Başbakan Yardımcısı Datuk Seri Dr. Ahmed Zahid Hamîdî yaptığı açıklamada, Malezya Kraliyet Polisi’nin (RMP), ülkede tutuklu bulunan 11 Müslüman Uygur hakkında kapsamlı soruşturma yürüttüğünü ve Çin hükümetinin resmi iade talebini gözden geçireceklerini söyledi. Aynı zamanda İçişleri Bakanı da olan Zahid, Malezya’nın iki ülke arasındaki karşılıklı adli yardımlaşmayı onurlandıracağını ve bu konuda Çin polisi ile yakın işbirliği içinde çalışacaklarını belirtti. 11 Uygur tutuklu, geçen yıl Kasım ayında bir Tay hapishanesinden kaçmayı başaran 20 Müslüman Uygurlardan bir kısmıdır.

Müslüman Uygurlar, Malezya hükümetine yazdıkları açık mektupta, tutukluları koruma ve Çin’e iade etmeme çağrısında bulundular. Mektuba şu linkten ulaşılabilir: [http://www.hoylam.net/malaysiya_hokumitige_ochuq_xet/]

Mektupta, Müslümanların çektiği zulüm ve işkenceden bahseden Müslüman Uygurlar, bazılarının sırf Müslüman olduğu için ve terörizme bulaştıkları iddiasıyla Çin rejimi tarafından öldürüldüğünü belirtiyorlar. Ayrıca Çin’e iade edilmektense Malezya hükümeti tarafından öldürülmeyi yeğlediklerini, Malezya hükümeti tarafından öldürülürlerse, en azından İslam’a göre defnedileceklerini kaydediyorlar. Bugüne kadar Malezya hükümeti hep çağrıları görmezden gelmiştir.

Müslüman Uygurlar, bu ümmetin bir parçasıdır. Canlarını Çin rejiminin zulmünden kurtarmak için kaçmak zorunda kalmışlardır. Tek suçları, Müslümanlar olmalarıdır. Yıllardır haklarından mahrum edildiler. Kendi topraklarında sosyo-ekonomik baskıya maruz kalmaları bir yana dinlerine göre bile yaşayamadılar. Çin rejiminin, çoğunlukla Sincan Doğu Türkistan bölgesinde yaşayan Müslüman Uygurlara yaptığı zulmü, ancak bencil ve politik hesap yapanlar göremez.

Çin rejimi, otorite karşıtı her türlü direnişe terör yaftası vurarak vahşetini yasallaştırıyor. Bazı Müslüman Uygurların silaha sarıldıkları doğru, ancak bu bile Çin rejiminin işlediği cinayetlere ve yaptığı zulme tepkiden başka bir şey değil. Onlarca yıl baskıya maruz kaldılar, haklarından mahrum edildiler. Müslüman ülkelerdeki yöneticiler, onların çığlıklarına kulaklarını tıkadılar. Malezya Başbakanı bile Müslüman Uygurlara yardım etmedi. Buna karşılık onları öldüren İslam karşıtı komünist rejim ile yakın ilişki içerisine girdi.

Bu vesileyle Hizb-ut Tahrir / Malezya, Malezya hükümetine Müslüman Uygurların din kardeşlerimiz olduğunu hatırlatıyor. Müslüman Uygurları Çin rejiminin zulmünden korumak Malezya hükümetine farzdır. Ayrıca Malezya hükümeti onlara kucak açmalı ve vatandaşlık verilmesi ve bütün haklardan yararlanmaları dâhil bütün ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Hükümetin, Müslüman Uygurları sınırdışı etmesi veya gelip onları alması için Çin rejimine izin vermesi haramdır. Çünkü bu onların ölüm fermanı anlamına gelir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

الْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ لَا يَظْلِمُهُ وَلَا يُسْلِمُهُ“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu zalime teslim etmez.” ^[Buhari] Ek olarak hükümet, etnik yapıları veya yerlerine bakmaksızın Müslümanlara yapılan her türlü zulmü durdurması için komünist Çin rejimine bir çağrıda bulunmalıdır. İslam düşmanlığı devam ettiği sürece Çin rejimi ile tüm diplomatik ve ekonomik ilişkileri kesmelidir.

Ey Malezya hükümeti! Bunları yapmayacağını biliyoruz. Ancak ümmet için çalışan siyasal bir parti olarak Hizb-ut Tahrir, size bu sorumluluğunuzu hatırlatmaya devam edecek. Aynı zamanda da Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurarak İslami hayatı yeniden başlatma çalışmasını sürdürecek. İnşaAllah yakında Hilafet kurulacaktır. O zaman Müslüman Uygurlar ve diğer tüm mazlum Müslümanlar, kurtulacaktır.

Ey Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyen hükümet! İktidardaki günlerin sayılı. Bundan ders al da hayatının geri kalanında Müslüman kardeşlerimizin yardımına koş, Allah ve Rasûlü’nün emrini uygula. Çünkü Mahşer günü Müslüman Uygurlar, yerine getirilmeyen haklarından sorulduklarında, o gün kimse seni Allah’ın azabından kurtaramayacak!