حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: LBu2013BAu20132011u2013MBu2013TRu20130001 |
H. 25 Rabi-ul Evve 1432 M. Pazartesi, 28 Şubat 2011 |
- Basın Açıklaması - Ey Lübnan Yöneticileri! Bre Gafiller! İnsanların Öfkesinden Kurtulacağınızı mı Sanıyorsunuz?!
Lübnan'da çekişen guruplar arasındaki süregelen iğrenç didişmelerle birlikte geçim şartları da kötüleşmeye devam etmektedir. Fiyatlar yükselmekte, insanların genelinin alım gücü düşmekte, elektrik krizi ağırlaşmakta, baskıcı güvenlik birimleri, yargılanmadan veya siyasî ve otoriteyi parselleyen siyasilerin derin sessizliği altında haksız yargılamalarla tutuklananlara zulmetmede ısrar etmektedir... İnsanların maslahatlarının alaya alındığı sahnelerden sonuncusu, benzin fiyatlarının belirlenmesinde yaşanan didişmedir. Bu da ülkedeki zalim yöneticilerine koyduğu haksız vergiler yüzünden insanların fahiş fiyatlara almasına rağmen temel bir yakıt olan benzinin kesilmesine yol açmıştır. Ardından benzin fiyatını kat kat yükselttikten sonra fiyatı 5 bin liraya indirmekle övünenler bunu başımızı kalkıyorlar!
Şayet bu ve diğer İslam beldelerinde İslam şeriatı tatbik edilmiş olsaydı hırsızların, petrol mafyalarının, siyaset ve fırkacılık tacirlerinin yasallaştırdığı bu zulmü görmezdik. Buna en uygun örnek mütekamil bir ekonomik nizama sahip olan İslam şeriatının, her türlü yakıt çeşidini kamu mülkiyetinden sayması ve herhangi bir ferdin veya özel şirketin bunları mülk edinmesini veya işletmesini tekeli altına almasını haram kılmasıdır. Nitekim Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur: الناس شركاء في ثلاث: الماء والكلأ والنار "İnsanlar şu üç şeyde ortaktırlar: Su, ateş ve mera." Bu hadiste geçen ateşle kastedilen, petrol, doğalgaz ve kömür gibi insanların yaktığı ve ihtiyaçlarını gidermek için yakıt ürettikleri ürünlerdir... Dolayısıyla gerek çıkarma gerek ticaret gerekse üretme olsun bu sektörün işletme mülkiyetinin herhangi bir ferde verilmesi caiz değildir. Devlet, üzerine hiçbir vergi koymadan sadece petrolü çıkarma ve arıtma maliyetini almalıdır... Binaenaleyh -şu ana kadar- hiçbir petrol ürününe sahip olmayan Lübnan hükümetine düşen, bu ürünü sadece maliyet fiyatına insanlara temin edip dar gelirli insanların aylık gelirlerinin yarısını yakıta harcayacakları derecede benzine fahiş vergiler koyarak insanların mallarını organize bir şekilde çalmamalıdır. Ayrıca Lübnan otoritesi, tüketicilerin yakıt maliyetlerini büyük oranda düşüren doğalgazla veya mazotla çalışan arabaların ithal edilmesini yasaklayarak yakıtla ilgili başka kanunlarla da insanları bunalttıkça bunaltmaktadır.
Ey Tüm Lübnan Yöneticileri!
Sizden bir gurup, hakikat ve adalet sloganlarının arkasına gizlenerek insanları, maslahatlarını, geleceklerini pazarlayıp yönetim ve ekonomide fesat saçarken ikinci gurup, direnişi ve silahlarını koruma sloganları, "İsrail" ve Batı karşıtı olan devletlerle koalisyon kurma kılıfı altında bu cürümlerin aynısını işlemektedir. Oysa bu devletlerin insanları köleleştirme, servetlerini yağmalama ve kimliklerini yok etme bakımından tarihin çöplüğüne giden Tunus, Mısır ve Libya'daki rejimlerden hiçbir farkı yoktur. Hatta gerek Batıya ajanlıkları veya onunla gizli ittifakları gerekse "İsrail'i" zımnen veya fiilen tanımaları ve onunla barış yapmaya hazır olmaları bakımından da hiçbir farkı yoktur. Şimdi bundan sonra 27 Şubat Pazar günü emareleri görünmeye başlayan insanların öfkesinden kurtulacağınızı mı sanıyorsunuz ey Lübnan yöneticileri?!
Müslümanıyla Gayrimüslimiyle Ey Tüm Lübnan Halkı!
İnsanların maslahatlarının yeni bir hükümetin kurulmasını bekleyen bir rehine olması bakımından ülkenizde gelişmekte olan bu siyasî sahne, Fransa'nın inşa ettiği, İngiltere ve Amerika ile üzerinde çekiştiği, bölgesel ve yerel tarafların içerisinde oynadığı Lübnan varlığının başarısız bir varlık olduğunu bir kez daha teyit etmektedir. İnsanların işlerini gözetmenin bir aracı olmak yerine devleti fırkaların liderlerinin makamı ve malları üzerinde çekiştiği bir çiftliğe çeviren üzerine kurulu olduğu fırkacı yapısı da bu başarısızlığını ağırlaştırmıştır. Lübnanlı liderler, bu fırkacı yapının içine saplandılar. Dolayısıyla Müslümanlar ile Nasraniler ve Sünniler ile Şiiler arasındaki fırkacı fitnede akan kanlar, kişisel ve gurupsal amaçlarını gerçekleştirmek ve okyanus ötesindeki efendilerine hizmet etmek için kullandıkları en ucuz araç oldu. Bu liderlerin peşinden sürüklenmeniz, bir gün olsun size zilletten, aşağılanmaktan, beladan ve felaketten başka bir şey kazandırmadı ve kazandırmayacakta. Bu kişilerden ve fasit rejimlerinden kurtulmanın yolu ne laiklikten ne ithal kapitalist Batılı laik anayasanın tatbikinden ne de yeniden düzenlenmesinden geçmektedir. Bilakis kurtuluşun yolu Lübnan ve diğer bölge halklarının, kokuşmuş Batılı hadaratın ve ülkemizde uygulanan bozuk kanunlarının karşısında tek başına duracak olan insan için elverişli yegane siyasî hadaratsal bir projeyi benimsemesinden geçmektedir. Bu da İslam'ın hadaratsal ve siyasî projesi olup güzel bir şekilde uygulandığında tüm insanların işlerini en güzel şekilde gözetecek olan İslam Nizamı'dır. O halde bu azim projenin gerçekleşmesi için bu küresel İslamî hareketin bir parçası olun.
يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءَتْكُمْ مَوْعِظَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَشِفَاءٌ لِمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِنِينَ "Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir." [Yunus 57]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Lübnan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Road 200, Tarabulus/Tripoli – Lebanon Telefon: 03–155103 / 03–446709 www.tahrir.info |
Fax: 06–629524 E-Mail: ht@tahrir.info |