حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Afganistan
Medya Bürosu
No: AF–BA–2025–MB–TR–12 |
H. 21 Rabi’-ul Âhir 1447 M. Pazartesi, 13 Ekim 2025 |
Afganistan-Pakistan Gerilimi, ABD ve Hindistan’ın Bölgesel Çıkarlarına Hizmet Ediyor
Afganistan ve Pakistan güçleri arasında Cumartesi gecesi Durand Hattı boyunca sınır çatışması çıktı. Tarafların birbirlerinin mevzilerini bombaladığı çatışmada maalesef ölenler oldu. Bundan iki gece önce de Pakistan ordusu, Kabil ve Paktika şehirlerinde bazı yerleri bombalamış ve orada da can kayıpları yaşanmıştı.
Bu durum üzerine Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti Medya Bürosu, iki Müslüman ülke arasındaki bu savaşı kınadı. Bu savaşın sadece ABD ve Hindistan’ın bölgedeki politikalarına yaradığını ve olanın yine Müslümanlara olduğunu kaydetti. Bu çatışma, suni sınırların ve İslam dışı politikaların Müslümanları nasıl birbirine düşürdüğünü bir kez daha gözler önüne seriyor. Bütün bunlar olurken, ümmetin asıl düşmanları ise olan biteni güvenli bir yerden izliyor.
Kendini İslam ülkelerinin en güçlü ordusu olarak gören Pakistan ordusunun, gücünü ve silahlarını İslam’ın düşmanlarına değil de kendi Müslüman kardeşlerine karşı kullanması ne kadar acı! Keşmir’i Hindistan’a utanmazca satan, Hindu Modi hükümetinin İslam karşıtı politikaları ve baskıları karşısında sessiz kalan bu ordu, şimdi ne yazık ki büyük bir cesaretle Afganistan’daki şehirleri, köyleri ve kabile bölgelerini vuruyor. Eğer bu cesaretlerini ve kararlılıklarını Hindistan’a ve Yahudi varlığına karşı gösterselerdi, ne Keşmir bu aşağılanmayı yaşardı ne de Gazze iki yıldır süren katliamlara katlanmak zorunda kalırdı. Ve bugün, Pakistan’ın da içinde olduğu İslam dünyasının yöneticilerinin ihaneti ve baskısıyla Gazze halkına bu utanç verici barış anlaşması dayatılamazdı.
Müslümanlara yönelik bu düşmanlığın ve asıl düşman karşısındaki bu sessizliğin, Pakistan ordusunun tamamına değil, içindeki belirli bir paralı asker zihniyetli zümrenin eseri olduğunu biliyoruz. Afganistan’a karşı sergilenen bu sözde cesaretin ise, Pakistan yönetiminin efendileri Donald Trump ile kurduğu geçici yakınlıktan güç aldığını da anlıyoruz. Bu yakınlaşma, Pakistan ordusuna Afganistan’a yönelik operasyonlar düzenlemek için sahte bir özgüven ve cüret aşıladı. ABD de ona, kabile bölgelerindeki ve Durand Hattı’ndaki Müslümanları, Afgan mücahitlerle meşgul edip birbirine kırdırma görevi yükledi.
Son zamanlarda gördüğümüz gibi Amerika, Hindistan’a geçici olarak gözdağı vermek için, bir kez daha Pakistan’a önemli bir ortakmış gibi davranmaktadır. Öyle ki Pakistan’ın siyasi ve askeri yönetimi, Amerikalı yetkililerin gözüne girmek için seyahatler düzenlemek ve fotoğraf çektirmekle meşguller. Ancak Washington’ın stratejik öncelikleri değiştiğinde, Pakistan yeniden gözden çıkarılacak ve stratejik bir yalnızlığa itilecektir. Bu gerçeği, Pakistan Savunma Bakanı Hoca Muhammed Asıf bir keresinde kendi ağzıyla şöyle itiraf etmişti: “Yaklaşık otuz yıldır Amerika ve İngiltere başta olmak üzere Batı’nın bölgedeki kirli işlerini biz yapıyorduk... Bu büyük bir hataydı ve bedelini çok ağır ödedik.”
Bu itiraf, Pakistan’ın on yıllardır yürüttüğü politikanın aslında Amerikan çıkarlarına hizmet ettiğini ve bunun faturasının bölge Müslümanlarına ağır bir şekilde ödetildiğini gözler önüne seriyor. Son olaylar ise, Pakistan’ın tarihten hiç ders almadığını ve bölgedeki rolünü yeniden kapmak için bir kez daha Amerika’ya yaranmaya çalıştığını gösteriyor. Nedense Amerika’nın Pakistan’ı hatırlaması, yalnızca Afganistan, Hindistan veya Çin politikalarında bir krize girildiğinde söz konusu oluyor. Ancak o zaman, Pakistan birdenbire “stratejik ortak” oluveriyor ve geçici rolü yeniden devreye sokuluyor! Fakat misyon tamamlandığında ve Washington’un bölge politikası standart ayarlarına geri döndüğünde, Pakistan’ın stratejik öneminin de sona erdiği ve yeniden gözden çıkarıldığı görülmektedir. Biden döneminde de çok net gördüğümüz gibi, bütün o verilen sözler ve diplomatik gülümsemeler, sadece geçici birer maskeden ibarettir.
Afgan mücahitlerine ve Pakistan ordusundaki samimi subaylara çağrımız şudur: Müslümanları katletmek ve birbirinizle savaşmak yerine, daha büyük resme odaklanın. Kardeş kanı dökmek ve birbirinizi kırmak yerine, artık büyük oyunu görün! Bugün, tüm dünyadaki ve özellikle de Güney Asya’daki Müslümanların umutları ve geleceği, dünyevi rütbe ve makamı değil, İslam’ı ve Allah’ın cennet vaadini önceleyen siz Afgan mücahitlerinin ve Pakistanlı subayların askeri gücüne bağlıdır ve bu güce emanettir. Bu güçlerin elinde, tarihi yeniden yazma fırsatı ve potansiyeli vardır! Sömürgeci yapay sınırları yıkarak ve Raşidi Hilafeti kurarak, bölgedeki bütün ümmetin gücünü tek bir bayrak altında toplayabilir ve dünya sahnesine bağımsız bir siyasi ve askeri dev olarak çıkabilirler! Hilafet, Amerika’nın, Hindistan’ın ve Çin’in bölgedeki tüm sömürgeci oyunlarını bozacak, orduları sefere çıkaracak; Keşmir’i, Doğu Türkistan’ı ve Filistin’i esaretten ve işgalden kurtaracaktır!
وَأَطِيعُوا اللهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ وَاصْبِرُوا إِنَّ اللهَ مَعَ الصَّابِرِينَ“Çekişmeyin, yoksa korkar başarısızlığa düşersiniz ve kuvvetiniz gider. Sabredin, doğrusu Allah sabredenlerle beraberdir.” [Enfal 46]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Afganistan Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: http://hizb-afghanistan.org/ |
E-Mail: info@hizb-afghanistan.org |