Pazartesi, 21 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/23
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Türkiye’de Sadece Kadınları Taşımak İçin Tahsis Edilen Pembe Trambüsler

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Türkiye’de Sadece Kadınları Taşımak İçin Tahsis Edilen Pembe Trambüsler

Haber:

Bir dizi medya organları, Türkiye’nin Malatya ilinde sadece kadınları taşımak için iki pembe trambüsün tahsis edildiği haberini aktardılar. Medya organları, haberin formülasyonu hususunda açık bir şekilde ihtilaf ettiler. Mesela BBC Arapça gibi bazıları, bu projenin kadınları tacizden korumak için başlatıldığını söyledi ve 20/9 tarihinde haberi iki satırla özetledi. Middle East Online ise haberi daha önce ayrıntılı bir şekilde aktararak bu projenin şehirde bir karışıklık oluşturduğunu belirtti. Al-Bawaba portalının vurguladığı ve 21/9 tarihinde:  “İtirazlara rağmen… Türkiye’de sadece kadınlara yönelik trambüsler” başlığı altında yayınladığı haber işte budur.  

Yorum:

Öncelikle açıkça belirtmek gerekirse medya organlarının çoğu haberi dakik bir şekilde aktarmamışlardır. Zira ya haberin detaylarını gizlemişler, ya sözleri çarpıtmışlar, ya da resmi olduğundan farklı göstermişlerdir. Bu ise ya muayyen bir fikri aktarmak, ya da alıcıların zihnini belli bir mefhuma odaklamak ve kendisine bağlı kuruluşlara hizmet eden muayyen projeler hakkında bir kamuoyu oluşturmak içindir. Oysa normal bir takipçi birçok medya organının aktarmış olduğu herhangi bir haberi anlayabilir ve aktarımdaki değişiklikleri, nesnelerin adlandırılmasındaki farklılıkları ve terimlerdeki seleksiyonları görebilir.   Nitekim BBC haberi, iki satırda ve 90 saniyeyi geçmeyen bir video ile özetlerken diğerleri ise açıkça ayrıntıya girmiş ve görüntü vermişlerdir. Mesela Middle East, Türkiye’de tacizin görünür bir şekilde yayıldığını ve kadınların kendilerinden korktuğunu aktarmıştır. Toplumun İslamlaşması ve cinsiyet fenomeni hakkındaki “siyasi çatışmanın” varlığına dönük diğer bir görüntüyü ise Al-Bawaba portalı aktarmış, toplumu İslamlaştırmaya çalışmasından dolayı Türkiye hükümetindeki politikacıların Erdoğan’ı suçladıklarını söylemiş ve projeyi, kadınları izole ediyor ve cinsiyet ayırımı yapıyor olarak görmüştür.

Bu başlangıçtan sonra bu ümmetin içerisindeki akil insanların ve muhlis olanların bu tür haberlere İslam zaviyesinden bakmaları ve onu taşımış oldukları akideden kaynaklanan siyasi bilinç penceresinden değerlendirmeleri gerekmektedir. Bu da bizleri şu sonuçlara götürmektedir:   

Genel olarak taciz sorunu, kesinlikle kapitalist bir olgu olup İslam’ın uygulamadan kaldırılmasının ardından yaygınlaşmıştır. Biz burada konunun nedenlerini detaylı bir şekilde ele alacak değiliz. Zira bu, ayrıntılara girmeyi gerektirir. Ancak kayda değerdir ki tacizin yayılmasına ve veya minimize edilmesine katkı sağlayan ana neden, devlet, yani uygulanan sistemdir. Yoksa sadece kadının giyimi veya erkeğin gözlerini sakınması ya da sakınmamasıyla ilgili değildir. Mesela Türkiye devleti, kapitalizm sistemini uygulamakta, özgürlükler fikrini benimsemekte ve onun gücüne inanmaktadır. Dolayısıyla ister sakinleri Müslüman olsun isterse olmasın bu felaketin ortaya çıkması hiç de şaşırtıcı değildir. Dolayısıyla da mesele, fertlerle ilgili olmayıp üzerlerine uygulanan sistemle ilgilidir.     

İslam, içtimai nizama ait bir dizi hükümler yoluyla bu meseleyi kökünden çözmüştür. Bunlardan bazıları şunlardır; teberrücün (avreti açmaksızın, dikkatleri çekici bir şekilde ziynetin gösterilmesi), ihtilatın (kadın ve erkeğin karışık bulunması) ve halvetin (kadınla erkeğin baş başa kalması) haram kılınması,  gözlerin sakınılmasının ve hayânın farz kılınmasıdır. Bu hükümlerin toplumu etkilemesi hususunda şunları söyleyebiliriz. Birincisi: Bunların uygulanması devletin üzerine vaciptir. İkincisi:  Müslümanlar arasında İslam kültürünün ve iffet, hayâ, namusun kıskanılması, onur, erkeklik ve kardeşlik kavramlarının yaygınlaşması için toplumun tam bir şekilde gözetilmesi bu devletin görevidir. Dolayısıyla erkek ve kadın arasındaki ilişkinin temeli, hiç değişmeyen Rabbani hükümlerin gölgesinde yardımlaşmaya ve kardeşliğe dayalı bir ilişkidir.  

Bu hükümler, insanların istek ve arzularına tabi olmadığı gibi erkek ve kadının arasını da ayırmaz. Zira bu hükümler, cinsiyetlerine, ırklarına ve renklerine bakmaksızın insan olmaları vasfıyla insanların işlerini tedavi eden hükümlerdir. Dolayısıyla İslam,  sorunun bazen erkekle, bazen kadınla, bazen de başka bir şeyle ilgili bir sorun olarak nitelendirip çözmeye çalışan tüm beşeri görüşlerden daha yücedir. Zira bu hükümler, her iki cins için de adil olan çözümlerdir. Yani İslam’dır. Zaten tüm çağrı ve davetler, kadına insaf edilip onun onurlandırılmasına ve eşitliği savunanların ikiyüzlülüğünün ifşa edilmesine yönelik olmuştur.

  Tacizin sona erdirilmesi için bu hükümlerin etkinleştirilmesine dikkat edilmelidir. Zira İslam’ın geri kalan hükümleri engellenirken kapitalist sistemin altında tek başına bu hükmün uygulanması imkânsızdır. Dolayısıyla İslam’a göre ya bunların hepsi alınacak ya da bir sonuç elde edilemeyecektir. İslam ülkelerinde insanların bazıları, kamuoyunu ve uluslararası toplumu İslam’ın geçerliliği ve başarı noktasında ikna etmek için bazı hükümleri uygulamak yoluyla bunu aşamalı olarak yaparak toplumu İslamlaştırmaya çalışmaktadırlar. Oysa bu, meseleyi daha da karmaşık hale getiren kısır ve boş girişimlerden öte bir şey değildir. Birincisi: İslam’ın hükümlerinin tamamı birden uygulanmadığı sürece asla meyve vermeyecektir. Zira bu, her akıl sahibinin anlayabileceği bir şeydir. İkincisi: İslam’ın uygulanmaması ve hükmünün kırpılması hususunda orada veya burada verilen bu tavizler, uluslararası toplumu asla razı etmeyecektir. Âlemlerin Rabbinin kavli bunu şöyle açıklamaktadır: وَلَن تَرْضَى عَنكَ الْيَهُودُ وَلاَ النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ قُلْ إِنَّ هُدَى اللّهِ هُوَ الْهُدَى وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءهُم بَعْدَ الَّذِي جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ مَا لَكَ مِنَ اللّهِ مِن وَلِيٍّ وَلاَ نَصِيرٍ“Dinlerine uymadıkça yahudiler de hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.” [Bakara-120] Şimdi, eğer Erdoğan İslam’ın uygulanması için çalıştığı iddialarında gerçekten samimiyse, Hilafet davetine nusret versin, sadece Allah’tan korksun ve ister Doğu ister Batı olsun Allah’tan başkasından da korkmasın.  Zira nusret, sadece Allah’ın elindedir. Dolayısıyla ona zarar vermek için tüm dünya bir araya gelse asla ona Allah’ın yazdığından başkası isabet etmeyecektir!

أَتَخْشَوْنَهُمْ فَاللّهُ أَحَقُّ أَن تَخْشَوْهُ إِن كُنتُم مُّؤُمِنِينَ“Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer (gerçek) müminler iseniz, bilin ki, Allah, kendisinden korkmanıza daha layıktır.” [Tevbe-13]

Bacınız; Beyan Cemal

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Radyosu İçin Yazdı

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER