- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Trump'ın Aldatıcı Girişimi: Gazze Bataklığından İran Rejimini Ezerek Çıkmak Hedefleri Korumakla Birlikte Öncelikleri Yeniden Düzenlemek İçindir
ABD Başkanı Trump, Müslümanların başındaki sekiz yöneticiyi, Gazze'deki savaşın sona erdirilmesi konusunu görüşmek üzere 23 Eylül 2025 tarihinde Birleşmiş Milletler genel merkezindeki özel toplantı odasında bir toplantıya davet etti.Toplantıda yedi maddelik bir sonuç bildirisi yayınlanmış olup bildirinin en önemli maddeleri ateşkes, Yahudi esirlerin serbest bırakılması, yardımların girdirilmesi, imar etme, zorla yerinden edilmenin reddedilmesi, Filistin otoritesine destek verilmesi ve Hamas'ın Gazze'de hiçbir rolünün olmamasıdır.Trump toplantıyı şöyle değerlendirdi: “Gazze konusunda Arap ve Müslüman liderlerle yaptığım toplantı bir harikaydı. Bu, şimdiye kadar yaptığım en önemli toplantıydı; çünkü asla olmaması gereken bir şeyi sona erdireceğiz.”
Böyle bir haber kısa da olsa, ister zihinlerin saptırılması, ister anlayışın hafife alınması, ister nefislerin alçaltılması, isterse zilletin devam etmesi bakımından olsun içerisinde birçok utanç verici yönlerin bulunması nedeniyle sayması zor olan felaketle doludur. Nitekim Trump, Türkiye, Mısır, Pakistan, Endonezya, Suudi Arabistan, Ürdün, Katar ve BAE yöneticilerini seçerek onları bir toplantıya çağırdı ve onlar da bu çağrıya uydular. Peki neden onları çağırdı? Gazze'deki savaşın durmasını görüşmek için! Sanki gerçekten barış isteyen adil bir yargıçmış gibi.Kendisinin barış adamı olduğunu, savaşları durduran bir adam olduğunu, Gazze'deki savaşı durdurmak istediğini, ancak Hamas'ın bunu reddettiğini ve savaşı sona erdirmek için yaptığı tüm girişimleri önceden reddettiğini övünerek anlatmıştır.Tüm dünya, Trump'ın, yönetiminin ve devletinin Gazze'deki tüm katliamların arkasında durduğunu ve Güvenlik Konseyi ve başka yerlerde savaşı durdurmak için yapılan tüm girişimleri ve projeleri engellediğini bilmesine rağmen bu yöneticiler, itaatkar ve zelil bir şekilde Trump'ı dinlediler.
Gazze'ye yönelik savaşın bir Amerikan savaşı olduğu artık bir sır değildir; çünkü Amerika tüm gücüyle bu savaşı desteklemektedir.Yemen, Lübnan, İran, Suriye ve Katar'a yönelik tüm saldırılarında Yahudi varlığının arkasında duran da Amerika'dır.Bunun aksini iddia ettiğiniz her şey bir yalan ve aldatmacadır.Felaketlerden biri de, Amerika'nın aynı yalanlar ve aynı vaatlerle aldatmacasını tekrarlaması, bu kişilerin ve benzerlerinin de buna icabet etmesi, korku ve açgözlülükten dolayı Trump ve elçilerinin önünde eğilmeleri, Netanyahu'ya baskı yapması ve aşırılıklarını dizginlemesi için ona yalvarmalarıdır.Aslında her iki taraf da yeni Ortadoğu olarak adlandırdıkları şey üzerinde tam bir uyum ve mutabakat içindedirler.
Öte yandan burada şu soru ortaya çıkıyor: Trump neden Gazze'ye yönelik savaşı durdurmak için böyle bir değişime gitti ve savaşın başından bugüne kadarki tüm girişimlerin aksine Hamas'ı ortadan kaldırmaya yönelik hiçbir madde içermeyen bir girişim sundu?
Bu değişimle ilgili birçok görüş olsa da bu, bir aldatmadan hali değildir. Bu değişimi anlamaya yönelik en yakın yaklaşım, bu toplantının Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun marjlarında gerçekleşmiş olması ve bu toplantıdaki çoğu ülkenin sözlerinin, Yahudi varlığına, onun katliamlarına ve onun Gazze ve bölgedeki destekçilerine, yani Amerika Birleşik Devletleri ve Trump'a karşı gelmiş olmasıdır. Nitekim Avrupa, iki devletli çözümü ve bunun gerekliliğini pekiştirmek amacıyla, Fransa'nın öncülüğünde 22 Eylül 2025 tarihinde Suudi Arabistan ile bu konferansı başlatarak bir yılı aşkın süredir bu yaklaşımı izlemiştir. Dolayısıyla bu konferans ve dünya çapında Yahudilerin katliamlarına karşı ortaya çıkan uluslararası ve halkçı tavırlar, Amerika üzerinde baskı oluşturarak, onun planlarını yeniden gözden geçirmeye zorlamıştır. Ancak bu baskılar, Amerika'nın Gazze'deki politikasını değiştirmesi için yeterli olmuş mudur? Aslında, yeterli olmamıştır. Zira Yahudilere yönelik katliamlara ve Amerika'nın tutumuna yönelik itirazlar ve savaşı durdurma girişimleri yeni bir şey değildir; ancak diğer faktörler olmasaydı bunların hiçbir etkisi olmazdı.
Bu faktörlerden biri, Avrupa'nın sözünün neredeyse bir olması, Yahudi varlığına karşı art arda önlemler almaya başlaması ve tutumlarının Gazze ve Batı Şeria'daki Amerikan politikasına karşı çıkmasıdır. Aynı zamanda bu faktörlerden biri de, Avrupa ülkelerinin desteğiyle Gazze'deki ablukayı kırmak için yola çıkan devasa filodur.
Yine bu faktörler arasında Arap ülkeleri ve bölgedeki diğer ülkelerin hoşnutsuzluğu ve iki devletli çözüm konusunda ciddi olmadığı ve bölgeye yönelik stratejisinin (Yeni Ortadoğu) bu çözümü dikkate almadığı, bunun yerine Amerika'nın emriyle bölgenin polisi ve yöneticisi olsun diye Yahudi varlığının elinin serbest bırakılması, bunun Yahudilerin Doha'ya saldırmasının ardından teyit edilmesi ve bölgedeki tüm yöneticilerin Amerika'dan ve bu ahlaksız varlıktan korkması konusunun ağır basmasının ardından bu ülkelerin Amerikan politikasından duydukları korku da yer almaktadır. Nitekim bu saldırı, 15 Eylül 2025'te Doha'da düzenlenen Arap-İslam zirvesi de dahil olmak üzere, uluslararası alanda geniş çaplı yankı uyandırmış ve zirvede Amerika'ya, politikasının aceleci olduğu ve bunun er ya da geç bölgeyi gizli veya korkuyla da olsa alternatif seçenekler aramaya iteceği uyarısında bulunulmuştur.
Belirleyici olabilecek önemli faktörlerden biri de Amerika'nın ve Yahudi varlığının Gazze'deki başarısızlığıdır.Zira bu saldırının üzerinden iki yıl geçmiş ve hiçbir sonuç alınamamıştır; aksine Yahudi ordusu bu saldırı nedeniyle daha da zayıflamış ve aciz kalmıştır. Yahudi varlığının sahada gerçekleştirdiği tek şey, dünyayı kendi varlıklarına ve Amerika’ya karşı kışkırtan korkunçlukları olmuştur.
İşte bu faktörler, Amerika Birleşik Devletleri'nin stratejisini yeniden gözden geçirmesine ve bunlardan uygun olmayan hususları düzeltmesine sevk etmek için yeterli olmuştur. Avrupa'nın Gazze'deki ABD politikasına muhalefeti konusunda yükselen tavrının yanı sıra bölgedeki ülkeler ve Müslüman ülkelerinin yaşadığı şok, bu değişime gidilmesini hızlandırdığı söylenebilir.
Bu değişimin ne olduğuna gelince; bu, Amerikalıların 27 tane olduğunu söyledikleri daha önceki Amerikan girişimlerini takip edenler için açığa çıkabilir; zira bu girişimlerin hepsi Hamas'ın ortadan kaldırılmasını belirtmekte olup bu da girişimin daha doğmadan öldüğü anlamına gelmektedir ki Amerika ve Yahudilerin istediği de budur. Ancak şu anda söz konusu girişim, bu maddeyi içermemektedir. Bu ise Amerika'nın ciddi olabileceği anlamına gelir ki bu, onun başarısının garantisi değildir.
Amerika, bunun kendisi ve Yahudi varlığı için yenilgi olduğunu ilan etmek, her ikisinin Gazze planından vazgeçmek ve nihayetinde iki devletli bir çözüme yol açmak anlamına gelse bile, Gazze'deki savaşı gerçekten sona erdirmek istiyor mu? Cevap şudur: Hayır, bu değişim ve yönelim buna delalet etmiyor; zira karar verilen hedefler korunmakla birlikte bir aksilik nedeniyle planlarda bir değişikliğe gitmek istemeniz doğal bir durumdur.
Olası bir alternatif plana işaret eden şeyler, 22 Eylül 2025 tarihinde Sky News'te ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack ile yapılan röportajda ortaya çıkmıştır; youtube.com/watch?v=Yppp_DKa0sw.Zira bu röportajda, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ı silahsızlandırmada başarısız olduğunu, artık bu konuyu Yahudi varlığının üstlenmesi gerektiğini, Lübnan ve Gazze'deki durumun karmaşıklaştığını, Arap ve İslam bölgesinde, bölgenin Amerikan hegemonyasına boyun eğmeyi kabul etmemesi veya onun iradesine teslim olmaması nedeniyle güçten başka bir çözüm olmadığını söylemiştir.Başarısızlığı nedeniyle karamsarlığını abartarak, “boyun eğme-teslimiyet” kelimesinin kamuslarında yer almadığını, bu yüzden onlara zorla boyun eğdirmek gerektiğini, bunu da yılanın, yani İran'ın başını kopararak yapacaklarını söylemiştir. Zira şöyle demiştir: “Hizbullah bizim düşmanımızdır, İran bizim düşmanımızdır ve bizim bu yılanların başlarını koparıp para akışını kesmemiz gerekir. Hizbullah'ı durdurmanın tek yolu budur.”Yılanın başını koparmak için İran'a karşı başka bir kararlı saldırı gerekip gerekmediğine ilişkin bir soruya cevap olarak şunları söylemiştir: “Bu rejim işleri geciktirmekte ve bekletmekte çok ustadır; çünkü Obama'nın geri döneceğini düşünüyor... Görünen o ki “İsrail” tüm sorunu çözme yönünde ilerliyor ama sorun Gazze’dir. İran rejimi kontrol edilmediği sürece Gazze'nin, Hizbullah'ın ve Husilerin kontrol edilmesinin bir faydası olmayacağını düşünüyorum.”
Barrack'ın bu sözlerinin, Trump'ın Gazze konusunda sunduğu tavizlerin, imkanları toplamak ve bunları yılanın başına yönlendirmek için geçici tavizler olduğunu açıklamaktadır. Daha sonra anlaşmaları bozup Gazze'de, Lübnan'da, Yemen'de ve diğer yerlerdeki hedeflerini gerçekleştirmek için yeni Ortadoğu projesini dayatmaya geri döneceklerdir. Bu mesele iğne deliğine girmek kadar zor olsa da, rakiplerin yükselişi, çıkmazların çoğalması, başarısızlıkların devam etmesi, çıkışların tıkanması ve her şeyden önce siyasal İslam çıkmazının devam etmesi nedeniyle, Amerika için acil bir ihtiyaç haline gelmiş gibi görünüyor. وَلَا يَحْسَبَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا سَبَقُوا إِنَّهُمْ لَا يُعْجِزُونَ “O kâfirler kurtulduklarını sanmasınlar.Onlar (bizi) aciz bırakamazlar.” [Enfal 59]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Mahmud Abdulhâdî