- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Amerika’nın, Husilerin Hesap Vermesi İle İlgili Açıklamaları Sadece Bir Aldatmaca ve Gözlere Kum Serpmektir!
Haber:
Beyaz Saray: “Abha havaalanı saldırısından Husiler sorumludur ve onları sorumlu tutmak için Suudi Arabistan ve uluslararası ortaklarımızla birlikte çalışacağız.” “Topraklarını ve halkını savunmak için Suudi Arabistan’ı desteklemeye kararlıyız.” (El-Arabiya el-Hades 09/02/2022).
Yorum:
Siyasal analizde bakış açısı yetersiz olduğunda, bu analizler genellikle faydasız ve yanlış olur. Dolayısıyla uydu kanallarına ve medya ekranlarına çıkma yetkisine sahip olan muhabirler, bilmedikleri şeylere iftira atmaktadırlar. Çünkü onların bakacakları bir zaviyesi olmadığı gibi gerçekleştirmek istedikleri bir davaları da yoktur. Bu nedenle onlar, kendilerine dikte edilenlerin çerçevesinin dışına çıkamazlar. Çünkü onlar, sadece sömürgeci kafir Batı’nın çalışanlarıdırlar.
Onlardan kaç tanesinin, 26 Eylül devriminin patlamasından bugüne kadar Yemen'deki çatışmanın gerçeğinin netleşmesi için Hizb-ut Tahrir ve emiri Celil Alim Ata İbn Halil Ebu Raşta’nın soru cevaptaki analizlere başvurmaya ihtiyacı vardır. Ayrıca kim meselesi hakkında şüpheye düşürse kendisine, 11 Şubat 2011’deki Arap Baharı devriminden ve Husi gurubunu Sana'a’ya getiren 21 Eylül 2014 olaylarından önce Hizbin 2010 yılında yayınlandığı “Yemen’deki Siyasi ve Ekonomik Sorunlar ve İslam’ın Buna Yönelik Köklü Çözümü” başlıklı Hizb-ut Tahrir / Yemen Vilayeti’nin neşriyatlarından olan bir kitapçık edinsin. Nitekim o zaman ne o, ne kardeşi ne de yandaşları, Kuzey Yemen’in kuzeyi (Saada) dışında liderlerini bilmiyorlardı. Bilakis kendi dağlarında onun kalesi, merkezi ve başlangıç noktasıydı. Dolayısıyla o kitapçığa ulaşıp Saada sorununu ve Londra bağış konferansını okuduğunda, Husilerin ve onların ana itici gücünün arkasında Amerika’nın olduğunu görecektir. Zira onlar, İran'ın desteğiyle yok edilen Ali Salih’in rejimini ve Selman bin Abdülaziz ve oğlu Muhammed’in ihtiyaç anındaki gelişini rahatsız etmek için Amerika’nın kullandığı tehdit mesajlarıdır. Böylece durum, Suud Krallığı’nın müdahalesini ve onun düşen ittifakını, Hadi ve onun zalim hükümetinin boyunduruğu altındaki Yemen ile fiili bir savaşa sürüklendi. Bunun üzerine Sana’a’dan kaçtılar ve Yemen’de Husileri ve destekçilerini püskürtmek ve onlara karşı koymak ve İngiltere’nin çıkarlarını savunmak amacıyla liderlik pozisyonunu ele geçirdiler. Çünkü Hadi ve Kongre Partisi ve bugün sözde meşruiyetin yanında duranların hepsi onun ajanlarıdır. Nitekim dıştan İran’a bağlı, içeriden de tamamen Amerika'ya sadık olan ülkeler listesinde yer alan Yemen’in tek hamlesi İngiltere ajanlarının ayakları altından halıyı çekmektir. Zira Yemen’de, ajanlıkta İngilizlerin damarları kök salmıştır. Dolayısıyla Amerika’nın bu damarları kökünden söküp atması zordur. Bu yüzden bir yandan Husileri destekleyen İran diğer yandan da meşum Kararlılık Fırtınası adı altında Suudi Arabistan yoluyla bölgedeki ajanlarını kullanmaktadır. İşte olan budur.
Husiler, dış düzeyde ve içeride bölgenin ve Körfez’in güvenliğini tehdit eden askeri bir güç haline gelinceye kadar Yemen halkının evlatları, kendilerini çağıranlara körü körüne korkuyla akın etmektedirler. Bu ise çocukları ve kadınları öldüren, devletin ve halkın hayati çıkarlarını yok eden Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyondan öç ve intikam almanın bir sonucu olarak savaş cephelerini desteklemek ve onların bir parti olarak kabul edilmelerini sağlamak ve onları savunmak amacıyla onun etrafında toplanmaları içindir.
Aynı şekilde İngilizlerin rolü, Yemen’in bahtsız evlatlarının mutlu olduktan sonra acılarına katlandığı boşa giden tekmelerle ilgili tüm girişimleri boşa çıkarmaktır.
Yemen halkı, yedi uzun yıldan beri ne kadar çok savaşın acılarını tattılar; zira kendi içindeki saçma bir savaşın sonucu olarak öldürüldü, aç kaldı, hastalandı, cahil kaldı, anlamsızlaştı ve aptallaştı! Dolayısıyla kâfir Batı, Yemen’deki ve diğer İslam beldelerindeki mücrim eylemlerinde, amaçlarını ve çıkarlarını gerçekleştirmeyi önemsediği kadar onu önemsemedi. Nitekim arkasında Amerika’nın olduğu İran, Husileri askeri olarak desteklemektedir. Böylece İHA’ları ve balistik füzeleri öldürmekte ve savunma sistemlerinin sahibi olan ve İslam beldelerindeki zararlı yöneticilerin başkentlerinde silah satış pazarları açan Amerika için Suudi Arabistan’ı, BAE’ni, gelirleri, kârları ve milyarları tehdit etmektedir. Bu bir yöndendir. Diğer yönden olana gelince; Suudi Arabistan’a, ona bağlı olanlara ve meşru bileşenleriyle ona meyledenlere vekalet edilen beklenen çözümün ardından Yemen’deki nüfuzunu genişletmektir.
Zira o, BAE ve Suudi Arabistan’ı balistik füze ve insansız hava araçlarıyla rahatsız etmeyi emretmektedir. Sonra da tıpkı asrın mücrimi Beşar’a ve bölgenin polisi İran’a yaptığı tehditler gibi biraz sakinleştirmek için sözlü açıklamalarla onları uyuşturmaktadır. Böylece ona emanet edileni görmezden gelmekte ve onu bir duvarın arkasına fırlatmaktadır! Yemen halkı ve diğer İslam beldeleri, daha ne zamana kadar kâfir Kapitalist Batı rejimlerinin ateşlediği savaşın ateşiyle yanıp kavrulmaya devam edecek ve sadece bir aldatmaca olan ve gözlere kum serpen boş çözümlerine aldanacaklar?!
Ey Yemen’deki halkımız: Halkına asla yalan söylemeyen bir lider olan Hizb-ut Tahrir, ülkenizdeki büyük güçlerin çabaları noktasında sizleri uyarmakta ve onun elinde, daha önce hiç kimsede olmayan Raşidi Hilafet Devleti’nin anayasa taslağı bulunmaktadır. Zira o, Rabbinizin nizamı ve şöyle buyuran Rasulünüz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in metodudur: Yaşadığımız zorba yönetimin ardından ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ “Sonra (yeniden) Nübüvvet Minhacı üzere (Raşidi) Hilafet olacaktır.” O halde sizleri, Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet’i ilk siretine geri döndürünceye kadar Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışmaya davet ediyoruz.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Vahid el-Cenedî – Yemen