Özgecan Aslan'ın Gerçek Ölüm Nedeni Laik Kapitalizmdir
- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Türkiye'de 20 yaşındaki psikoloji öğrencisi Özgecan Aslan'ın bir tecavüz teşebbüsü esnasında katledilmesi, tüm ülkede kızgın protestolara neden olmuş ve Türk hükümetinin kadına karşı şiddeti önlemek için daha çok çabalaması çağrıları yükselmiştir. Cuma günü polis, Özgecan Aslan'ın Mersin'de bir dere kenarında yakılmış bedenini bulmuştu. Yetkililere göre, Özgecan, eve dönmek için binmiş olduğu minibüs şoförünün tecavüz girişimine direnirken öldürülmüş. (Ajanslar)
Bu vahşi cinayet, toplumun dikkatini yeniden kadın hakları savunucu gruplarının söyledikleri gibi, Türkiye'de kadın cinsine yönelik şiddetin tırmanmakta olan boyutlarına odakladı. Kadın hakları aktivistleri, AKP hükümetinin yönetime geldiği günden beri, ne bu tarz şiddet olaylarını durdurmak için yeterince çalıştığını ne de kadına karşı böylesi suçları işleyenlerin hakkıyla cezalandırıldıklarını söylüyorlar. Birçoğuna göre Türkiye'nin hukuk sisteminin böylesi cürümleri işleyenlere karşı hoş görülü olduğunu iddia ediyorlar.
Son yıllarda Türkiye'de kadınlara yönelik cinsiyet odaklı cinayet vakıaları aşırı yükseldi. Yetkililer 2002 yılında 100'den az vakıa kaydetmişken, 2014'de bu sayının neredeyse 300'e ulaştığını açıkladılar.
Evvela kıymetli kardeşimiz Özgecan'ın ailesine ve bilhassa annesine baş sağlığı dileklerimizi ifade etmek istiyorum. Bizim yüreğimiz de sizinkiyle birlikte yanıyor. Allah Subhanehu ve Teala bu acınızı hafifletsin ve sevgili evladınıza zarar vermeye cür'et eden bu adamlara talep ettiğiniz cezayı versin. Ayrıca bu katillerin en ağır şekilde cezalandırılmalarını talep etmek, Allah (st)'nın size vermiş olduğu haktır, zira Allah (st) aziz Kur'an ı Kerim'inde buyuruyor ki:
﴿وَلاَ تَقْتُلُواْ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللّهُ إِلاَّ بِالحَقِّ وَمَن قُتِلَ مَظْلُومًا فَقَدْ جَعَلْنَا لِوَلِيِّهِ سُلْطَانًا فَلاَ يُسْرِف فِّي الْقَتْلِ إِنَّهُ كَانَ مَنْصُورًا﴾
"Allah'ın haram kıldığı bir canı, haklı bir sebep olmadıkça öldürmeyin. Kim mazlum olarak öldürülürsa biz onun velisine (mirasçısına öldürülenin hakkını talep hususunda) bir yetki vermişizdir." [el-İsra: 33]
Ve Rasulullah (sav) bu hakkı şöyle açıklamıştır:
قال رسول الله r: «من قتل في قتيل فأهله بين خيرتين إما أن يقتلوا وإما أن يأخذوا الدية» رواه البخاري
"Her kim bir yakını öldürülür ise o, ikki hayırlı şeyden birisini yapmakta serbesttir. Ya fidye alır ya da (kısas gereği onun) öldürülmesini ister." (Buhari, K. Lekatah, 2254)
Ancak! Ey Müslümanlar! Ey Müslüman Bacılar!
Bu hakkı size bu laik demokratik sistem vermeyecek! Fark etmediniz mi ki, bu zulümlerin tekrar tekrar ortaya çıkması altında yaşadığımız laik kapitalist sistemden kaynaklıdır? Fark etmediniz mi ki; her geçen gün, ne kadar çok şahsi ve cinsel hürriyetler gibi Batılı laik, liberal değerler; üzerimize tatbik edilen kanunlar zoruyla toplumumuza yerleştirildikçe, televizyonlarda, gazetelerde, filim ve dizilerde teşvik edildikçe ve okullarımızda öğretildikçe; kadınlara karşı - izzetli Müslüman kadınlara karşı - taciz, tecavüz ve cinayetler de o kadar çok ve dehşet verici bir boyutta artmıştır? Ve bir tasavvur etsenize: Hükumet'in bizzat açıkladığı gibi, bu cürümlerdeki en çok artışa son 7 yılda şahit olmuşuz! İşte kıvançla İslami değerleri savunduğunu ve teşvik ettiğini iddia eden bu hükumet! İşte bu hükumet daha geçen hafta kadına karşı şiddetin son yıllarda %1400 arttığını kendisi ilan etti. Hükumetin kendisinin açıklamak istemediği, fakat İstanbul İnsan Hakları Derneği'nin Şubat 2015'te ortaya çıkardığı ise, geçen yıl 257 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü, 282 kadının cinsel taciz ve tecavüz yaşadığı ve 575 kadının kocaları veya partnerleri tarafından şiddet gördüğüdür.
Öyleyse, bu hükumet anlamsız bir şekilde İslami olmakla böbürlenirken, bir yandan da var gücüyle gayri-İslami demokratik ve laik bir sistemi ve onun çürük değerlerini yaymak ve korumak için çabalarken; seçmiş olduğu yolun ancak kendi milletinin helâkına yol açtığını kabul etmek istemese bile... Öyleyse ey Aziz İslam Ümmeti ve ey Azize Bacılarımız, ona bu yolunu artık değiştirmesi gerektiğini hatırlatmak sizin üzerinize düşmez mi?!
Artık Allah'a hesap verme bilinci yerine; fertleri kendi arzu ve şehvetlerine göre davranmaya cesaretlendiren şahsi ve cinsel hürriyetler gibi Batılı liberal değerleri İslami toplumlarımızda teşvik eden bu laik sistemi hem Türkiye'den ve hem tüm İslam beldelerimizden çıkartma zamanı gelmedi mi? Besbelli ki bu fikirler; toplum içerisindeki kadın-erkek ilişkilerini, kadını erkeğin düşük içgüdüsel şehevi arzularından koruyacak şekilde düzenlemekten acizler! Buna karşılık İslam, kadını saygı duyulması ve korunması gereken bir namus ilan etmiştir. Bu o kadar önemlidir ki, erkeklerin yabancı kadınlara bakmasına bile müsade etmez, kaldı ki onlara sözlü veya fiziksel saldırıda bulunabilsinler:
﴿قُل لِّلْمُؤْمِنِينَ يَغُضُّوا مِنْ أَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْ ذَلِكَ أَزْكَى لَهُمْ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا يَصْنَعُونَ﴾
(Resûlüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır." [en-Nur 30]
Buna ilaveten İslam, takva mefhumunu teşvik etmektedir ki böylece insan Yaratıcısının kadına karşı muamelesiyle alakalı emirlerinin bilincinde olur - bu emirler kadına her zaman saygıyla bakılıp muamele edilmesini farz kılmışlardır. İslam ayrıca kadın-erkek ilişkilerini düzenleyen ve cinsel arzuları sadece evlilikte tatmin etmeye götüren kapsamlı bir içtimai nizam belirlemiştir. Ve nihayetinde; şayet herhangi birisi herhangi bir şekilde bir kadına veya onun fiziksel veya psikolojik sağlığına zarar vermeye kalkışırsa ve hatta onu öldürmeye kalkışırsa, karşılaşacağı ceza muhakkak başkalarını da benzer eylemler yapmaktan alıkoyacak kadar ağır olacaktır.
Bunun için, feminist gruplar ve hareketler ne isterlerse istesinler ve laik demokrat siyasetçi ve yöneticiler ne vaadederlerse etsinler, mesele sadece orada burada birkaç kanuni değişiklik getirmekle çözülecek değildir. Aksine, toplum içinde hâkim olan değer ve kanunları, bu tarz sorunlara karşı açık ve net bir stratejisi olan İslam ideolojisine dayalı değer ve kanunlarla değiştirmekle çözülecektir.
Artık kadınların sorunlarının, İslami yönetim ve değerlerin ortadan kaldırılmasından sonra ve yerlerine kapitalist nizamın hükümlerinin getirilmesiyle ortaya çıktığını ve büyüdüğünü itiraf etme zamanıdır.
Bunun için, kadına karşı şiddet içeren bu menfur saldırıları ve kadınlara karşı her türlü adaletsizliği gidermek için bir değişiklik talep etmek zorundayız. Lakin feminist ve laik kadın hakları aktivistlerin yaptıkları gibi değil! Çünkü onların yolu, 90 yıldır İslam beldelerimizi yıkıma ve akamete götüren kesin bir yol olduğu ispatlanmıştır! Dahası, bu laik sistemle hükmeden ve bunu dünyaya pazarlayan Batılı devletler, hala kendi kadınlarının da maruz kaldıkları bu cürümlere bir çözüm getirememişlerdir ve kendi toplumları da gün geçtikçe tırmanmakta olan kadına karşı taciz ve şiddet olayları ile boğuşmaktalar.
Müslüman kadınlar hiçbir zaman, Rasulullah (sav)'in zamanından en son Halife'ye kadar, Kur'an ve Sünnet üzerine kurulu İslami yönetimin tatbik edilmesi esnasında, bu kadar zalim ve merhametsiz günler görmemişlerdi!
Öyleyse bir değişim elde etmek istiyorsanız ve kızlarınıza, kardeşlerinize ve annelerinize yapılan adaletsizliklere ve bilhassa öldürülmelerine karşılık tatmin edici bir karşılık almak istiyorsanız, o zaman Allah (st)'nın size hayat vereceğini söz verdiği şeye davet edin! Ve bu, sadece ve sadece bu bozuk laik kapitalist sistemin kaldırılması ve yerine İslami hükümlerin Raşidi Hilafet altında tatbik edilmesidir:
﴿يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ﴾
Ey iman edenler! Allah ve Peygamber, sizi, hayat verecek şeye çağırdığı zaman icabet edin." [el-Enfal: 24]
Hizb ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Zehra Malik