Malezya Başbakanı Datuk Seri Najib Tun Razak, ülkede 14. genel seçimleri gitmek için bugünden itibaren parlamentonun feshedildiğini açıkladı. Federal Anayasa’nın 55 (4) Maddesine göre, parlamentonun feshinin ardından 60 gün içinde genel seçimlerin yapılması gerekiyor. Her genel seçimlerde insanlarda değişim umudu artar. Beş yıl öncesine göre bu seçimlerde değişim umudu oldukça büyük, ama insanlar arzuladıkları değişim umudunu bir türlü göremiyor. Halk, artık uzun bekleyişi ve Barisan Nasional hükümeti altında yaşanan sıkıntıları sonlandırma hevesinde. Evet, doğru, değişime ihtiyacımız var, ama maalesef pek çoğu, hâlâ genel seçimlerin gerçek değişime götürmeyeceğinin farkında değil. Çünkü değişimin yolu seçimler değil. Mevcut sistem, hayatta olduğu sürece değişimden bahsetmek abestir. İngiltere’nin Malezya için belirlediği genel seçimler, kesinlikle sistemi değiştirmenin yolu değildir. Yapılacak genel seçimlerde yarışacak partilerin parti programları incelendiğinde bu açıkça görülebilir. Programlarında mevcut demokratik sistemi İslami sisteme değiştireceklerini belirten tek bir maddeye bile rastlamak mümkün değil.

Bugün parlamentonun feshinin ardından Malezya’da 14. demokratik seçimler yapılacak. Seçim komisyonu tarafından da açıklandığı gibi seçimlerin ülkeye maliyeti 400 milyon ringitidir. Partilerin harcadığı para buna dâhil değil. Bu da dâhil olursa maliyet yüzlerce milyon ringite ulaşacaktır. İşte bu, demokrasi gerçeğidir; demokrasi, sadece küfür sistemi değil, aynı zamanda son derecede “maliyetlidir”. Sırf koltuk kapmak için demokraside yalanlara, aldatmaya, iftiraya, küfre, rezilliğe, ikiyüzlülüğe, komploya, kitlesel kavga ve diğer tüm kötü alışkanlıklara tanık olmak gerçekten üzüntü verici. Daha da kötüsü, koltuk kapmaca, Allah’ın Kitabı ve Rasûl Sünnetini uygulamak için değil, sömürgeci kâfirlerden miras alınan sistem ve yasaları korumak içindir.

Ey Müslümanlar! Unutmayın, sömürgecilerin belirlediği yol ile değişim asla gerçekleşmez. Değişim, Lord Reid’in belirlediği yolu değil, Allah’ın bizim için indirdiği vahiy yolunu takip ederek gerçekleşir. Ülkenin “Bağımsızlığından” beri yaklaşık 60 yıldır hükümetin, demokrasiyi halkın çıkarı için değil kendi çıkarı için kullandığını görüyoruz. Sömürge ürünü bu sistem, İslam’ın uygulanmasından daha ziyade Müslüman ülkelerde İslam’ın uygulanmasını önlemek için tasarlanmıştır. Bu sistemde Allah’ın kanunu, insan tarafından onaylanmadığı sürece asla uygulanamaz. Demokraside egemenlik halka aittir, Şeriata değil. Demokraside tüm meselelerde Allah’ın Kitabı ve Rasûl’ün Sünneti değil, insan aklı hüküm verir.

Bu sistem (demokrasi) değişmediği sürece hangi parti kazanırsa kazansın önümüzdeki 14. genel seçimlerde de hiçbir şey değişmeyecektir. Hayatımızı düzenleyen ve yön veren sistem değişmediği sürece yöneticilerin değişmesi değişim değildir. Sistemin değişmesiyle Müslümanlar ve Gayrimüslimler, uzun süredir arzulanan gerçek değişimin tadını tadacaktır. Öyleyse hadi gerçek değişim için çalışalım, gelin Hizb-ut Tahrir’e katılın ki Batı mirası bu küfür demokratik sistemi değiştirmek için hep birlikte gayret sarf edelim. Ve Peygamber mirası İslami Hilâfet sistemini yeryüzünde ikame edelim.