- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Müslümanların Başındaki Yöneticiler Filistin Halkıyla Değil de Yahudilerle Normalleşiyorlar
Haber:
Fas Kralı 6. Muhammed Çarşamba günü, ülkesinin Filistin davasını her zaman Batı Sahra meselesi düzeyinde değerlendirdiğini vurguladı ve şunları söyledi: “Fas, Filistin davasını daima Batı Sahra konusu düzeyinde değerlendiriyor. Fas’ın, Batı Sahra'nın Fas'a ait olduğunun güçlendirilmesi için yapacağı çalışma ne bugün ne de gelecekte, Filistin halkının meşru haklarını elde etmede gösterdiği mücadele hesabına kesinlikle olmayacaktır.” Ve şuna dikkat çekti: “Fas, Ortadoğu'da adil ve kalıcı barışın oluşması için çaba göstermeye devam edecektir.” Ayrıca Fas, “İsrail” ile olan ilişkilerin eskiye dayandığını, bunu sıfırdan başlatmayacağını, aksine bu ilişkiyi yenileyeceğini ve ona devamlılık karakteri kazandıracağını vurguladı. Fas Dışişleri Bakanı Nasser Bourita, Amerikan "Axios" internet sitesine yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Fas, bölgedeki Yahudiler ve Müslümanlar arasında bir köprü olmak istiyor ve bunun Filistin “İsrail” barış sürecinin ilerlemesine yardımcı olacağını ümit ediyor.” (El-Ayn El-İhbariye)
Yorum:
Körfez ülkeleri, Fas ve Sudan’ın Yahudi Devletiyle normalleşmelerinden hemen sonra, neredeyse Dubai gökdeleninde Yahudiler için “ağlama duvarı” açma derecesinde giriş vizesi bile olmadan bu ülkelerin başkentlerine Yahudi akınının olduğuna şahit olduk. Öte yandan bizzat kendi halkının içerisinde büyüyen bazı Körfezli şahsiyetlerin, Yahudilerin mızrakları altında ve Yahudi varlığı ile İslam beldelerindeki bu varlıklar arasındaki ilişkilerin samimiyetini ve sıcaklığını yansıtan bir sahnede mübarek Filistin topraklarına yatırıp yapıp ziyaret ettiklerini görmeye başlamamız, bu yöneticilerin Yahudileştiğini, Yahudilere tamamen bağlı kaldıklarını teyit ettiği gibi mübarek Filistin topraklarına yönelik yalanlarını ve kendilerini burasını Yahudiler için sahiplenmeye adadıklarını teyit etmektedir.
Yahudi devletinin 1948 yılında kurulmasından ve Filistinli mültecilerin özellikle Ürdün, Lübnan ve Mısır gibi ring ülkelerinin olduğu çevre ülkelere akın etmeye başlamalarından beri, evet o zamandan beri Filistinli mülteciler bu ırkçı rejimlerin onlarla olan ilişkilerinden dolayı iki acıyı tattılar, onlarla bir aile gibi ilgilenmedikleri gibi onlara sevgi bile göstermediler. Dahası onlara hala hiç hoş karşılanmayan yabancılar gibi davranmaktalar ve onları en temel insani haklardan bile mahrum etmektedirler. Ayrıca Filistinli mültecilerin kardeşleri ve komşuları üzerindeki kardeşlik haklarına saygı göstermedikleri gibi onları kamplara attılar. Dolayısıyla onları gözetmedikleri gibi dahası onların bazı işlerini topraklarında Yahudi devletini ortaya çıkaran Birleşmiş Milletler Örgütü gözetmektedir. O da herhangi bir mülteci kabul etmemesine ek olarak çalışmak ya da ziyaret etmek isteyen her bir Filistinliden iyi hal ve davranışı şart koşan vize talep etmektedir ki bunlardan en önemlisi de vize başvurusunda bulunan kişinin Yahudi devletine herhangi düşmanca bir eylemde bulunmamasıdır. Aynen şayet Yahudi devletine karşı herhangi bir faaliyette bulunan aktivistlerden biriyse veya aktif bir savunucuysa herhangi bir ülkeye gitmek istese, hatta Hac ve Umre yapacak olsa bile hiçbir Filistinlinin topraklarından girişine ve çıkışına izin vermeyen Ürdün rejiminin yapmış olduğu gibi. Yine Erdoğanlı Türkiye rejimi de Ürdün rejimi gibidir. Zira işgalci Yahudi, vizesiz bir şekilde Türkiye’nin hava alanlarına inerken, sanki ülkenin vatandaşıymış gibi dolaşırken, yatırım yaparken ve çalışırken bir Filistinli tedavi ve ziyaret vizesi almak için Yahudi devletindeki Türk konsolosluğuna bir evrak ibraz etmeden ve tek bir ziyaret için 200 dolara ulaşan mali bir harç ödemeden ilaç için bile Türkiye’ye gidemez. Fas’a gelince; Filistin halkının sırf onu ziyaret etmeyi düşünmesi bile hayaldir. Zira Filistin halkından Fas’ı ziyaret etmek isteyen birinin, ziyaret için istediği nedenleri -ki bunlar yetersiz nedenlerdir- Ürdün’deki Fas konsolosluğuna sunması ve kendisine olumlu veya olumsuz yanıt gelinceye kadar sınırsız bir süre beklemesi gerekir.
Arap yöneticilerin bürünmeye çalıştıkları “akılcı” dil, Beytül Makdis, onun çevresi ve halkıyla ilgili yaptıkları aşağılık eylemlerde ortaya çıkmaktadır. Zira onlar iki yüzlü münafıklar olup “akılcılık” şeklindeki sözleri ise sadece Yahudi devleti ve onunla olan ilişkide doğrudur. Oysa bu, kutsal topraklar ve halkı hakkında bir yalan ve sahtekarlıktır. Nitekim onlar bu dili, ihanetlerini haklı çıkarmak, Allah’ın kendilerine öfkelendiği kişilerle normalleşmek ve Yahudilerle savaşıp onları öldürecekleri günlere özlem duyan Müslüman halkları aptallaştırmaya ve ahmaklaştırmaya çalışmak için kullanıyorlar. Ayrıca son zamanlarda Yahudi devletinin, bu rejimlerin ve onlarla birlikte Abbas otoritesinin, topraklarının %20’sinden daha azına bir devlet kurulacak olsa bile davalarına yönelik herhangi bir çözümü kabul edinceye kadar Filistin halkının geçimlerini, ulaşımlarını, çözümlerini ve seyahatlerini kısıtladıkları ortaya çıkmıştır. Aynen hain Oslo Anlaşması'nda belirtildiği gibi. Zira onların tamamı açık bir şekilde, mübarek topraklar Yahudiler için boşaltılana kadar bu halkın yok edilmesini ve ülkelerinden sürgün edilmesini istiyorlar. Nitekim bu rejimleri ve bu yöneticileri Şeytan’a ve ordusuna boyun eğmeye sevk eden şey Cabbar ve Kahhar olan Allah’ı inkar etmeleridir. Bu ise, ümmet içinde bulunduğu çöküntüden kurtuluncaya kadar Allah bir şeye “ol” dediğinde onun da hemen oluverdiği gibi bir göz kırpmasından öte bir şey değildir. İşte o zaman ümmet, bu Münafıkların tahtlarını yıkacak, onları ayaklarıyla çiğneyecek ve Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet’i ikame edecektir. Böylece ordular harekete geçecek, Yahudileri öldürecek ve Filistin’i Yahudilerin pisliğinden kurtaracaktır. Nitekim Abdullah İbn-i Ömer’den Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: تَقْتَتِلُونَ أَنْتُمْ وَيَهُودُ حَتَّى يَقُولَ الْحَجَرُ يَا مُسْلِمُ هَذَا يَهُودِيٌّ وَرَائِي تَعَالَ فَاقْتُلْهُ “Sizler Yahudilerle muhakkak savaşacaksınız! Hatta taş; ey Müslüman! Şu arkamdaki bir Yahudi’dir! Gel de onu öldür! diyecektir.” (Müslim rivayet etmiştir.)
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Bilal Muhacir – Pakistan