Pakistan liderliğinin, Washington ile işbirliği içinde, Modi’nin Ağustos 2019’da Keşmir’i zorla ilhak etmesini kolaylaştırdığı gün ışığı gibi açıktır. Zayıf ekonomi ve yetersiz askeri hazırlık anlatıları Keşmir’e ihanetin sadece bahaneleridir. Pakistan’ın askeri ve siyasi liderliği, Trump’ın diktesi üzerine Keşmir’i Modi’nin kucağına atmıştır. Sadece birkaç ay sonra Pakistan yöneticileri, Kontrol Hattı’nda ateşkesi altın tepside Modi’ye hediye etmişlerdir. Daha sonra Hindu Devleti Çin ile çatışmaya girdiğinde Pakistan liderliği Modi’ye Pakistan silahlı kuvvetlerini Kontrol Hattı ve Çalışma Sınırı boyunca seferber etmeyeceğine dair güvence vermiştir. Şimdi soru şu, mevcut liderliğin politikası hain Bajwa’nın Hindistan karşısında izlediği itidal doktrininin bir devamı niteliğinde mi?

Pakistan ekonomisi ne kadar zayıf olursa olsun ve Pakistan halkı ne kadar çaresiz olursa olsun Keşmir damarlarımızda akan kan gibidir. Pakistan halkı onlarca yıldır Keşmiş cihadını canı ve malıyla beslemiştir. Bugün bile liderler Keşmir eyaletinin kurtuluşu için cihat ilan etseler, Tebük Savaşı’nda olduğu gibi insanlar evlerini boşaltacak, akın akın meydanlara koşacaklardır. 100 ya da 1000 milyar rupiye mal olsa da halk, birikimlerini birkaç gün içinde devletin kasasına aktaracaktır. Pakistan halihazırda petrol ihtiyacının yaklaşık yüzde 20’sini yerli üretiminden karşılamaktadır ve bu, savaş zamanında yeterlidir. Pakistan’ın stratejik petrol rezervlerini saymıyoruz bile.

Pakistan’ın iyi bir askeri hazırlığı sahip olduğu biliniyor. Emir aldıktan birkaç saat sonra Pakistan Hava Kuvvetleri’nin İşgal Altındaki Keşmir’deki askeri operasyonlarında iki savaş uçağını düşürmesi ve Hintli pilot Abhinandan’ı esir alması bunun en iyi kanıtıdır. Rusya-Ukrayna savaşından konvansiyonel savaşların nükleer şemsiye altında yapılabileceği açıkça anlaşılmaktadır. Pakistan kuvvetleri, Kargil tepelerinde nükleer silahlara sahip olduğu bir zamanda savaşmıştır. Karşılıklı Garantili İmha olduğunda nükleer silahların kullanılması pek mümkün değildir. O zaman avantaj, onları kullanma iradesine sahip olanlara ait olur. Ulusal medyada korkakça savaştan kaçtığını ilan edenler avantaj elde edemezler.

Hizb-ut Tahrir/Pakistan Vilayeti, eğer mevcut liderlik hain Bajwa Doktrini’ne karşıysa, o zaman Kontrol Hattı’ndaki ateşkesi sona erdirmesi ve silahlı kuvvetleri Srinagar’a doğru seferber etmesi gerektiğini belirtiyor. Bundan başkası yalnızca yüzlerin değiştiğini, Washington’a köleliğin ve Modi’nin yolunu kolaylaştırmanın hala devam ettiğini doğrular. Dışişleri Bakanı Bilawal Butto’nun Şangay İşbirliği Örgütü zirvesi için Hindu Devleti’ne yaptığı ziyaret işlerin şimdiden yanlış yönde ilerlediğini gösteriyor. Keşmir meselesini ele almak için artık çok geç. Artık rotayı düzeltmenin zamanı gelmiştir.

Ey Pakistan silahlı kuvvetleri! Orduya kariyer, maaş, mevki, arsa ve emeklilik için katılmadınız. Bu ödüller sizi kör etmemeli ve aldatmamalıdır. Bunlar fani dünyanın geçici nimetleridir. Her ihanet antlaşmasını ayaklarınızın altına almalısınız. Cihat ve dinin hakimiyetinden sizi alıkoyan hain önderliği kökünden söküp atmalısınız. Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletini kurmak için Hizb-ut Tahrir’e nusret verin. İşte o zaman Halifemiz, itidal, teslimiyet ve pazarlıkta değil davet ve cihat yolunda silahlı kuvvetlerimize önderlik edecektir. İşte o zaman İslam tüm bölgeye hâkim olacaktır. İşte o zaman Nübüvvet metodu üzere Hilafet, mevcut dünya düzenini yıkacak ve haçlıların entrikalarına son verecektir. O halde seferber olmak için daha neyi bekliyorsunuz? Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

فَذٰلِكُمُ اللّٰهُ رَبُّكُمُ الْحَـقُّۚ فَمَاذَا بَعْدَ الْحَـقِّ إِلَّا الضَّلالُ فَأَنّٰى تُصْرَفُونَ  “İşte gerçek Rabbiniz Allah budur. Artık haktan (ayrıldıktan) sonra sapıklıktan başka ne kalır? O halde nasıl (sapıklığa) döndürülüyorsunuz?” ^{[Yunus 32]}