Yanlış Bilinç ve Köleliğin Üretilmesi!
Şehirlerden birinde aniden herkes gülümsedi; ama mutlu oldukları için değil, aksine şehir merkezindeki ekranlardan birinde şu ifadenin yazlı olduğu için: “Gülümseyin, çünkü siz özgürsünüz.”Bu şehirde biri çıkıp da haykırmıyor, protesto etmiyor, çizilmiş çerçevenin dışında düşünmeye cesaret edemiyor ve neden diye sormuyor? Kısacası, o da sürünün fertlerinden biridir.
Bu, hayali bir hikayenin başlangıcı değildir, aksine her gün Batı'nın gizli iplikleriyle yeniden dokunan bir gerçekliktir; bu gerçeklik, köleliği bir tercih, cehaleti bir kanaat, zulmü bir kanun, aşağılanmayı bir hikmet, zulme razı olmayı bir gerçekçilik ve boyun eğmeyi de ulusalcılık olarak gören programlanmış zihinler üretmektedir.
İşte hikaye burada başlıyor…
Halklar üzerinde egemenlik kurmanın en tehlikeli aracı olan yanlış bilinç kullanılarak köleliği üretenin bir hikayesi; bu yanlış bilinç, kölenin gerçekliği başkalarının gözüyle görmesini, onun düşünmesi gerektiği gibi düşünmesini ve özgürlük yanılsaması içinde yaşamasını sağlarken köle bir sürü gibi yönlendirilmekte, düşünmekten korkmakta, otoriteyi kutsamakta, haklarını talep etmemekte ve Allahu Teala'nın şu kavlinin doğruluğuna teslim olmuşçasına değişimden kaçmaktadır: بَلْ قَالُوا إِنَّا وَجَدْنَا آبَاءَنَا عَلَىٰ أُمَّةٍ وَإِنَّا عَلَىٰ آثَارِهِم مُّهْتَدُونَ “Hayır hayır! Onların dedikleri şundan ibarettir: “Biz babalarımızı bir inanç üzerinde bulduk, elbette biz onların izlerinden giderek doğru yolu buluruz.” [Zuhruf 22]
Gerçekleri çarpıtan, halkları uyuşturan ve köleyi zincirine razı olmaya, dahası zincirde bir güvenlik gördüğü için onu savunmaya ve alkışlamaya iten bir bilinç; bu bilinç, düşmanlarının türettiği bir dünyada yaşar ama onun kendi ürettiği bir dünya olduğuna ikna olmuştur; burada, yani bu dünyada özgürlük, bir telefon veya ev satın almaya ya da cinsiyetini veya dinini değiştirmeye indirgenirken isyan etmek ise ihanet olarak kabul edilmektedir; yani değerlerin hak olana değil, güce hizmet edecek şekilde yeniden tanımlandığı bir dünyadır.
Bir gün olsun “Kölenin kölesi de köledir” ifadesini hiç düşündünüz mü? Zira yönetici Batı'nın kölesidir ve halklar da, medyamızın yalanı tekrarlandıkça gerçeğe dönüştürmek, zihinleri gerçekliğe razı etmek ve değişimden korkmak için programlanmış bir platform haline getiren yöneticinin kölesidir; çünkü sonuçları meçhul olduğu için korku bir kültür haline gelmiş ve medya ise bizi, Batı'yı taklit ve takip edilmesi gereken ideal bir model olarak süslediği sahte bir gerçekliğe dayalı Batı anlatılarıyla boğmakta ve İslam'ı ise aşırılıkçı, geri kalmış ve çağımıza uygun olmayan bir din olarak göstermeye odaklanmaktadır. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ فَهُمْ لَا يَهْتَدُونَ “Şeytan onlara yaptıklarını güzel göstererek onları doğru yoldan alıkoymuş, bundan dolayı da doğru yolu bulamıyorlar.” [Neml 24]
Camilerimizi gerçek içerikleri boşaltılmış ve azgınlığı kabul etmeye ve zalim de olsa ve Allah'ın şeriatını uygulamasa da (emir sahibine) itaat etmeye davet eden dini sloganları atmak için minberler haline getirilmiştir; tıpkı işgalciye karşı cihadı bir yıkım ve teslimiyeti de bir refah olarak gören otoritenin ölçülerine göre tasarlanmış dini söylemlerin yükseltilmesi gibi. Allahu Teala şöyle buyurmuştur: اتَّخَذُوا أَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ أَرْبَاباً مِنْ دُونِ اللَّهِ “(Yahudiler) Allah’ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını); (Hıristiyanlar) da rahiplerini rabler edindiler.” [Tevbe 31]
Üniversitelerimize gelince; artık ezberleyen ama anlamayan, takip eden ama sorgulamayan, iş ve evliliğin peşinden koşan nesiller, yani verimli olmaktan ziyade bir yük haline gelen nesiller mezun etmektedir.
Hayallerimiz, dünyevi ayrıntılar içinde boğulmuş yüzeysel bir tüketimcilik haline gelmiş olup yüce hedefler taşımamakta, aksine gerçekliğe teslim olmuştur.
Böylece ağıl bu dört temel üzerine inşa edilmiştir; böylece de sürü, zorla değil de razı olduğu, dahası gerçekliğine ikna olduğu, kendisini özgürleştirmeye yönelik her türlü girişimi reddettiği, hatta gardiyanını savunduğu tam bir halkanın içinde yönlendirilmektedir; hatta gerçekliğinden şikayet etse bile, sahte gerçekliğini formüle edeni suçlamak yerine kendini suçlamaya ve cezalandırmaya başlamıştır!
İşte bu dört temelin yıkılması, teslim olmayı değil sorgulamayı canlandırmak, indoktrinasyon (katiyen eleştiri ve tartışma kabul etmeyen bir öğreti biçimi) yerine eleştirel bilinci yaymak, dini yabancılaştıranlardan ve evcilleştirenlerden geri almak ve insanı köleleştirmek yerine özgürleştiren İslam Devleti projesini yeniden elde etmek yoluyla bu halkayı kıracaktır. Davet taşıyıcıları olarak bizim gerçek mücadelemiz, saha üzerine değil, aksine bilinç üzerine olmalıdır. Zira bir cahil eğitilebilir ama yoldan saptırılmış bir kişi daha tehlikelidir; çünkü o bir cahil değil, aksine köle olmasına rağmen özgür olduğunu zannetmeye sevk eden ve zalimi bir velinimet, zilleti bir istikrar ve bağımlılığı da ulusal bir zorunluluk olarak gören gizli mesajlarla dolu en kötü türden bir program ile programlanmıştır. Bu yüzden bizim çağrımız bir isyan değil, aksine selim fıtrata geri dönme çağrısıdır. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: فِطْرَتَ اللَّهِ الَّتِي فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَا لَا تَبْدِيلَ لِخَلْقِ اللَّهِ ذَٰلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ “Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmış ise ona çevir. Allah'ın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler.” [Rum 30] Yani henüz programlanmamış ve hayalleri henüz elinden alınmamış bir çocuğa ve neden uçamadığımızı soran, özgürlük ve seçim hakkında soran ve dünyayı, medyanın ya da çocuk hikayeleri, sabah şarkıları ya da duvarlarda asılı bir yöneticinin imajıyla programlanmış eğitimin türettiği şeyler yoluyla değil de olduğu gibi görme arzusu hakkında soran bir çocuğa çevir yüzünü demektir.
Bizim hedefimiz, hazırlanmış cevapları sorgulayan ve telkine-indoktrinasyona direnen bir nesil yetiştirmektir; yani kendisine öğretilenlerin, gerçekçilik ve korku adına hayallerini öldüren, otorite ve düşmanına hizmet eden sahte bir bilinçten başka bir şey olmadığını keşfeden bir nesil yetiştirmektir; babalarının ve atalarının esaretinden kurtulmuş, ümmetinin kalkınması ve gardiyanının zincirini kırmak için çalışan, özgürlüğünün her türlü gizli şirkten arınmış sadece tek olan Allah’a kulluk etmesiyle başladığını idrak ettiği gibi hayatının, rızkının ve ölümünün yöneticilerinin elinde değil de Allah'ın elinde olduğunu, özgürlüğün Batı'nın çağrıda bulunduğu gibi arzuların veya şehvetlerin karşılanması anlamına gelmediğini, aksine özgürlüğünün kendi nefsinden kurtulup Allah'a boyun eğdiği andan itibaren başladığını idrak eden ve zalim bir sultanın huzurunda olsa bile hak için hiçbir kınayıcının kınamasından korkmayan bilinçli bir nesil yetiştirmektir. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: أَتَخْشَوْنَهُمْ فَاللَّهُ أَحَقُّ أَن تَخْشَوْهُ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ “Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer (gerçek) müminler iseniz, bilin ki Allah, kendisinden korkmanıza daha layıktır.” [Tevbe 13] Ayrıca yeryüzünü imar etmek için neden yaratıldığını idrak eden ve iyiliği emredip kötülükten sakındıran bir nesil yetiştirmektir; tıpkı Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğu gibi: مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَرًا فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ، فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِلِسَانِهِ، فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِقَلْبِهِ، وَذَلِكَ أَضْعَفُ الْإِيمَانِ “Sizden kim bir münker görürse onu eliyle değiştirsin, gücü yetmezse diliyle değiştirsin, ona da gücü yetmezse kalbiyle değiştirsin (buğz etsin). Bu ise imanın en zayıfıdır.” [Müslim rivayet etti]
Böylece insanı insana ibadet etmekten kurtarıp Allah'a ibadet etmeye kavuşturacak olan Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetimizi yeniden tesis etmek için Kur'an ve sünnete dayalı gerçek bilinçle silahlanmış bir nesilden oluşan ordumuzla istenilen savaşımıza hazırlanmış oluruz ki böylece de dünyada huzur bulur ve ahireti de kazanmış oluruz. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَأَن لَّوِ اسْتَقَامُوا عَلَى الطَّرِيقَةِ لَأَسْقَيْنَاهُم مَّاءً غَدَقاً “Eğer insanlar ve cinler, Allah’ın yolu üzerinde dosdoğru yürüselerdi, onlara bol bol yağmur verir, rızıklarını genişletirdik.” [Cin 16]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Menal Ümmü Ubeyde