- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Kuveyt’te En Büyük Kayıp
(Tercüme)
Haber:
Kuveyt'te hükümetin istifası hakkında haberler. (14.11 2019)
Yorum:
Kuveyt'in yerel siyasi sahnesinde anayasa ve kanunlar, millet ve hükümet konseyi, hükümet yanlısı kutuplarının sorgulanması ve çatışması, Yasama yolsuzluğu ve kapitalistlerin etkisi ve diğer detaylar olmak üzere her şey hakkında konuşulmaktadır.
Bu kısır döngüden çıkmak ve problemin ana kaynağına geri dönmek için herkese; öncelikle İslam’ı kucaklayan bir toplumda yaşadığımızı ve insanların İslam’a inandığını ve sevdiğini hatırlatmak istiyorum. Genel olarak İslamî fikirleri bilen ve çoğu meselede İslam’a rücu eden bir toplumda yaşamaktayız. Bu da İslam hukukunu içermektedir. Şer’i naslar bize İslam ile hükmetmeyi ve siyaseti beyan etmektedir. Allah’u Teâlâ’nın şu kavli bunu göstermektedir:
اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ينَ يَزْعُمُونَ اَنَّهُمْ اٰمَنُوا بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمَٓا اُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ يُر۪يدُونَ اَنْ يَتَحَاكَمُٓوا اِلَى الطَّاغُوتِ وَقَدْ اُمِرُٓوا اَنْ يَكْفُرُوا بِه۪ۜ وَيُر۪يدُ الشَّيْطَانُ اَنْ يُضِلَّهُمْ ضَلَالاً بَع۪يداً
“Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Onu tanımamaları kendilerine emredildiği halde tağutun önünde mahkemeleşmek istiyorlar. Şeytan da onları büsbütün saptırmanın yollarını arıyor.” (Nisa 60)
فَلَا وَرَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ حَتّٰى يُحَكِّمُوكَ ف۪يمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْۙ ثُمَّ لَا يَجِدُوا ف۪ٓي اَنْفُسِهِمْ حَرَجاً مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْل۪يماً
“Hayır, rabbine ant olsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın onu kabullenmedikçe ve boyun eğip teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.” (Nisa 65)
Şeriat insanları güden ve işlerinin bakımını düzenleyen ve yönetici ile yönetilenin alakalarını tanzim eden hükümleri içerdiği ilişkiyi içermesi sorunu açık ve kesindir. Kim Kur’an’a ve Peygamber'in fiili ve ameline bakarsa bu gerçeği görür. Askeri, politik, ceza, sosyal, adli, ekonomik, diplomatik ve diğer yasalarla ilgili yüzlerce metin bulur.
Siyasi problemlerini Allah’u Teâlâ’ya ve Rasulüne götürecek toplum nerede? Allah’u Teâlâ’nın şu kavline uyan toplum nerede:
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُوا الرَّسُولَ وَاُو۬لِي الْاَمْرِ مِنْكُمْۚ فَاِنْ تَنَازَعْتُمْ ف۪ي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ اِلَى اللّٰهِ وَالرَّسُولِ اِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۜ ذٰلِكَ خَيْرٌ وَاَحْسَنُ تَأْو۪يلاً۟
“Ey iman edenler. Allah'a itaat edin, Resule ve sizden olan emir sahiplerine de itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız onu Allah ve Resulüne arz edin (onların emirlerine göre halledin). Bu (sizler için) hem hayırlı ve hem de sonuç bakımından daha güzeldir.” (Nisâ 59)
Toplumun temel siyasi sorununun gerçekliğini anlamak için Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in aşağıdaki hadisini göz önünde bulundurmak yeterli olacaktır:
يَا مَعْشَرَ الْمُهَاجِرِينَ خَمْسٌ إِذَا ابْتُلِيتُمْ بِهِنَّ وَأَعُوذُ بِاللَّهِ أَنْ تُدْرِكُوهُنَّ لَمْ تَظْهَرْ الْفَاحِشَةُ فِي قَوْمٍ قَطُّ حَتَّى يُعْلِنُوا بِهَا إِلَّا فَشَا فِيهِمْ الطَّاعُونُ وَالْأَوْجَاعُ الَّتِي لَمْ تَكُنْ مَضَتْ فِي أَسْلَافِهِمْ الَّذِينَ مَضَوْا وَلَمْ يَنْقُصُوا الْمِكْيَالَ وَالْمِيزَانَ إِلَّا أُخِذُوا بِالسِّنِينَ وَشِدَّةِ الْمَئُونَةِ وَجَوْرِ السُّلْطَانِ عَلَيْهِمْ وَلَمْ يَمْنَعُوا زَكَاةَ أَمْوَالِهِمْ إِلَّا مُنِعُوا الْقَطْرَ مِنْ السَّمَاءِ وَلَوْلَا الْبَهَائِمُ لَمْ يُمْطَرُوا وَلَمْ يَنْقُضُوا عَهْدَ اللَّهِ وَعَهْدَ رَسُولِهِ إِلَّا سَلَّطَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ عَدُوّاً مِنْ غَيْرِهِمْ فَأَخَذُوا بَعْضَ مَا فِي أَيْدِيهِمْ وَمَا لَمْ تَحْكُمْ أَئِمَّتُهُمْ بِكِتَابِ اللَّهِ وَيَتَخَيَّرُوا مِمَّا أَنْزَلَ اللَّهُ إِلَّا جَعَلَ اللَّهُ بَأْسَهُمْ بَيْنَهُمْ
“Ey muhacirler cemaati! Beş şey vardır ki onlarla müptela olacağınız zaman (hiç bir hayır kalmaz). Ben sizlerin o şeyler (dönemin)'e erişmenizden Allah'a sığınırım (O şeyler şunlardır):
Bir milletin içinde zina - fuhuş ortaya çıkıp nihayet o millet bu suçu aleni olarak işlediğinde, mutlaka içlerinde taun hastalığı ve onlardan önce gelip geçmiş milletlerde vuku bulmamış hastalıklar yayılır.
Ölçü ve tartıyı eksik yapan her millet mutlaka kıtlık, geçim sıkıntısı ve başlarındaki hükümdarın zulmü ile cezalandırılırlar.
Mallarının zekâtını vermekten imtina eden her millet mutlaka yağmurdan men edilir (kuraklık cezasıyla cezalandırılır) ve hayvanlar olmasa onlara yağmur yağdırılmaz.
Allah’ın ahdini ve Resulünün ahdini (yani düşmanla yaptıkları antlaşmayı) bozan her milletin başına mutlaka Allah kendilerinden olmayan düşmanı musallat eder ve düşman o milletin elindekinin bazısını alır.
Ve imamları (yani devlet adamları) Allah'ın Kitabı ile amel etmeyip Allah'ın indirdiği hükümlerden işlerine geleni seçtikçe (yani diğer hükümleri uygulamadıkça) Allah onların azabını kendi aralarında kılar.”(Sünen-i İbni Mace)
Yukarıda hadiste zikredilen hususlar bizim için en büyük eksiklik ve kayıp olarak tanımlanmaz mı?
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
M. Usame El Suveyni - Kuveyt