Salı, 03 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/05
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Dövizdeki hızlı yükseliş ve Amerika Türkiye ilişkileri

بسم الله الرحمن الرحيم

Dövizdeki hızlı yükseliş ve Amerika Türkiye ilişkileri

Muhammet Hanefi Yağmur

AK partinin iktidar olduğu günden bu yana Amerika Türkiye ilişkilerinin daima yakın ilişki içerisinde olduğunu, Türkiye’nin dış siyasette Amerika ile tam uyum halinde çalıştığı herkesçe malumdur. Yine F 35’lerin tesliminden FETÖ’nün teslimine kadar birçok meselede Amerika’nın Türkiye karşıtı tavır almasına ve Dolar’daki yükselmeye rağmen Türk siyasileri ABD ile ilişkilerimiz dost ilişkisidir şeklinde açıklamalarını devam ettirmektedirler.  16 Ağustos 2018 günü 10. Büyükelçiler konferansında konuşan Çavuşoğlu şöyle dedi: "ABD, gerçek dostun kim olduğunu bilmiyor, göremiyorBiz, hiçbir ülke ile sorun yaşamak istemeyiz. ABD ile sorun yaşamaktan hiçbir zaman mutlu olmayız. ABD ile olan sorunlarımızı çok kolay çözebiliriz ama ABD'nin şu anki anlayışıyla değil .” (Haber ajansları)

Buna karşılık olarak ise Trump Türkiye ile ilgili şu açıklamaları yaptı: “Çok uzun süre önce Pastör'ü geri vermeliydiler ve bence Türkiye çok çok kötü davrandı, daha bu iş bitmedi. Oturup bunu kabul etmeyeceğiz, insanlarımızı alıkoyamazlar, dolayısıyla ne olacağını göreceğiz(17 Ağustos 2018, BBC Türkçe)

Türkiye ve Amerika tarafından yapılan karşılıklı açıklamaları ve özellikle de AK parti iktidarı dönemi Türkiye Amerika ilişkilerinin geçmişini dikkate aldığımızda Amerika Türkiye ilişkilerindeki gerginliği ve dövizdeki yükselişi ana başlıklarla şu şekilde özetlememiz mümkündür.

Birincisi: Başkan olduğu günden bu yana Rusya’nın Amerikan seçimlerine müdahalede bulunması, özel hayatı ve daha başka konularla hedefte olan Trump, özellikle 8 Kasım'da yapılacak Kongre ara seçimlerinde Evanjelistlerin daha fazla oyunu almak için Türkiye ile ilişkilerinde gerginlik havası oluşturmaya çalışmaktadır. Zira Cumhuriyetçiler her iki kanatta da üstünlüklerini devam ettirmeyi amaçlıyorlar. İşte Amerikan iç siyasetinde yaşanan bu yarış rahip Brunson meselesi üzerinden Türkiye’ye yönelik yaptırımları ve gerginlikleri gündeme getiriyor. Türkiye’de 20 ay boyunca tutuklu bulunduğu halde Amerika tarafından herhangi bir şekilde gündeme alınmayan rahip meselesi bir anda Amerika’nın ve Türkiye’nin en önemli gündem meselesi oldu. Kısacası 8 Kasım’da yapılacak olan kongre seçimlerinde cumhuriyetçiler başarı elde edebilmek için meseleyi din boyutuyla ele almak istediler. Türkiye’de tutuklu bulunan Brunson’ı seçimleri kazanabilmeleri için bir kaldıraç olarak kullanmak istiyorlar. Bu nedenle de özellikle evanjelistlerle bağlantılı açıklamalar öne çıkartılıyor.

Kısacası Amerika ile Türkiye arasında yaşanan gerilimlerin arkasında yatan gerçeklerden birisi budur. Türkiye’nin Almanya ile olan ilişkilerinde yine Türkiye’de tutuklu bulunan gazeteci Deniz Yücel’in tüm hukuk kuralları bir tarafa itilerek saatler içinde serbest bırakılarak hemen uçakla Almanya’ya gönderildiğini dikkate aldığımızda rahip meselesinde Türkiye’nin Amerika’ya karşı bir tavır takınması son derece zordur. Burada Amerika ile Türkiye siyasileri arasında danışıklı bir dövüş yaşanmaktadır. Bu kavgadan her iki taraf da halkları nezdinde itibar kazanmaktadır.

İkincisi: Özellikle dövizdeki yükselişi dikkate aldığımızda ise daha farklı bir durum söz konusudur. Bilindiği üzere Amerika tüm dünyaya karşı ticaret savaşını başlatmıştır. Uygulamaya koyduğu bu ticaret savaşında Amerika’nın Türkiye’yi istisna etmesi mümkün değildir. Tam tersine Amerika’nın çıkarları için Türkiye ekonomisinin yerle bir olması pahasına da olsa her türlü fırsatı değerlendirmekten kesinlikle çekinmeyecektir. Zira Amerika, özellikle 24 Haziran seçimlerinin ardından fiili olarak uygulamaya konulan “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile sisteme ait tüm dizginleri eline geçirdiğini düşünmektedir. Bu nedenle de saldırmak için her türlü aracı kullanmakta herhangi bir sakınca görmüyor.

Sömürgecilerin diğer ülkelere karşı kullanmış oldukları en önemli araçlar ise; borsa, faizli banka ve para sistemi araçlarıdır. Türkiye ise içerisinde bulunduğu durum itibariyle özellikle para ve banka aracının kullanılmasına uygun bir pozisyona sahiptir. Bunun nedeni şudur: Hazine müsteşarlığı tarafından açıklanan rakamlara göre 31 Mart 2018 itibarıyla Türkiye’nin toplam dış borcu 466,7 milyar dolar iken özel sektörün dış borcu ise 325,1 milyar dolara ulaştı. Faizli bankacılık, borsa ve Amerikan dolarına endeksli Türk Lirası nedeniyle ülke her zaman dış müdahalelere açık bir durumdadır. Küresel sermaye sahipleri (Amerika ve İngilizler dâhil) bitip tükenmek bilmeyen açgözlülüklerini tatmin etmek amacıyla en fazla kâr elde edebilecekleri yerlere saldırmaktadırlar. Nitekim Erdoğan seçimler öncesinde İngiltere ziyaretinde İngiliz finans çevreleriyle yaptığı görüşmede, faiz oranlarını yükseltmesi talebi ile karşılaşmıştır. Görüşmeden İngilizlerin bu isteklerine karşı çıkan Erdoğan Türkiye’ye dönmesinin akabinde hemen doların yükselmesiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu nedenle Mehmet Şimşek başkanlığında Merkez Bankasından bir heyet İngiltere’ye gitmiş ve dönüşlerinde Merkez Bankası, politika faizi baz puanını beklenenin üstünde, 175 puan artırmıştır. Seçimler sonrasında Türkiye’nin ciddi anlamda ekonomik sıkıntılarla karşılaşabileceğini bilen Erdoğan işte bu nedenle seçimleri de erkene almıştır.

Özetle, küresel ekonomi nedeniyle finans çevreleri Türkiye ekonomisinde var olan zayıf noktaları kullanmak suretiyle bir taraftan döviz fiyatlarının yükselmesi bir taraftan da faizlerin yükselmesini istemektedirler. Nitekim şu an itibariyle faiz oranları % 28’li rakamların üstüne çıkmıştır. Bayram öncesinde Trump tarafından yapılan açıklamaları dikkate aldığımızda döviz ve faiz oranlarındaki yükselmenin devam edeceği görülmektedir.

Üçüncüsü: Suriye’de yaşanan gelişmelerdir. Bu karşılıklı kavga içerisinde Türkiye Amerika’nın Suriye politikasındaki isteklerini daha sessiz ve rahat bir şekilde infaz etme imkânına sahip olmaktadır. Nitekim 17.08.2018 günü savunma bakanı Hulusi Akar ve MİT başkanı Hakan Fidan Suriye meselesinde görüşmeler yapmak için Rusya’ya gitmişlerdir.

Kaynak: 22/08/2018 tarihinde yayınlanan Raye Gazetesi’nin (196.) sayısı.

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER