Devlet başkanı basın servisinin bildirdiğine göre Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, yeni yıl konuşmasında, 2022 yılının insan onuru ve aktif yerelliğin yüceltilmesi yılı ilan edilmesini önerdi. Mirziyoyev, “Yeni yıla bir isim vermek için halkın görüşlerini aldık. Bu önerilere binaen 2022 yılını insan onuru ve aktif yerelliğin yüceltilmesi yılı ilan edilmesini öneriyorum. İnsan onuruna saygı, ülkemizde yaşayan her insanın haklarının, özgürlüklerinin ve meşru menfaatlerinin güvence altına alınması anlamına gelir. Toplumumuzun temelini oluşturan yerellik (mahalle), bu konuda büyük rol oynamaktadır. Mahallede huzur olursa ülkede huzur olur...” dedi.

Sömürgecilerin kullandığı en tehlikeli saldırı yöntemlerinden birinin dezenformasyon yöntemi olduğu bilinmektedir. Buna örnek, “Reform”, “değişim” ve “kalkınma” gibi süslü ve aldatıcı sloganlardır. Tiran Kerimov’un ölümünden sonra yerine geçen Mirziyoyev, bu yöntemi kullanmaya devam ediyor. Mirziyoyev ayrıca her yeni yılın başında bu yıla bir isim koyar, çuvallarla vaatlerde (boş vaatler) bulunur. 2022 yılını “insanlık onurunu ve aktif yerelliği yüceltme yılı” olarak adlandırdı. Peki, şaşalı bu slogan Özbekistan’daki gerçek yaşamla örtüşüyor mu?

Aklı başında herhangi bir kişinin buna “Hayır” yanıtını vereceği açıktır. Çünkü şu anda kâfir rejim altında ve kapitalist koşullarda insan onurunun hangi düzeyde olduğu çok iyi biliniyor. Buna basit bir örnek, gaz ve elektrik sıkıntısı nedeniyle insanların bu kış soğuktan donacağı bir gerçektir! İnsanlar bu adaletsizliği protesto ettiklerinde, güvenlik güçlerinin tehdidiyle karşılaşıyorlar. Başka örnekler de var. Bu küfür rejiminde insan onurunun hiçbir değeri yok. Yine de Mirziyoyev utanmadan “Halkımız daha müreffeh ve anlamlı bir yaşam sürsün diye tüm gücümüzü ve yeteneklerimizi seferber edeceğiz.” ifadelerini kullandı. Sanki Özbekistan halkı daha önce müreffeh bir hayat sürüyordu da!

Gerçekte, âlemlere rahmet olarak gönderilen İslam’da sadece Müslümanın değil, tüm insanlığın onuru yücelecektir. İslam tarihine baktığımızda, zimmilerin onurlu bir yaşam sürdüklerine tanık oluruz. Yahudiler ve Hıristiyanlar da tıpkı Müslümanlar gibi devletin koruması altındaydı. Müslümanlar İslam’a sımsıkı sarıldıkları günlerde insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmettiler. Raşidi Halife Ömer İbn’ul Hattab, “Biz, Allah’ın bizi İslam ile izzetlendirdiği bir kavimiz. İzzeti başka yerlerde ararsak, Allah bizi zillete düşürür.” dedi. Özbek halkı da dâhil olmak üzere Müslüman halkların içinde bulunduğu zor şartlar, efendimiz Ömer’in sözlerinin doğruluğunu teyit etmektedir.

Dolayısıyla sömürgeci kâfirlerin dayattığı küfür sistemi ve uşakları kukla yöneticiler devrilmedikçe ve Raşidi Hilafet Devletinin uyguladığı İslam sistemi kurulmadıkça, insanlığın onuru olmayacak ve bu zillet devam edecek. Bu yüzden Müslümanlar, onurlu bir yaşam sürmek istiyorlarsa, yöneticilerin oyunlarına gelmemeli, zalim yöneticilerin çalgılarına göre oynamamalı, Müslüman kardeşleri ile savaşmamalıdır. Aksine Raşidi Hilafet Devletini kurmak ve yeniden insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet olmak için Hizb-ut Tahrir’li kardeşleri ve çocuklarına yardım eli uzatmalıdır. Ancak o zaman insanlık gerçekten onurlandırılmış olacaktır.

ولِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَٰكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَعْلَمُونَ “Hâlbuki asıl üstünlük, ancak Allah’ın, Peygamberinin ve müminlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler.”^{[Münafikun 8]}