Salı, 15 Zilkâde 1446 | 2025/05/13
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

- Basın Açıklaması - Sürekli Yetki Karmaşası Yerine, İhtilafları Ortadan Kaldıran Raşid Bir Halife Gereklidir

Sömürgeci kâfirlerin nüfuz kavgasının eksik olmadığı Türkiye, uyduruk bir sistem olan demokratik-laik küfür sisteminin tatbik edilmesi nedeniyle "it oynamış yonca tarlası"na döndürülmüştür. Son günlerde de ülkemiz, kurumlar ve yetkileri üzerinden yürütülen bildik yeni bir "it dalaşı"na sahne olmaktadır. Şöyle ki; Meclis tarafından kabul edilen "Nüfusu iki binin altında olan belediyelerin kapatılması"na dair kanunun iptali için CHP, Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulunmuş, 31 Ekim 2008'de mahkeme CHP'nin başvurusunu reddetmişti. Ancak Danıştay 20 Aralık'ta, Anayasa Mahkemesi'nin kararının 6 Aralık'ta Resmi Gazete'de yayımlanmasını gerekçe göstererek, söz konusu belediyelerin  "6 Şubat'a kadar dava açarlarsa varlıklarını sürdürebileceklerini" belirten bir karar aldı. Yüksek Seçim Kurulu da, Danıştay'a katılarak, "Bu belediyeler 6 Şubat'a kadar dava açarlarsa 29 Mart'taki seçimlere katılabilirler." yorumunu yaptı. Bu kararlar üzerine Başbakan Erdoğan, "Danıştay, ikinci bir Anayasa Mahkemesi gibi davranıp yasamaya müdahale etti." sözüyle konuya müdahil oldu. Daha sonra da Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Danıştay'ın anayasa ihlali yaptığı yönündeki mahkeme kararını açıkladı. Ancak 8 üyenin karşı tavrıyla karşılaşan Kılıç, durumu kurtarmak için "Kayıkçı kavgası yapmayalım" açıklaması yapmak zorunda kaldı. Konuyu değerlendirmek üzere Danıştay Başkanlar Kurulu, hem Kılıç'ı hem de Erdoğan'ı ağır şekilde eleştiren açıklamasıyla sonuçlanan bir toplantı düzenledi. Yapılan açıklamada, Danıştay'ın kararının anayasadan aldığı yetkiye dayandığı vurgulandı. Yüksek Seçim Kurulu da yüksek yargı içindeki tartışmaları değerlendiren bir toplantı yaptı. YSK Başkanı Muammer Aydın şu açıklamada bulundu; "YSK yasaları uygular, Yasalar ne diyorsa o konuda kararını verir." YSK Başkan Vekili Ahmet Başpınar ise, "Anayasa Mahkemesi Başkanınca kurulumuz kararına yönelik yapılan açıklamanın kişisel görüşünü yansıttığının anlaşılması nedeniyle bu hususta bir açıklama yapmaya ihtiyaç duyulmamıştır." şeklinde bir açıklamada bulundu. Konu medya eliyle, malumun ilanı biçimindeki "sistem içinde çatlaklıklar var", "sistem kilitlenmek üzere" gibi ifadelerle, kamuoyuna yansıyarak, gündemde ilk sıraya yerleşmiş durumdadır.

Basit bir konuda bile artık gizlenemeyen çatlaklıklar, yetki kargaşası, demokrasinin topyekûn uyduruk bir sistem oluşuna yeni bir delil getirmektedir. Demek ki Demokrasinin, orijinal haliyle uygulanamayınca ortaya atılan "kuvvetler ayrılığı" safsatasıyla tevil edilmiş hali de, artık dikiş tutmaz hale gelmiştir. Çözüm, bu yamalı bohçaya ABD patentli, AB destekli, "yargı reformu" adı altında AKP dikimi yeni bir yama yapmak değil, insan aklının ürünü mevcut demokratik-laik küfür sistemini ortadan kaldırıp, Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'dan gelen İslam'ı, içeride kamil bir şekilde tatbik edecek, dünyaya yayacak Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti'ni kurmaktır. Zira Allah'ın izniyle, İkinci Raşidi Hilafet'te ihtilaflara kaynaklık ederek, sürekli yetki karmaşası doğuran "kuvvetler ayrılığı" yerine, "ihtilafları ortadan kaldıran" raşid bir halife olacaktır.

 

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Resmî Sözcü Yardımcısı
Türkiye Vilâyeti

Devamını oku...

- Basın Açıklaması - Hizb-ut Tahrir, Gazze'deki Müslümanlara Yönelik Yahudilerin Katliamlarını Protesto Etmek, Müslümanların Yöneticilerinin Gizli Anlaşmalarını ve Bu Cürümlere Sessiz Kalmalarını Kınamak Amacıyla İslâmabad ile Karaçi'de Gösteriler Düzen

 

Sözde terörist Yahudi varlığının düzenlediği kırk yılın en ağır hava saldırısı altında üç yüzden (300) fazla Müslümanın şehit düşmesinin, sekiz yüzünün (800) yaralanmasının ve Gazze'ye yönelik bir kara saldırısına hazırlanmasının ardından Hizb-ut Tahrir, Müslümanların yöneticilerinin sessizliğini ve bu katliamların işlenmesinde sözde Yahudi varlığı ile gizli anlaşma yapmalarını protesto etmek amacıyla biri İslâmabad'da, diğeri Karaçi'de olmak üzere iki gösteri düzenledi. Zîra yöneticilerin sessizliği cürümünü protesto etmek amacıyla gösteriye pek çok insan katılarak üzerinde "Müslümanların Beldelerini Kurtarmak Üzere Harekete Geçiniz Ey Müslümanların Orduları!" ve "Ey Siyonistler! Ey Yahudiler! Hezimete Hazır Olun, Hilâfet Geliyor!" yazılı pankartlar açtılar.

İslâmabad'daki gösteriye katılanlara Hizb-ut Tahrir üyesi "Cüneyd Hân", bir konuşma yaparken, Karaçi'deki gösteriye katılanlara Hizb'in Resmî Sözcü Yardımcısı "Şezâd Şeyh" bir konuşma yaptı. Her iki konuşmacı da Müslümanların kanlarının, Yahudiler tarafından akıtıldığı bir sırada Gazze Şeridi'ne yönelik ambargoları sayesinde Müslümanların yöneticilerinin, sözde Yahudi varlığı ile gizli bir anlaşma yaparak Gazze halkını bir felaketin içerisine sürüklediklerini teyit ettiler. Ayrıca Müslümanların yöneticileri, Kâfirleri, özellikle de Yahudileri savunmada ön cephede yer almamış olsalardı, bir avuç Yahudinin, Gazze'yi büyük bir hapishaneye dönüştürmeye ve vahşîce bombardımana tutmaya nasıl cüret edebileceğini sorgulayarak Ümmet'in ordularını, Yahudilerle savaşta kullanmak yerine birbirlerini kırdırmakta kullandıklarını ifade ettiler.

Göstericiler, kardeşlerine yardım etmek ve Hilâfet Devleti'ni kurmak için tevhit râyesini açmak üzere İslâmî orduların acilen harekete geçmesini talep ettiler ve ardından da olaysız bir şekilde dağıldılar.

 

İmrân Yûsufzây
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Resmi Sözcü Yardımcısı
Pakistan Vilâyeti

Devamını oku...

29 Aralık 2008 Günü, Londra'daki Mısır Konsolosluğu Önünde Acil Protesto Eylemi ve Gazze'yi Savunmaları İçin Arap Ordularına Bir Çağrı

Yüzlerce Müslüman; "İsrail" varlığının erkek, kadın ve çocuk olmak üzere yaklaşık üç yüz kişiye karşı işlediği süregelen katliamdan Gazze halkını kurtarmaları için, Müslümanların ordularının harekete geçirilmesini talep etmek amacıyla yarın, 29 Aralık Pazartesi günü, gece saat 02:00'da Londra'daki Mısır Konsolosluğu önünde bir protesto eylemi yapacaktır.

Hizb-ut Tahrir'in İngiltere'deki Medya Temsilcisi Tâci Mustafâ, şöyle dedi: "Bir taraftan İsrail varlığı, Gazze'deki bacılarımızın ve kardeşlerimizin kanlarını akıtırken, öteki taraftan Arap yönetimleri sessizliğini korumayı sürdürmektedirler. Orduları harekete geçirmek yerine Suudi Kralı, ‘Bağdat Kasabı' Bush'u telefonla ararken, Mısır yönetimi de Filistinlileri kınamıştır ki bu da "İsrail" saldırısı ile gizli bir işbirliği içerisine girdiklerini göstermektedir."

"Oysa Filistin'i kuşatan Arap devletlerinin, iki milyonun üzerinde askeri bulunmakta ve bunların silah alımı için yaptıkları harcama, yıllık yüz milyon doları aşmaktadır ki "İsrail" kuvvetlerinin kapasitesi, bunun karşısında devede kulak kalmaktadır. Zîra sadece Mısır, iki yüz yirmi (220) adet F-16 savaş uçağına ve dört yüz elli bin (450.000) askeri olan bir orduya sahiptir. Artık Gazze'yi savunmak, bu yöneticileri alaşağı etmek ve Müslümanların topraklarını birleştirecek, Filistinli, Iraklı, Somalili ve Keşmirli annelerin çığlıklarına cevap verecek Hilâfet Devleti'ni kurmak için bu orduların harekete geçmesinin zamanı gelip çatmıştır."

 

Editörlere Not:

Protesto eylemi, 29 Aralık 2008 Pazartesi günü, gece saat 02:00'da Mısır Konsolosluğu önünde yapılacaktır.

Adres: 26 South Street, London W1K 1DW. Nearest Tube: Marble Arch \ Green Park

 

 

حزب التحرير

Hizb-ut Tahrir
Britanya
Medya Bürosu

 

Devamını oku...

-Basın Açıklaması - "İsrail"in Vahşetini Durdurmaya Ancak Hilâfet Muktedirdir

Cakarta / Endonezya

Vahşet! 27 Aralık Cumartesi gününden bu yana, Filistin'in Güneyindeki Gazze halkına ve taşlarına yönelik "İsrail" bombardımanını tanımlayan en doğru ifade bu kelimedir. Evet, "İsrail", Hamas'ın hakim olduğu Gazze Şeridi'ni, aylardır ambargo uygulamasının ve aç bırakmasının ardından, şu ana kadar yüzlerce kişiyi şehit eden ve yüzlercesini de yaralı bırakan aralıksız bombardımanı ile hedef almayı sürdürmektedir. Müslümanların yöneticileri ise, her zaman olduğu gibi olup bitenleri seyrederek, kınamak ve eleştirmekle yetinmekteler, kardeşlerine yardım etmek ve Filistin'i kurtarmak üzere ordularını harekete geçirmek yerine, sabırlı Gazze'ye ve dimdik duran halkına yönelik vahşî saldırılarını sürdürmek için daha fazla yedek asker çağırısında bulunan düşman hükümetine kulak vermekteler.

Binaenaleyh Hizb-ut Tahrir / Endonezya aşağıdaki hususları vurgular:

1. Yahudilerin vahşî eylemleri, sadece kınamayı ve eleştiriyi hak etmeyen insanlık dışı eylemlerdir. Bilakis bunlara, aynı güçle karşılık verilmesi kaçınılmazdır. Müslümanlar, dünyanın pek çok bölgesinde yaptıkları etkinliklerle mücahitlerin, gıda ve tıbbî yardımların önünde duran sunî sınırların açılmasını talep etmeleri, yöneticilerin zelîl tutumlarını ve sözde Yahudi varlığının sınırlarını korumalarını eleştirmelerinin en açık göstergesidir.

2. Bu eylemler, çok açık bir şekilde terörist eylemler ve sözde insan haklarına karşı olmasına rağmen, Amerika ile Batılı devletler, bu vahşî saldırılar karşısında memnuniyet tavrı sergilediler. Bu da açık bir şekilde göstermektedir ki insan hakları sloganlarının, Amerika ile müttefiklerinin çıkarlarını perdeleyen bir kılıf olup ne Filistinliler, ne de Müslümanlarla bir ilişkisi vardır ve terörizme karşı savaş denilen şey, İslâm'a ve Müslümanlara yönelik bir savaştır.

3. Yahudi vahşetini durdurmak, Filistin halkını korumak, Filistin ile Müslümanların işgal altındaki tüm topraklarını kurtarmak için silahlı kuvvetlerini harekete geçirmede birlik olmaları amacıyla Müslümanların yöneticilerine çağrıda bulunur. Aksi takdirde Allah'a, Rasulü'ne ve mü'minlere hıyanet etmiş olurlar.

4. Müslümanları da Hilâfet'i kurmak için samimî bir şekilde çalışmaya davet eder. Zîra heybetli bir devlete sahip olmaları için muazzam enerjileri ile birlikte dünyanın dört bir tarafındaki bir buçuk milyar Müslümanı birleştirmeye sadece Hilâfet muktedirdir. Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] şöyle buyurmuştur: إِنَّمَا الإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ "İmâm [Halîfe] ancak kalkandır. Onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur."

 

Muhammed İsmâ’îl Yusanto
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Resmî Sözcüsü
Endonezya

Devamını oku...

- Basın Açıklaması - Bangladeş Karasularındaki Hindu Gemilerini Derhal Kovunuz

Hizb-ut Tahrir / Bangladeş, bugün, ikindi salâhından sonra Dakka'daki Mescid-il Kebîr'in önünde bir protesto gösterisi düzenleyerek Bangladeş karasularındaki Hindu gemilerinin kovulmasını talep etti. Ayrıca Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Resmî Sözcü Yardımcısı "Mürşidil Hakkî" göstericilerin önünde bir konuşma yaptı. Konuşmasında şöyle geçti: "Hindistan, geçen otuz yedi sene boyunca Bangladeş üzerindeki hegemonyasını genişletmiş ve Bangladeş karasuları yoluyla Bangladeş'in madenî servetini yağmalamıştır. Nitekim geçenlerde Bangladeş karasularına üç adet keşif gemisi göndermiştir ki bu da Bangladeş'teki siyasî liderlerin, Sömürgeci Hintliler, Amerikalılar ve İngilizler karşısında ne kadar aciz olduklarını göstermektedir."

Son olarak insanları, ülkeyi tehdit eden Hindu saldırısı ile her türlü Sömürgeci saldırılarına karşı koymaya davet edip İslâmî Hilâfet Devleti'ni kurmak için çalışmalarını talep etti.

 

Devamını oku...

- Basın Açıklaması - Kapitalizm Kaderiniz Değildir!

Asgari Ücret Tespit Komisyonu her yıl tekrarladığı tiyatro sahnesiyle, gelecek yıl geçerli olacak asgari ücreti belirleyerek açıkladı. Yeni düzenlemeye göre, asgari ücret, yılın birinci 6 ayı için net 527,13 YTL, yılın ikinci 6 ayı için ise, net 546,48 YTL olarak belirlendi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü Fikret Şöhret yaptığı açıklamada, "Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun kararını verirken ülkenin içinde bulunduğu sosyal şartları ve geçim şartlarını dikkate aldığını" bildirdi.

Söz konusu şartlar; önceki hükümetler gibi AKP Hükümeti'nin de, uygulamaya devam ettiği kokuşmuş ve artık kuyruk titreten kapitalist nizamdan kaynaklanmaktadır. Kapitalist nizamda işçinin ücreti, emeği ile sağladığı faydaya bakılmadan, asgari yaşam için gerekli olan harcamalara göre belirlenir. Bu da, ihtiyaç maddelerinin fiyatlarının işçi ücretlerine tahakküm kurmasına yol açmaktadır. Kısacası kapitalist nizamda işçilerin ücretini mal ve hizmet fiyatları belirlemekte, bu mal ve hizmetleri asgari seviyede elde edebilmek adına insanımız ömrünü midesi için yaşayan varlıklar olarak heba etmek durumunda bırakılmaktadır. Öyle ki midesini düşünmekten, kendisine bu şartları reva gören kapitalist nizamın çirkefliğini kaderiymiş gibi sineye çekmektedir. Oysa ki bu şartlar, ne Müslüman Türkiye halkının, ne de bil cümle İslam Ümmeti'nin kaderi değildir. Tüm bu yaşananlar, topraklarımızda "doğrudan dış yatırım", "özelleştirme", "ekonomik büyüme" naraları atarak, servetlerimizi sömürgeci kâfirlere altın tepside sunan, halkını "varlık içinde yokluk" çekmeye mahkum eden uşak yöneticilerin ihanetlerinden ibarettir. Hatta hainliklerini gizlemekte öyle mahir oldular ki, AKP Hükümeti her tökezlemesinde 2008 küresel mali krizini bahane ettiği şu günlerde, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın ağzından pişkince, "Ayağınızı yorganınıza göre uzatın demekten dilimde tüy bitti" gibi ifadelerle, -sanki ülkeyi vahamete sürükleyen halkmış gibi- faturayı bu halka yıkmaya kalkışabilmektedir.

Ey Müslüman Türkiye Halkı!

Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın Rasulü Muhammed [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] aracılığı ile tüm insanlığı küfür ideolojilerinin pençesinden ve karanlığından kurtarmak, bu dünyada insanı insana yakışır şekilde yaşatmak, tüm dünyaya bir hidayet ve rahmet kaynağı olması için gönderdiği ve ancak kendisiyle aydınlığa kavuşabileceğimiz İslam İdeolojisi ile insan, kapitalist nizamda olduğu gibi malın kölesi değil, efendisi olur. İslami İktisat Nizamı, işçinin ücretini mal ve hizmet fiyatlarına göre değil, işçinin emeğinin sağladığı faydaya göre belirler. Böylece, mal ve hizmet fiyatları ücretlere tahakküm edemez. İnsanların fert fert geçimini sağlayacak nafakasını ve temel ihtiyaçlarını garantilemek, lüks ihtiyaçları için de imkan oluşturmak devletin üzerine farzdır, devlet işçinin ücretini "Asgari Geçim" adı altında mal ve hizmet fiyatlarının seyrine ya da işverenlerin merhametine terk etmez.

 

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Resmî Sözcü Yardımcısı
Türkiye Vilâyeti

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- "İslâmî İktisat Nizâmı Gölgesindeki İstikrarlı ve Güvenli Bir Dünyaya Doğru"

Hizb-ut Tahrir, işte böyle bir başlık altında, Sudan'ın başkenti Hartum'da, 03.01.2009 Cumartesi günü küresel ekonomik bir konferans düzenleyecektir. Konferansın konu başlıkları şunlardır:

1. Kapitalizm, Başarısızlığını Derinliklerinde Barındırmakta... ve Krizler Üretmektedir.

Komünizm nizâmının çökmesinden ve ekonomisinin yok olup gitmesinden sonra, şimdi de Kapitalizm İktisat Nizâmı, mevcut mâlî krizin patlak vermesiyle ölüm döşeğine düşmüştür.

2. Ekonomik Krizlerin Ortaya Çıkması... Sebepleri ve Sonuçları.

Pek çok uzman ve politikacı, Amerikan ekonomik politikasından duydukları öfkelerini ve nefretlerini dile getirip Amerika'daki iş adamlarının ve nüfuz sahiplerinin tamahkarlığını eleştirerek mevcut mâlî krizin ortaya çıkması sorumluluğunu onlara yüklediler. Ancak bu eleştiri gerçekte, sorunu ve nedenlerini basit bir şekilde geçiştirmektir. Zîra krizin, ideolojik ve kültürel boyuta sahip derin kökleri vardır ve bunlardan bazıları şunlardır:

a- Altının, nakdî karşılık olmaktan çıkarılması.

b- Borçluların mâli yüklerini arttıran faiz sistemine itimat edilmesidir ki bu durum, pek çok durumda borcun ödenememesine yol açmaktadır.

c- Borsalardaki ve mâli piyasalardaki çılgınca yapılan spekülasyonlar ve ekonomik genleşmeler ile mâlî krizlere yol açan belgeler, borç senetleri ve hisse senetleri gibi mâlî evraklara itimat edilmesi.

d- Kapitalizm Nizâmı'na göre mülkiyet türlerinin, özel sektörün üstlendiği özel mülkiyete veya Sosyalist teoriye göre de devletin üstlendiği kamu mülkiyetine hasredilmesi.

3. Küresel Mâlî Krize Yönelik Mevcut Çözümlerin Başarısızlığı.

Batılı hükümetlerin, mâlî piyasalarını kurtarmak için aldıkları tedbirler, köklerin tedavisinde hiçbir faydası olmayan yamalama girişimlerinden öte bir şey değildir. Bilakis bunlar, mâlî piyasalardaki likidite yetersizliği, tüketici ve yatırımcı nezdinde güven sarsılması gibi sadece krizden kaynaklanan yansımaları çözmektedir. İşte bu tedbirler, en iyi halinde bile, krizin acılarını geçici olarak dindirmeden öte geçmeyecektir.

4. Mevcut Krizin, Dünyanın Farklı Bölgelerine Etkisi.

Bu mâlî kriz, dünyadaki tüm ekonomileri tehdit etmektedir. Bilakis daha kötüsü, dünya halklarını ekonomik geleceklerinden endişeli ve korkulu bir halde yaşamaya terk etmiştir. Zîra Batı dünyasındaki durgunluk, somut bir vakıa haline gelmiş ve uzun vadeli durgunluk korkusu, kaçınılmaz olmuştur. Dünyanın geriye kalan diğer kesimleri ise kesinlikle açlığa maruz kalacaktır.

5. Krizlerden Uzak Adaletli Ekonomik Bir Hayatın Temînine Ancak Hilâfet Devleti'nin İslâmî İktisat Nizâmı Muktedirdir.

İslâmî Nizâm, Kapitalizm Nizâmı gölgesinde ortaya çıkan ekonomik ve mâlî krizlere yol açan sebepleri ortadan kaldıracak güvenli ve istikrarlı ekonomik bir hayatı garanti edecek çözümler ve araçlar toplamını içermektedir. Bu çözümlerden bazıları şunlardır:

a- Mülk edinilmeyen emtianın tedavülünün ve teslim alınmayan emtianın satımının haram kılınması olduğu gibi hisse senetleri ile borç senetlerinin muamelesinin de haram kılınmasıdır. Binâenaleyh İslâmî İktisat Nizâmı'nda, ekonomik ve insanî açıdan olumsuz büyük etkilere yol açan çılgınca spekülasyonların varlığına sebep olan borsalar ve mâlî piyasalar olmayacaktır.

b- İslâm'a göre nakit; altın, gümüş ve bunların yerine geçen evraklardır. Böylelikle nakit, spekülasyona veya enflasyona maruz kalmayacaktır.

c- Faizin şiddetle haram kılınması, Allah ve Rasulü'ne savaş açmak olarak itibar edilmesidir. Dolayısıyla Hilâfet Devleti'nde yatırım maksatlı krediler, Beyt-il Mâl'e bağlı bir daire tarafından faizsiz olarak verilecektir.

d- İslâmî İktisat Nizâmı'nda Mülkiyet Türleri Üçtür:

1. Kamu Mülkiyeti: Petrol ve doğalgaz gibi toplumun vazgeçemeyeceği kamu alanları ile stratejik madenler olup devlet, bu mülkiyetin çıkarılmasını üstlenir ve gelirini de mal ve hizmet olarak insanlara dağıtır.

2. Devlet Mülkiyeti: Ağır sanayi, savaş sanayisi ve benzerleri gibi tabiatı gereği devletin üstlenmesi gereken mülkiyetin olduğu özel mülkiyet kâbilinden olup bizzat devletin mülk edindiği şeylerdir. Bu mülkiyetin geliri, devlet sektörlerine veya Halîfe'nin harcamasını uygun gördüğü yerlere harcanır.

3. Ferdî Mülkiyet: Kamu mülkiyeti ve devlet mülkiyeti dışındaki diğer mülkiyetlerdir. Ferdî mülkiyet, korunmuş olup ne fertlerin, ne de devletin ona saldırması caiz değildir ve kamulaştırma olarak bilinen şey şer'an haramdır.

Bu bağlamda şuna işaret etmek isteriz ki toplum için kapsamlı bir hayat nizâmı olması bakımından İslâm Nizâmı, Hilâfet Devleti'nin yıkılmasından bu yana hayat sahasından kaldırılmıştır. Bu nedenle genel olarak nizâmları, özel olarak ekonomik nizâmı, insanların geneli ve Müslümanların çoğu tarafından neredeyse bilinmez olmuştur. Bunun yanı sıra aydınlar ile medya organları, insanlar için bir hayat nizâmı olarak İslâm'ın hakikatini gizleme maksatlarını sürdürmektedirler. Bunun da ötesinde bu kişiler, bazı ukubat hükümleri ve benzerleri gibi İslâm'ın hükümlerini aşağılayan karalama kampanyasına aktif bir katılımda bulunmuşlardır. Bundan dolayı insanların, Sosyalizm ve yok olan ekonomisi ile köklü çözümler gerektiren mâlî krizlerin ve fakirlik sorunlarının ateşi ile dünyayı kasıp kavuran Kapitalizm ve serbest piyasa ekonomisi dışında başka bir şeyi bilmemeleri gayet tabidir. Kezâ insanların, ideolojik bir alternatife muttali olmaması, onları ne mâlî ve ekonomik krizleri bitiren, ne de insanlık dışı ekonomik vakıayı çözen yamalı çözümlere ve başarısız girişimlere başvurmaya itmiştir. Bunun içindir ki herkesi, yapılacak olan bu küresel ekonomik konferans yoluyla İslâmî İktisat Nizâmı'na vakıf olmaya teşvik ediyoruz.

 

Konferans Başlığı: İslâmî İktisat Nizâmı Gölgesindeki Mutmain ve Güvenli Bir Dünyaya Doğru

Konferans Yeri: Bibiri Fuar Alanı / Salon 1 / Sudan-Hartum

Konferans Tarihi: H. 07 Muharrem-il Haram 1430 el-muvâfık M. 03.01.2009 Cumartesi Günü

 

Şâdî Ferîca

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Medya Temsilcisi
Danimarka

 

Devamını oku...

-Basın Açıklaması - Hizb-ut Tahrir, H. 07 Muharrem-il Haram 1430 el-Muvâfık M. 03 Ocak 2009 Günü, Sudan'ın Başkenti Hartum'daki Bibiri Fuar Alanında, Küresel Ekonomik Bir Konferans Düzenleyecektir

Cakarta / Endonezya
H. 27 Zilhicce 1429
M. 25 Aralık 2008

Geçmişte yaşanan ve şu anda yaşanmakta olan mevcut küresel mâlî krize karşı bir yanıt olarak Hizb-ut Tahrir, küresel ekonomik bir konferans düzenleyecektir. Bu konferansta, dünyanın farklı bölgelerinden on iki konuşmacı birer konuşma yapacaktır. Bu kişilerden dördü, gayr-i Müslimlerden olup Kapitalizm İktisat Nizâmı araştırmasında dünya çapında ekonomi uzmanıdır, dördü ekonomi alanında uzman olan Müslüman âlimlerdir ve dördü de Hizb-ut Tahrir âlimlerindendir.

Söz konusu konferans, 03 Ocak 2009 günü, Sudan'ın Başkenti Hartum'un Bibiri Fuarı alanındaki 3 numaralı salonda düzenlenecek, dünyanın tüm devletlerinden ekonomiyle ilgilenen beş binden fazla kişi katılacak ve şu beş önemli konu ele alınacaktır: 1. Kapitalizm, Başarısızlığını Derinliklerinde Barındırmakta... ve Krizler Üretmektedir. 2. Ekonomik Krizlerin Ortaya Çıkması... Sebepleri ve Sonuçları. 3. Mevcut Krizin, Dünyanın Farklı Bölgelerine Etkisi. 4. Küresel Mâlî Krize Yönelik Mevcut Çözümlerin Başarısızlığı. 5. Krizlerden Uzak Adaletli Ekonomik Bir Hayatın Temînine Ancak Hilâfet Devleti'nin İslâmî İktisat Nizâmı Muktedirdir.

Bu konferans, adaletsiz servet dağılımı, altın ve gümüşün nakdî muameleler karşılığı olmaktan çıkarılması, faize dayanılması, borsaların ve mâlî piyasaların bozukluğu, borç senetlerinin ve hisse senetlerinin batıllığı sorunlarının bir sonucu olarak ortaya çıkan Kapitalizm'in bozukluğunu ve batıllığını gerek akîde, gerekse nizâm olması açısından açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Ardından bir vergi devleti olmayıp gözetim devleti olan Hilâfet Devleti ile temsîl edilecek köklü ve önleyici çözüm ortaya konulacaktır ki o, malın kenzini/biriktirilmesini, borç senetlerinin satışını, faizi haram kılacak, İslâm'da mülkiyet türlerini, özel, genel ve kamu mülkiyeti olmak üzere üç kısma tahsis edecek, borsalardaki muameleleri ve hisse sentlerini haram kılacak ve ekonomik nizâmın adaletli bir şekilde infaz edilmesini garanti etmek amacıyla sıkı ve etkin bir gözetim ile görevlilerin muhasebe edilmesini vacip kılacaktır. Binaenaleyh Hizb-ut Tahrir / Endonezya, aşağıdaki hususları açıklar:

1.) Sudan'ın başkenti Hartum'daki Hizb-ut Tahrir'in küresel ekonomik konferansına özellikle konuşmacı olarak saygı ve itibar sahibi Endonezya'da ekonomi alanında uzman olan Müslümanlardan biri katılacak ve küresel mâli krizlerin Endonezya'ya yansıması hakkında bir konuşma yapacaktır. 2.) Gerek görsel, gerek işitsel, gerekse yazılı olmak üzere tüm medya organlarını bu konferansa katılmaya veya tanık olmaya davet eder. 3.) Müslüman akademisyenleri, araştırmacıları, ekonomistleri, idarecileri ve iş adamlarını bu konferansa katılmaya, ona tanık olmaya ve kendilerinin insanlar için çıkartılmış en hayırlı Ümmet olduklarını ve mevcut karmaşık krizlerden kurtuluş anahtarına ancak kendilerinin sahip olduklarını ve İslâmları ile dünyayı gerçekten helak olmaktan kurtaracaklarını tüm dünyaya ilân etmeye davet eder. 4.) Herhangi bir gerekçeden ötürü katılınamaması halinde Hizb-ut Tahrir / Endonezya, konferansın sonuçlarını ele almak amacıyla Cakarta ve diğer şehirlerde özel bir program düzenleyecektir.

Ve's Selâmu Aleykum ve Rahmetullâhi ve Berakâtuh,

Muhammed İsmâ’îl Yusanto
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Resmî Sözcüsü
Endonezya

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER