Cumartesi, 19 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/21
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

(Hizb-ut Tahrir Emiri Şeyh Âlim Ata İbn Halil Ebu Raşta Tarafından Facebook Sayfası Takipçilerinin Sorularına Verilen Cevaplar Silsilesi)

Çatışmalar Açısından Suriye’deki Eksenler Hakkındaki Mektubun Cevabı

Fatih El-Cedid’e

Soru:

Esselemu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh

Kerim emirimiz,

Emirimiz bu sayfa, fıkhi meselelere özel bir sayfa mıdır? Şayet değilse şöyle bir sorum olacak: Şam’da devam eden savaş sırasında, iki temel uluslararası eksene ek olarak birçok bölgesel eksenin olduğunu mülahaza ettim: 1- Suudi Arabistan ekseni; buradaki çalışmanın anahtarı Şeyh Arur’dur. Örneğin kendisi Duma’da İslam Tugayı’na sahip olup (Müslüman Kardeşler) Tayfur ile ortak askeri komutanlık oluşumundaydı. 2- Katar ekseni: Koalisyonu ihtiva etmesine ve başından beri Ulusal Konseyi ve onun Ulusal Koordinasyon Komitesi’ne verdiği desteği engelleme rolüne ek olarak Suriye Kurtuluş Cephesi’ni desteklemeyi benimsemekte olup en önemlisi Azmi Bişare olmak üzere onun birçok anahtarı bulunmaktadır. 3- Türkiye ekseni: Kırılgan iç dengeyi istikrara kavuşturmaya hırs göstermekte olup birinci olarak Kürt meselesini ikinci olarak da Suriye’de demokrasiyi önemsemektedir. Dolayısıyla o, uluslararası sınırları ve Amerikan siyasetini kontrol eden bir eksendir. 4- Ürdün ekseni: Türkiye ekseniyle açıkça çeliştiği görülmektedir. Nitekim Ürdün gözünde sözde ulusal bir ordu kurmak için çeşitli girişimlerde bulundu ancak Türkiye ve Amerika, (ABD istihbaratının ve Savunma Bakanlığı’nın Ürdün toplantılarında daimi olarak bulunmasına rağmen) aralarında Mustafa Şeyh’in de bulunduğu ilgili taraftarlarıyla bağlantıya geçerek bunu engellediler. 5- Kuveyt Ekseni: Birtakım şahıslar yoluyla İslami gruplar aracılığıyla: Esas olarak (Ahraru’ş Şam) onlar için kurulmuş olup özellikle Şam’da olmak üzere birçok tarafları kazanmak için çalışmaktadırlar. Uluslararası bağlamda: Amerikan ekseni, ardından İngiliz ve Fransız ekseni. Tüm bunlar muhalefetle ilgili olup soru şudur: Devam eden çatışmanın resmi nedir? Bağımlılık (tabiyet) açısından bölgenin görüntüsü nedir? Çatışmanın ana ekseni nelerdir? Her bir tarafın çözüm vizyonu nedir? Allah sizi hayırla mükafatlandırsın.                  

Cevap:

Fatih El-Cedid’e

Ve Aleykumselam ve Rahmetullahi ve Berakatuh.

Sayfanın siyasi mi, fikri mi yoksa fikhi meseleler için mi olduğunu soruyorsun…

Kardeşim sayfa, buradan iletişime geçme lütfunda bulunan her hayır içindir. Dolayısıyla hayır kapılarından herhangi bir kapı hakkındaki hiçbir soru engellenmez Allah’ın izniyle.

Çatışma açısından Suriye ekseni hakkındaki soruna gelince. Mesele aşağıdaki şekildedir:

1-      Hafız ve Beşşar döneminden beri fiili siyasi nüfuz, Amerikan nüfuzudur. Dolayısıyla bu rejim, bölgedeki Amerikan çıkarlarını gerçekleştirmek ve sadece 48 işgali değil aynı şekilde Golan’daki 67 işgali de dahil Yahudi varlığının güvenliğini korumak için vardır.

2- Suriye’de halk hareketleri meydana gelip tırmanmaya başlayınca Beşar işleri eski haline getirmekten aciz kaldı. Amerika zalim ajanının yönetimden düşebileceğini fark etti ve ondan sonraki alternatif ajanı nasıl güvence altına alabileceği endişesi taşımaya başladı. Bunun üzerine sıkı bir şekilde çalışarak komite ve koalisyon kurdu…Ancak içeride bu ikisi için bir taban oluşturamadı ve alternatif olgunlaşmadan önce devrimcilerin zalimi devirebileceklerinden ve ardından mekanı Amerika’nın hesabına olmayan güçlerin doldurabileceğinden korkmaya başladı.     

3- Bundan dolayı Birlik ve Birleşmiş Milletler yoluyla yaptığı sonuçsuz saçma sapan projelerle Beşar’a mühlet üzerine mühlet vermeye başladı. Dolayısıyla kendini bile koruyamayan, orada burada sonuçsuz toplantılar yapan ve içerideki insanlar kendilerini yöneticiler olarak kabul etsinler diye onun yurt dışında ikamet eden türettiklerini pazarlayabilmek için sadece zaman geçiren gözlemciler oluşturdu. 

4- İster İslami fikirlerin ve hükümlerin bilincinde olanlar olsun isterse bilincinde olmayanlar olsun içerideki çoğunluğun İslami duygulara sahip olması Amerika’yı şaşkına çevirdi. Nitekim insanların Hilafet çağrıları ve çığlıkları Amerika’nın uykusunu kaçırdı. Hatta diğer Laik sesler ve benzerleri, medya organlarının yoğun ilgi göstermesine rağmen kalabalığın içerisinde kaybolup gittiler. 

5- Bu atmosfer, Amerika’nın ve müttefiklerinin kalbine korku saldı ve işlerin elinden kayıp gitmesinden korkmaya başladı. Bu nedenle şu üç şey üzerine odaklandı: 

Birincisi: Amerika’nın dışarıda türettiği kişileri, sonra bu türeyen kişilerin girdirilmesini ve Suriye’de Laik sivil bir yönetimin kurulmasını, yani yüzlerin değiştirilmesini ve rejimin temel yapısının devam etmesini kabul etmeleri için içerideki insanlara baskı uygulanması gibi Beşar’ın olabildiğince öldürmesi ve zulmetmesi için ona yeşil ışık yaktı.  

İkincisi: Beşar’ın katliamlarıyla türettiklerini pazarlayamadı. Dolayısıyla hükümetine dayatmada bulunmak için uluslararası müdahaleye başvurması bekleniyor ve gerektiğinde müdahalede bulunmak için argümanlar ve mazeretlerle ilgili bir tiyatro hazırlıyor. Ancak birçok iç ve dış sorunları ve krizleri nedeniyle, müdahaleye projelerinin arka planlarında yer verdi ve yukarıda belirtilen ilk planının başarısızlığına kadar da buna başvurmadı.        

Üçüncüsü: Bu süre zarfında ülkeyi yıkıma sürüklemiş olacaktı. Hatta İslam Suriye’deki yönetime galip gelmiş olsaydı, Amerika ve müttefikleri, ümmeti yeise, umutsuzluğa, kıyamı ve harekete geçmeyi bırakmaya sevk edeceğini düşünerek ülkede daha çok yıkım ve tahribat olacaktı. Ancak Amerika ve tüm İslam düşmanları, bu ümmetin azametini idrak edemiyorlar. Zira ümmetin köklerinde, zalimlerin burunları sürtülmesine rağmen yeryüzünü imar edecek ve Münafıkların tuzaklarına rağmen ekini ve nesli çoğaltacak adam gibi adamlar vardır. Çünkü bu ümmet, daha önce onların taraftarlarıyla karşılamıştır: Bunlar, yeryüzünde fitne, fesat, ölüm ve yıkım saçan Haçlılar ve Tatarlardır. Buna rağmen ümmet, onları bozguna uğratmış, onları kötü bir şekilde kovmuş ve sanki dün hiç yaşamamışlar gibi varlıklarından eser kalmamıştır. Nitekim ümmet yeniden canlandı ki böylece düşmanlarını yıkıma uğratıyor, onları hesap etmedikleri yönden yok ediyor ve ümmet, insanlar için çıkarılmış en hayır ümmet olmaya geri dönüyor:  كُنتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَلَوْ آمَنَ أَهْلُ الْكِتَابِ لَكَانَ خَيْرًا لَّهُم مِّنْهُمُ الْمُؤْمِنُونَ وَأَكْثَرُهُمُ الْفَاسِقُونَSiz insanlar arasında çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. Marufu emredersiniz, münkeri nehyedersiniz ve Allah’a inanırsınız.” [Âl-i İmran -110]

6- Bu, Amerika hakkında… Rusya, Türkiye, İran ve Lübnan’daki müttefiklerine gelince; bunlar, Beşar’a silah sağlayan ve ona destek veren Amerika’nın ön hatlarında yer almaktadırlar…Dolayısıyla Amerika’nın planına göre tiyatroyu ısıtıp soğutmaktadırlar. Bu bağlamda ABD Dışişleri Bakanı'nın Rusya Dışişleri Bakanı ile yaptığı son görüşme, kararlardan ziyade bürokrasilerin konuşmasına daha yakın olduğu için bir “zaman geçirme” olmuştur…    

7- Avrupa’ya gelince; özellikle Katar ve Ürdün olmak üzere ajanları yoluyla “kargaşa çıkarmaya” çalışmaktadır. Amerika’nın onlara hiç değer vermediği bilinmektedir. Dolayısıyla Avrupa’yı peşinden koşan metresi olarak bırakmıştır. Nitekim Amerika Rusya’ya gittikten ve onunla Suriye konusunu görüştükten sonra, Avrupa’nın rolünü görmezden gelmiştir! İngiltere Başbakanı, Amerika’nın izini takip ederek, sanki İngiltere’nin bu konuda bir rolü varmış gibi yüzsuyunu kurtarmak için vakıf olabileceği bir şeyin olup olmadığını görmek amacıyla Rusya’ya gitmiştir. Fransa’nın konumu da bundan farklı değildir. Ancak Fransa yüksek sesle çığlık atıp İngiltere’nin habis ve kurnaz sesi kısık olsa da Suriye’de aktif bir rol oynamamaları bakımından sonuç aynıdır.      

8- Geriye Suriye’deki ümmetin ekseni kaldı, oradaki hareket aşağıdaki şekildedir:

- Batı kültürüne aldanan, onun fikir ve mefhumlarıyla yoğrulan, onun söylediğini söyleyen ve dini devletten ayıran Laik, demokratik, sivil devlet çağrısı yapan küçük bir grup var…

- Bu küçük gruptan daha fazla sayıya ve ağırlığa sahip olan başka bir grup daha var ki… onlar da gözlerine perde çekilmiş Müslümanlardır: Bunlar, İslam’ı seviyorlar, Hilafeti istiyorlar ve Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in râyesinden hoşlanıyorlar ancak sömürgeci ülkelerin kışkırtmalarından korktukları için sevdiklerini ve hoşlandıklarını açıklayamıyorlar ve vatancıların kışkırtmalarından korktukları için de râyeyi kaldıramıyorlar! 

- İslami yönetime çağrıda bulunan grup iki kısımdır:

- Maddi eylemleri kullanan ve İslami yönetime çağrıda bulunan ancak mevcut vakıada olduğu gibi İslam’ın fikirleri ve hükümleri hakkında tam ve doğru bir bilince sahip olmayan grup. 

Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in takip ettiği metot yoluyla İslami bir yönetim olan “Raşidi Hilafeti” isteyen ve halkından nusret talep eden sadık ve samimi grup…

Kerim kardeşim, bizler tüm amellerimizde Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in metodunu bağlı kalıyoruz, eğri hattın yanına doğru bir hat çiziyoruz, hakkı izhar ediyoruz ve buna hırs gösteriyoruz. Bunu ise sadece Şam’da yapmıyoruz, bilakis özellikle Şam civarında olmak üzere diğer bölgelerde yapmış olduğumuz çalışmalarımız da var. Bunlar Allah’ın izniyle şahit olunan çalışmalardır. Allah Subhanehu’dan yardım ve başarı temenni ediyoruz.

Sonuç olarak Amerika ve müttefikleri, zalimin güvenliğini güvence altına alacak anlaşmalar oluşturmaya ve kasvetli olanları yüzleri daha karanlık olanlarla değiştirmeye hazırlanıyor. Cumhuriyetçi Laik rejimin yapısının kalmasını sağlamak ve Şam topraklarında İslami yönetimin gelmesini geciktirmek için her türlü çabayı gösteriyorlar. Zira İslami yönetim, kafirleri, Münafıkları, tabiileri ve yandaşları helak edecektir. Bu yüzden ümmetin üzerine düşen, onların şerir hedeflerini gerçekleştirmelerine imkan vermemek, dahası hak üzere sebat etmek, Hilafete alternatif olan bir şeyi kabul etmeyeceklerine dair Allah’a söz vermek, geçiş hükümeti veya geçici hükümeti müzakere edip duran İslam düşmanlarının yaptıklarına aldanmamaktır. Zira bu hükümetler, sömürgeci kafirlerin ve Münafıkların durumunda olduğu gibi kendilerine övgüler yağdıran ve İslam’a ve Müslümanlara tuzak kuran hükümetlerdir. Nitekim ne eski ulusal koalisyon, ne bir sonraki koalisyon, ne de gelecek olan Hito bunlardan uzak değildir. Bunlar mı bu ümmete iyilik yapacaklar. Aksine bunlar, Amerika ve müttefiklerinin yolundan yürümektedirler…   

Kardeşiniz                                                                                                                         H. 08 Receb 1434

Ata İbn Halil Ebu Raşta                                                                                                    M. 18 Mayıs 2013

Cevaba, emirin aşağıdaki web sitesinden bağlanabilirsiniz:

http://archive.hizb-ut-tahrir.info/arabic/index.php/HTAmeer/QAsingle/3331

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER