Servetlerinin ve potansiyelinin yetersiz olduğundan bahsedilerek Tunus, daha önce hiç görmediği büyük bir yalanla karşı karşıya kalmıştı. Bugün ise siyasi çatışma ve samimi insanların ısrarlı mücadelesi sayesinde takke düştü kel göründü. Cürüm ve skandalın boyutu gün yüzüne çıktı. İnsanlar, yağmalanan ve çalınan servetler konusunda haklarını talep etmek üzere kıyama kalktılar. Böylece devrime yeni bir ivme kazandırdılar. Ama iktidar, orantısız, acımasız, askeri veya militanca bir reaksiyon verdi. İktidar -bazı satılık medya dâhil- savunmasız protestocuları teröristler veya teröre bulaşmış insanlar olarak niteledi. Devrimci kesimlere, asılsız ve mesnetsiz iftiralar atarak ülkeyi parçalamak ve bölmeye çalışmakla suçladı. Hem de bunu Tatavin, Kerkennah, Kabili ve Duz, Bin Kardan ve son olarak da Fevvare halkına karşı yaptı. el Havzu’l Müncemi halkına karşı daha acımasız ve daha gaddardı.

Devlet, ülke ve insanları, zenginlik ve mukadderatı koruması gerekiyor iken Afrika derinliklerinde bile eşine az rastlanır bir yolla ülke servetlerini talan edenlere arka çıkıyor. Kolaya kaçarak kendi halkına karşı baskı uyguluyor ve haksız yere insanları suçluyor. Onları sonsuz yoksulluğa, sürekli yoksunluğa ve ebedi itaate davet ediyor. Yazıklar olsun yurtdışında çocuklarını okutan, ailelerini yabancı ülkelerde tedavi ettiren, kısa ve uzun tatillerini yurtdışında geçiren, paralarını yurt dışındaki yabancı bankalara yatıran, utanç verici ve rezil bir yolla ülkenin geri kalan servetine yabancılara peşkeş çeken yöneticilere.

Hizb-ut Tahrir’in şanı ne yücedir, bu konuyu ilk kez ve en bariz şekilde medya ve siyasi çevrelerde, halk arasında o dile getirdi. Ülkenin kuzey, orta ve güney kesimlerinde yağmalanan servetler konusunda onlarca seminer düzenledi. İlk önce Allah’ın, sonra bu ülkenin savunmasız evlatlarının ve tüm samimi insanların yardım ve inayetiyle Hizb-ut Tahrir, bu ihanet ve işbirlikçilik karşısında asla susmayacaktır. Zira Tunus, küresel standartlara göre trajedi seviyesine ulaşan tarihin en büyük yağmalama operasyonu ile karşı karşıyadır.

Bizim ve sadık insanlar hakkında elçiliklere şikâyet ve ısmarlama raporlar gittiğini bile bile Allah’ın izniyle bu konu üzerine daha da eğileceğiz.