Çarşamba, 05 Safer 1447 | 2025/07/30
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
El-Ezher'in Suskunluğu ve Katliamların Yankısı: Aciz Bir Açıklamayla Gazze Kurtarılamaz!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

El-Ezher'in Suskunluğu ve Katliamların Yankısı: Aciz Bir Açıklamayla Gazze Kurtarılamaz!

Haber:

Ezher-i Şerif'in, el-Ezher Üniversitesi Şeyhi Dr. Ahmed Tayyib'in Gazze'yi ölümcül kıtlıktan kurtarmak için acil harekete geçme çağrısı yaptığı uzun açıklamasını silmesinin ardından, sosyal medya platformlarında tartışmalar alevlendi.El-Ezher'in açıklamasında, Gazze'de Filistinlilerin öldürülmesinin devam etmesinin gölgesinde insanlık vicdanının sınanmakta olduğu vurgulanarak, “İsrail'e” silahla destek veren veya kararlarıyla onu destekleyenlerin soykırımın doğrudan ortağı olduğu uyarısında bulunuldu.Ancak bu açıklama, El-Ezher'in sosyal medya platformlarındaki hesaplarından silinmeden önce sadece birkaç dakika yayında kaldı; bu da sanal dünyadaki kullanıcılar arasında büyük bir şaşkınlığa yol açtı. (El Cezire)

Yorum:

El-Ezher ve alimlerinin, çocukların saçlarını ağartan ve bir taş atımı uzaklıkta meydana gelen katliamlar hakkında uzun süre sessiz kalmasının ardından, son olarak durum, cinayet ve işkenceyle ölümlerin yanı sıra açlıktan ölüm noktasına varıncaya kadar Gazze halkının öldürülüp aç bırakılmasının üzerinden yaklaşık iki yıl geçmesinin ardından ve Gazze halkının komşularına yardım çağrısı yaparken seslerinin kısılıp kurtarılma umutlarını yitirmelerinin ardından onlar, sadece Refah sınır kapısının açılmasını talep etmekle yetindiler...Sonra... Sonra... El-Ezher ve alimlerinin coşkusu harekete geçti ancak aciz birinin yayınlayabileceği zayıf bir bildiri yayınladılar!

El-Ezher, “özgür ve etkili vicdan sahibi güçlere” yönelik küresel acil bir çağrı yaparak, Gazze halkını Yahudilerin dayattığı ölümcül ve geniş çaplı kıtlıktan kurtarmak için derhal harekete geçmelerini istedi; sanki el-Ezher bu çağrının dışındaymış, bununla hiçbir ilgisi yokmuş, dahası doğu ve batı arasındaki uzaklık gibi Gazze'den uzak olan insani bir kuruluşmuş gibi!Onun açıklaması, Türkiye lideri Erdoğan'ın şöyle dediği açıklamalarıyla neredeyse aynıdır: “Gazze'de insanlık can çekişiyor, çocuklar yardımların yetersizliğinin ortasında şiddetli açlıktan dolayı acı çekiyorlar;toplumların acil ve sürekli ahlaki tutumunu pekiştirmesi çağrısında bulundu.” Ve bunu, “tam anlamıyla bir soykırım” olarak nitelendirdi.

Bu korkakça tutum, “yerinden edilmiş kişilerin barındığı yerlerin ve yardım dağıtım merkezlerinin canlı mermilerle hedef alınmasının suç olduğunu” vurgulayan El-Ezher'in tutumuyla örtüşüyor.Ayrıca “İsrail'e silah veya kararla destek veren herkesin bu suçun ortağı” olduğunu vurgulayıp şu sözleri tekrarlayarak uyarıda bulundu: “Zalimler, hangi dönüşe (hangi akıbete) döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.”Yine bu tutum, Gazze'ye komplo kuran ve Yahudileri destekleyen Erdoğan'ın tutumuyla örtüşmektedir ki aynı şekilde Erdoğan şöyle demiştir: “Her kim Gazze'deki soykırıma sessiz kalıyorsa, İsrail'in işlediği insanlık suçlarına ortak oluyor demektir.”“Zulmü reddettiğini ifade etmek için” net bir insani uluslararası tutum çağrısında bulundu.

Her ikisi de, yani el-Ezher ve Erdoğan, görünmeyen bir muhabirin diliyle konuşuyorlar;sanki Gazze'de işlenen suçlar onları ilgilendirmiyormuş, onların sorumluluğu değilmiş, dahası sorumluluk, Gazze halkına komplo kuran uluslararası sistem ve onun kuruluşları gibi başkalarınınmış gibi!Nitekim el-Ezher, uluslararası sessizliği ve insani sorumluluk eksikliğini eleştirmekle yetinmiş ve Gazze'de yaşananlara yönelik küresel kayıtsızlığı kınamış ancak Mısır rejiminin sessizliğine, ordusunun hareketsizliğine ve alimlerinin Kinane ordusunu Yahudilerle savaşmaya teşvik etme konusunda sessiz kalmasına saldırmamıştır; sanki Allahu Teala’nın şu kavlini okumamışlar gibi: يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ حَرِّضِ الْمُؤْمِنِينَ عَلَى الْقِتَالِEy Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et.” [Enfal 65]

Bu sönük açıklamalara, bu zayıf beyanatlara ve bu korkak tavırlara rağmen, Yahudiler ve onların Mısırlı yöneticilerinden oluşan dostları bu derece zayıflığa ve korkaklığa bile razı olmamışlardır; zira Ezher-i Şerif'teki saray mollalarına, kayıtsız ve sessiz kalmalarını, bazılarının ateşli bulabileceği sözlerini geri çekmelerini emretmişlerdir; böylece Allah'tan ve kullarından hiç utanmadan dillerini yutmuşlardır. Nasıl olmasın ki, zira onlar, Allah Subhanehu ve Teala’dan korktuklarından daha çok kafirlerden korkuyorlar! Tıpkı Allahu Teala’nın şöyle buyurduğu gibi: أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ قِيلَ لَهُمْ كُفُّوا أَيْدِيَكُمْ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ فَلَمَّا كُتِبَ عَلَيْهِمُ الْقِتَالُ إِذَا فَرِيقٌ مِّنْهُمْ يَخْشَوْنَ النَّاسَ كَخَشْيَةِ اللهِ أَوْ أَشَدَّ خَشْيَةًKendilerine, ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin, denilen kimseleri görmedin mi? Sonra onlara savaş farz kılınınca, içlerinden bir gurup hemen Allah'tan korkar gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar.” [Nisa 77]

Yahudilerin bu zayıf tavırları bile reddetmelerinin ve kınamalarının nedeni, bunların kendileri için cesur veya korkutucu tavırlar olmasından dolayı değildir; zira onlar bunların, Gazze’deki kardeşlerinin acısıyla yanıp tutuşan Müslüman sokağın baskısının ardından sadece yüz suyunu korumak için yapılan açıklamalar olduğunu biliyorlar. Bu açıklamaları yapanlar, Yahudileri gerçekten korkutacak olan cihad için orduları teşvik etmek için değil de insanları sakinleştirmek için bir şey yayınlamaları gerekiyordu.

Bu yüzden onlar konuşmalarını sadece bilinmeyen taraflara ya da zaten Yahudilere karşı önyargılı olanlara yöneltmişlerdir; ancak Yahudiler bu fısıltıların bir gün Müslüman ordularını harekete geçmeye, tahtları yıkmaya, Yahudilerle savaşmaya ve ülkeyi ve halkı onların şerlerinden kurtarmaya çağıran samimi ve sadık seslere dönüşmesinden korkuyorlar. Yahudileri ve Müslümanların başındaki yöneticileri korkutan şey işte budur.

Eğer el-Ezher'in alimleri Allah için gerçekten ciddi ve samimi olsalardı, insanlara şerî hükmü ve bizzat sınırların kırılmasına yol açan net yolu açıklarlardı. Nitekim gören ve basiret sahibi olan herkes için şu apaçık bir hale gelmiştir.Yahudilere ve Hıristiyanlara dostluk besleyen yöneticilerin tahtlarının yıkılması ve Allah'ın indirdikleri ile hükmedecek ve mübarek toprakları Yahudilerin pisliğinden temizlemek için orduları seferber edecek Raşid bir Halife'nin nasbedilmesidir.

Ancak heyhat ki heyhat… -Rabbimin merhamet ettikleri hariç- el-Ezher’in alimleri, zararlı yöneticilerle birlikte olmaya razı olmuşlar, böylece din alimleri değil de saray mollaları oldukları gibi Allahu Teala’nın haklarında şöyle buyurduğu ehl-i kitaptan olan din adamları gibi olmuşlardır: وَإِذْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ لَتُبَيِّنُنَّهُ لِلنَّاسِ وَلَا تَكْتُمُونَهُ فَنَبَذُوهُ وَرَاءَ ظُهُورِهِمْ وَاشْتَرَوْا بِهِ ثَمَناً قَلِيلاً فَبِئْسَ مَا يَشْتَرُونَAllah, kendilerine kitap verilenlerden, «Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz» diyerek söz almıştı. Onlar ise bunu kulak ardı ettiler, onu az bir dünyalığa değiştiler. Yaptıkları alış-veriş ne kadar kötüdür!” [Al-i İmran 187]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Bilal Muhacir – Pakistan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER