Cuma, 20 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Gazze’deki Savaşı Durdurmaya Yönelik Müzakerelerin Tökezlemesinin Nedenleri!

بسم الله الرحمن الرحيم

Gazze’deki Savaşı Durdurmaya Yönelik Müzakerelerin Tökezlemesinin Nedenleri!

Belki de Gazze savaşının mevcut sahnesi bize, Biden’ın savaşı durdurmak için Tel Aviv'e uyguladığı baskının boyutu konusundaki anlaşmazlıkların ortasında Netanyahu’nun savaşı mümkün olduğu kadar uzatmak istediğini ortaya koymaktadır; peki gerçekten savaşın uzamasının sadece Netanyahu’nun kararlarına bağlı olduğu doğru mudur? Yoksa Biden yönetiminin Tel Aviv’e uyguladığı baskı, bir aldatma, kurnazlık ve çıkardan mı ibarettir?

Suçlu Netanyahu, çifte standart uygulayan uluslararası sistemin gözü ve kulağı önünde iktidarda daha uzun süre kalabilmek için Filistinlilerin kanını kullanıyor; zira Arapların utanç verici sessizliği devam ederken bu cani, utanç verici ve aşağılık yöneticilerin yardımsız bıraktığı masum Filistin halkına yönelik kanlı cinayetlerini arttırmaya devam etmektedir. Müslümanların başındaki yöneticiler iste iktidardaki koltuklarında kalabilmek uğruna ordularını kokuşmaya yüz tutmuş ve aşağılanma isabet etmiş bir şekilde kışlalarında tutmaktadırlar!

Netanyahu, savaşın hedeflerine ulaşmasında başarısız olmuş, çelişkileri kendi hükümeti içinde patlamış ve varlığında savaşın durması ve esirlerin geri dönmesi talebi sokağa yansımış bir suçludur.

Diyorum ki: Amerika gerçekten savaşı durdurmak isteseydi Güvenlik Konseyi kararını kabul ederdi; bilakis tam tersine Kızıldeniz’deki çatışmayı genişletme yoluna gitti. Peki Biden Tel Aviv’e baskı yapmak için daha ne istiyor? Aradığı yıkımın boyutu nedir? Gazze’de her gün gerçekleşen katliamı durdurmak için kaç bin çocuğun ölmesini istiyor?!

Nitekim ABD'nin Gazze'deki savaşı sona erdirecek bir anlaşmaya varılabileceğine dair gerçeklikle hiçbir ilgisi olmayan iyimserliğini her dile getirişinde ve Dışişleri Bakanı’nın (iddia ettiği gibi) Hamas’ın katı tutumu olmamış olsa bir anlaşmaya varılmak üzere olunduğunu her açıklayışında, topu Hamas'ın sahasına attığı, böylece celladın kurban haline geldiği açıkça ortaya çıkmıştır; zira demokrasi liderliğinin değeri ve ölçüsü budur!

Peki sahnede tekrarlananlar ve meydana gelenler nedir? Kan ve vücut parçaları havada uçuşuyor ve hiç kimse kılını dahi kıpırdatmıyor!

Belki de mesele, tüm bunlardan daha büyüktür; zira esirlerin canlı ve ölü olarak geri gönderilmesinde ısrar eden, Mısır ile Gazze arasındaki Philadelphia (Selahaddin) eksenine bağlılığını sürdüren, topraklarını ve onurlarını savunanları ortadan kaldırmak için savaşı sürdürmekte ısrar eden Netanyahu’nun tutumuna bir bakalım.

Belki de Biden’ın Yahudi yanlısı duruşuyla ve ABD seçimlerinde etkili Yahudi oylarını kaybetmemekle ilgili ifadelerinden dolayı Biden yönetiminin Netanyahu’ya baskı yapma konusunda ciddi olmadığı açıktır. Aynı şekilde esir ailelerini memnun etmek ve Yahudi varlığındaki sokak baskısına cevap vermek için sanki bir anlaşmaya varmak istiyormuş gibi davranmaya çalışan Netanyahu, bir anlaşmaya varılmasını engelleyen tüm koşulları kendisi belirlemekte ki bu taktik artık kimse için bir sır değildir; çünkü onun politikası herkes için açık hale gelmiştir.

Belki de demokrasiyi benimseyen ve onunla övünen halklar için savaşın devam etmesinin artık kabul edilemez olduğu ortaya çıkmıştır; hatta bu durum yöneticileri için bir yük haline geldiği için ilkelerinin yanlışlığını ortaya çıkaran savaştan bir çıkış yolu bulmaya çalışmaktadırlar.

Ne yazık ki durum, Batılı halkların savaşı durdurmak için hükümetlerine baskı yapmak için yalvardığı, buna mukabil Müslüman halkların ise sanki bu mesele onları ilgilendirmiyormuş gibi sessiz kaldığı bir hal almıştır!

Ben diyorum ki: Şayet bu halkların kendilerini savunacak ve haklarını koruyacak bir devletleri olsaydı, mutant Yahudi varlığı halklarımıza saldırmaya cesaret edemezdi, hatta onların varlığından hiçbir iz kalmazdı. Dolayısıyla çoban kaybolduğundan beri sürü de kayboldu; İslam güneşi kaybolduğundan beri onu savunan ve koruyan koruyucu da kayboldu; devletimiz kaybolunca onunla birlikte haysiyetimiz ve gururumuz da kayboldu ve böylece cellattan çözüm arar hale geldik! Hasbinallah ve nimel vekil. Kurt sadece başıboş koyunları yer.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Munis Hamid – Irak

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER