Ocak ayının başlarında doğalgaz fiyatlarının yıldırım hızıyla artmasının ardından Kazakistan’da barışçıl protestolar patlak verdi. İlk başta hükümet, tavizler verdi ve halkın taleplerini karşılamayı kabul etti. Ancak protestolar bununla kalmadı, şiddetlenen protestolar, bağımsızlığından bu yana Kazakistan’ı yöneten Nazarbayev liderliğindeki iktidar elitinin iktidarı bırakmasını istemeye başladı.

Ardından Cumhurbaşkanı Tokayev, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’ne başvurdu ve protestoları bastırmak için örgütten yardım istedi. Dün halkın taleplerini karşılamayı kabul eden hükümet, bugün hırsız ve terörist olduklarını, müzakere yapmayacağını duyurdu. Cumhurbaşkanı Tokayev ayrıca uyarı yapılmadan protestoculara ateş açılması emri verdi. Böylece, Cumhurbaşkanı Tokayev ve Rus yanlısı siyasi seçkinlerin “onuru” sayesinde Rusya, çıkarlarına hizmet eden Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü barış güçlerini Kazakistan topraklarına soktu. Başta Müslüman gençler olmak üzere masum insanlara karşı bir katliam gerçekleştirdi. Üzücü olan şu ki Müslüman Kazak kardeşlerimiz, İslami hayatı yeniden başlatmak için değil, İslam’a yabancı sloganlar için öldürüldüler! Kazak hükümeti halkına en korkunç şekilde ihanet etti. Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü güçlerinin topraklarına girmesine izin verdi. KGAÖ, terörist bir örgüttür ve Rusya’nın güdümündedir. Rusya da gerçekten terörist bir devlettir. Çekinmeden insanların üzerine ateş açılması emrini verdi. Bu, Kazak rejiminin alnına vurulmuş eşi benzeri görülmemiş bir utanç işareti olacaktır.

Şu anda Rusya, Özbekistan’a baskı yapmak için Kazakistan’daki olaylardan yararlanmaya çalışıyor. Belarus Devlet Başkanı Alexander Lukaşenko, 10 Ocak’ta Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nün olağanüstü çevrimiçi zirvesinde, “Kazakistan’dan alınması gereken dersleri öncelikle Özbekistan’ın öğrenmesi gerekiyor. Aldığımız bilgilere göre, bölücü eylemleri organize edenler şimdi gözlerini Özbekistan’a çevirmiş durumda.” dedi. Bu, Rusya’nın Özbek rejimine dolaylı baskısı olarak değerlendirilebilir. Böylece cani Rusya, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’ne girişini hızlandırmak için Özbekistan’a sufle yapmaya çalışıyor. Çünkü o zaman Özbek rejimi de -Özbekistan halkı da Kazakistan’da olduğu gibi geniş çaplı gösteriler düzenlerse- KGAÖ aracılığıyla Rusya’nın desteğini elde edebilecektir. Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nden sonra Özbekistan’ın Avrasya Ekonomik Birliği üyesi yapılmak istendiği bir sır değil. Böylelikle Rusya’nın ülkemizdeki etkisi güçlenecek, Batının, özellikle Amerika’nın etkisi zayıflayacaktır. Rusya’nın istediği de tam olarak budur.

Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirzayev, Lukaşenko’nun açıklamalarının temelsiz olduğunu söyledi. Herhangi bir tehdide uygun yanıtı verebilecek güce ve yeteneklere sahibiz.” dedi. Ancak üç gün sonra böyle bir açıklama yaptı. Bu normaldir çünkü yöneticilerimiz korkaktır, kendilerine bile saygıları yoktur, tereddütlü ve resmen köledirler!

Elbette biz Müslümanlar Kazakistan’daki olaylardan ders almalıyız. Ancak, kâfir Beyaz Rusya Devlet Başkanının yöntemiyle değil İslami açıdan ders çıkarmalıyız. Şunu anlamak gerekir ki, başımızdaki baskıcı ve tiran yöneticiler, haindir, iktidarlarını korumak için kendi halklarının öldürülmesine bile izin verirler. Ve bilinmelidir ki gerçek değişim ancak İslami otoriteyle mümkündür. Bu nedenle bireyleri değil, uygulanan küfür sistemini protesto etmeliyiz; Gerçek düşmanımızın Rusya, Amerika ve Batı gibi sömürgeci ülkeler olduğunu unutmamalıyız. Çıkarlarına hizmet eden kuruluşlara üyelik kabul edilemez. Sürekli sözünü ettikleri “terör ve aşırılıkla mücadele” aslında İslam’a ve Müslümanlara karşı bir haçlı seferidir. Son olarak biz Müslümanlar, gerçek düşmanlarımızı tanıyana kadar sürekli tökezleyeceğimizi ve ucuz av olacağımızı bilmeliyiz.

İşte gerçek değişim böyle bir farkındalıkla gerçekleşir. Bu değişim, ancak sömürgeci kâfirlere bağımlılığın ortadan kaldırılması, ajan yöneticilerin devrilmesi, finanse ettikleri kültür merkezlerinin ve ülke içinde devlet haline gelen elçiliklerin bertaraf edilmesiyle, en önemlisi, Batı ve Müslüman ülkelerdeki ajanlarının teşvik ettiği Batılı fikirlerin ortadan kaldırılmasıyla gerçekleşebilir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاءَ مِن دُونِ الْمُؤْمِنِينَ أَتُرِيدُونَ أَن تَجْعَلُوا لِلَّهِ عَلَيْكُمْ سُلْطَاناً مُّبِيناً “Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin; (bunu yaparak) Allah’a, aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?”^{[Nisa 144]}