- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Sessizliğimiz, İktidardaki Rejimin Sadece Zulmünü ve Despotluğunu Artırıyor!
Haber:
9 Mayıs 2024’te Özbekistan Taşkent’teki Şeyhuntahor bölgesinde 23 Hizb ut-Tahrir üyesinin yargılanmasına başlandı.
Yorum:
Geçtiğimiz birkaç yıl boyunca Özbekistan yetkilileri, İslam’a ve Müslümanlara karşı savaşlarını, özellikle de siyasi bir parti olan Hizb-ut Tahrir üyeleri gibi İslam davetini taşıyanlara yönelik açık ve vahşi zulmünü yoğunlaştırdılar. Zira şu anda 23 Hizb-ut Tahrir’li genç Taşkent’te yargılanmakta olup diğer 16 kardeşimiz de soruşturma altındadır. Peki onlar kim? Özbekistan yetkilileri neden Hizb-ut Tahrir gençlerine zulmediyor?
1990’ların sonunda Özbekistan’daki tiran Kerimov rejiminin, Nübüvvet Minhacı üzere İslami hayatın yeniden başlamasına davet eden İslam ümmetinin muhlis evlatlarına karşı şiddetli bir mücadele başlattığını herkes biliyor. Sonra bu kardeşler, Kerimov’un zulmünün değirmen taşları altında kaldılar, 20 yıl boyunca hapse mahkûm edildiler ve insanlık dışı işkence ve tacize maruz kaldılar. Ancak Allahu Teala’nın iradesiyle bu kardeşler sıkıntıdan onurlu bir şekilde geçtiler, tiran Kerimov tarihe karıştı ve insanların hafızasında cahil bir tiran olarak kaldı.
Serbest bırakılan gençler, kendilerini yine aynı zindanda buldular.Görünen o ki yeni yetkililer, önceki tiran Kerimov rejiminin hatalarını dikkate almamaktalar, aksine hocalarının izinden gitmektedirler. Geçmişte de olduğu gibi gençler, uydurma suçlamalarla tutuklanmış, ek sorgulamalar sırasında işkence görmüş ve korkutulmuş, akrabaları ve arkadaşları tehdit edilmiştir.
Yetkililer, Özbekistan Cumhuriyeti Ceza Kanunu’nun 244. Maddesi uyarınca gençleri, yasaklı aşırıcı bir dinci örgüte mensup olmak ve bu örgütün faaliyetlerine katılmakla suçluyor.Ayrıca 159. Madde uyarınca, Özbekistan Cumhuriyeti'nin mevcut devlet sisteminde yasadışı bir değişiklik yapılmasına, iktidarın ele geçirilmesine veya örgütlü bir grubun parçası olarak toprak bütünlüğünün ihlal edilmesine alenen davet etmekte suçlandılar. Nitekim Özbekistan Yüksek Mahkemesi 2016 yılında Hizb-ut Tahrir’i bir terör örgütü olarak tanımlamış ve onu ülkede yasaklamıştı.
Peki bu suçlamalar neye dayanıyor? Bu suçlamalar tamamen yetkililerin kaprislerine ve onların çeşitli devlet kurumlarındaki yardımcılarının söyledikleri yalan sözlere dayanmaktadır. Zira İslam davetini taşıyan Hizb-ut Tahrir’e yöneltilen terör ve şiddet suçlamaları, apaçık bir iftira ve yalandır. Özbekistan’daki hem eski hem de yeni suçlu rejimin varlığı sırasında yetkililer, suçlamalarında Hizb-ut Tahrir üyelerinin yetkililere karşı gerçekleştirdiği maddi eylemlere ilişkin herhangi bir somut kanıt sunmadılar.Yani dava dosyalarında veya belgelerde, bir şehirde, bir köyde veya bir bütün olarak Cumhuriyet’te iktidarı ele geçirme planı, rehin alma, bombalama ve cinayet suçlamaları ve benzerleri gibi bir suç işlendiğine dair herhangi bir kanıt yoktur. Dolayısıyla tüm vakalarda sadece gençlerin evlerinde partinin kitaplarının bulunduğu, onların İslam’ı öğrettikleri, Hilafete ve benzerlerine davet ettikleri söylenmektedir; yani tüm dava maddeleri, insanlarla birlikte fikri ve siyasi çalışmaktan bahsetmektedir.
Hizb-ut Tahrir, Nübüvvet Minhacı üzere İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışmaktadır, yani fikri ve siyasi çalışma yapmaktadır.Hizb-ut Tahrir’in İslami bir siyasi parti olduğu tüm dünyada bilinmektedir. Nitekim İnsan Hakları İzleme Örgütü, Memorial ve diğerleri gibi insan hakları örgütleri, Hizb-ut Tahrir'in şiddet içermeyen bir şekilde faaliyet gösterdiğini söylüyor ve gözaltına alınan parti üyelerinin düşünce mahkûmu olduğunu kabul ediyorlar.
Hizb-ut Tahrir insanlara gerçekleri ulaştırır ve tiranların tüm suçlarını ifşa eder. Parti üyeleri çalışmalarını sadece fikri çatışma ve siyasi mücadele çerçevesinde yürütürler; çünkü onlar sevgili Peygamberimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in metodunu takip ediyorlar ve yaratıcıları alemlerin Rabbi olan Allah Subhanehu ve Teala’nın hükümlerine göre yaşamak istiyorlar!
Sevgili Peygamberimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَراً فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ، فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِلِسَانِهِ، فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَبِقَلْبِهِ، وَذَلِكَ أَضْعَفُ الْإِيمَانِ “Sizden kim bir münker görürse onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin. Buna da gücü yetmiyorsa kalbiyle (ona karşı) buğz beslesin. Bu da imanın en zayıf noktasıdır.” Ve Habibimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:أَفْضَلُ الْجِهَادِ كَلِمَةُ حَقٍّ عِنْدَ سُلْطَانٍ جَائِرٍ“Cihadın en faziletlisi, zalim sultan karşısında hakkı ve adaleti söylemektir.”
Yetkililer münkeratları işlediği, Müslümanlara tutuklama, işkence ve hapis yoluyla zulmettiği bir zamanda bizim sessiz kalmamız, iktidardaki rejimin sadece zulmünü ve despotluğunu artırmaktadır. Bu nedenle Özbekistan’daki düşünce mahkûmu olan kardeşlerimize destek olmak için Hizb-ut Tahrir tarafından ilan edilen kampanyaya katılın ve zalim yönetici karşısında yüksek bir sesle hak sözü haykırın! Allah bizim yardımcımızdır.
#ÖzbekistandanÇağrı
#PleaFromUzbekistan
#ЎЗБЕКИСТОНДАН_ФАРЁД
#صرخة_من_أوزبيكستان
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Eldar Hamzin