4 Ocak 2024 Perşembe sabahı saat 6 sularında üniformalı ve maskeli kişiler, Taşkent kentinde yaklaşık 10 Müslümanın evine aniden “baskın” düzenlediler! Üniformalı ve maskeli kişiler evlere girip arama yaptılar. Dini kitapları tek tek inceleyip içerisinde bir şeyler aradılar. Hiçbir şey bulamayınca ev sahiplerini alıp götürdüler. O gün evde olmayan aile reisi yerine aile üyelerinden biri sebepsiz yere İçişleri Bakanlığı’na gitmek zorunda kaldı. Bu ev reislerinin hepsi, İslami siyasi parti Hizb-ut Tahrir üyesi Müslüman gençlerdir, gençliklerinin 20-22 yılını cezaevlerinde geçirdiklerini ve son yıllarda serbest bırakıldıklarını belirtmekte fayda var.

Çok tuhaf! Ne gibi bir suç işlemişler. Aileleri sevinç ve mutluluk içindeyken bir kez daha böyle bir haksızlığa maruz kaldılar. Ailedeki yaşlıların kalbi kırıldı, annelerin kalbi neredeyse duracaktı ve çocuklar korkudan çığlık atıp ağladılar? Çeyrek asır sonra hapisten yeni çıkan, çocuklarını, torunlarını kucaklayan mazlumların ellerine yeniden kelepçe vuruldu! Mevcut devlet başkanının, eski tiranın nefreti nedeniyle yıllarca hapiste yatan yüzlerce Müslümanı serbest bırakması, genç ve yaşlı birçok insanda sevinç yaratmıştı. Peki, İçişleri Bakanlığı ajanlarının Mirziyoyev’in son hamlesi ve bazı açıklamalarıyla tamamen çelişen bu operasyonunu nasıl anlamalıyız? Daha da şaşırtıcı olanı ise, evleri aranan bu kişiler eğer ifadeye çağrılmış olsalardı istenen yere giderlerdi. Peki neden böyle bir senaryoyu başvuruldu? İnsanlar arasında paniğe neden olmak için mi? Mahalle sakinleri ve komşularının, bu gençlere bakışını değiştirmek için mi?

Bununla ilgili ilk varsayımlar şunlardır: Birincisi, bazı tavsiyeler doğrultusunda terörle ve aşırıcılıkla mücadele için Rusya ve diğer kafir ülkelerin hükümet üzerinde baskısı var. İkincisi, giderek daha fazla İslam’a yönelen gençlerin kalbine korku aşılanmak amaçlanmış olabilir. Yoksa bu kadar korkutucu bir “performansa” nasıl açıklanabilir?

Burada bir diğer önemli husus ise “Kun.uz” ve “Qalampir.uz” gibi resmi kanalların ve hatta blog yazarlarının bu konudan hiç bahsetmemiş olmalarıdır! Bu durum yerel halkın dikkatini çekmiştir. Burada bu operasyonlardan haberdar olmadıklarını söyleyemeyiz, çünkü bu gazetecilik etiğine tamamen aykırıdır. Ülkemizin ücra bir bölgesinde bir trafik kazası meydana geldiğinde anında öğrenen gazeteciler, ülkenin başkentinde yaşanan böyle bir olaydan nasıl habersiz olabilirler? Bu nedenle ülkemizde Müslümanlara karşı düzenlenen bu tür operasyonlar hakkında detaylı bir haber yapmalarını bekliyoruz.

Bir diğer gözlem ise, ülkemizde her liderin neredeyse iç düşmanları var. Belki de halkının kahir ekseriyetinin Müslüman olduğu bu ülkenin yeni yöneticisini, itibarsızlaştırmaya çalışanlar olabilir! Müslümanların zihnine, “Bu liderin Müslümanlara karşı tutumunun, selefinin tutumuyla aynı olduğu” algısını yerleştirmeye çalışıyorlar! Bunu kesinlikle zaman gösterecek. Ancak şimdiki başbakanın, idamlar, zulümler ve aileleri yok etmeler konusunda dünün tiranı gibi olmak istemediğinden emin olmak istiyoruz ve zulmün korkunç sonuçlarını hatırlamasını istiyoruz. Kaldı ki bunun onun seçimi olduğunu kim bilebilir?

وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُون“Zulmedenler, hangi dönüşle döndürüleceklerini yakında bileceklerdir.” ^{[Şuara 227]}