Salı, 03 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/05
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Rohingya Krizini Allah’ın Emrine İcabet Ederek 1,5 Milyar Müslümanın Devleti Çözer

بسم الله الرحمن الرحيم

HABER-YORUM

(Tercüme)

Rohingya Krizini Allah’ın Emrine İcabet Ederek

1,5 Milyar Müslümanın Devleti Çözer

HABER:

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Prens Zeyid bin Ra'ad el-Hüseyin, 11 Eylül 2017 Pazartesi günü, Myanmar'ın Rakhine eyaletindeki Rohingyalı Müslümanlara karşı acımasız “Güvenlik Operasyonunu” kınadı. Prens Zeyid, Cenevre'deki BM İnsan Hakları Konseyi'ne, Bangladeş'e 270 binden fazla insan kaçtığını ve daha fazla insanın da sınırda hapsolduğunu söyledi. Yakılan köyleri ve yargısız infaz raporlarını hatırlatan Prens Zeyid devamla şöyle dedi: “Ben, hükümetin gerçekleşen tüm ihlallerin sorumluluğunu taşımasını ve acımasız askeri operasyonu sona erdirmek ve Rohingyalılara karşı yapılan şiddetli ayrımcılığı değiştirmesi için hükümete çağrı yapıyorum. Yaşanan bu durum etnik temizliğe bir örnektir.” dedi. (Reuters)

YORUM:

Rohingya Krizi ile ilgili olarak şimdiye kadar herhangi İslami bir hareket olmadı. Ancak her zamanki gibi kınama oldu. Müslümanların hallerini değiştirecek elle tutulur bir girişim de olmadı. Büyük musibet ise, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin Rohingyalıların kanı ile boyanmış olan mücrim hükümete yönelik askeri operasyonunu sona erdirmek ve etnik ayrımcılık modelini değiştirmek için çağrı yapmasıdır. Bunun mümkün olduğunu düşünmek bile ütopyadır.!!

Aslında, Myanmar'daki Müslümanlar insanın kaldıramayacağı acıdan daha fazla acı çekmeye devam ediyor. Bunlar medya tarafından yok sayılıyor. Katliamların her türlüsünün yaşandığı, yakma ve soykırıma ait en çirkin olayları içeren bölümleri yayınlayarak Burma katliamını vurgulayan hareketler ve bireysel girişimler haricinde uluslararası kuruluşlar ve İslami kuruluşlar onları kurtarmak için ciddiye alınacak herhangi bir çaba göstermediler. Hatta herhangi bir devlet veya varlık hiçbir çözüm ortaya koymuyor. Bu görüntüler, dünya insanlığını, onun örgütlerini veya kurumlarını hareket ettirmedi. ولا حول ولا قوة إلا بالله“Allah'tan başka ne bir güç ne de bir kuvvet vardır.”  

Koyunlar kurban bayramında kurban edildiğinde Müslümanların hayvan haklarını çiğnediklerini söyleyip kınayanBatı ve iki yüzlü örgütleri, dünyanın şimdiye kadar en çirkin katliamına maruz kaldığı Burma Müslümanlarının haklarını hayvanların hakları kadar müdafaa etmediler! Hatta, bu katliamlar en aşağılayıcı ve korkunç bir uluslararası sessizlik ortamında gerçekleşti ve buna İslam dünyasının tüm hükümetleri ve kuruluşları da ortak oldular. Bazı yöneticilerin ve yönetimlerin samimiyetten uzak kınama ve inkâr ifadeleri ile sınırlı kaldı. Fakat hiçbir kimse elini uzatmadı.

Bu zayıf kanton devletlerin sınırları dışındaki işlere karışmayı yasaklayan politik karardan (Sykes-Picot) dolayı ordular bu korkunç katliamları durdurmak için etkili ve ciddi kararlar almadı. İslam ve Müslümanlara karşı olan her şeyde onlar önyargılı davranmaktadır.

Ne kötü bir komşu şu Bangladeş hükümeti. Budistler Müslüman mahallelerine ve evlere ateş açtığında, birçok Müslüman yiyecek ve içeceksiz çürük teknelerle Bangladeş'e kaçmaya çalıştı. Ama onlar geldikten sonra Bangladeş hükümeti Rohingyalıları geri göndererek ölüm ve işkenceyle yüz yüze bıraktı. Ama sadece bu değil, Myanmar ordusu ile ortak soykırım yürütmek için (anti-terörizm) karşı bir öneri sundu! 28 Ağustos 2017 Pazartesi günü Bangladeş Dışişleri Bakanlığı, Dakka'daki Myanmar Büyükelçiliğine resmi bir teklifte bulundu ve Bangladeş'in Myanmar ordusuna yardım etme isteğini bildirdi.

Myanmar’daki Müslümanların krizi, ümmetin yaşadığı bir hastalığın semptomlarının bir parçasıdır. Bu hastalık nerede olursa olsun Müslümanlara yardım etmek için ordularını harekete geçiren Halifenin olmaması ve Nübüvvet Metodu üzere Râşidi Hilafet tarafından temsil edilen bir İslam vahdaniyetinin kaybolmasıdır. Çünkü Müslüman kanının arkasında devlet vardır. O devlet ise Rasulullah Sallahu Aleyhi Vessellem’in kavline icabet ederek onu korur:

«مَا مِنْ امْرِئٍ يَخْذُلُ امْرَأً مُسْلِمًا عِنْدَ مَوْطِنٍ تُنْتَهَكُ فِيهِ حُرْمَتُهُ وَيُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ إِلا خَذَلَهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ فِي مَوْطِنٍ يُحِبُّ فِيهِ نُصْرَتَهُ. وَمَا مِنْ امْرِئٍ يَنْصُرُ مُسْلِمًا فِي مَوْطِنٍ يُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ وَيُنْتَهَكُ فِيهِ مِنْ حُرْمَتِهِ إِلا نَصَرَهُ اللَّهُ فِي مَوْطِنٍ يُحِبُّ فِيهِ نُصْرَتَهُ».

“Her kim bir Müslümanı saygınlığının kaybolması, şerefinin elden gitmesi söz konusu olan bir yerde yardımsız bırakırsa, Allah da onu kendisine yardım edilmesini çok arzu ettiği bir yerde yalnız bırakır. Kim de bir Müslümana şerefinin elden gitmesi ve saygınlığının yitirilmesi söz konusu olan bir yerde yardım ederse, Allah da ona kendisine yardım edilmesini çok arzu ettiği bir yerde yardım eder.” [Ahmed b. Hanbel Müsned 4/39]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına

Ğada AbdulCabbar

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER