- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Müslümanların Başındaki Yöneticiler Soykırımı Ve Yerinden Edilmeyi Sözle Kınarlarken Yahudi Varlığı İse Batı Şeria'yı Başka Bir Gazze Yapmak İçin Bunları Bizzat Uyguluyor
Haber:
Birkaç gün önce Yahudi varlığının savunma bakanı, “güvenlik durumunu değiştireceğini ifade ederek Batı Şeria'daki mülteci kamplarının işgal edilmesini, sakinlerin tahliye edilmesini ve orada kalıcı olarak kalmasını kapsayacak şekilde orduya politikasını değiştirmesi talimatı verdiğini” açıkladı.
Yorum:
Katz'ın kamplarla ilgili açıklamalarının ardından Yahudiler “E1” planıyla Batı Şeria'yı bölme planlarını açıklarken, yerleşimcilerin buldozerleri çok geçmeden başka bir yerde, yani el-Mugayyir köyünün topraklarında bir katliam gerçekleştirerek yol yapımı için binlerce zeytin ağacını kökünden sökmeye başladılar.Sonuç olarak bu durum tek bir köy, kamp veya şehirle sınırlı değildir, aksine Batı Şeria bölgelerinin genelinde yürütülen planları da içermektedir.
Yahudi varlığı planlarını ve niyetlerini, sadece açıklamalar ve duyurularla değil, aynı zamanda sahada gerçekleştirdiği eylemler ve uygulamalarla da teyit etmektedir. Bu onun onlarca yıldır alışık olduğu bir şey olsa da ancak şu anda bunu hummalı ve şiddetli bir şekilde uygulamaktadır. Zira yerinden edilme, Batı Şeria'daki toprakları yutma ve yerleşim yerlerini yok etme söylemleri artık teorik değil, aksine her saat başı yaptıkları bir gerçekliktir.Bir de buna günlük cinayetler, ekonomik kuşatma ve aç bırakmak maksadıyla paraların engellenmesi eklenince onlar, farklı bir biçimde de olsa Batı Şeria'da Gazze'nin bir başka versiyonunu gerçekleştiriyorlar.
Yahudi askerler ve yerleşimci sürüler artık sadece toprakların üzerinde değil, aksine cesetlerin ve Mescid-i Aksa gibi kutsal yerlerin üzerinde de dans ediyorlar. Mecazi anlamda değil, kelimenin tam anlamıyla, televizyon ekranlarında her an yayınlanan bir dans.
Buna karşılık, Müslüman yöneticiler onlarca yıldır aynı yorgun retoriği tekrarlamaktadırlar. Aşırı kullanımdan dolayı kınama ve eleştiri ifadeleri artık eskimiş olsa da, iki gün önce Cidde'de bir zirve düzenleyerek aynı ifadelerini tekrarladılar. Zirvenin, sponsorları ve organizatörleri gibi hiçbir ağırlığı ve etkisi yoktu.
Arap devletlerinin tutumlarının çirkinliği ise, mübarek topraklarda katliamlar yaşanırken, insanlar öldürülürken ve ağaçlar sökülürken onların yararsızlığıyla sınırlı değildir. Aksine bu tutumların onlarca yıldır tekrar tekrar dile getirilmesiyle Yahudi varlığına istediği her şeyi yapması için yeşil ışık yakmışlardır. Zira özellikle Arap devletleri, sadece Yahudi varlığının çıkarları ve ona boyun eğmeyle ilgili olaylara ayak uydurmaktadırlar. Örneğin onun çevredeki güvenliğini tehdit eden her türlü silahı çekmek, meydana getirdiği her türlü yıkımı finanse etmeye hazır olmak, ona teslim olmak anlamına gelse bile arabuluculuk yapmak veya Filistin polisini onun huzurunu sağlamak için eğitmek gibi.
Nitekim Arap devletleri, yerinden edilmeyi ve yok edilmeyi sözle reddediyorlar ancak fiili uygulamalar konusunda sessiz kalıyorlar; bu yüzden buldozerler ve tanklarla ilerleyen Yahudilerin planları dışında, ümmet sözünü söyleyip korkak ve ürkek yöneticilerini kökünden söküp atmak için inisiyatif alıncaya, haydi cihada diyerek haykırıncaya ve Yahudi varlığına onu ortadan kaldıracak şekilde cevap verinceye, böylece Allah'ın yardım ve iktidar vaadi ile Yahudilere yönelik yıkım ve yok etme tehdidi gerçekleşinceye kadar durum olduğu gibi kalmaya devam edecektir: وَلِيُتَبِّرُوا مَا عَلَوْا تَتْبِيراً “Ellerine geçirdikleri her şeyi büsbütün tahrip etsinler (diye, başınıza yine düşmanlarınızı musallat kıldık).” [İsra 7]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdurrahman El-Ledavi