- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
(Hizb-ut Tahrir Emiri Şeyh Âlim Ata İbn Halil Ebu Raşta Tarafından Facebook Sayfası Takipçilerinin Sorularına Verilen Cevaplar Silsilesi)
Soru-Cevap
1-Muhammed Suresinin Bedir Savaşından Önce Nazil Olduğunun Delili Nedir?
2- Zina Eden Evli Cariyenin Hükmü Nedir?
Murat Eroğlu’na
Soru:
Esselamu Aleykum: Bir sorum olacaktı:
Şeyh en-Nebhânî Radıyallahu Anhu, Muhammed suresinin dördüncü ayetinin Bedir Savaşından önce nazil olduğunu söylüyor. Bunun delili nedir? Oysa cumhur, Bedir Savaşından sonra indiğini söylüyor. Bunu izah ederseniz sevinirim. Evli olan cariye (köle) zina ederse, ona uygulanacak had, recim midir?
Cevap:
Ve Aleykumselam ve Rahmetullahi ve Berekâtuh.
Türkçe sorunuz bana ulaştı ve Arapçaya tercüme edilmesinin ardından sana cevabımı veriyorum. Cevabın Türkçeye tercümesi aşağıdaki şekildedir:
Birincisi: Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem suresi hakkında sorduğun ayet şöyledir: فَإِذَا لَقِيتُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا فَضَرْبَ الرِّقَابِ حَتَّى إِذَا أَثْخَنْتُمُوهُمْ فَشُدُّوا الْوَثَاقَ فَإِمَّا مَنًّا بَعْدُ وَإِمَّا فِدَاءً حَتَّى تَضَعَ الْحَرْبُ أَوْزَارَهَا ذَلِكَ وَلَوْ يَشَاءُ اللَّهُ لَانْتَصَرَ مِنْهُمْ وَلَكِنْ لِيَبْلُوَ بَعْضَكُمْ بِبَعْضٍ وَالَّذِينَ قُتِلُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَلَنْ يُضِلَّ أَعْمَالَهُمْ “Şayet (Savaşta) inkâr edenlerle karşılaşırsanız boyunlarını vurun. Nihayet onlara iyice vurup sindirince bağı sıkıca bağlayın (esir alın). Savaş sona erince de artık ya karşılıksız veya fidye karşılığı salıverin. Durum şu ki, Allah dileseydi, onlardan intikam alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek ister. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmaz.” [Muhammed-4] Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem suresi, Bedir Savaşından önce inmiştir. Bunun delili, aşağıdaki şekildedir:
1- Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem esirler hakkında Bedir gününde hüküm vermiştir. Bu da esirler hakkındaki hükmün nazil olduğu anlamına gelmektedir. Çünkü Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem, vahiy olmaksızın hüküm vermez.
2- Esirlere yönelik hüküm, Kur’an-ı Kerim’de sadece Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem suresinde geçmektedir: “Artık ya karşılıksız veya fidye karşılığı.” Bu da esirlerin alındığı ayetin, Bedir’den önce nazil olduğu anlamına gelmektedir.
3- فإذا لقيتم الذين كفروا فضرب الرقاب حتى إذا أثخنتموهم فشدوا الوثاق فإما مناً بعد وإما فداءً “Şayet (Savaşta) inkâr edenlerle karşılaşırsanız boyunlarını vurun. Nihayet onlara iyice vurup sindirince bağı sıkıca bağlayın (esir alın). Savaş sona erince de artık ya karşılıksız veya fidye karşılığı salıverin.” ayeti, (فإذا-şayet) lafzıyla başlamış ve bunu (لقيتم – karşılaştığınız zaman) şeklinde mâzi fiili takip etmiştir. Yani karşılaşma, henüz gerçekleşmemiş demektir. Bu da ayette geçen hükmün, savaş olmadan önce nazil olduğu anlamına gelmektedir. Dolayısıyla ayet, esirlerin hükmünün savaşın gerçekleşmesi halinde olacağını ve Bedir dışında esirler hakkında hüküm verilmesine ihtiyaç duyulan hiçbir savaşın olmadığını beyan etmektedir.
4- Yine Subhanehu’nun şu kavli: حتى إذا أثخنتموهم فشدوا الوثاق “Nihayet onlara iyice vurup sindirince bağı sıkıca bağlayın (esir alın).” Dolayısıyla bu, savaşta esirlerin alındığı vaktin hükmünün beyanıdır ki bu da iyice vurup sindirdikten sonra olur. Bu yüzden Bedir Savaşından önce nazil olmuştur. Çünkü iyice vurup sindirme ilk defa, Bedir’de meydana gelmiştir. Dolayısıyla esaretin, sadece iyice vurup sindirmeden sonra olacağının beyanı, henüz gerçekleşmemiş yeni bir hükmün bir beyandır.
5- Bu nedenle ayetin mantuku, ayetin savaş gerçekleşmeden önce nazil olduğuna delalet etmesinin yanı sıra (Şayet (Savaşta) karşılaşırsanız) ve (Nihayet onlara iyice vurup sindirince) şeklinde geçtiği üzere esirlerin hükmünü, savaş ve iyice vurup sindirme gerçekleşmeden önce beyan etmek için nazil olduğuna delalet etmektedir. Bununla birlikte Muhammed suresinin Bedir’den sonra nazil olduğunu belirten rivayetler olsa da, her ikisinin (ayet ve hadisin) arasını cem etmek imkansız olduğu müddetçe ayet hadise tercih edilir. Aksi taktirde cem etmek daha evla olurdu. Ancak cem etmek imkansızdır. Çünkü rivayetler esirlerin hükmünün Bedir’den sonra olduğunu belirtirken ayet ise esirlerin hükmünün Bedir’den önce olduğunu gösteriyor. Bundan dolayı tercih edilenle amel edilir. Dolayısıyla da ayet, (kendisiyle) çelişen hadislere tercih edilir.
Bu da; esirlere dair hükmün sadece Muhammed suresinde geçtiğini ve Bedir dışında esirler için bir hükme ihtiyaç duyulan hiçbir savaşın olmadığını teyit edip kuvvetlendirmektedir. Zira Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Bedir’deki esirler hakkında hüküm vermiş olup Sallallahu Aleyhi ve Sellem, sadece vahiy ile hüküm verir.
İkincisi: Zina eden evli cariyenin hükmüne gelince; elli kırbaçtır. Delili ise Subhanehu’nun şu kavlidir: فَإِذَا أُحْصِنَّ فَإِنْ أَتَيْنَ بِفَاحِشَةٍ فَعَلَيْهِنَّ نِصْفُ مَا عَلَى الْمُحْصَنَاتِ مِنَ الْعَذَابِ ذَلِكَ لِمَنْ خَشِيَ الْعَنَتَ مِنْكُمْ وَأَنْ تَصْبِرُوا خَيْرٌ لَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ)، ومعنى "نِصْفُ مَا عَلَى الْمُحْصَنَاتِ “Evlendikten sonra fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınların cezasının yarısı (uygulanır). Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” [Nisa-25] Yani evli olmadığı halde zina eden hür kadının haddinin yarısı demektir. Çünkü buradaki Muhsane, yani evli olmayan hür kadın zina ederse yüz (kırbaç), yarısı ise elli (kırbaç) demektir. Yoksa buradaki Muhsana, evli olan hür kadın zina ederse demek değildir. Çünkü bu durumda ona uygulanacak had recm olup yarısı değildir. Dolayısıyla (ayette) “hür kadınların cezasının yarısı (uygulanır)” şeklinde geçmesi, zina eden bekar hür kadının haddinin yarısı olduğuna, yani yüzün yarısı olan “elli kırbaç” olduğuna dair bir karinedir. Yani Hilafet Devleti, onlara elli kırbaç had uygulayacak olup hadleri uygulayan bireyler değil sadece devlettir. Bu ise idrak edilmesi gereken önemli bir husustur.
Ancak zina eden evli cariye hakkındaki sorunuz dikkatimi çekti.
Zira şu anda cariyeler olmadığı halde niçin soruyorsunuz?
Hür olan hizmetçi kadınları (cariye olarak) kast etmenizden korkuyorum. Bu, el altında bulunan (cariyeden), yani üzerlerine hür kadınların (haddinin) yarısının tatbik edildiği cariyelerden sayılmaz. Bilakis hür olan hizmetçi, hür olan kadınların hükmünü alır. Dolayısıyla bunu çok iyi anlamanız gerekiyor. Yani ayetin belirtmiş olduğu hüküm, el altında bulunan cariyeler için olup onlar ise şu an bulunmamaktadırlar. Hizmetçilere gelince; onlar hür kadınlardır.
Kardeşiniz | H. 24 Şaban 1434 |
Ata İbn Halil Ebu Raşta | M. 3 Temmuz 2013 |
Cevaba, emirin aşağıdaki web sitesinden bağlanabilirsiniz
http://archive.hizb-ut-tahrir.info/arabic/index.php/HTAmeer/QAsingle/3376/