- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Facebook Canlı Hitap
"Yemen Feryad Ediyor! Kim Cevap Verecek?"
Kıymetli kardeşlerim! Bildiğiniz gibi hâlihazırda Yemenli Müslümanlar hükümet yanlısı Suud liderliğindeki Müslüman ülkelerden oluşan koalisyon güçleri ile İran destekli Husi isyancıları arasında 3 senedir sürmekte olan anlamsız savaş yüzünden bir insani krize maruz kalmaktalar. Bu vahşi çatışmaları meydana getirenler ise sömürgeci Amerikan ve İngiliz hükümetleridir. Sırf bu ülke üzerindeki güç ve nüfus elde etmek için her biri kendi ajanlarını silah ve istihbarat ile destekliyor.
Kardeşlerim; bu vicdansız sömürgeci siyaset oyunun neticesinde, Yemen'deki Ümmetimiz bombardıman altında, çatışmaların ve kuşatmaların altında gıda, ilaç, yakıt ve başka temel ihtiyaçlardan mahrum akıl almayacak kadar acı çekiyor. Ve bu acımasız, anlamsız savaşın başlıca kurbanları Yemen'in çocuklarıdır. Ölesiye aç bırakılıyorlar, katlediliyorlar ve bu savaş oyunundaki her bir taraf onları bencil siyasi çıkarları için esir almıştır. UNICEF Bölge Müdürü, Geert Cappelaera Yemen'i çocuklar için "dünyada cehennem" olarak tarif etmiştir. Hasbunallah ve niğmel vekil!
Bir deri bir kemik kalmış, iskelete dönüşmüş, açlıktan ölen çocuk ve bebeklerin görüntüleri dayanılacak türden değil. İnsanın aklını başından alıyor. Anneler ve babaları çocuklarını hayatta tutmak için çaresizlik içinde küflü ekmek kırıntılarıyla veya kaynatılmış bitki yapraklarıyla beslemeye çalışıyor. Açlıktan ağlayan evlatlarının çığlıkları yüreklerini dağlıyor. Ben de bir anneyim... Ve ben evlatlarımın gözümün önünde eriyip gittiğini, onların ıstıraplarını hafifletecek veya onlar için yapacak HİÇBİR ŞEYİMİN olmadığını düşünemiyorum.
Birleşmiş Millet'lere göre Yemen'de her yıl Ümmetimizin 30 bin evladı bu beşer yapımı açlık krizi nedeniyle açlıktan dolayı hayatını kaybediyor. Yemen'de 5 yaş altı çocukların yarısında kronik malnütrisyon söz konusu. Bunların 400 bini o kadar akut beslenme yetersizliği çekiyor ki müdahale edilmediği takdirde hepsi ölecek. 10 dakikada bir çocuk önlenebilir bu savaş kaynaklı açlık yüzünden hayatını kaybediyor. Yardım kuruluşları; bu çatışmalar durdurulmazsa açlık krizinin 3 ay içinde ülkeyi tamamen kuşatacağını ve nüfusun neredeyse yarısını açlıktan ölüme terk edeceğini söyleyerek son 100 yılın en korkunç açlık krizini haber verdiler! La havle ve la kuvvete illa billah!
Temiz su sıkıntısı ve çatışmaların sonucunda çökmüş olan aşı ve tıbbi sistemden dolayı Yemen'de kızamık, difteri ve kolera salgınları çıktı. Çocuklar ise bunlara en savunmasız olanlar. Sadece kolera salgını 1,2 milyon insana bulaşmış ve 2 bin 400 ölüme yol açmıştır. Buna ilaveten UNICEF, Hudeyde şehrindeki çatışmaların "Es-Sevra Hastanesine tehlikeli bir biçimde yaklaştığını" söylüyor. Hastanede tedavi gören onlarca çocuk "her an ölmek üzere". La havle ve la kuvvete illa billah! Açlıktan ölmek üzere olan çocuklar bu dehşet ortamda tedavi bile edilemiyor. Bu felaket yetmezmiş gibi, Kızıl Deniz sahilindeki Hudeyde şehrinde - çatışmaların en yoğun olduğu yerde - Suudi liderliğindeki koalisyon güçlerinin hava saldırıları ile Husi isyancılarının ateşi arasında binlerce masum sivil ve çocuk kapana kıstırılmış durumdalar.
Kıymetli kardeşlerim, mevcut kapitalist düzen sorumluluk almıyor, gözlerini yumuyor ve bu insanlık suçuna ortak oluyor. Tüm dehşet verici istatistikler, ardı arkası kesilmeyen bir deri bir kemik kalmış çocuklar onların vicdanlarını sızlatmaya yetmedi. Bugün tek bir hükümetin, tek bir yönetimin, tek bir yöneticinin Yemen'deki çocukları ve Müslümanlar için samimi bir şekilde endişe etmediği aşikâr... Resmen umursamıyorlar! Tıpkı Suriye'deki, Myanmar'daki, Kutsal toprak Filistin'deki, Keşmir ve başka bir yerdeki Müslümanların ıstıraplarını umursamadıkları gibi... NEDEN? Çünkü onların çarpık hesaplarına göre, masum çocuk ve sivillerin öldürülmesine son vererek hiçbir siyasi veya iktisadi kazanç elde etmeyecekler.
Hakikaten de, Batılı sömürgeci Amerikan ve İngiliz güçleri bu korkunç savaşta kendi bencil siyasi ve iktisadi kazançları uğruna Yemenli çocukların hayatıyla oyun oynuyorlar... Zira onların kapitalist dış politikaları tek bir prensip üzerine kuruludur: "Paranın dediğini yap!" Bir yandan savaşı kınıyorlar, öte yandan silahlarıyla besliyorlar bu savaşı. İkiyüzlülüğün daniskası! Bu esnada da aşağılık Suudi Arabistan rejimi ve BAE, Kuveyt, Ürdün, Mısır ve diğer eli kanlı koalisyon rejimleri Batılı efendilerinin buyruğu üzere yürüttükleri bu savaşta Ümmetin Müslüman çocuklarını katlettiler. Hakikaten de bu anlamsız çatışmada İran rejimi ve Husi milisleri dâhil TÜM tarafların elleri Yemenli çocukların kanına bulanmıştır!
Estağfirullah! Hakikaten de akla ziyan bir durum: 21. yüzyıldayız ve milyonlarca erkek, kadın ve çocuk tüm dünyanın gözü önünde açlıktan öldürülebiliyor, bombalanabiliyor ve tek bir hükümet bile onların yardımına yetişmiyor. O kadar ki, ateşkes kelimesinin anılması dahi savaşın her iki tarafının daha da gaddarlaşmasına yol açıyor. Olur da masaya oturmaları gerekirse, önceden siyasi ağırlıklarını artırmayı ümit ediyorlar. Çünkü Yemen'deki masum Müslümanlara karşı işledikleri cürümlerden dolayı onları hesaba çekecek hiçbir güç olmadığını biliyorlar. Asıl mide bulandırıcı olan ise İslam beldelerimizin dünyanın en büyük ve en güçlü ordularına sahip olduğu halde İslam Ümmetini korumuyor olmasıdır. Çünkü başımızdaki hain yöneticiler onları ya kendi Batılı efendilerini memnun etmek için kullanıyorlar ya da kışlalarına hapsediyorlar.
Kıymetli kardeşlerim, uluslararası topluluk Yemen'deki Müslüman çocukları terk etti. İslam dünyasının mücrim ve işe yaramaz yöneticileri Yemen'deki Müslüman çocukları terk etti. Ama bizler onların Ümmetiyiz. BİZ ONLARI TERK EDEMEYİZ! Zira Peygamber Efendimiz (sav) şöyle demiştir: «الْمُسْلِمُ أَخُوْ الْمُسْلِمِ، لا يَظْلِمُهُ، وَلا يَخْذُلُهُ» “Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez.”
Ümmetimizi terk etmemek ise şöyle olur: Yemen'deki kardeşlerimize karşı işlenen bu soykırımı durdurmak için biz Müslümanlar KENDİMİZ harekete geçmeliyiz ve BM gibi işe yaramaz kuruluşların, kendine hizmet eden Batılı güçlerin veya İslam beldelerimizdeki korkak hükümetlerin Müslümanların kanını koruyacağını zannetmekten, onlara ümit bağlamaktan vazgeçmeliyiz - Çünkü bu toplu katliama yol açan, onu körükleyen ve görmezden gelenler onlardır!
Kardeşlerim, eğer Yemen'in çocuklarını GERÇEKTEN KURTARMAK istiyorsak, bu dünyadaki cehenneme GERÇEKTEN son verecek olan Dinimizin gösterdiği çözümü almak zorundayız. Bunun aksini yapmak kardeşlerimize karşı son derece büyük bir gaflettir ve onların acılarını uzatıp daha da azdırmaktır.
Gözyaşı dökmek YETERLİ DEĞİLDİR... Gözyaşları acılar içindeki Ümmetimizin ne karnını doyurur ne de onlara kalkan olur! Onlara para ve yardım ulaştırmak YETERLİ DEĞİLDİR... Zaten bu yardımlar savaş ve kuşatmalardan dolayı muhtaç olanlara ulaşmıyor bile!
Kardeşlerim, Yemen'deki Ümmeti dünya cehenneminden kurtaracak ve onlara emniyet ve izzetli yaşamlar sunacak olan ancak ve ancak İslam'ın ve Müslümanların hakiki maslahatlarını temsil eden bir liderlikten ve devletten başka kimse olamaz. Bu liderlik İslam üzere kurulmuş ve İslam için, İslam'ın hedefleri için mücadele eden ve İslam'ın HER farzını yerine getiren, Müminlerin kanını bundan dolayı koruyan bir liderliktir... Bu da Nübüvvet Metodu üzere Raşidi Hilafettir. Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: , «إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ» “Muhakkak ki imam (Halife) kalkandır. Onunla savaşılır ve korunulur.”
Bu vahşi savaşa son verecek ve Ümmeti koruyacak ahlaki omurgaya ve siyasi idareye sahip olan SADECE Hilafettir!
Sünni, Şii, Müslüman veya gayri Müslim olsun, her bir vatandaşının koruyucusu olan, onların ihtiyaçlarını karşılayan, izzetli yaşam standardı temin eden, kanlarını, dinlerini, namuslarını ve mallarını ayrım yapmadan koruyan SADECE Hilafettir! Zira Hilafet TÜM insanlar için var olan bir siyasi sistemdir. Tüm insanlar, inancına, ırkına veya etnik kökenine bakmaksızın, Hilafetin vatandaşı olan herkes aynı haklara sahiptir.
Hilafetin çatısı altında Yemen'in tarih boyunca tattığı bolluğu hatırlıyoruz. Halife Ömer bin Hattab (ra), Muaz bin Cebel (ra)'ı elçi olarak Yemen'e göndermişti. Bir yıl, Muaz (ra) Halife'ye topladığı zekâtın üçte birini gönderince Hz. Ömer (ra); "Ben seni vergi toplamaya değil, zenginlerden alıp yoksullara vermeye gönderdim." diyerek Muaz (ra)'a kızıyor. Muaz (ra), "Zekât alacak kimseyi bulamadım.” diye cevap veriyor. Bir sonraki sene Muaz (ra) topladığı zekâtın yarısını gönderiyor, üçüncü yıl ise topladığı zekâtın tamamını gönderince, Hz. Ömer yine benzer şekilde kızıyor. Ve Muaz (ra)'ın cevabı; "Zekâtı benden alacak kimse bulamadım." oluyor. Subhanallah!
Kıymetli kardeşlerim. Hakiki anlamda bağımsız olan bir devlet SADECE Hilafettir. Hilafetin yöneticisi bağımsız bir şekilde halkının işlerini gözetecek, onlar için gerçek anlamda en iyisini isteyecektir. Onları yabancı güçlerin ihalesine çıkartmayacaktır. Hilafet olunca sömürgeciler beldelerimize müdahale edemeyecek, bizim ordularımızı kendi siyasi oyunlarında piyon yapamayacaklar!
Ve SADECE Hilafet elinden gelen her şeyi kullanarak Ümmetin kalplerindeki her türlü ayrılığı giderecektir, onları İslam'ın hükmü altında kardeş yapacaktır. Hilafetin İslami yönetimi altındayken Sünni ve Şii Müslümanların Yemen'de, Irak'ta ve başka yerlerde HUZUR içinde yüzyıllarca aynı mahallelerde yaşadığını, aynı camilerde namaz kıldığını ve omuz omuza İslam devletinin düşmanlarına karşı savaştıklarını biliyoruz.
Onun için; Yemen'deki çocuklarımızı GERÇEKTEN kurtarmak istiyorsak acilen Hilafet Devletini yeniden ikame etmek için VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞMAK ZORUNDAYIZ. Bu hedefi bir hayal olarak görmemeliyiz kardeşlerim... HAYIR! Bunu Ümmetimizi kurtarmak için GERÇEKLEŞTİRMEK ZORUNDAYIZ, çünkü bu Allah Subhanehu ve Teâlâ'nın bir EMRİDİR! Hilafeti uzak bir gelecekte olabilir gibi görmemeliyiz... HAYIR! Bugün dünyanın her yerinde sayısız Müslümanın başındaki kâbusu def etmek için ACİLEN HİLAFETE MUHTACIZ.
Bundan dolayı bizler Hizb-ut Tahrir olarak sizleri bu HAYATİ daveti taşımak için bizlere katılmaya ve Allah'ın emrini, İslami Devleti, ikame etmeye davet ediyoruz. Hilafet devletinin acilen ikame edilmesi çağrısını tanıdığınız herkese ulaştırmanızı istiyoruz. Özellikle İslam ordularındakilerden, maddi desteklerini vererek, Nusret vererek, Hilafeti geciktirmeden ikame etmeleri için çağrıda bulunun. Çünkü onların asli görevi Ümmetin kanını korumaktır, mücrim yöneticilerin veya dış güçlerin emriyle dökmek değildir.
Dünya meşgalelerimizin, işimizin, okulumuzun, evlatlarımızın veya başka arzularımızın bizleri bu davadan geri tutmasına müsaade etmeyelim. Bunların hiçbirisi Ümmeti niçin sahipsiz bıraktığımıza ve Yemenin çocuklarını ölüme terk ettiğimize geçerli özür olmayacaktır. Zira Allah (svt)'nın katında kardeşlerimize karşı görevimizi ihmal etmek için geçerli bir ÖZÜR OLMAYACAKTIR. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
﴿يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ﴾
"Ey İman Edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer."[Enfal 24]
Dr. Nazreen Navaz
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Kadın Kolları Müdiresi