- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
El-Raye Gazetesi
Taşkent’teki 23 Eski Siyasi Mahkumun Davasının Akabinde Sîret-i Nebevî’ye Bir Bakış!
Hizb-ut Tahrir Özbekistan Medya Bürosu Üyesi
Üstad Selahaddin Özbekî’nin Kaleminden
1999-2000 yıllarında “Rabbimiz Allah'tır” dedikleri için ceza alan, uzun yıllar cezaevinde kalan ve gençliklerin baharını orada geçiren siyasi mahkumlar, 2016 yılı sonrasında serbest bırakıldı. Nitekim özellikle içlerinden birinin babası, annesi, oğlu ve kızı uzun hapis cezalarına çarptırılan, sağlıkları bozulan, gençliklerinin baharı yok olan, hatta yüzlerce Müslüman erkeğin evlatları öldürülen Hizb-ut Tahrir gençleri olmak üzere davet taşıyıcılarına karşı her türlü baskı ve zulmü uygulayan rejimin eski başkanı tiran Kerimov’un ölümünün ardından onun halefi Mirziyoyev, süresi dolan mahkumları serbest bırakmaya başladı ki böylece birçok mazlumun evi umut ve neşeyle doldu. Ama bu çok uzun sürmedi; çünkü Kerimov’un inşa ettiği “çöplük rejimi” boyunca yaşananların aynısı yaşandı; zira “Maskeli” kişilerin ani baskınları ve arama, işkence, baskın ve şiddet operasyonları yeniden başladı. Nitekim bu yılın başında Taşkent şehrinden 23 eski mahkûm tutuklandı, yargılamaları tamamlandı ve bunların çoğu özel bir sistem gereği uzun hapis cezalarına çarptırıldı.
Evet, “çöplük rejim” döneminden bugüne kadar hapishanelerden tahliye edilmeyen Hizb-ut Tahrir gençlerinin akıbeti gerçekten bizlere, Peygamberimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ve Ashabının (Allah onlardan razı olsun) davet yolunda yaşadıkları eziyet ve acıları hatırlatmaktadır. Örneğin bu konuda Müşriklerin, efendimiz Bilal İbn-i Rabah’a, Habbab İbn-i Eret’e, Ammar’a ve onun anne ve babasına yönelik fitnesini hatırlatabiliriz… Nitekim Sahabeler (Allah onlardan razı olsun) Mekke’de davet aşamasındaki zorluklara karşı kararlı davrandılar ve bunun sonucunda Allah onlara lütufta bulundu ve Medine-i Münevvere’de ilk İslam Devleti kuruldu.
Bugün de aynı dün gibidir; zira bugün de özellikle Özbekistan’daki davet taşıyıcılarına karşı olmak üzere Müslümanlara yönelik baskı ve şiddet tekrarlanmaktadır. Ancak fark şu ki, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ve Sahabeler ile savaşanlar müşrik idiler ve İslam’a karşı düşmanlıklarını ilan etmişlerdi. Günümüze gelince; onlar, kendilerini Müslüman addeden yöneticilerdir. Buna rağmen bizler, Özbekistan hükümetinin kimliğinin farkına varıp İslam ve Müslümanlara karşı düşmanca politikasını değiştirmesi yönündeki umudumuzu ifade ediyoruz.
Sîret-i Nebevî’ye bir bakacak olursak, bazı sahabeler Ömer İbn-i Hattab’ın Müslüman olacağını hiç düşünmemişlerdi; çünkü onun İslam dinine girenlere karşı çok sert bir tutumu vardı. Ancak Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in, اللَّهُمَّ أَعِزَّ الْإِسْلَامَ بِأَحَبِّ الرَّجُلَيْنِ إِلَيْكَ؛ عُمَرَ بْنِ الْخَطَّابِ أَوْ عَمْرِو بْنِ هِشَامٍ “Allah'ım, şu iki adamdan- Ömer İbn-i Hattab'tan veya Ömer İbn-i Hişam’dan (Ebu Cehil ve)- Sana en sevimli olanı ile İslam’ı güçlendir.” şeklindeki duası sayesinde Ömer İbn-i Hattab Radıyallahu Anh iman etti. Bu nedenle şiddetli bir şekilde İslam düşmanı olan birinin İslam’ı kabul etmesine şaşırmamak gerekir. Aynı şekilde Mirziyoyev hükümeti de, İslami hayatı yeniden başlatma davetini taşıyanlara karşı zulmü durdurmak ve onlardan tutuklu olanları serbest bırakmak için tarihi bir fırsata sahiptir. Tabii şayet reform yapmak istiyorlarsa kesinlikle bunu yapabilirler. Bu nedenle onların, bugün Müslüman olarak kendilerinden talep edilenin ne olduğunu, İslam Nizamının var olması ve hayatta uygulanması halinde bunun onların zaferi ve izzeti anlamına geldiğini anlamaları ve idrak etmeleri yeterlidir.Ayrıca ister çeyrek asrı cezaevinde geçirmiş biri olsun, ister yakın zamanda hüküm giymiş biri olsun, ister davası halen soruşturma aşamasında olan biri olsun, isterse bu siyasi tutsaklardan herhangi biri olsun, hükümetin onlara yönelttiği suçlamalarla kesinlikle hiçbir ilgisi yoktur ve Özbekistan hükümeti ve güvenlik güçleri de bunu çok iyi bilmektedirler.
Mirziyoyev hükümetine diyoruz ki: sizler, İmam Buhari, Tirmizi, Allame Burhaneddin Merginâni ve Biruni gibi büyük alimlerin yetiştiği toprakların evlatlarısınız... Bu alimlerin varlığının kaynağı ise saf İslami ilimler ve kâmil İslam Nizamıydı. Dolayısıyla İslam, bir nizam olarak hayata dönmediği sürece tarihte olduğu gibi onurlu bir nesil ve sağlam alimler ortaya çıkamayacaktır. Bu yüzden alimlerimize ve fakihlerimize teşekkür etmeye layık bir nesil olmamız, onları övmekle ve kabirlerini ziyaret etmekle olmaz, bilakis onların bize miras bıraktığı tefsir, hadis ve fıkıh ilimlerini çocuklarımıza öğretmekle ve bunları hayatta uygulamakla olur!
Bugün Özbekistan hükümetinin yapması gereken, ülkemiz ve halkımız için en hayırlı olanın sadece İslam’ın olduğunu tamamen idrak etmiş olan Hizb-ut Tahrir gençlerine zulmetmeyi durdurması ve onları derhal hapishaneden salıvermesidir; zira onların gayesi, İslam’ı hayata geri döndürmektir. Bu yüzden Mirziyoyev başkanlığındaki hükümet, elindeki fırsatı iyi değerlendirip ülkemizin dün olduğu gibi sağlam alimler ülkesine dönüşmesine katkıda bulunursa, güzel bir şey olacaktır halde öncelikle Allah’tan korkun ve İslam’ı bir sistem olarak tatbik etmek ve onu dünyaya taşımak isteyen davet taşıyıcılarına karşı mevcut tutumunuzu değiştirin. Şayet sizler bunu yaparsanız, umulur ki Allah sizi mübarek kılar ve sizlere, her iki cihanda da izzet ve mutluluk bahşeder!
إِنَّ اللهَ مَعَ الَّذِينَ اتَّقَوا وَّالَّذِينَ هُم مُّحْسِنُونَ
“Çünkü Allah, (kötülükten) sakınanlar ve güzel amel edenlerle beraberdir.” [Nahl 128]
#ÖzbekistandanÇağrı
#PleaFromUzbekistan
#ЎЗБЕКИСТОНДАН_ФАРЁД
#صرخة_من_أوزبيكستان