حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: LB-BA-2008-MB-TR-0008 |
H. 22 Zilka’de 1429 M. Pazartesi, 24 Kasım 2008 |
Zulüm, Kıyamet Gününün Karanlıklarından Bir Karanlıktır
Bilhassa el-Menkubeyn ve Vadi el- Nahle bölgesinde olmak üzere Kuzey'de süregelen tutuklama kampanyası devam etmektedir. Bu tutuklamalar, çok iyi tanıdığımız sorumluluk ve mesuliyet sahibi kişiler gibi, silahlı cemaatleri ve şiddeti desteklemeyen şahsiyetleri kapsamıştır. Bilakis onlar, değişimin daveti taşımak yoluyla olacağına inanan şahsiyetler olup ne Feth-ul İslam ile ne de istihbarat birimlerinin türettiği diğer şüpheli cemaatlerle ilişkileri vardır. Üstelik onlar, bu tür tehlikeli tuzaklara düşmekten berî olan sorumluluk sahibi şebâbdır. Nitekim bu şahsiyetlerden biri olan Şeyh Hâlid Yûsuf, dürüstlüğüyle, mesuliyetiyle, insanlara olan sevgisiyle ve onların maslahatlarına olan düşkünlüğüyle tanınan bir şahsiyettir. Tutuklanmasının üzerinden yaklaşık iki hafta geçmesine rağmen, şu ana kadar ne tutuklanma sebebi, ne kendisine isnat edilen suç, ne akıbeti, ne de mahkemeye sevk edileceği tarih bilinmektedir. Bizler Hizb-ut Tahrir olarak sorarız; peki bu şebâbın durumu, aylarca, dahası senelerce tutuklanıp işkenceye, hakarete, kemiklerinin kırılmasına, derilerinin yüzülmesine maruz kalıp ardından da haydi şimdi evinize gidebilirsiniz, sizin hiçbir suçunuz yok denilen daha öncekilerin durumu gibi mi olacak? Onların akıbeti, herhangi bir yargılama olmaksızın senelerce zindanlarda kalan daha öncekilerin akıbetleri gibi mi olacak? Tüm çıplaklığı ile deriz ki; şayet kardeşlerimiz, insanların güvenliğine zarar verecek yüz kızartıcı bir fiil işlemişlerse veya maazallah câiz olmayan bir işe karışmışlarsa, böyle bir şeyi onlar yapmış olsa bile bunu onlardan kabul etmeyiz, bilakis bunları reddeder ve onların karşısında oluruz. Yok, eğer delilsiz şekilde şüphe üzerine alınmışlar ve onurları kırılmışsa bunu da şiddetle reddederiz.
Bir daha sorarız; İslâmi bölgeler ile Müslümanların şebâbı sırf şüphe veya bireysel silaha sahip olmaları yüzünden güvenlik baskılarına, takibatlara ve tutuklamalara niçin maruz kalmaktadırlar? Oysa başkaları tank, top, tüfek gibilerine sahip olup bunlarla savaşırken onlara karşı güvenlik birimleri kıllarını dahi kıpırdatmışlar mıdır? İslâm'a bağlılığı aşırılık olarak görürlerken, niçin mezhepçi konuşmaları ve fırkacı provokasyonları bir cürüm olarak değerlendirmemektedirler? Ayrıca bu cemaatleri beyhude çatışmalar uğrunda kullanmalarından sonra bazı evlatlarımızın şüpheli cemaatlere karışmasının baş sorumluları politikacılar ile güvenlik birimleri değil midir? Nitekim onlar bugün Feth-ul İslâm cemaatini koruyup kollayanın kimler olduğu hakkında birbirlerini itham etmemişler midir? En iğrenç şekilde politikalar yürüttükleri, insanların kanların akıttıkları, ardından da pisliklerini Müslümanlarla temizleyip onları kurban ettikleri halde hiç kendilerinden utanmıyorlar mı? أَلاَ سَاء مَا يَحْكُمُونَ "Ne de kötü hükmediyorlar!" [en-Nahl 59]
Bizler adil bir muamele istiyoruz, dolayısıyla başkalarına padişah evladı muamelesi yapılırken, bizlere ise üvey evlat muamelesi yapılmasını asla kabul etmeyiz. Çünkü bizler bu beldenin halkı ve öz evlatlarıyız, zilleti ve aşağılanmayı kabul etmeyiz. Hele hele bunu dinimize bağlılığımızdan dolayı yapılmasını hiç kabul etmeyiz. Kardeşlerimize karşı insaf edilmesini talep ediyoruz: Şayet suçlu iseler bu açıklanmalıdır, yok eğer masum iseler- ki biz böyle olduğuna inanıyoruz- geciktirilmeksizin derhal serbest bırakılmalarını istiyoruz.
وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ "Zulmedenler, nasıl bir yıkılış ile yıkıldıklarını çok yakında bileceklerdir." [eş-Şu'arâ 227]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Lübnan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Road 200, Tarabulus/Tripoli – Lebanon Telefon: 03–155103 / 03–446709 www.tahrir.info |
Fax: 06–629524 E-Mail: ht@tahrir.info |