- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Yönetimdeki Siyasi Liderler ve Onlar Hakkında Karar Verme Keyfiyeti!
Haber:
Dr. Adil Derdesavi, Ahmed Şara hakkında yazıyor ve onun Erdoğan'ın yaklaşımını takip etmemesini ve onun kendilerinin istedikleri gibi biri olmasını umuyor; zira Derdesavi şöyle diyor: “Şara, iç ve dış politikada Erdoğan'ın adımlarını mı takip edecek? Yoksa bir gün ayağa kalkıp zorluklarla yüzleşecek mi?” (Facebook)
Haber:
Birincisi:Siyasi anlayış, temennilere değil, aksine fikri veya siyasi bilgiye sahip herkesin gözlemlemesi gereken gerçekliklere dayanır.Gerçeklikler, araştırma, analiz, inceleme ve eylem konusunda aklın düşünme mahalli olup burada kesinlikle temennilere bir yer yoktur. Örneğin Erdoğan hakkındaki kararımız sabit ve tartışmasız olup kendisi özünde laik biridir; dolayısıyla laik bir kişi Müslüman, Yahudi, Hıristiyan, hatta Budist bile olabilir ve aralarında kesinlikle hiçbir fark yoktur.Laik Yahudiler, Hıristiyanlar ve Budistlere gelince; onlar bizim için hiçbir şey ifade etmiyorlar. Çünkü onların inançları bozuk ve çarpıktır. Müslümana gelince; onun laik olması caiz değildir, iki inanç arasında bir çatışma vardır: zira biri çıkarları kendi inancı etrafında döndürürken, diğeri ise şeriatı çıkarlar etrafında döndürür. Dolayısıyla aralarında aşılamayacak büyüklükte bir uçurum ve tam bir çelişki vardır.Bu yüzden ya laik ya da Müslüman olunur ve nifak ile imanın karışması ise, ikiyüzlülük olarak bilinen münafıklık dışında kesinlikle bir arada olamaz.
İkincisi: Bir Müslüman, iğne başı kadar küçük bile olsa dininin hiçbir kısmından ödün vermeyi kabul etmez;o halde İslam'ın tamamından ödün veren ve onu başından sonuna kadar dışlayan biri, nasıl gerçek anlamda imanlı bir Müslüman olabilir ki?!Dahası seküler düşünceyi uygulayan, bunun da ötesinde iç ve dış politikada ve Yahudi varlığı ile normalleşmeyi kabul etmek karşılığında kendisine dikte eden Yahudi varlığı ile yüzleşmede tamamen Batı'nın diktelerine boyun eğen biri, nasıl gerçek anlamda imanlı bir Müslüman olabilir ki?!
Sabit dağların bile tahammül edemediği ve göklerin ve yerin taşımaktan kaçındığı zulme tahammül eden ve 50 yıldır ajan, hain ve münafık olan ve ajanlığını, hainliğini ve iki yüzlülüğünü açığa vuran biri dışında, hayatın lezzetinin tadını bilmeyen devrimci bir halkı varken bu aşağılayıcı ve boyun eğici dikteyi nasıl kabul edebilir ki?
Suriye, özellikle ağır silahlar olmak üzere silahsızlandırılacak, güney Suriye silahsızlandırılacak ve herhangi bir güvenlik varlığından, hatta bireysel silahlardan bile arındırılacaktır; dolayısıyla Yahudi varlığı, istediği zaman ve kesinlikle izin almadan hava sahasını ihlal etme hakkına sahip olacak ama Suriye, hava savunma sistemi, hava silahları, uzun menzilli füze sistemleri veya bunlardan daha azına dahi sahip olma hakkına sahip olmayacaktır. Peki devletten geriye ne kaldı ki?!Dini esasa dayalı siyasi grupları dağıtmak ve Suriyeli olmayan Müslüman mücahitleri Amerika'nın gözetimi altına almak, canlarını, mallarını ve ailelerini feda edenlerin, tutuklama ve yargılanmak üzere ülkelerine iade edilmekle ödüllendirilmeleri bir ihanet değil midir?Molla Ömer (Allah rahmet eylesin), Afganistan topraklarında Ruslarla savaşan mücahitleri Amerika'ya teslim etmesi istendiğinde, bunu reddederek şöyle demişti:Afganistan'a iltica eden, bizimle birlikte savaşan, Allah yolunda cihad eden, bunun bedelini canıyla ödeyen ve Amerikalılar aşağılanmış ve yenilmiş bir şekilde çıkıncaya ve hayal kırıklığı, kayıp ve yenilgiyle sonsuza dek kuyruğunu kıstırıp kaçıncaya kadar 30 yıl boyunca Amerika ve uluslararası koalisyonla savaşan bir Müslüman'ı teslim etmeyeceğim. İşte adam gibi adamlar böyle karar vermelidir.
Aslında Ahmed Şara yönetimi teslim aldığında, alemlerin Rabbinin şeriatının hükümlerini uygulayacağını ilan etmesi gerektiği gibi Yahudiler topraklarına saldırır saldırmaz genel seferberlik ilan etmesi gerekirdi; ancak onun ihaneti ve Suriye devriminin başlangıcından beri zaten düşmüş olan Suriye liderliğinin yerine geçecek kişileri hazırlamak için gizlice eğittikleri ajanlığı gün gibi ortadadır. Ama Colani, Şam devriminin ifşa edici ve çalkantılarla dolu bir devrim olduğunu, günlerinin uzun sürmeyeceğini ve bu dublörlerin şaşırtıcı bir hızla devrileceği günü göreceğini unutmuş gibi görünüyor.
وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ
“Zulmedenler, hangi dönüşle döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.” [Şuara 227]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Salim Ebu Sebeytan