Pazartesi, 21 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/23
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
İslami Hilafet İle Kadınlar, Rabbani Kanunların Adaletini Yaşayacaktır!

بسم الله الرحمن الرحيم

İslami Hilafet İle Kadınlar, Rabbani Kanunların Adaletini Yaşayacaktır!

Bu karanlık yıllarda kadın sorunları; 18 Aralık 1979 tarihinde hükümleri uluslararası hukuk normları haline gelen -ki buna göre taraf devletler, iç mevzuatlarını değiştirmek, kadın erkek eşitliği ilkelerini anayasalarına dahil etmek ve kadınlara karşı her türlü ayrımcılığı ortadan kaldırmak için gerekli tüm yasal önlemleri almakla yükümlüdür- Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesine dair sözleşme gibi kadınlar ve haklarıyla ilgili anlaşma ve beyannamelerin onaylanmasını üstlenen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi gibi uluslararası forumlarda çok fazla ilgi görmektedir.

Ancak bu uluslararası kanunlar ışığında kadınların günümüzdeki durumu ve bu durumdaki yaşamın zorluğu, omuzlarına binen yüklerin artması karşısında çektikleri zorluklar, bu uluslararası kanunların kadınlara adaleti sağlamada aciz kaldıklarını ve aynı şekilde eşitliği sağlama, hakları koruma ve güçlendirme çabası gibi yalan iddiaları kanıtlamakla kalmamış, aksine bu yıllar boyunca birçok deliller, bunların Kapitalist Demokratik sistemden kaynaklanan bu adaletsiz uluslararası kanunların kaçınılmaz bir sonucu olduğu da ispatlanmıştır. Zira Kapitalist Demokratik sistem sadece erkeklerle eşitliğini sağlamak için kadınlara aşağılanma, horlanma ve onların kadınlığının istismar edilmesini getirmiştir.               

Kadınların yaşadıkları karanlık yıllar, Müslümanların azim yapıları olan İslami Hilafeti elim bir şekilde kaybetmelerinin ardından gerçekleşmiştir. Zira kadınlar, İslam akidesinden kaynaklanan insanlık arasında adaleti tesis eden İslami hükümler ve Rabbani kanunlar nizamı olan adil bir nizamın gölgesinde 13 asır boyunca huzur, barış, güven ve sükûnet içerisinde yaşamışlardır. Çünkü kadınlara tüm hakları verilmiş, onlar için onurlu bir yaşam garanti edilmiş, konumları yükseltilmiş ve siyasi, eğitim ve toplumsal hayatın çeşitli alanlarında da güçlendirilmiştir.   

Örneğin bu hüküm ve kanunlardan özellikle sizlere, İslami Devletin vakıası, şekli ve nizamları ile İslam’ın nizam ve hükümlerinden uygulayacağı hususlar hakkında Müslümanların zihninde bir tasavvur oluşturmak için Hizb-ut Tahrir’in hazırlamış olduğu Hilafet Devleti’nin anayasa taslağının bazı maddelerini sunuyoruz. Zira o, İslam akidesinden kaynaklanan ve kuvvetli delillere binaen şerî hükümlerden alınmış olan bir anayasadır. Nitekim delil alınırken, Allah’ın Kitabı’na, Rasulü’nün sünnetine ve bu ikisinin irşad ettiği sahabenin icması ve şerî kıyasa dayandırılmıştır. Hilafet Devleti’nin anayasa taslağının tüm maddelerine vakıf olmak için tüm iletişim sitelerinde mevcut olan Hizb-ut Tahrir’in sitelerini ziyaret etmenizi tavsiye ederiz.      

Bu maddelerden bazıları şunlardır:

Madde-6: Devletin yönetimde, yargıda, işlerin gözetilmesinde ya da benzeri konularda tebaanın fertleri arasında herhangi bir ayrım yapması caiz değildir. Bilakis ırk, din, renk ve benzeri özelliklere bakmadan herkese tek bir bakışla bakmalıdır.

Madde-114: Erkeklere verilen haklar kadınlara da verilir. Erkeklere yüklenen yükümlülük kadınlara da yüklenir. Ancak İslam’ın kadın ve erkeklere şerî deliller ile tahsis ettiği haklar müstesnadır. Dolayısıyla kadının ticaret, ziraat ve sanayi işlerine katılma, muamelat ve akitlerde bulunma ve her tür mülke sahip olma hakkı vardır. Kendi başına veya başkası ile ortak olarak malını çoğaltabilir. Hayat işlerinin hepsine bizzat katılabilir.

Madde-115: Kadının; devlet görevlerine tayin edilmesi, Ümmet Meclisi üyelerini seçmesi, Ümmet Meclisi’ne üye olması, Halife’nin seçilmesi ve biat verilmesine iştirak etmesi caizdir.

Madde-119: Her erkek ve kadın, ahlaki tehlike içeren veya toplumu ifsat edici herhangi bir iş yapmaktan men edilir.

Madde-120: Evlilik hayatı huzur hayatıdır. Karı-kocanın yaşamı, dostluk yaşamıdır. Kocanın karısı üzerindeki otoritesi, riayet (gözetim) otoritesidir, yönetim otoritesi değildir. Eşine itaat, kadının üzerine farz olduğu gibi yaşadığı çevreye göre maruf bir şekilde karısının nafakası da kocanın üzerine farzdır.

Madde-178: Hayat sahasında insana lazım olan hususları, erkek olsun kadın olsun her bir ferde, ilk ve orta öğretim merhalelerinde yeterince öğretmek devletin üzerine farzdır. Devlet, bu imkânları herkese ücretsiz olarak hazırlamalı, gücünün yettiği kadar da herkese ücretsiz yüksek öğrenim imkânı sağlamalıdır..

Müslüman bacım, Rabbani anayasanın, kadına tüm haklarını verdiğini ve bunu da eşitliği sağlamak için değil adaleti sağlamak için yaptığını iyi bil. Bu nedenle 1300 yıl boyunca bu hakları muhafaza etmiş ve bu adaletin meyvelerini de toplamıştır. Dolayısıyla bizim Hanif şeriatımızın adalet mefhumunun, Batı’nın bizden istediği şekilde kadınların erkekler gibi aynı siyasi, ekonomik, eğitim ve yargı haklarına sahip olmalarıyla hiçbir ilgisi yoktur. Bilakis kendisi için yaratılmış olduğumuz Allah’a kulluk, ancak kadın ve erkeğin (evlilik, aile hayatı ve genel olarak toplumdaki) haklarını, rollerini ve yükümlülüklerini, İslam akidesi ve ondan kaynaklanan çözümlerle bağlantı kurarak gerçekleşebilir. Dolayısıyla erkek ve kadınlar arasındaki üstünlük ve eşitlik, Allah’ın kulları olmaları vasfıyladır.

Bugün elinizde Allah’ın Kitabı ve Nebisi Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in sünneti olduğu halde neden Batı’nın kanunlarının arkasında soluk soluğa kalıyorsunuz?! Batı’da kadınların kendi hakları için mücadele ettiği, dahası erkeklerle eşit olmak için haklarının ellerinden alındığı bir zamanda cellatlarınıza çağrıda bulunarak nasıl izzetli ve onurlu bir şekilde yaşayacaksınız?! Oysa bizler tarihte asırlar boyunca insanlık için hayır meşalesini taşıyan kadim bir ümmetiz. Zira İslam, alemlere rahmet olarak gelen azim bir dindir. Nitekim Allahu Teala, şöyle buyurmuştur: وَمَا أَرْسَلْنَاك إِلَّا رَحْمَة لِلْعَالَمِينَ(Ey Muhammed!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” [Enbiya-107]  

Müslüman bacım seni, İslam’ı saf bir anlayışla anlamaya ve dininin hükümlerini de şeri bir kavrayışla kavramaya davet ettiğimiz gibi yıkıp yok eden balyozlar taşıyanlarla birlikte değil de Hilafet Devleti’ne çağrıda bulunanlarla birlikte olman için sana haykırıyoruz. Zira Raşidi Hilafet’i kurmak için çalışmak, sadece kadınların yaşadığı sorunlar için değil Müslümanların tüm sorunları için verimli ve köklü bir çözüm için çalışmaktır. Zira kadının konumunu, onurunu ve hak etmiş olduğu ayrıcalıklı değerleri yeniden kazandıracak ve aynı şekilde tüm insanlığın üzerindeki zulümleri yok edecek olan bizzat Raşidi Hilafet’tir. Zira İslam, her şeyi yaratan ve Latif ve Habir olan Allah’ın dinidir…

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Rana Mustafa

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER