيْئاً وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ “Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir. Eğer Allah, yolunda sefere çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir toplum getirir. Siz ise O’na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” [Tevbe 38-39]
Sömürgeci kafirlerin adımlarını birebir takip eden, Allah ve Rasûlüne itaati arkalarına atan yöneticilere itaati etmeyi mazeret olarak mı öne sürüyorsunuz? Onlar, Yahudilere karşı savaşmak istemiyor! Tarafsızmış gibi görünseler de aslında Yahudilere daha yakındırlar. Bu yöneticiler, Yahudiler Filistin’de katliam yaparken onların arkalarını kolluyorlar! Onlara itaat ederek ne bu dünyadaki rezillikten kurtulabilirsiniz ne de ahiretteki azaptan! Son pişmanlığınız hiçbir işe yaramayacak!
إِذْ تَبَرَّأَ الَّذِينَ اتُّبِعُوا مِنَ الَّذِينَ اتَّبَعُوا وَرَأَوُا الْعَذَابَ وَتَقَطَّعَتْ بِهِمُ الْأَسْبَابُ * وَقَالَ الَّذِينَ اتَّبَعُوا لَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَتَبَرَّأَ مِنْهُمْ كَمَا تَبَرَّءُوا مِنَّا كَذَلِكَ يُرِيهِمُ اللهُ أَعْمَالَهُمْ حَسَرَاتٍ عَلَيْهِمْ وَمَا هُمْ بِخَارِجِينَ مِنَ النَّارِ “İşte o zaman (görecekler ki) kendilerine uyulup arkalarından gidilenler, uyanlardan hızla uzaklaşırlar ve (o anda her iki taraf da) azabı görmüş, nihayet aralarındaki bağlar kopup parçalanmıştır. Uyanlar: “Keşke bizim için dünyaya bir dönüş olsa da, bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsak” derler. Böylece Allah onlara, hasretini çekecekleri işlerini gösterir. Onlar cehennemden çıkmayacaklardır.” [Bakara 166-167] Allah’a isyan konusunda yöneticilere itaat etmek büyük bir suçtur.
يَوْمَ تُقَلَّبُ وُجُوهُهُمْ فِي النَّارِ يَقُولُونَ يَا لَيْتَنَا أَطَعْنَا اللهَ وَأَطَعْنَا الرَّسُولَا * وَقَالُوا رَبَّنَا إِنَّا أَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَاءَنَا فَأَضَلُّونَا السَّبِيلَا * رَبَّنَا آتِهِمْ ضِعْفَيْنِ مِنَ الْعَذَابِ وَالْعَنْهُمْ لَعْناً كَبِيراً “Yüzleri ateşe çevrildiği gün, “Keşke Allah’a itaat etseydik, resulü dinleseydik” diyecekler. Ve ekleyecekler: “Rabbimiz! Biz efendilerimizi ve büyüklerimizi dinledik, onlar da bizi yoldan saptırdılar. Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları ağır bir şekilde lânetle!” [Ahzab 66-68]
Ey ordular! İçinizde, orduya liderlik edip kudret ve izzet sahibi Allah’ın vaadini yerine getirmek üzere bize yardım edecek hiç mi aklı başında bir adam yok?
وَعَدَ اللهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ “Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden öncekileri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına dair vaatte bulunmuştur.” [Nur 55]
İçinizde, orduya liderlik edip içinde yaşadığımız bu ceberut saltanattan sonra Hilafeti kurmak ve böylece Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesini gerçekleştirmek üzere bize yardım edecek hiç mi aklı başında bir adam yok?
ثُمَّ تَكُونُ مُلْكاً جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ ثُمَّ سَكَتَ “Daha sonra ceberut bir saltanat olacaktır. O da Allah’ın dilediği kadar devam edecektir. Ardından Allah dilediği zaman onu ortadan kaldıracaktır. Sonra, nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır. Sonra da sustu”
İçinizde, orduya liderlik edip, Ruveybida yöneticilerin Yahudilere karşı savaş açılmaması için koydukları barikatları yıkacak, sonra da ‘es-Sâdiku’l-Masdûk’un (doğru ve doğrulanan) haber verdiği müjdeyi gerçekleştirmek üzere İslam ordularını harekete geçirecek hiç mi aklı başında bir adam yok? Buhari Sahih’inde şöyle rivayet etmiştir:
تُقَاتِلُكُمُ الْيَهُودُ فَتُسَلَّطُونَ عَلَيْهِمْ “Yahudiler sizinle savaşacaktır! Fakat neticede siz onlara musallat kılınacaksınız!” Müslim de Sahih’inde şöyle rivayet etmiştir:
لَتُقَاتِلُنَّ الْيَهُودَ فَلَتَقْتُلُنَّهُمْ “Yahudilerle savaşacaksınız ve onları alabildiğine öldüreceksiniz.”
Ancak bu şekilde Yahudi varlığını Mübarek Topraktan söküp atarsanız. Sonra da Mübarek Toprak, tıpkı Ömer’in fethettiği, Selahaddin Eyyubi’nin kurtardığı ve Sultan Abdülhamid’in koruduğu gibi yeniden İslam yurduna dönüşecektir.
وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ * بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ “O gün Allah’ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.” [Rum 4-6]