Çarşamba, 11 Rebiu’l Evvel 1447 | 2025/09/03
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Suriye ile Yahudi Varlığı Arasında Paris'te Yapılan Görüşmelerin Sırları Nelerdir?

20/8/2025'te Kuveyt gazetesi Al-Siyasa, Suriye'deki gerginliği azaltmak amacıyla Paris'te ABD'nin arabuluculuğunda Suriye ve Yahudi temsilcileri arasında görüşme yapıldığına dair bir haber bildirdi. Gazete, Şeybani'nin işgal heyetiyle Suriye'deki istikrarı görüştüğünü söylediğini aktardı. Amerikan internet sitesi Axios, “bu görüşmenin, ABD Başkanı Donald Trump yönetimi tarafından ayarlandığını ve 25 yıldan fazla bir süredir Suriye ile “İsrail” arasında yapılan en üst düzey resmi bir görüşme olduğunu” belirtti. [El Cezire Net, 20/8/2025] Ayrıca Suriye'nin resmi haber ajansı SANA da Dışişleri Bakanı Esad Şeybani'nin Salı günü Paris'te bir “İsrail” heyetiyle bir araya geldiğini ve “bölgede ve Suriye'nin güneyinde istikrarın sağlanmasına ilişkin bir dizi dosyayı görüştüklerini” bildirdi. Resmi ajans, görüşmelerin “gerginliğin azaltılması ve Suriye'nin iç işlerine müdahale edilmemesi, bölgedeki istikrarı destekleyen anlayışlara varılması ve (Güney Suriye'deki) Süveyda ilinde ateşkesin izlenmesi” konularına odaklandığı eklemesinde bulundu. [El Cezire Net, 20/8/2025] Amerika Birleşik Devletleri'nin arabuluculuğunda yapılan görüşmelerde, Süveyda ilindeki ateşkesi izleme ve 1974 tarihli kuvvetlerin ayrılması anlaşmasını yeniden yürürlüğe koyma konularına odaklanılmış olup görüşmelerin, güvenliği güçlendirme ve Suriye topraklarının birliğini ve bütünlüğünü koruma hedefli diplomatik çabaların bir parçası olduğu belirtildi; toplantıya Amerikan tarafında ABD elçisi Tom Barrack, Yahudi tarafında ise Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer katılmıştır. İbranice Kanal 13, toplantıyı “son derece önemli” olarak nitelendirdi. Peki Paris'teki bu önemli toplantının arkasında ne var? Ve onun gerçeği nedir?

Birincisi: Amerika'nın tutumu; Amerika, Suriye dosyası ve diğer dosyalarda aktif bir ülke olup İslam akidesine dayalı köklü bir değişim talep eden sloganlar atan mübarek Suriye halkının devriminin 14 yılı boyunca Erdoğan ve Arap yöneticilerin yardımıyla bu devrimi kontrol altına almak için büyük bir çaba göstermiş, Beşar Esad'ın yerine uygun birini bulmak için tüm kirli araç ve yöntemleri kullanmış, İran ve Rusya'yı devreye sokmuş, bunlar da öldürme, yıkım, yerinden etme ve hapsetme eylemlerini sürdürmüşler ve devrimciler üzerindeki etkisini kullanmak için İslam kisvesine bürünen suçlu Erdoğan ile başka bir iletişim kanalı açmışlar, böylece o da bazı devrimci grupları kendi tarafına çekmeyi başarmış ve onlar için İdlib'de kadroları eğitmek ve bakanlıklar için altyapı kurmak üzere bir devletçik kurmuş, bu süreç sekiz yıl sürmüş ve bu süre zarfında Erdoğan, istihbarat servislerinin denetiminde Beşar'ın ardından işleri üstlenecek şahsiyetleri olgunlaştırıp yetiştirmek için çalışmıştır. Böylece onun ve Amerika'nın istediği gerçekleşmiş ve tekbir ve tehlillerle Allah'ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Liva'sını ve Raye'sini dalgalandıran, Fatihler olarak Şam'a giren muhlis devrimcilerin oluşturduğu saha şartlarında Beşar düşmüş ve devrim başarıyla sonuçlanmıştır. Ancak bizzat Amerika, Arap, Fars, Türk ve Yahudilerden oluşan çapulcularıyla acele etmiş, Hilafetin ilan edilip İslam'ın uygulanmasından korktuğu için devrimcilerin eğilimini kontrol altına almak amacıyla sahip olduğu tüm dış, bölgesel ve iç araçlarını kullanmış, böylece devrimcilere sırtını dönerek onların üzerine, kendisi ve çetesinden devrimcilerle birlikte savaşan onların cinsinden bir yönetici atamış, o da sanki zaferi kazanan kendisiymiş gibi Şam'a girmiş ve tüm ajanlar, müdahaleciler, düşmanlar ve dostlar da, onun konumunu pekiştirmek için onu desteklemiştir. Tüm bunlar, Suriye'de işlerin kontrolden çıkmasından korkan Amerika Birleşik Devletleri'nin hummalı gözetimi altında gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle Şam'ın düşüşünün başlarında, Rusya, İran ve onun partisinin dışladığı bir toplantı düzenlemiştir;Orta Doğu Enstitüsü Suriye programı direktörü Charles Lister, oturumdaki konuşmasında Esad'ın müttefiklerinin mevcut durumu kabul ediyor gibi göründüğünü ve bu gerçekliği değiştirmek için artık çok geç olduğunu açıklamıştır. [El Cezire Net, 7/12/2024] Ardından Suriye'de İstikrarı Destekleme İletişim Komitesi tarafından Akabe'de bir başka toplantı düzenlenmiştir; Cumartesi günü Ürdün Dışişleri Bakanlığı, Suriye Konulu Arap Bakanlar İrtibat Komitesi toplantısı hakkında sonuç bildirisi yayınlamıştır... Suriye Konulu Bakanlar İrtibat Komitesi, Ürdün Haşimi Krallığı, Suudi Arabistan Krallığı, ... Mısır Arap Cumhuriyeti, ... ve Katar Devleti'nden oluşmaktadır.” [CNN Arabic, 14/12/2024] Dolayısıyla Amerika toplantıda güçlü bir şekilde hazır olmuş ve onlardan, Suriye'deki durumu kontrol etmek, yeni hükümeti desteklemek ve İslam'ın uygulanmasına ve Hilafete davet eden devrimcileri etkisiz hale getirmek için araçlarını kullanmalarını talep etmiş ve istediği şey de olmuştur! Zira onların tamamı Erdoğan ile birlikte Şam'a müdahale ederek yeni cumhurbaşkanına para yağdırmışlardır;Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Farhan, 31 Mayıs 2025 Cumartesi günü Şam'ı ziyareti sırasında, Suudi Arabistan ve Katar'ın Suriye'deki kamu sektörü çalışanlarına ortak finansal destek sağlayacağını duyurmuştur.” [DW, 31/5/2025] Dolayısıyla Türkiye, Yahudiler tarafından gelen tehditler dışında onu askeri ve güvenlik açısından her türlü tehditten korumaya hazırdır!Türkiye İçişleri Bakanı Yerlikaya, X platformunda yaptığı bir paylaşımda, Hattab ile iki bakanlık arasında, özellikle güvenlik alanında ve Suriye İçişleri Bakanlığı ve ona bağlı birimlerine gerekli desteğin sağlanması konusunda işbirliği imkanlarını görüştüğünü açıklamıştır.” [Şarku'l Avsat, 4/8/2025] Dolayısıyla onlar, “koruyucu” Erdoğan'ın müdahalesi olmadan Suriye'nin silahlarını yok eden Yahudi varlığına karşı duramayacak kadar aşağılıktırlar! Zira Erdoğan görevini biliyor ki o da; yeni yöneticinin pekiştirilmesi ve Yahudi varlığının davranışının efendisinin izniyle olmasıdır ki böylece bu silahlar Allah'a sadık olanların eline geçmesin, Amerika rejimi pekiştirmeye devam etsin; nitekim Suudi Arabistan'da Türkiye'nin sponsorluğunda Ahmed Şara ile bir toplantı düzenlenmiş ve Ahmed Şara bu toplantıda aşağılanmış, itaatkar ve Trump'a yalvaran bir tavır sergilemiş, Suriye'de vatancılığı, milliyetçiliği ve laikliği pekiştirmekle ilgili taleplerine icabet etmiş ve 12/8/2024 tarihinden bu yana Suriye'de, şeklen de olsa İslam'ın herhangi bir tezahürü görülmemiştir. Bu ise Amerika'nın emriyle olmuştur; çünkü Şam'ın deneyimlere tahammülü yoktur; zira burası evliyaların toprakları ve İslam'ın ve halkının başkentidir; nitekim burada yaşayanlar, Allah'ın Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem tarafından şöyle övülmüştür: وعليك بالشامِ فإنها خِيرةُ اللهِ من أرضِه، يجتبي إليها خيرتَه من عباده، فأما إن أبَيتُم فعليكم بيمنِكم، واسقوا من غدركم، فإنَّ اللهَ توكَّل - وفي روايةٍ: تكفَّل - لي بالشامِ وأهلِهSen Şam’da ikamet edip oradan ayrılma. Çünkü Şam Allah’ın, arzı içerisinden (beldelerinden) seçtiğidir, oraya kullarından seçtiklerini toplar… Muhakkak ki Allah Şam ve ehli için bana kefil olmuştur.” [Sahih-i Terğib 3087] Amerika'nın tutumu açıktır ki bu da: Şam'da bu geçici yönetimi kurmak, rejimi bütün kurumlarıyla geri dönüştürmek ve orada tuzak kurmaları amacıyla en büyük suçlularının kalmaları için çalışmak, yanıltmak için onları sakalla kamufle etmek ve böylece İslam'ın iktidara geldiğini iddia etmek suretiyle, devrimin ve ümmetin muhlislerinden oluşan bilinçli gurubu kontrol altına almaktır. Bakın işte Amerika, Suriye'yi yönetmek ve Ahmed Şara'nın her hareketini denetlemek için Lübnan ve Suriye'ye özel bir elçi atamıştır. Ahmed Şara da onlara ve Erdoğan'a icabet ederek Amerika ve hain yardakçılardan oluşan kafirlerin adım adım yolunu takip etmektedir; nitekim Amerika bu yaklaşımını bugüne kadar devam etmiştir. Bakın Amerika, yeni yönetim ile Azerbaycan'daki Yahudiler arasında bir toplantı tertip etmiş ve Amerikan sponsorluğunda ve yüksek güvenlik düzeylerinde birçok toplantı gerçekleştirmiştir; bu toplantıların sonuncusu, makalenin başındaki haberde de geçtiği gibi Süvayda'daki Dürziler, Yahudiler, Amerika ve Filistin'deki Dürziler konusunun tartışıldığı Paris toplantısıdır; şu ana kadar Suriye'de seyreden hususlar, hükümetin emirleri yerine getirdiği sürece Suriye'nin birleşik kalmasını öngören Amerika'nın A planına uygun olarak ilerlemekte olup Amerika, Türkiye ve Arap ülkelerine, Şam rejimine paralarıyla sponsor olmaları ve rejimin Amerika'nın yolundan sapmamasını sağlamaları talimatını vermiştir. B planına gelince; Şam halkının İslam'ı iktidara getirmek olan devrim ilkelerine hala bağlı olduğunu hissederlerse, Suriye'yi federal olarak bölmektir; bu yüzden Amerika, sanki ayrı bir varlıkmış ya da merkezi hükümete bağlıymış gibi Kürtlerin bekası için çalışmış ve aynı zamanda kıyıları Şam'ın yöneticilerinin başına musallat olan bir sopa olarak tutmuştur ki böylece ne zaman onları hareket geçirmek istese, Rus üssüyle işbirliği içinde harekete geçirebilsinler. Bakın işte Süveyda ve Dürzilerin ayrılma talep etmeleri ve kendilerini Yahudi varlığıyla ilişkilendirmeleri ve diğerleri, Amerika ve onun bölgedeki ve içerdeki kuyrukları tarafından uydurulan sorunlardandır; zira Amerika'nın görüşü, kendi çıkarlarını garanti altına alan ve İslam'ın iktidara ulaşması engelleyen birleşik bir Suriye'dir; eğer bu imkansız hale gelirse, diğer seçenek uygulamaya hazırdır. Amerika'nın ilk seçeneğe bağlı kalmasına gelince; Arabi 21 web sitesi, Suriye'yi üç devlete bölme fikriyle ilgili olarak ABD Temsilcisi Joe Wilson'ın X platformunda şunu söylediğini aktarmıştır: “Bugün, Suriye ile ilgili absürt bir fikrin ortaya atılması,Suriye'nin istikrarsızlaşmasına yol açacak ve bunun etkileri Türkiye, Ürdün, Irak ve İsrail'e kadar uzanacaktır. Ve şöyle ekledi: Birleşik, istikrarlı ve kapsayıcı bir Suriye, tek seçenektir.” [Arabi 21, 21/8/2025] Aynı bağlamda, 12/8/2025 tarihinde Amman'da bir toplantı düzenlenmiştir; “Salı günü Ürdün'ün başkenti Amman'da düzenlenen Ürdün-Suriye-ABD toplantısının sonunda yayınlanan ortak açıklamada, üçlü toplantıda Suriye'deki durum ve ülkenin yeniden inşa sürecini destekleme yolları ile aynı şekilde Süveyda ilindeki ateşkesin desteklenmesi ve buradaki krize kapsamlı bir çözüm bulunması konularının ele alındığı vurgulanmıştır.” [El Cezire Net, 12/8/2025] Dolayısıyla Amerika, Suriye'yi kontrolü altında tutmak istiyor; arka arkaya yapılan bu toplantıların yanı sıra önümüzdeki Eylül ayında New York'ta yapılacak toplantının hedefi işte budur; zira bu toplantıda, Yahudilerin Güney Suriye'deki çıkarlarını koruyacak bir güvenlik anlaşmasının imzalanmasının düzenlenmesi için Ahmed Şara, Trump ve Yahudilerle bir araya gelecektir; eğer bu ilan edildiği gibi yapılırsa, The Independent Arabic'e göre anlaşmanın 25 Eylül 2025'te imzalanması muhtemeldir; ayrıca Sky News Arabia da, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantıları aralarında Ahmed Şara ile Trump arasında New York'ta bir toplantı düzenleneceğini bildirmiştir; “ABD'nin Eylül ayında New York'ta Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında, ABD Başkanı Donald Trump'ın da katılımıyla bir görüşme düzenlemeye çalıştığını ifade etmiştir.” [Sky News Arabia, 22/8/2025]

İkincisi: Yahudiler ise suçlu Beşar rejiminin düşüşünden rahatsız olmuşlar ve devrimci halkın İslam bayraklarını dalgalandırıp tekbirler attığını kendi gözleriyle gördüklerinde kalplerini korku kaplamıştır; bunun üzerine ilk yaptıkları şey, Suriye ordusunun ağır ve orta silahlarını ve araştırma merkezlerini yok etmek olurken ikinci yaptıkları şey ise, güçlerini Suriye'deki Kuneytra ve Hermon Dağı tarafına girdirmek, burada yoğunlaşarak bazı köyleri işgal etmek, ardından Şam'dan yirmi kilometre uzaklıktaki Dera iline sızarak genişlemek, ardından Suriye yönetimine Ceramana ve Sahnaya'daki Dürzilere saldırma konusunda uyarıda bulunmak, uçaklarını Ahmed Şara'nın güçlerinin üstünde uçurmak, son olarak da Süveyda'daki Dürzileri korumak, Şam'daki egemenlik karargahlarını ve Suriye ordusu güçlerini bombalamak, onlardan birçoğunu öldürmek ve insani yardım bahanesiyle Süveyda'ya helikopterler indirmek olmuştur. Ahmed Şara ve hükümeti Süveyda ve Dara'daki Müslümanları terk edip onları topraklarında yüzüstü bırakmasına rağmen Yahudiler arbedeye devam etmiş ve devletten güneyi silahsızlandırmasını talep etmiştir; peki Yahudilerin Suriye'deki hedefleri nedir ve bunlar Amerika'nın hedeflerinden farklı mıdır? İşte sizlere bunu açıklayacağız:

Yahudiler, İslam'a ve Müslümanlara karşı kindar ve düşman olan bir halktır; bu yüzden her zaman Müslümanlara tuzak kurarlar ve Müslümanların birliğini ve kendi devletlerini kurmalarından korkarlar. Yahudilerin Suriye'deki kendi hedeflerine gelince; “La Croix” adlı bir Fransız gazetesinde şunlar geçmiştir: (1) İşgal altındaki Golan Tepeleri çevresinde bir tampon bölge oluşturmak. (2) Süveyda'daki Dürzileri koruduğunu iddia etmek. (3) Güney Suriye'yi silahtan arındırılmış bölgeye dönüştürmek. (4) "İsrail'in", Amerikalıların istediği gibi güçlü ve birleşik bir Suriye'den ziyade, kendi içinde bölünmüş zayıf bir Suriye'yi tercih etmesi. (5) "İsrail'in", kendi çıkarlarına hizmet ettiği için güneydeki kaosu sürdürmeye hırs göstermesi. [Gazete haberi bitti, 17/7/2025] Bu hedefler gerçeğe uygundur; çünkü Yahudilerin sahadaki davranışları, Ahmed Şara ile yaptıkları müzakerelerdeki şartları ve Katz'ın şu açıklamaları bu sonucu göstermektedir: “İsrail, Suriye'nin İsrail halkı ve güvenlik çıkarları açısından bir tehdit haline gelmesine izin vermeyecektir.” [Russia Today, 3/4/2025] Ve Netanyahu'nun yaptığı şu açıklamaları: “Akdeniz kıyılarında bir halifelik kurulmasına izin vermeyecektir.” [Arabi 21, 21/4/2025] Ancak onların yönelimlerine dair şu delil de vardır: قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَاءُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ وَمَا تُخْفِي صُدُورُهُمْ أَكْبَرُOnların kinleri konuşmalarından apaçık ortaya çıkmıştır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür.” [Al-i İmran 118]

Üçüncüsü: Şam'daki yeni hükümetin tutumu, kendisini Amerika'nın başını çektiği bölgesel ve uluslararası sisteme bağlayan alçakça bir tutumdur; zira henüz birkaç aydır var olan bu hükümet, Şam, Filistin, Golan Tepeleri ve Golan çevresindeki diğer bölgelerin bir kısmını işgal eden düşmanla iletişim kanalları açma konusunda daha öncekileri geride bırakmıştır; zira o, dış düşmanla yüzleşemeyeceğini ve artık zamanın içeriyi inşa etme zamanı olduğunu söyleyerek Şam halkını yanıltmaya çalışmaktadır; bu nedenle de içeriyi ve kurumları laiklik temelinde inşa etmeye çalışıyor.

Müslümanlar böyle yönetilmez ey Ahmed Şara; sen adıyla müsemma olan biri değilsin; zira sen şeriatı terk ettin, küfür sistemini uyguladın, para ve projelerle insanları asıl hedeflerinden, yani İslam'ı uygulamaktan uzaklaştırmak istiyorsun, Yahudiler ve Amerikalılardan oluşan kafirler ülkende serbestçe dolaşıp topraklarını kötüye kullandıkları halde harekete geçmedin ve tehdit de etmedin, aksine azgınlığına devam ettin, kapılarını Yahudilere açtın ve onlarla müzakere etmek ve görüşmek için heyetler gönderdin. O halde senin iddia ettiğin cihadın hani nerede? Sen, ümmetin evlatlarından şerefli ve muhlis olanları ve mücahitleri hapse atıyor, eski rejimin uşaklarını ise insanları kırbaçlayıp öldürmeleri için kışkırtıyorsun; oysa sen daha önce Mısır Cumhurbaşkanı Mursi'yi uyararak şöyle demiştin; Amerika'nın ipi kısadır ve sana ihanet edecekler ey Mursi; bak işte uyarıda bulunduğun tuzağa şimdi sen düşüyorsun. Ey Ahmed Şara! Sana Allahu Teala’nın şu kavlini söylüyorum: فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّىَ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لاَ يَجِدُواْ فِي أَنفُسِهِمْ حَرَجًا مِّمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُواْ تَسْلِيمًاHayır, Rabbine andolsun ki; aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin edip sonra haklarında verdiği hükümden dolayı içlerinde bir sıkıntı duymadan kendilerini tamamen teslim etmedikçe iman etmiş olmazlar.” [Nisa 65] Sana hak sözle nasihat etmek bizim görevimizdir; Yahudilerle, Amerika ile ve başta büyük simsar Erdoğan olmak üzere onların yardakçılarıyla bağlarını kopar ve Allah'a dön; çünkü Allah'ın ipi dünyada ve ahirette senin için daha hayırlıdır; aksi takdirde seni, seni destekleyenleri ve seninle birlikte batıl üzere yürüyenleri bir yolun kenarına atacaklardır ki Mursi'ye uyarıda bulunduğun şey de buydu. Ben de sana diyorum ki: Kendini kurtar ve ama ha bu suçlularla birlikte yürümekte ısrar etmekten sakın.

Son olarak Şam Allah'ın koruması altında olduğu gibi halkı da Allah'ın maiyetindedir; bu yüzden onlar, 14 yıldır sabırlı ve kararlı davrandılar ve Hilafeti kurmak için aynı süreyi ve daha fazlasını sabırla beklemeye hazırdırlar; işte o gün, muhaliflerle birlikte olmayı reddedip geride kalanlar pişman olacaklar ve senin Hilafet Devleti'nde hiçbir payın olmayacaktır. Öyleyse hemen tövbe edip bağışlanma dile ve Hilafeti kurmak için çalışanlarla birlikte çalış. وَأَنَّ هَذَا صِرَاطِي مُسْتَقِيماً فَاتَّبِعُوهُ وَلَا تَتَّبِعُواْ السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَن سَبِيلِهِŞüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur, öyleyse ona uyun. Başka yollara uymayın ki, o yollar sizi grup grup parçalayarak Allah’a giden yoldan ayırmasın.” [En’am 153]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Seyfeddin Abduh

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER