Salı, 22 Rebiu’s Sânî 1447 | 2025/10/14
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Sömürgeci Batı’nın Müslüman Ülkelere Yönelik Açık ve Gizli Tuzağı!

بسم الله الرحمن الرحيم

Sömürgeci Batı’nın Müslüman Ülkelere Yönelik Açık ve Gizli Tuzağı!

Sömürgeci sadece kendi çıkarları için gelir, ardından kendi zehirli kalıntılarını geride bırakıp İslam ümmetini kendisinden bağımsız olduğuna inandırdıktan sonra da gider; sömürgeci Batı’nın bu zararlı kalıntıları nasıl gerçekleştiğinin açıklaması aşağıdaki şekildedir:

Birincisi: Sömürgecinin, eserini bırakmak için kullandığı mekanizmalar

Hilafet Devletinin parçalanması: Sömürgeci, 1924 yılında, ümmetin siyasi birliğini temsil eden Osmanlı Hilafetini devirmek için çalışmış ve bunun yerine yapay ulusal varlıklar dayatmıştır ki en önemli zehirli kalıntılarından bazıları şunlardır:

Laik sistemlerin dayatılması: İslami yönetim sistemleri, siyasi ve ekonomik olarak Batı’ya olan bağımlılıkları sürdürmekle birlikte insan yapımı kanunlara dayalı sistemlerle değiştirilmiştir.

Ajan bir iktidar kliği oluşturmak: Kendi çıkarlarını destekleyen, ülkenin işlerini kendi gündemine göre idare eden Batılılaşmış insanlardan oluşan bir iktidar kliği oluşturmuştur. 

Ekonomik kontrol: Müslüman ülkelerde ekonomi üzerindeki kontrolünü aşağıdakiler aracılığıyla sıkılaştırmıştır:

- Uluslararası borçlar

- Çokuluslu şirketler

- Doğal kaynakların kontrol edilmesi

Fikri ve kültürel hegemonya: Müslümanların zihnini aşağıdaki yollarla işgal etmiştir:

- Laik ve liberal fikirlerin yayılması

- Eğitim müfredatına darbe

- Medya ve sosyal medya platformlarının kontrol edilmesi

İç çatışmaların körüklenmesi

Aşağıdakiler gibi eğilimlere teşvik etmek, bunları pazarlamak ve propagandasını yapmak için çalışmak:

- Milliyetçilik

- Mezhepçilik

- Bölgeselcilik

İkincisi: Ümmet bağımsızlığa nasıl inandırılmıştır?

Şekli bağımsızlığın verilmesi yoluyla: Sömürgeci, haksız antlaşmalar ve sözleşmeler, askeri üsler ve etkili diplomatik misyonlar aracılığıyla fiili kontrolünü korumakla birlikte İslam ülkelerine şekli siyasi bir bağımsızlık vermiştir.

Aynı şekilde halkların egemenlikle aldatılması: Zira bu bağımsız varlıklar, halkların iradesini temsil ettiklerinin propagandasını yaparken gerçekte bunlar sadece kendi politikalarını uygulamak için kullanılan araçlardan ibarettir.

Uluslararası örgütleri kullanarak, uluslararası meşruiyet kisvesi altında kendi politikalarını dayatmak için Birleşmiş Milletler, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası gibi kuruluşlara boyun eğdirmiştir.

Üçüncüsü: Ümmete nasıl tahakküm etmiştir?

- Siyasi kararları kontrol etmek yoluyla: İslam ülkelerindeki hayati kararlar, Batı'nın direktifleri doğrultusunda alınmaktadır.

- Uluslararası Para Fon, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü aracılığıyla ekonominin kontrol edilmesi.

- Askeri hegemonya: Batılı güçler, aşağıdakiler aracılıyla bölgede askeri varlıklarını dayatmaktadır:

- Silah anlaşmaları ve güvenlik ittifakları yoluyla kurulan askeri üsler.

- Medya ve fikri kontrol: Batı medyası Müslüman ülkelerde hâlâ kamuoyunu kontrol etmekte ve onu kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmektedir.

Dördüncüsü: İslam ümmeti için köklü çözüm:

- “Bağımsızlığın” büyük bir yanılsama olduğunu ve gerçek hegemonyanın hâlâ Batı’da olduğunu açıklamak yoluyla sömürgecilik ve onun araçları hakkındaki gerçeği ifşa etmek.

- Hilafetin kurulması için çalışmak:

Hilafet Devleti’nin kurulması aşağıdaki yollarla gerçekleşebilir:

- Ümmetin Batı hegemonyasından kurtulması

- Saflarının birleşmesi.

- Hayatın her alanında İslam şeriatının tatbik edilmesi.

- Siyasi, ekonomik, fikri ve askeri olarak Batı'ya olan tüm bağımlılık şekillerini boykot ederek tüm bağımlılık şekillerini reddetmek…

Sömürgecinin, Müslüman ülkelerdeki aldatma ve tuzak yöntemlerine yönelik örnekler

Sömürgecinin Müslümanlara yönelik aldatmasının en belirgin örneklerinden biri, Napolyon Bonapart önderliğindeki Fransa Seferi (1798-1801) sırasında Mısır'da yaşananlardır; zira bu Fransa Seferi, kurtuluş ve ilerleme sloganlarını kullanarak sömürü ve yıkımı uygulayan sömürgeciye yönelik açık bir örnekliği temsil etmektedir. İslam ümmetinin, daha önce kaç delikten ısırıldığını bilmesi gerekir ki bunu aşağıdaki şekilde açıklayacağız:

Birincisi: Fransa’nın Mısır’a yönelik seferinin arkasındaki yalan iddialar:

- Napolyon, seferin hedefinin Mısır’ı Memlüklerin zulmünden kurtarmak olduğunu iddia etmişti! Ama ironik olan Fransa, başka ülkeleri de sömürgeleştirmiştir.

- Bilim ve kültürün, Batı matbaaları ve bilimleri aracılığıyla yayılması.

- İslam'a Saygı: Napolyon’un, İslam'a hayranlık duyduğunu ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e saygı duyduğunu iddia etmesi!

Napolyon'un kullandığı sömürgeci aldatma mekanizmaları

Sahte dini sloganların kullanılması: Kendisinin "İslam dostu" olduğunu ve dine saygı göstermeye çalıştığını ilan ederken vergiler toplamış ve İslami vakıflara el koymuştur.

İslam'ı öven Arapça neşriyatlar yayınlarken (!) askerleri camileri yağmalamışlar ve namusları ihlal etmişlerdir.

Seçkinleri ve kitleleri aldatmak: Kendisini Mısır'a "medeniyet" taşıyan modern bir reformcu olarak sunarken İngiliz nüfuzuna darbe indirmek amacıyla Fransız ticari çıkarları için Hindistan'a giden yolu kontrol etmeyi hedeflemiştir.

Mısırlıları yönetimde söz sahibi olduklarına inandırmak için bazı şeyhlerden ve alimlerden oluşan bir Divan (danışma meclisi) kurmuştur!

Hukuk sloganı altında baskı yapmak: Koruma ve güvenlik adı altında Fransız yasalarını dayatırken (İkinci Kahire Devrimi gibi) direnişçilere işkence etmiştir. 

Kaynakların sömürülmesi: Mısır'ın (pamuk, tahıl, antikalar) gibi zenginliklerini yağmalayarak Fransa'ya göndermiştir.

Mısır’daki Müslümanları aldattığı nasıl ortaya çıkmıştır?

Halk Devrimleri: Napolyon'un sloganlarının yalan olduğu, Fransa'nın ülkenin zenginliklerini sömürdüğü ve İslami kimliği yok etmeye çalıştığı ortaya çıktıktan sonra Ömer Makram gibi alimler, Kahire'de iki halkçı devrime (1798 ve 1800) öncülük etmişlerdir.

Seferin başarısızlığı: Fransa sadece üç yıl sonra geri çekildi ancak arkasında ekonomik borçlar, Müslümanlar arasında nifak tohumları ve fikri Batılılaşmanın başlangıcını bırakmıştır.

Ümmetin uyanık ve dikkatli olup olması gereken dersler ki bunlardan bazıları şunlardır:

- Sömürgecilik sadece kendi çıkarları için gelmekte olup "özgürlük" ve "ilerleme" gibi sloganlarının hepsi yağma ve işgali meşrulaştırmak için kullanılan yalanlardır.

- Elitleri aldatmak: Sömürgeci, elitleri yönetimde “ortak olduklarına” ikna etmek yoluyla sadakatler satın almıştır!

Sömürgecinin gerçek yüzü: Sloganların sahte olduğu ortaya çıkınca, (Kahire katliamında olduğu gibi) kanlı yüzü de ortaya çıkmıştır.

Çözüm, Müslümanların birleşmesidir: Sadece Hilafet Devleti yoluyla sömürgeciye ve onun aldatmacasına kaşı konulabilir.

Çağdaş gerçekliğin uygulanması

Napolyon'un yöntemleri bugün de kullanılmaktadır: Zira Amerika, Irak ve Afganistan'da "demokrasiyi yaydığını" iddia etmişti ama sonuçları yıkım olmuştur! Fransa, Afrika Sahel’de "terörle mücadele ettiğini" iddia etmiş ama uranyumu çalmıştır!

Fransa'nın Mısır ve diğer ülkelere yönelik seferi, sömürgecinin aldatmasına dair apaçık tarihi bir örnek olup aynı yaklaşım bugün daha gelişmiş yöntemlerle takip edilmektedir; çözüm ise ümmetin uyanmasında, sahte sloganların reddedilmesinde ve Müslümanların İslami Hilafetin sancağı altında birleşmeye geri dönmesindedir.

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz; sömürgeci Batı’nın İslam ümmetini sahte bağımsızlık sloganlarıyla aldatmayı başardığı, arkasında kirli kalıntılarını bıraktığı ve ümmetin hâlâ onun tam hakimiyeti ve pislikleri altında inlemeye devam ettiği konusunda hiçbir şüphe yoktur. Tek çözüm, ümmetin uyanıp dinine geri dönmesi ve bağımlılığın tüm şekillerinden kurtaracak olan Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti'ni kurmak için var gücüyle çalışmasıdır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Fadi Es-Sülemi – Yemen

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER