28 Receb 1342 / 3 Mart 1924 Pazartesi günü Mustafa Kemal, Halifeliği ilga edip laik Türkiye Cumhuriyetini ilan etti. Dünya bu haberle sarsıldı. Aynı gece ümmetin son Halifesi Sultan II. Abdülmecit’e eşyalarını toplama talimatı verildi. Ertesi sabah da Türkiye’den sürgün edildi. Böylelikle 1342 yıl boyunca dünyayı koruyan İslam Devleti ortadan kaldırılmış oldu. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve sahabesi, o devlet uğruna canlarını, kanlarını ve gözyaşlarını feda etmiştiler. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in vahye dayalı olarak kurduğu İslam Devleti 28 Recep’te yıkıldı. Tüm dünyaya Allah’ın nuru ve rahmetini yaymaya çalışan bir kurum ortadan kalktı. 28 Recep’te Müslümanlar, kendilerini koruyup kollayan kalkanlarını kaybettiler, onları izzet ve haysiyetin zirvesine taşıyan kurumu yitirdiler. Hilafetin yıkılışıyla birlikte İslam ümmeti, sayısız acı ve sefalete maruz kaldı. Her yerde Müslüman kanı akıtıldı, kanları ve gözyaşları daha kurumadan yeni kan ve gözyaşları dökülüyor.

28 Receb, Hilafetin yıkılış yıldönümünü kutlama töreni değildir. 28 Receb, İslami politik şemsiyenin, daveti taşıyan ve dünya için rahmet olan bir kurumun yıkıldığını Müslümanlara bir hatırlatmadır. 28 Receb, Hilafetin yıkılışı için yas tutmak değildir. Aksine bütün İslam ümmetine ümmeti birleştiren politik kurumu yeniden kurma yükümlülüğünü hatırlatmadır. O kurum, onları insanlık için çıkarılmış en iyi ümmet yapan bir kurumdur. Hizb-ut Tahrir, ümmeti Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in acı ve sıkıntılarını uzatmak istemediği için 28 Receb tarihini Müslümanlara hatırlatmak istiyor. Biz bu ümmeti uyandırmak, uyuşukluk ve tembelliğini bertaraf etmek istiyoruz. İslam düşmanı kâfirlere Müslümanların hâlâ canlı bir ümmet olduğunu göstermek zorundayız. Bu ümmet yeniden ayağa kalkacak ve Hilafetin varlığında kâfirleri yendiği gibi tekrar onları yenecektir. Gerçekten de tarih tekerrürden ibarettir ve bizler, Allah’ın izniyle ikinci Raşidi Hilafetin kurulmasıyla bir kez daha onları yeneceğiz.

Ey Müslümanlar! Hilafet bundan 97 yıl önce yıkıldı. Sonsuza dek bu kayba yas tutacak değiliz, sessiz kalıp teslim olacak da değiliz. Yeniden kuruluşu için ciddi şekilde çalışmak zorundayız. İslam’ın bu büyük politik kurumunu yeniden kurarak dünya tarihini yeniden yazmayı umuyoruz. Her Müslüman, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve sahabenin ayak izlerini takip ederek Hilafeti yeniden kurmak için çalışmak zorundadır. Onlar ki Medine’de İslam Devletini kurup Allah’ın dinini bütünüyle uygulamak için Allah yolunda canlarını feda ettiler. Allah Subhânehu ve Teâlâ, yasalarının uygulanmasını her Müslümana farz kılar. Bunu gerçekleştirmenin yegâne yolu da İslam Devletinin kurulmasıdır.

Hizb-ut Tahrir, Hilafeti yeniden kurma çalışmasının derin bir samimiyeti ve bütün dava erlerinden büyük fedakârlık gerektirdiğini çok iyi biliyor. Dava uğrunda bizden öncekilerin başına gelenler bizim de başımıza gelecektir. Bu mücadele, her Müslümandan zamanını, malını ve hatta hayatını feda etmeyi gerektirir. Hilafeti yeniden kurma çalışmasının ağır yükü, el ele verdiğimiz zaman kesinlikle çok daha hafifleyecektir. Bu nedenle ey Müslümanlar! Hizb-ut Tahrir, muhteşem günlerimizi geri getirecek, kalkanımızı diriltecek ve tüm Müslümanları tek bir yönetim sistemi altında toplayacak olan Raşidi Hilafeti yeniden kurma çalışmasına katılmaya davet ediyor. Bu asil mücadeleyi yerine getirmek için hemen harekete geçmelisiniz ey Müslümanlar! Unutmayın, Hilafeti yeniden kurma amacı ne bir hayal ne de bir fantezi değildir. Aksine Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in dile getirdiği bir müjdedir.

ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ  “Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.” ^[Ahmed]

Abdul Hakîm Osman
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Malezya
Resmi Sözcüsü