- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
(Tercüme)
Eğer Hilafete Radikalizm Deniliyorsa,
Bu Radikalizm Doğru ve Farzdır
Haber:
Endonezya Başkan Yardımcısı Kia Haji Maarouf Amin, 8 Kasım 2020'de Cakarta'da Ulusal Polis Personel Okulu ve Yüksek Komutanlığı tarafından düzenlenen sempozyumda Endonezya'nın ileri vizyonu hakkında konuştu. Vizyonun, özellikle ileri zekâ ve asil şahsiyete sahip üstün insan kaynakları inşa etmeyi amaçladığını söyledi. Ancak ona göre, gelişmiş Endonezya, şartlar ve koşullar elverişli değilse bu gerçekleşmeyecek. Onun için olumsuz konular arasında Hilafet fikride var. Konuşmasına şöyle devam etti; “Hilafet gerçekten İslamidir. Çünkü zamanında tatbik edilmiştir. Ancak onu İslami olarak nitelendirmek, Hilafet sistemini uygulamanın farz olduğu anlamına gelmez.” Ona göre Hilafet fikri bir radikalleşme (aşırılık) biçimidir. “Radikalizm aslında bir giysi meselesi değil, aşırılıkçı bir düşünme biçimi, bir davranış biçimi ve bir eylem biçimidir. Bu nedenle, göstermemiz gereken çabalar, düşünme biçimini düzeltmek, davranış ve eylem biçimini düzelterek hareketi biçimlendirmektir. Bu nedenle, aşırılıkla mücadele etmek ve radikalleşmeyi ortadan kaldırmak için daha yoğun çabalara ihtiyaç var.”
Yorum:
1. Bu ifade yeni değil. Başkan Yardımcısı olmadan önce 17 Temmuz 2019'da şunları söylemişti: “Hilafetin İslami olduğunu söylüyorum çünkü Osmanlı Hilafeti, Abbasi Hilafeti vs. vardı. “Ve Hilafetin reddedilmediğini, aksine anlaşmayı ihlal ettiği için reddedildiğini söyledim. (Endonezya bir anlaşma ülkesidir) Endonezya'daki İslam’ımız mükemmel İslam’dır” dedi. Aynı görüşlerini yine bugün tekrarladı.
2. Evet, Hilafet hâlihazırda uygulanmıştır. Raşidi Hilafet 632’den 661'e, Emevi Hilafeti 661'den 750'ye, Abbasi Hilafeti 750'den 1517'ye ve Osmanlı Hilafeti 1517'den 1924'e kadar uygulandı. Hilafet yaklaşık 13 yüzyıl boyunca Müslümanları yönettiği açıktır. Halifelik sadece uygulandığı için İslami değil, bilakis Hilafet, İslam'ın bir hüküm olduğunu gösteren birçok delil nedeniyle İslami'dir.
3. Mesele yani tabiatı itibariyle Hilafetin İslami olduğunu ve İslam'ın hükümlerinden biri olduğunu söylemekle sınırlı değildir. Velakin Hilafeti kurmanın hükmünün ne olduğu hakkında konuşmalıyız. Bu vacib mi, sünnet mi, mekruh veya mubah mı? Bu bağlamda âlimler, Kuran'ı, Sünneti ve Sahabelerin icmasını incelediler ve Hilafet’in sünnet veya başka bir şey olmadığına ancak, vacib olduğu sonucuna vardılar. Âlimlerin çalışmasının sonuçları arasında Heysemi’nin sözleri yer almaktadır. [Savaik’ul Harakah,17]: “Bilinmektedir ki; Sahabeler, Peygamberlik döneminin sona ermesinden sonra, İmam seçmenin vacip olduğu hususunda icma ettiler. Muhakkak ki onlar; Rasulullah Sallahu aleyhi vesselem’in defnedilmesini terk ederek, Halife seçimine yönelmek suretiyle; bu farziyetin, diğer farziyetlerden daha önemli olduğunu gösterdiler.” İmam el-Cuzeyri -ki, kendisi dört büyük mezhebin fıkhında uzmandır- dört imamın görüşlerini dikkate alarak şöyle demektedir: “Dört mezhebin imamları; (Şafii, Hanefi, Maliki ve Hanbeli) -Allah onlara rahmet etsin- İmametin (Hilafetin) bir farz olduğu ve Müslümanların Dini hükümlerini tatbik eden ve zalimlere karşı haklarını veren bir İmam tayin etmelerinin vacip olduğu konusunda ittifak ettiler.” [Fıkh’ul Mezahib’ul Erbaa 5/416]
4. Bu halifeliğin dayatılmasının gerekliliğini doğrular ve Hilafetin farziyetinin gerekliliğini tekid etmektedir. Farz olan her şey uygulanmalı aksi halde onu uygulamayı terk edenler günahkârdır. Dolayısıyla İslami Hilafet uygulanmalı ve kurulmalıdır. Başkan yardımcısının Hilafet’in İslami olduğunu, ancak anlaşmaya aykırı olduğu için uygulanması caiz olmadığını söylediği gibi değil! Elbette değerlendirilmesi gereken düşünme biçimi bu İslami düşünme biçimidir. Son olarak, eğer Hilafet’e radikal deniliyorsa, bu radikalizm doğru ve farzdır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
M. Rahmet Kurnia - Endonezya