Cuma, 21 Cumade’s Sânî 1447 | 2025/12/12
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Fotoğrafçılık, Resim ve Videolar Alanında Yapay Zekanın Kullanılması

  • Kategori Emir'e sorulanlar
  •   |  

(Hizb-ut Tahrir Emiri Celil Âlim Ata İbn Halil Ebu Raşta Tarafından Facebook Sayfası Takipçilerinin “Fıkhî” Sorularına Verilen Cevaplar Silsilesi)

Soru - Cevap

Fotoğrafçılık, Resim ve Videolar Alanında Yapay Zekanın Kullanılması

İslam Ebu Halil ve Raid El-Hareş Ebu Muaz’a

Soru:  

İslam Ebu Halil’in sorusu:

Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekâtuh, faziletli Şeyhimiz, Allah sizi korusun ve İslam’ı, sizin ellerinizle yeryüzünde hakim kılsın. 

Bu zamanda birçok insan için önemli olan yapay zeka hakkında bir soru sormak istiyorum ve cevabı resmi sayfanızda yayınladığınızda, Allah'ın izniyle onun herkes için faydalı olmasını umuyorum.

Günümüzde birçok insan, insan veya hayvan resimleri oluşturmak için yapay zekayı kullanıyorlar.İnsan, yapay zekâya bazı kriterlerle birlikte belirli bilgiler girerek bir resim oluşturmasını istiyor ve yapay zekâ da gerek animasyon gerekse gerçeklik şeklinde bir resim veya video klipleri üretiyor.Ayrıca var olan bir kişinin resmi girilerek bir podcast veya program oluşturulacağı gibi, aslen var olmayan birinin resminin oluşturulması da talep edilebiliyor.

Birinci soru:

İnsan veya hayvan resimleri oluşturmak için yapay zekanın kullanılması şer’an caiz midir?Ayrıca davet amaçlı veya genel olarak animasyon resimleri veya video klipler oluşturmak caiz midir?

İkinci soru:

Eğer yapay zekâ kullanılarak insan resimleri oluşturmak caizse, bu resimlerin şerî kurallara bağlı olması gerekir mi? Yani kadının, başörtülü mü olması gerekir yoksa başörtüsüz de olur mu? 

Cevabınızdan dolayı Allah sizi hayırla mükafatlandırsın.

İslam Ebu Halil 25/11/2025

2- Raid El-Hareş Ebu Muaz’ın sorusu:

Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekâtuh.

Günümüzde yapay zeka sayesinde metni resme dönüştürebiliyor ve resmin özelliklerini veya niteliğini değiştirebiliyor ya da animasyona dönüştürebiliyoruz ve aynı zamanda metnin akışına dayalı video çalışmaları da yapılabiliyor; resmi değiştirmek (çizgi film veya animeye dönüştürmek gibi) "elle çizilmiş" olarak mı ya da başka bir şey mi sayılır? Yoksa doğrudan insan fiili olmayan algoritmalara dayalı "otomatik üretim" mi sayılır?

Cevap:

Ve Aleykumselam ve Rahmetullahi ve Berekâtuh.

Sorularınız birbirine benzemektedir ve işte size cevabı:

Birincisi: Yapay zekâ programları insanlık için açılan büyük ve geniş bir kapıdır; yapay zekâ, şöyle buyuran yaratıcı Subhanehu’nun büyüklüğünün delilidir: عَلَّمَ الْإِنْسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْİnsana bilmediği şeyleri öğretti.” [Kalem 5] Böylece insan, sırf kendi çabasıyla gerçekleştirmesi zor olan işleri yapmak ve görevleri uygulamak için makineleri, hesaplamaları, algoritmaları ve bilgisayar programlarını kullanmaya muktedir bir hale gelmiştir… Dolayısıyla yapay zekâ, bilim ve uygulamada büyük bir sıçrama olup araçlar ve üsluplarda, insanların hayat seyrinde, sivil ilerleme ve benzerlerinde büyük değişiklikler meydana getirme gücüne sahiptir…

İkincisi:Yapay zeka tek bir alanla sınırlı değildir, aksine bilim, bilgi ve uygulama alanlarına kadar çok sayıda kullanım alanları vardır... Zira sağlık, tıp ve hastane alanında, bilim ve buluşlar alanında, eğitim alanında, askeri ve savaşlar alanında, çeşitli sanat alanlarında... Ve daha birçok alanda etkili bir şekilde kullanılabilmektedir. Dolayısıyla diğer bilimler ve buluşlar gibi, insanın onu kullanmadaki tercihine göre hayır ve şer için kullanılabildiği gibi beşerin hayrı ve insanın hayrı için de kullanılabilir ve insanlar için büyük faydalar sağlayabilir; ayıca şer ve yozlaşmada, insanlara zulmetmede ve onlara karşı haddi aşmada, insanların mallarını batıl yolla yemede ve benzerlerinde de kullanılabilir…

Üçüncüsü: Şimdi cevabını vereceğimiz soru,yapay zekâ programlarının fotoğrafçılık, çizim, video, robotik ve benzeri hususlarda kullanılmasıdır… Bu soruya cevap vermek için aşağıdaki hususları inceleyelim:

1- Resim yapmak, lügat olarak bir mahlukun, yaratılışına benzeyen bir görüntüsünü yapmaktır; yani onun bir benzerini veya onun bir örneğini yapmak olup mahlukun görüntüsü ona ne kadar yakın olursa, icat edicilik de bir o kadar güçlü ve büyük olacaktır… Yani bir şeyin resmini yapmak, yani ona benzer bir şeyi yapmak demektir… Yani mana, iki resmin birbirine benzemesi olmaktadır… Ama aynı şeyin herhangi bir vesileyle aktarılması ise, resim yapmak kelimesinin anlamına intibak etmez… Ruhu olan bir şeyin resmini yapmak haram kılınmıştır. Bir şeyin resmini yapmanın vakıası, o şeyin bir benzerini elle, kamera ile veya herhangi bir aletle karada veya havada çizmektir... Aynı şeyin herhangi bir vesileyle aktarılması (fotoğrafının çekilmesi) değildir.

2- Ruhu olan bir şeyin resmini yapmanın haram kılınmasına gelince; bunun delilleri aşağıdaki şekildedir:

A- [Sahih-i Buhari… Said İbn Ebu’l Hasan’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: İbn Abbas Radıyallahu Anhuma’nın yanındaydım: Derken bir adam geldi ve şöyle dedi: Ey Ebu Abbas, ben geçimimi elimle yaptığım şeylerden kazanan bir adamım ve bu resimleri yapıyorum. Bunun üzerine İbn Abbas şöyle dedi: Sana Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den bir şeyi haber vereyim; onu şöyle derken işittim: مَنْ صَوَّرَ صُورَةً فَإِنَّ اللَّهَ مُعَذِّبُهُ حَتَّى يَنْفُخَ فِيهَا الرُّوحَ وَلَيْسَ بِنَافِخٍ فِيهَا أَبَداً» فَرَبَا الرَّجُلُ رَبْوَةً شَدِيدَةً وَاصْفَرَّ وَجْهُهُ فَقَالَ: وَيْحَكَ إِنْ أَبَيْتَ إِلَّا أَنْ تَصْنَعَ فَعَلَيْكَ بِهَذَا الشَّجَرِ كُلِّ شَيْءٍ لَيْسَ فِيهِ رُوحٌKim bir resim/suret yaparsa Allah, yaptığı resme ruh üfleyene kadar ona azap eder. Hiçbir zaman ona ruh üfleyecek de değildir.İbni Abbas'ın bu cevabı üzerine o ressam kişi şiddetli bir hışıltı ile har har soludu ve benzi sarardı. İbni Abbas Radıyallahu Anhuma ona acıyarak “Vah sana yazık oldu. İlla da yapmam gerekiyor diyorsan sana şu ağaç ve kendisinde ruh olmayan şeyleri tasvir etmeni tavsiye ederim” dedi.]

B- [Sahih-i Buhari… Ebuydullah Nafi’den, Abdullah İbn Ömer Radıyallahu Anhuma’dan, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğunu haber verdiğini rivayet etmiştir: إِنَّ الَّذِينَ يَصْنَعُونَ هَذِهِ الصُّوَرَ يُعَذَّبُونَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يُقَالُ لَهُمْ أَحْيُوا مَا خَلَقْتُمْBu resimleri/suretleri yapanlar kıyamet günü azap görürler. Onlara; haydi yarattıklarınızı canlandırın denilir.”]

C- [Sahih-i Müslim… Nafi ve Kasım İbn Muhammed, Aişe’den şunu rivayet etmiştir: Aişe üzerinde suretler bulunan küçük bir yastık satın almıştı. Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem yastığı görünce kapıda durup içeri girmedi. Aişe (Radıyallahu Anha) “Ben yüzünden hoşnutsuzluğunu anladım.” (Yahut hoşnutsuzluğu anlaşıldı.) Aişe (Radıyallahu Anha): “Ey Allah’ın Rasulü! Allah'a ve Rasulü’ne tevbe ediyorum. Ben ne suç işledim?” dedi. Bunun üzerine Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem, مَا بَالُ هَذِهِ النُّمْرُقَةِ؟ “Bu yastık da neyin nesidir?” buyurdu. Aişe Radıyallahu Anha, فَقَالَتْ: اشْتَرَيْتُهَا لَكَ تَقْعُدُ عَلَيْهَا وَتَوَسَّدُهَا “Ben onu senin için satın aldım. Onun üzerine oturur ve yaslanırsın” dedi. Bunun üzerine Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: إِنَّ أَصْحَابَ هَذِهِ الصُّوَرِ يُعَذَّبُونَ وَيُقَالُ لَهُمْ أَحْيُوا مَا خَلَقْتُمْ “Şüphesiz ki, bu suretlerin sahipleri azap olunacaklar ve onlara haydi yarattıklarınızı canlandırın denilir.”]

D- Canlı olmayan şeylerin resmini yapmanın mubah oluşunu, Şahsiyet 2’deki tasvir bölümden geçenler teyit etmektedir: [(Ayrıca ağaç v.b. içerisinde can olmayanın suretinin yapılmasının mübah oluşu hadislerde açık olarak geçmiştir. Zira Ebu Hureyra’nın hadisinde: فَمُرْ بِرَأْسِ التِّمْثَالِ يُقْطَعْ فَيُصَيَّرَ كَهَيْئَةِ الشَّجَرَةHeykelin kafası ile karşılaştığında onu parçaladığı, onun ağaç şeklini aldığı” geçmektedir. (Ahmed tahric etti ve aynı şekilde Tirmizi ve Ebu Davud da tahric ettti.) Bu, ağaç heykelinde hiçbir şey olmadığı anlamına gelmektedir. İbn Abbas’ın hadisinde şöyle geçmektedir. (Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i şöyle derken işittim: كُلُّ مُصَوِّرٍ فِي النَّارِ يَجْعَلُ لَهُ بِكُلِّ صُورَةٍ صَوَّرَهَا نَفْسًا فَتُعَذِّبُهُ فِي جَهَنَّمَ   “Her suret yapan ateştedir. Yaptığı her surette onun için bir nefis/can verilir. O suret cehennemde ona azap eder.” Ve şöyle dedi: فإِنْ كُنْتَ لَا بُدَّ فَاعِلاً فَاصْنَعْ الشَّجَرَ وَمَا لَا نَفْسَ لَهُ “Eğer onu mutlaka yapacaksan ağaç ve canlı olmayanın suretini yap!”)] Bitti.

Yukarıdaki nasslarda geçen haramlılık, ruhu olan şeylerle sınırlıdır, yani ona has olup genel değildir. Delili ise şudur: (حتى ينفخ فيها الروح “Yaptığı resme ruh üfleyene kadar”) أَحْيُوا مَا خَلَقْتُمْ “haydi yarattıklarınızı canlandırın.” Ağaç ve benzerleri bundan istisnadır, yani haram olan resim, ruhu olan şeylerdir… Bu nedenle diğer mutlak veya genel olan nasslar, usulde olduğu gibi mukayyet ve has olana, ruhu olan şeye hamledilir; tıpkı şu hadisler gibi: (İbn Ömer’den Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: إِنَّ الَّذِينَ يَصْنَعُونَ هَذِهِ الصُّورَةَ يُعَذَّبُونَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ “Şüphesiz bu suretleri yapan kimseler, kıyamet gününde azaba uğratılırlar.” İbn Abbas’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i, şöyle derken işittim: كُلُّ مُصَوِّرٍ فِي النَّارِ “Her sûret yapan cehennemdedir.” Ve benzerleri gibi…

3- Resim yapmanın vakıasının, ruh sahibi mahlukun benzetilmesi olduğuna ve zatının aktarılması olmadığına gelince; bunun delilleri aşağıdaki şekildedir:

A- Umdetü'l-Kârî fî Şerhi Sahihi'l-Buhârî’de…Müminlerin annesi Aişe Radıyallahu Anhe’nin hadisi hakkında şöyle geçmektedir: [(Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem seferden gelmişti ve Ben de kapı girişini içerisinde resim olan bir çeşit nakışlı kumaş ile örtmüştüm. Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem onu görünce çekip yırttı ve şöyle buyurdu: أشَدُّ النَّاسِ عَذَاباً يَوْمَ القِيامَةِ الَّذِينَ يُضاهُونَ بِخَلْقِ الله.. “Kıyamet günü insanların en şiddetli azap görenleri, yaratmakta Allah’a benzer olmaya çalışanlardır.” Onun [هتكه] kavli: Yani yerinden çekip yırttı demektir.  Ve onun [يضاهون] kavli: Yani yaratmakta Allah’a benzemeye çalışanlardır demektir.]

B- İbn Hacer’e ait Fethu’l Bâri’de, ayhı hadis hakkında şöyle geçmektedir: أشَدُّ النَّاسِ عَذَاباً يَوْمَ القِيامَةِ الَّذِينَ يُضاهُونَ بِخَلْقِ الله.. “Kıyamet günü insanların en şiddetli azap görenleri, yaratmakta Allah’a benzer olmaya çalışanlardır” [يُضَاهُونَ بِخَلْقِ اللَّهِ أَيْ يُشَبِّهُونَ مَا يَصْنَعُونَهُ بِمَا يَصْنَعُهُ اللَّهُ“Yaratmakta Allah’a benzer olmaya çalışanlardır; yani yaptıklarını, Allah’ın yaptıkları şeylere benzetenlerdir… Zühri’nin Kasım’dan, Müslim’deki rivayetinde şöyle geçmektedir: الَّذِينَ يُشَبِّهُونَ بِخَلْقِ اللَّهِ “Allah’ın yarattığına benzetenlerdir…]

Binaenaleyh haram olan tasvir-sûret yapmak, yaratmakta Allah’a benzer olmaya çalışarak ruhu olan şeyleri yapmaktır; yani haram olan suret, yaratmakta Allah’a benzer olmaya çalışmaktır; yani yaratmakta Allah’a benzemektir. Dolayısıyla her ne zaman benzeme yaratmaya yakın olursa, surette de bir o kadar yaratıcılık olmaktadır… Bu nedenle yaratmakta Allah’a benzer olmaya çalışanlar, başka hadislerde (suret-resim yapanlar) olarak adlandırılmıştır:

- İbn Mesud Radıyallahu Anh’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğunu işittim: إِنَّ أَشَدَّ النَّاسِ عَذَاباً يَوْمَ الْقِيَامَةِ الْمُصَوِّرُونَ “Şüphesiz ki kıyamet gününde insanların en şiddetli azap görecek olanları, suret yapan/çizenlerdir.” [Müttefekun Aleyh.]

- [Sünen-i Nesai… Muslim İbn Subeyh Mesruk’tan Abdullah’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: إِنَّ أَشَدَّ النَّاسِ عَذَاباً يَوْمَ الْقِيَامَةِ الْمُصَوِّرُونَ “Şüphesiz ki kıyamet gününde insanların en şiddetli azap görecek olanları, suret yapan/çizenlerdir.” Ahmed şöyle dedi: suret yapan/çizenlerdir.]

- Kurucu Emir’in, 23/3/1969 tarihli soru-cevapta şöyle geçmektedir: (Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: يَا عائِشَةُ أَشَدُّ النَّاسِ عَذَاباً عِند اللَّهِ يَوْمَ القيامةِ الَّذينَ يُضاهُونَ بِخَلقِ اللَّهِ “Ey Aişe! Kıyamet günü azap bakımından Allah katında insanların en şiddetlisi, yaratmakta Allah’a benzer olmaya çalışanlardır.” Yani suret yapan kimselerdir demektir.)

(Yaratmakta Allah’a) benzer olmaya çalışmak veya benzemek, haram kılınışının illeti değildir. Bu nedenle ruh sahibi olmayan ağaç ve benzeri şeylerin suretlerinin/resimlerinin yapılması, belirttiğimiz gibi mubahtır; ancak  (yaratmakta Allah’a) benzer olmaya çalışmak veya benzemek, ruhu olan bir şeyin suretini yapmanın haram olmasının vasfıdır; yani menatın tahkiki kapsamına girer: Eğer suret, yaratmakta Allah’a benzerse, bu haram olur,  yok eğer mahlukun zatını aktarmak (fotoğraf makinesi ile resim çekmek) şeklinde olursa, haram olmaz;  çünkü bir mahlukun suretini yapmak, ona benzeyen bir örneği veya şekli icat etmek olup onun zatını aktarmak (fotoğraf makinesi ile resim çekmek) değildir… Zatı aktarmak (fotoğraf makinesi ile resim çekmek): (Bir kişinin suretini yapmak değildir. Başka bir deyişle; onun bir örneğini almak, bilakis bir kişinin ve bir şeyin aynısının yansımasıdır. Bundan dolayı suret yapmayı nehyeden hadisin kapsamına girmez ve ona intibak etmez. Dolayısıyla bu, menatın tahkiki babından olup, hakkında hüküm verilmesi istenen şeyin vakıası hakkında araştırma yapılan, yani onun ne olduğu hakkında araştırma yapılan, sonra üzerine hükmün tatbik edildiği delil hakkında araştırma yapma babından değildir.) 23/3/1969 tarihli soru-cevapta geçtiği gibi.

Dördüncüsü: Yukarıda bahsedilenlere binaen, şimdi soruları cevaplıyoruz:

1- Resim, heykel (heykeller) ve fotoğraf çekmenin hükümlerini (İslam Şahsiyeti İkinci Bölüm) kitabımızda ve 19/03/2017 tarihli soru-cevap da dahil yayınladığımız soru-cevaplarda, birçok ayrıntı ve delillerle açıklamıştır... Nitekim canlı varlıkların elle çizilmesi ve heykellerinin yapılmasının (çocuk oyuncakları hariç), insanın çabasıyla olduğu ve yaratmaya benzediği sürece şer'an haram olduğunu açıklamıştık; ayrıntılı delillerin olduğu cevaplara müracaat edilebilir.

2- Bilgisayarın icadından sonra, fare (mouse) kullanarak resim programları yoluyla bilgisayar üzerinden canlı varlıkların çizimlerini ve suretlerini yapmak mümkün hale gelmiştir; bu, çizim ve tasvirin aktarımında, dikkat çekici bir aktarımdı; zira fotoğrafçı, çizimler ve resimler üretmek için yazılım yeteneklerinden yararlanmaya başlamıştır…Ancak insanın çabasıyla yaratmaya benzer şekildeki çizimi kalmaya devam etti ve mahluka olan benzerlik ne kadar güçlü olursa, yaratıcılık da o kadar güçlü olmaya başladı...

3- Fotoğraf çekmek açısından olana gelince; bu, mubah olup haram değildir; çünkü bir şeyin zatını aktarmak (fotoğrafını çekmek), onu (yaratmakta) benzer olmaya çalışmak değildir ki delillerden bazı şunlardır:

A- 23/3/1969 tarihli soru-cevaptan: [Fotoğraf çekmeye gelince…O, ayna gibidir; ayna bir şeyin zatını yansıttığı gibi, yani aksettirdiği gibi aynı şekilde fotoğraf makinesi de onu yansıtmaktadır; dolayısıyla makinenin çıkardığı şey, bir eskiz ve biçimlendirme olmadığı gibi aynı şekilde bir şahsın suretini yapmak da değildir. Diğer bir deyişle, onun bir örneğini almaktır, dahası bir şahsın veya bir şeyin zatının yansımasıdır. Bundan dolayı suret yapmayı nehyeden hadisin kapsamına girmez ve ona intibak etmez. Dolayısıyla bu, menatın tahkiki babından olup, hakkında hüküm verilmesi istenen şeyin vakıası hakkında araştırma yapılan, yani onun ne olduğu hakkında araştırma yapılan, sonra üzerine hükmün tatbik edildiği delil hakkında araştırma yapma babından değildir. Buradaki şeyin vakıası, bir eskiz ve biçimlendirme değil, bir yansıtma ve aksettirmedir. Bu nedenle tasvir-suret yapmanın hükmüne intibak etmez ve onun kapsamının dışında olup aynanın yansıtmasına intibak eder veya mubah olan hususlarla ilgili umumlar kapsamına girer. Buna göre fotoğraf makinesiyle resim-suret çekmek, haram değildir… H. 05 Muharrem 1389 M. 23 Mart 1969]

B- 22/1/1971 tarihli cevaptan: [Tasvir, kazıma, çizim ve bir insanın tasvir için doğrudan yaptığı diğer şeylerdir. Allahu Teala, ister kağıt, ister giysi, ister duvar, isterse başka bir şeyin üzerine çizilmiş olsun Müslümanlara, ruhu olan her şeyin doğrudan resmini çizmesini haram kılmıştır; yani Müslümana, ister taşların, ister kapların, ister başka bir şeyin üzerine kazımak olsun ruhu olan her şeyi doğrudan kazıması haram kılınmıştır; ayrıca bir Müslümana, ister deri üzerine, ister sıva veya oyma ile duvar üzerine, isterse boya veya başka bir şeyle giysi üzerine olsun ruhu olan her şeyin doğrudan resmini yapması veya kazıması haram kılınmıştır. Dolayısıyla Müslümana, heykel, resim, kazı, kalıp yapımı ve benzerleri gibi lügat olarak tasvir-suret yapma kelimesinin kapsamına giren her şey haram kılınmıştır. Ama lügat olarak tasvir-suret yapma olarak kabul edilmeyen şeyler ise haram değildir; bu nedenle fotoğraf çekmek, uydu fotoğrafçılığı veya benzerleri haram değildir. 22/01/1971]

4- Yapay zeka kullanılarak canlı varlıkların resimlerinin, çizimlerinin veya videolarının üretilmesine gelince; bunun vakıası aşağıdaki şekildedir:

A- Bir kişi, yapay zekâ programına bir metin yazarak, bu metinle ruhu olan resimleri şekillendirmesini talep eder; örneğin sanki şunu talep etmesi gibi: (Filanca başkanın, spor kıyafeti giymiş fotoğrafı); yapay zekâ programı da, istenilen başkanın spor kıyafeti giymiş resmini şekillendirir ve bu, fotoğraf, çizim ve benzerleri şeklinde olabilir.

Bu, video prodüksiyonuna da intibak eder; yani bir kişi, özel bir programdan belirli özelliklere sahip bir video üretmesini isteyebilir; örneğin programın, filan hatibin Cuma hutbesinin videosunu üretmesi gibi. Dolayısıyla program, tasarrufu altındaki bilgileri kullanarak, talep edildiği gibi bu hatibin Cuma hutbesini verdiği bir video üretir... Ve benzerleri gibi.

B- (Dördüncüsü- 1 ve 3) maddelerinde bahsettiğimiz şeylere binaen; Eğer resim, bir mekan ve zamanda fotoğraf çekmek gibi bir şeyin zatının nakledilmesiyse (fotoğrafının çekilmesiyse), bunda bir şey yoktur. Ama eğer suret, bir şeyi yaratma bakımından benzemeye çalışma babından ise, yani elle veya bilgisayar ile suret yapmak gibiyse, o zaman caiz değildir; çünkü tasvir-suret yapma kelimesi, buna intibak eder, yani (yaratmada Allah’a benzemeye çalışanlar) cümlesine intibak eder.  Sonra bir de bu resme, gerçek olmayan, yani yüz hatlarının veya giydiği kıyafetin türünün değiştirilmesi, mevcut olmadığı halde Cuma hutbesini verdiğinin gösterilmesi veya ölü bir insanın suretinin oluşturulması, yani bu resmin gösterildiği yer ve zamanda resmin sahibi olan kişiye uymayan bir şekilde oluşturulması ve benzerleri gibi gerçekliği olmayan şeyler eklenirse, o zaman bu, haram olmasının yanı sıra, aldatmayı, yalan söylemeyi, zarar vermeyi ve benzerlerini haram kılan nasslara da intibak eder; bunun sebebi ise, resimlerin gerçek olmayan bir şekilde manipüle edilmesidir:

- Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: الْخَدِيعَةُ فِي النَّارِ وَمَنْ عَمِلَ عَمَلاً لَيْسَ عَلَيْهِ أَمْرُنَا فَهُوَ رَدٌّ“Aldatan cehennemdedir; kim, emrimizden olmayan bir iş yaparsa o reddolunur.” [Buhari tahric etti]

- Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: لَا ضَرَرَ وَلَا ضِرَارَ“Zarar vermek ve zararla mukabele etmek yoktur.” [İbn-i Mace ve Hakim Müstedrek’de tahric etti]

- Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: وَإِنَّ الْكَذِبَ يَهْدِي إِلَى الْفُجُورِ وَإِنَّ الْفُجُورَ يَهْدِي إِلَى النَّارِ “Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür.” Müslim de şu lafızla tahric etmiştir: وَإِيَّاكُمْ وَالْكَذِبَ فَإِنَّ الْكَذِبَ يَهْدِي إِلَى الْفُجُورِ وَإِنَّ الْفُجُورَ يَهْدِي إِلَى النَّارِ “Yalandan kaçının, zira yalan kötülüğe götürür, kötülük de cehenneme götürür.”

Binaenaleyh bir şeyin hakikatini değiştiren ve onu gerçekte olduğundan farklı gösteren tasvir, sahih ve caiz olmayan bir yalan ve aldatmadır...Aynı şekilde resmin manipülasyonu yoluyla gerçekte olduğundan farklı tasvir edilerek korunan bir kişiye zarar vermek de yukarıdaki delillerden dolayı aynı şekilde sahih ve caiz değildir… Yani bu resimleri üretmek için yapay zeka programlarını kullanan bir kişi, günahkâr olur…Bu resimler ve videolar aşağıdaki şekilde olursa, günah daha da artar:

* Rasullerin ve Peygamberlerin (Allah'ın salat ve selamı üzerlerine olsun) resimlerini oluşturmak veya Peygamberlerin kutsallığından dolayı onları temsil eden ve dilleriyle konuşan videolar oluşturmak; zira peygamber, Allah Subhanehu’nun nübüvvet ve risalet için seçmiş olduğu kişi olup bu, sadece ona has bir özelliktir ve onun dışında hiçbir insana verilmemiştir. Bu yüzden kendisine vahyedilen nebi veya Rasulün resmini veya videosunu oluşturmak, risalete bir saldırı, nübüvvete hakkını vermemek ve risaletin değerini takdir etmemektir. Dolayısıyla bu, risalete ve Rasule yönelik büyük bir zulümdür…

* Küfür fikirlerinin propagandasını yapan, fıskı ve fücuru teşvik eden, namuslara hakaret eden veya diğer haram olan fiil ve sözlere teşvik eden bir resim veya video oluşturmak.

Bu meselede benim tercihim budur. Bilen ve hüküm verenlerin en hayırlısı Allah’tır.

Kardeşiniz

Ata İbn Halil Ebu Raşta

H. 11 Cumade’l Âhir 1447

M. 09/12/2025

Cevaba, Emir’in (Allah onu korusun) web sitesinden bağlanabilirsiniz:

https://www.facebook.com/AtaAboAlrashtah/posts/122109753183129051

Devamını oku...

El-Vakiye TV: “Tevhid, Allah’a Karşı Gelenlere İtaat Etmeyi Değil, Allah’a İtaat Etmeyi Gerektirir.”

  • Kategori El Vakiye TV
  •   |  
El-Vakiye TV:
“Tevhid, Allah’a Karşı Gelenlere İtaat Etmeyi Değil, Allah’a İtaat Etmeyi Gerektirir.”

Hizb-ut Tahrir Üyesi Faziletli Şeyh Yusuf Maharize’ye (Ebu Humam) Ait Bir Kesit - Mübarek Toprak (Filistin)

Yapım: El Vakiye TV Medya Prodüksiyonu

H. 14 Cumâde’l Âhir 1447 M. 05 Aralık 2025

Devamını oku...

Sudan'daki Mevcut Siyasi Durum Nereye Gidiyor?

  • Kategori Makaleler
  •   |  

Sudan'daki Mevcut Siyasi Durum Nereye Gidiyor?

Sudan'daki siyasi ve askeri saha son zamanlarda hızlı gelişmelere sahne olmaktadır; bu gelişmelerden en bariz olanı Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile Başkan Trump arasında Beyaz Saray'da gerçekleşen görüşme ve ikisi arasında Sudan dosyasıyla ilgili geçenler olmuştur. Nitekim sosyal medya kullanıcıları, Trump'ın ABD-Suudi Yatırım Forumu'ndaki konuşmasında, bin Selman'ın Sudan'daki krize bir çözüm talep ettiğini ve açıklamasından yarım saat sonra konuyu incelemeye başladığı eklemesinde bulunmasını memnuniyetle karşıladılar! Nitekim Trump, Truth Social adlı internet sitesinde, savaşı derhal durdurmak için başkanlık yetkisini kullanacağını yazdı!

Bu görüşme Sudan siyasi arenasında benzeri görülmemiş bir ilgiyle karşılandı; zira el-Burhan, Çarşamba akşamı X platformu hesabından şöyle bir tweet atmıştır: “Teşekkürler Majesteleri Prens Muhammed bin Selman, teşekkürler Başkan Donald Trump.” Geçiş Egemenlik Konseyi, 19 Kasım 2025 Çarşamba günü yayınladığı ve sanki önceden hazırlanmış gibi görünen basın açıklamasında şunları söyledi: “Hükümet, Suudi Arabistan ve Amerika'nın Sudan'da adil bir barış sağlama çabalarını memnuniyetle karşılıyor ve Sudan'da kan dökülmesini durdurmak için gösterdikleri özen ve çabalarından dolayı kendilerine teşekkür ediyor; ayrıca Sudan halkının beklediği barışı gerçekleştirmek için onlarla ciddi bir şekilde çalışmaya hazır olduğunu da teyit eder.”

Öte yandan Hızlı Destek Güçleri, bin Selman'ın (Trump ile) görüşmeleri sırasında doğrudan talebi üzerine ABD Başkanı Donald Trump'ın Sudan'daki savaşı sona erdirmek için çalışma niyetini açıklamasını memnuniyetle karşılayan bir açıklama yayınladı. Hızlı Destek Güçleri, duyuruyu memnuniyetle karşılayarak, yoğun uluslararası hareketleri "büyük ilgi ve takdirle" takip ettiklerini belirtti. Ayrıca barışı sağlamayı amaçlayan bu girişimlere "tam ve ciddi bir yanıt" verdiğini duyurdu. Trump'a ve Dörtlü'nün (ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır) diğer liderlerine çabalarından dolayı derin şükranlarını sundu.

Avrupa ve birliği, Trump'ın Sudan'daki savaşı durdurma çabalarını destekleyen herhangi bir açıklama yapmamıştır; nitekim El Şark TV'ye göre daha önce kaynaklar, Sudanlı bir askeri ve hükümet heyetinin, Avrupalı ​​yetkililerle kapsamlı istişarelerde bulunmak üzere Fransa ve Belçika'ya resmi bir ziyaret yapmaya hazırlandığını duyurmuştur. Nitekim Sudan hükümetiyle önümüzdeki günlerde ateşkes, siyasi çözüm ve savaşı durdurmak için atılan tüm adımların görüşülmesi planlanan Avrupa toplantıları beklenmedik bir şekilde ertelendi. Heyetin, 24 Kasım 2025'te Fransa'nın başkenti Paris'e yapacağı ziyaretle turuna başlaması ve aynı ayın 27'sinde de Belçika'nın başkenti Brüksel'e geçmesi planlanıyordu.

Bu olaylar, Amerika'nın Sudan'ı parçalama ve Avrupa'nın Sudan sahnesinde herhangi bir rol oynamasını engelleme planını hızlandırmak istediğini gösteriyor; bu ise el-Burhan'ın Pazar akşamı yaptığı son konuşmadan ve onun tümgeneral ve üzeri rütbeli ordu subaylarıyla yaptığı toplantıdan açıkça anlaşılmaktadır; zira konuşması sırasında, Trump'ın son önerisine katıldıklarını, "Sumud" ve "Te'sis" olarak bilinen ittifaktan sivil güçlerin tüm unsurlarının uzaklaştırılmasını ve bunların isyancı güçlerin arayüzleri olarak kabul edilmesini vurgulamıştır.

El-Burhan'ın açıklamaları ve bunların Trump'ın kıdemli danışmanı Massad Boulos’un sunduğu ve Dörtlü'nün vizyonunu içeren belgeyi reddetmesi, elçinin belgesini reddedip Trump'ın sözünün kabul edilmesi yönünde gözlere kum serpmek şeklinde okunabilir. Buradan Amerika'nın olayların gidişatını tamamen kontrol altına aldığı ve bölgesel ve uluslararası araçlarını hazırladığı ortaya çıkıyor; zira Amerika, BAE ve Boulos’un varlığı ve insanların dost bir devletin varlığını kabul ettiği gerekçesiyle Dörtlü'nün önerisine karşı kamuoyunu şekillendirdikten sonra kazanma kartını oynamaya hazırlanmaktadır.

Dolayısıyla BAE devre dışı bırakılmış olup Türkiye ve Katar, ABD, Suudi Arabistan ve Mısır'ın da katılımıyla arabulucu olarak dahil edilmiştir.

Bilgiler, Sudan hükümetinin Hızlı Destek Güçleri ile yapılacak görüşmelerde Türkiye ve Katar'ı arabulucu olarak dahil etmeyi önerdiğine işaret ediyor. Bu öneri, Sudan'daki bir tarafın, arabuluculuğun kapsamını genişletmek istediğini yansıtıyor. Bu, Türkiye ve Katar'dan her birinin, Sudan ve Afrika Boynuzu'ndaki güçlü ilişkileri ve stratejik, kalkınma ve insani ilgileri kapsamında gerçekleşmekte olup bu ikisi, bu bölgelerde diplomatik çabalar göstermiş ve insani yardımlar sağlamışlardır. Özellikle rapor ve analizlerde bazı sesler, Türkiye'nin Dörtlü mekanizmasına dahil edilmesi (ya da yerine başka bir ülkenin getirilmesi) çağrısında bulunmakta ancak bu, mekanizmanın oluşturulmasında şimdiye kadar resmi bir değişiklik olduğu anlamına gelmemektedir.

Güney Afrika'da düzenlenen basın toplantısı sırasında Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkesinin Sudan'da barışın sağlanması için ciddi çabalar gösterdiğini açıklamış ve bizzat Sudanlıların, ülkelerinin karşı karşıya olduğu krizlerin çözümünde Türkiye'nin katılımını talep ettiklerini vurgulamıştır. Ayrıca Türkiye'nin Sudan'ı kardeş ülke olarak kabul ettiğini ve istikrar çabalarını desteklemek için uzmanlığını ve bölgesel ve uluslararası ilişkilerini kullanmaya hazır olduğunu açıklayarak, Türkiye'nin çatışmayı sona erdirmek ve kapsamlı bir siyasi süreci başlatmak için Sudanlı taraflarla ve uluslararası toplumla çalışmasını sürdüreceğini vurgulamıştır. Bu açıklama, Sudan krizine acil çözüm bulunması yönünde uluslararası ve bölgesel çağrıların arttığı ve Ankara'nın arabuluculuk ve uzlaşı çabalarına destek verme konusundaki rolünün beklendiği bir zamanda gelmiştir.

Erdoğan'ın rolü ve Amerikan çıkarlarını içeren politikaları, örneğin Suriye, Libya ve Filistin gibi Arap ülkelerindeki çatışma ve anlaşmazlıkları takip eden herkes tarafından bilinmektedir...

Siyasi sahnede olup bitenler işte budur; askeri sahadaki gelişmelere bakıldığında ise, ordunun saldırı pozisyonunda olduğu ve Kordofan eyaletlerindeki isyancı güçlere ağır darbeler indirdiği, şiddetli çatışmaların ardından hayati öneme sahip bölgeleri geri aldığını görmekteyiz.

Askeri ordunun üstünlüğü yeni bir şey değildir; zira ordunun saha komutanları, isyanı ilk andan itibaren çözmek için yeterli askeri planlara, deneyime ve askeri donanıma sahiptir; nitekim insanlar, askerlerin herhangi bir zaman diliminde ordu liderliğinden “dizginleri serbest bırakmasını” ve isyanı çözmesini talep ettiğinde, ordunun isyancılardan bölgeleri geri alıp onları birkaç saat içinde yenilgiye uğratma yeteneğine tanık olmuştur. Nitekim bu, askerlerin isyanı yenilgiye uğratma konusundaki bilinci ve kapasiteleri hakkında yapılan dürüst bir açıklamadır ancak liderlerin başka bir görüşü vardır; çünkü savaşı çözme kararı onların elinde değildir, aksine dizginleri elinde tutan başka bir el vardır ki meseleyi elinde tutan bu el, savaşın askeri olarak çözülmesini istememektedir; çünkü onun amacı, ülkenin geleceği ve birliği için uzun vadeli boyutlara sahiptir.

Ömrüme yemin olsun ki halkına bir gün olsun yalan söylemeyen bir lider olan Hizb-ut Tahrir, bu lanetli planları uzun zamandan beri bir ifşa ettiği gibi aynı şekilde bunları planlayan odakları ve bunları uygulayan araçları da ifşa etmiş, böylece bu mesele, akla ve selim bir kalbe sahip olan herkes için açık bir hale gelmiştir. Bununla birlikte Hizb-ut Tahrir, bu planı boşa çıkarmak, dahası Sudan'daki yönetim krizine şifalı bir merhem sunmak ve kafir Batı'nın ülkemizdeki nüfuzunu kovmak için ümmet içinde ve ümmetle birlikte çalışmaktadır. Bu yüzden Hizb-ut Tahrir, medya platformlarını, basın açıklamalarını, onların siyasi konuşmalarını ve temsilcilerinin ülkedeki üst düzey yetkililer ve etkili şahsiyetlerle yaptığı görüşmelerini, şeytanın planlarını boşa çıkarmak için sıkı bir şekilde çalışmanın, dahası ümmetin, Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti Devleti'nin olduğu tek bir devletin ve tekbir sancağın altında birleşmesinin zaruretine yönlendirmektedir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdusselam İshak - Sudan

Devamını oku...

Danimarka Üniversitelerinde Namaza Yönelik Siyasi Saldırılar Ve Namaz Odalarının Kapatılması İslam'a Yönelik Açık Bir Saldırıdır

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Danimarka Üniversitelerinde Namaza Yönelik Siyasi Saldırılar Ve Namaz Odalarının Kapatılması İslam'a Yönelik Açık Bir Saldırıdır

Haber:

Kopenhag ve Güney Danimarka üniversiteleri, hükümetin siyasi baskısı üzerine, çoğunlukla Müslüman öğrenciler tarafından namaz kılmak için kullanılan sakin namaz odalarını kapattı.Başbakan Mette Frederiksen, eğitim kurumlarındaki namaz odalarının, yalan söyleyerek “olumsuz sosyal kontrol, dini baskı ve zulme" yol açtığını iddia etti.Eski Entegrasyon Bakanı Kaare Dybvad Bek, namaz odalarını “Danimarka'nın bugünkü işleyişiyle pek ilgisi olmayan, modası geçmiş bir kültür alanı” olarak nitelendirdi.

Yorum:

Üniversite yönetimlerinin namaz odalarını kapatma kararı tarafsız idari bir mesele değildir, aksine İslam'a yönelik düşmanca bir siyasi kampanyanın doğrudan bir sonucudur. Zira İslam'ın temel rükünlerinden biri olan namaz için ayrılmış yerleri hedef alarak Danimarka hükümeti, Müslümanların haklarını kısıtlamak, kamusal alandan İslam'ın uygulanmasını uzaklaştırmak ve üniversiteleri zorla entegrasyon politikalarının arenasına dönüştürmek için sistematik çabalarını artırmaktadır.

Üniversite kampüslerindeki gerçek, odalar değildir; aksine Müslüman öğrencilerin yıllardır bu odaları bir namaz kılmak için kullanmaları hem hükümeti hem de muhalefeti bizzat namaz kılma fiiline karşı siyasi kampanyalar başlatmaya sevk etmiş ve “baskı, olumsuz sosyal kontrol ve taklitçilik” gibi terimler sağda solda dolaşmaya başlamıştır.

Bu saldırı, peçenin yasaklanması ve diğer ayrımcı önlemlerle aynı mantığı takip etmekte olup bu, sınırların açık bir testidir:Müslümanlar toplu olarak güçlü bir muhalefet göstermezlerse, bu ihlaller kalıcı hale gelecek ve bu da daha fazla yasağın yolunu açacaktır.Bu yüzden Müslümanların, bunun sadece öğrencilerin sorunu değil, herkesin sorunu olduğunu idrak etmeleri gerekir.Tepkimizin, sadece İslami değerlere dayalı birlik içinde ve aleni bir şekilde olması ve İslam'ımızla temelden bağdaşmayan ve Müslümanlara karşı mevcut veya geçmişteki ayrımcı önlemleri engelleyemeyen ikiyüzlü seküler din özgürlüğü çağrılarını reddetmesi gerekir.

Namaz kırmızı çizgidir ve bu çizgiye dil uzatıldığında, kararlı bir duruş sergilemeliyiz.

Batılı bir hükümet, bir kez daha İslam'a ve Müslümanlara karşı düşmanlığını açıkça ilan ederek, fikri zayıflığını ve sözde özgürlüklerinin kırılganlığını ortaya koymakta ve Müslüman öğrencilerin namazlarını, açıkça İslam düşmanlığı temelinde ayrımcı önlemlerle mücadele edilmesi gereken sosyal bir tehdit olarak görmektedir. Bu arada ilgili üniversiteler siyasi baskıya boyun eğmeyi tercih etmiş ve özgür düşünceyi desteklediklerini iddia ederek ayrımcılık ve asimilasyonun araçları haline gelmişlerdir!

İslam'ın saldırılara maruz kaldığı her yerdeki Müslüman gençlere:Gerçek İslami kimliğinizden taviz vermeyin, Allah Subhanehu ve Teala'ya tevekkül edin ve İslami değerlerinizi ve uygulamalarınızı, bunları sizden koparmaya yönelik her türlü girişime karşı birlik içinde ve güçlü bir şekilde koruyun.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İlyas Murabıt

Devamını oku...

İslam Kisvesi Altında İslam'la Mücadele!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

İslam Kisvesi Altında İslam'la Mücadele!

Haber:

Cumhurbaşkanlığı idaresi başkanı Saide Mirziyoyeva, Kahire'de El-Ezher Üniversitesi Şeyhi Ahmed el-Tayyib ile bir araya geldi. Toplantıda, aydınlanmış İslami fikirlerin yaygınlaştırılması ve gençlerin aşırılıktan korunması konusunda yakın işbirliğinin önemi vurgulandı. (kun.uz, 08/12/2025)

Yorum:

Aslında bu görüşme, İslam beldesindeki iki rejimin, Kahire ve Taşkent'in tek hedefi olan tek bir noktada bir araya gelmesini temsil etmektedir ki o da: İslam'ı siyasi hayattan dışlamak, onu ılımlı çerçevede tutmak ve ümmeti kimliğine ve gerçek kalkınmaya geri dönmekten uzaklaştırmaktır. El-Ezher geçmişte İslam'ın kalesiydi. Oradan İzzeddin ibn Abdüsselam ortaya çıkmış ve sultanlara karşı hakkı söyleyen mücahit alimlerin minberi olmuştu. Tarih, El-Ezher ayaklanmalarının Napolyon'un işgaline karşı savaşta dönüm noktası olduğuna tanık olmuştur. Ancak Hilafetin yıkılmasının ve İslam beldelerinin kontrolünün sömürgeci kafir ülkelere geçmesinin ardından Batı, Ali Abdurrazık gibi ajanları aracılığıyla El-Ezher'i fikri olarak yozlaştırarak kontrolünü ele geçirmiştir. Bunun sonucunda El-Ezher, Batı politikasına hizmet eden ve (ılımlılık ve dini hoşgörüyü) çağıran “ılımlı İslam” için bir platform haline gelmiştir.

Buna binaen Saide Mirziyoyeva'nın Ahmed et-Tayyib ile yaptığı görüşme, İslam ve Müslümanların çıkarlarına hizmet etmeyi değil, İslam'ın siyasi gücünü zayıflatmayı hedeflediği açıkça ortaya çıkmaktadır.

Bugün Özbek rejimi bir yandan İslami faktörü kontrol etmek istiyor, diğer yandan da halkın dini duygularının güçlendiği ve İslami siyasi bilincin arttığı gerçeğini gizleyemiyor. Bu nedenle Saide Mirziyoyeva'nın Kahire ziyaretinin ardındaki gerçek siyasi tablo, Özbek rejimi ve onun arkasında duran Amerika gibi sömürgeci güçlerin, bölgedeki siyasal İslam faktörünü dikkate alarak hareket etmek zorunda kalmalarıdır. Sonuç olarak, İslami değerler halk arasında giderek artmakta, devletin ideolojik politikasını formüle etmesi giderek zorlaşmakta ve ılımlı İslam sloganları artık insanların güvenini kazanamamaktadır. Bu koşullar altında Özbekistan rejiminin, Batı'nın uzun zamandır tanımladığı ılımlı İslam mefhumunu koruması imkansızdır. Bu nedenle El-Ezher gibi merkezlerle işbirliğini güçlendirmesi, fikri alanda kendini güçlendirme girişimidir.

Sonuç olarak küfrün başı Amerika ve tüm rejimler, giderek güçlenen ümmetin uyanışından ve Hilafete davetten korkmaktadırlar. El-Ezher ile Özbekistan rejimi arasındaki işbirliği ilmi veya bilişsel işbirliği değildir, aksine entelektüel İslam kisvesi altında siyasal İslam'ı söndürmeyi hedefleyen bir stratejidir.

Ümmetin bugünkü gerçek davasına gelince; İslam'ı koruyan, hakkı söyleyen ve zalimleri caydıran platformlara ve aynı şekilde ümmeti fikri boyunduruktan kurtaracak gerçek siyasi liderliğe olan ihtiyacıdır. Aynı zamanda bu liderlik, halkını asla yalan söylemeyen Hizb-ut Tahrir'dir; bu nedenle İkinci Raşidi Hilafet Devleti'ni kurmak için onunla birlikte çalışmak her Müslümanın vacibidir. Allahu Teala şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ Ey iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasulü’ne icabet edin.” [Enfal 24]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İslam Ebu Halil - Özbekistan

Devamını oku...

Rusya, Ukrayna'nın İnsansız Hava Araçları Nedeniyle Yanarken Güvenlik Birimleri İse Hizb-ut Tahrir'in Üyeleriyle Meşgul Oluyor

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Rusya, Ukrayna'nın İnsansız Hava Araçları Nedeniyle Yanarken Güvenlik Birimleri İse Hizb-ut Tahrir'in Üyeleriyle Meşgul Oluyor

Haber:

Rusya Federal Güvenlik Servisi Halkla İlişkiler Merkezi'ne göre, Başkiriya'nın Tuymazı kentinde Hizb-ut Tahrir'li sekiz genç tutuklandı. Açıklamada, “Başkurdistan'daki Rus Federal Güvenlik Servisi, Rusya'da terörist olarak sınıflandırılan ve yasaklanan uluslararası bir örgüte ait sekiz Rus vatandaşının da olduğu gizli bir hücrenin faaliyetini engelledi” şeklinde geçmektedir.

Tutuklananların evlerinde yapılan arama operasyonları sırasında, faaliyetlerinde kullandıkları iletişim cihazları ve elektronik araçların yanı sıra çok sayıda kitap ve yayınlar da ele geçirildi.Terör örgütü faaliyeti düzenlemek ve bu faaliyete katılmakla ilgili madde uyarınca ceza davası açılmış ve tutuklananlar 10 ila 25 yıl arasında hapis cezasıyla karşı karşıya kalmıştır.

Yorum:

Rus güvenlik servisleri bir kez daha, silahsız Müslümanların evlerine saldırı silahları ve tam savaş teçhizatıyla baskın düzenleyerek sahte bir özel operasyon gösterisi sergilemiştir.

Ukrayna'da süren uzun bir savaşın, devam eden insan hava araçları saldırılarının, Batı'nın sıkı yaptırımlarının ve azalan petrol gelirlerinin gölgesinde Kremlin, mevcut yüksek ulusal düzeyinin azalmaması için, topluma sürekli bir dış tehdit olduğu fikrini aşılamaya ihtiyaç duymuştur. Bu nedenle Federal Güvenlik Servisi, Ukrayna'nın saldırılarına karşı koymak yerine çabalarını, zorlama veya şiddet eylemine başvurmayan örgütlere ve hiçbir tehdit oluşturmayan barışçıl İslamcı aktivistlere yöneltmiştir.

Bu yılın 1 Haziran tarihinde Ukrayna'nın Rus hava üslerine insansız hava araçlarıyla büyük çaplı bir saldırı başlattığını hatırlatmak isteriz. Uzmanlara göre, bu olay tarihteki Rus stratejik havacılığının maruz kaldığı en büyük darbe olmuştur. Zira Ukrayna, istihbaratının düzenlediği 'Ağ Operasyonu' sırasında Rusya topraklarındaki dört üsse 117 insansız hava aracı fırlatarak 40'tan fazla stratejik uçağın hasar görmesine yol açmıştır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Mansur

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER